1945-1950
arasında temelleri atılan ve daha sonraki dönemlerde etkisi ve
uygulama alanı genişleyerek sürdürülen ABD’ye bağımlılık,
resmi politikaya o denli yerleşmiştir ki; ihtilaller, darbeler
dahil hiçbir yönetim değişikliği bu politikayı
değiştirememiştir. ABD için Ortadoğu, “siyasi,
askeri ve ekonomik çıkarların birleştiği kavşaktır ve yaşamsal
önemdedir”.
Bu nedenle Amerikalılar, Türkiye’yi “hiçbir
koşulda bırakılmayacak”
bir ülke olarak görür. Yüzyıl başında askeri güçle
elegeçirilmek istenen Türkiye, bugün siyasi ve ekonomik
ilişkilerle elegeçirilmiş, emperyalizm içsel bir olgu durumuna
gelerek ülke içine yerleşmiştir.
Ülkemizde toplumsal muhalefetin ve siyasi tartışmanın yoğunlaştığı bir dönem yaşanıyor. Kendiliğinden gelişen kitlesel eylemlerin ve siyasi tartışmaların niteliğini yükseltmek amacıyla bu bloğu oluşturduk. Hiçbir parti, grup ve toplulukla bağımız yoktur. Yazar Metin Aydoğan'ın yazılarını yayınlayacağız. Düşünsel yaşamımıza katkı koyacağına inandığımız yazıların, bilimsel tartışmalara yol açmasını diliyoruz.
31 Aralık 2014 Çarşamba
29 Aralık 2014 Pazartesi
ABD’NİN TÜRKİYE’YE GİRİŞİ
1945-1950
arasında temelleri atılan ve daha sonraki dönemlerde etkisi ve
uygulama alanı genişleyerek sürdürülen ABD’ye bağımlılık,
resmi politikaya o denli yerleşmiştir ki; ihtilaller, darbeler
dahil hiçbir yönetim değişikliği bu politikayı
değiştirememiştir. ABD için Ortadoğu, “siyasi,
askeri ve ekonomik çıkarların birleştiği kavşaktır ve yaşamsal
önemdedir”.
Bu nedenle Amerikalılar, Türkiye’yi “hiçbir
koşulda bırakılmayacak”
bir ülke olarak görür. Yüzyıl başında askeri güçle
elegeçirilmek istenen Türkiye, bugün siyasi ve ekonomik
ilişkilerle elegeçirilmiş, emperyalizm içsel bir olgu durumuna
gelerek ülke içine yerleşmiştir.
26 Aralık 2014 Cuma
CUMHURİYET VE TAKVİM, SAAT, ÖLÇÜ BİRİMLERİ YENİLEŞMESİ
Osmanlılar;
uzun süre Türk
Takvimi’yle,
Hicri
Kameri
takvimi birlikte kullandılar. I.Mahmut
döneminde, 1740’da, Hicret
tarihinden başlayan, ancak Güneş yılı esasına dayanan ve
yılbaşı 1
Mart
olan Rumî,
Malî
ya da Hicri
Şemsi
denilen yeni bir takvim daha kullanılmaya başlandı. Devlet,
1917’de savaş sırasında, Gregoryen
takvimi de kullandı ve takvim konusu tam bir karmaşa durumuna
geldi. Osmanlı ülkesinde, aynı anda altı tür takvim
kullanılıyordu. Türkiye Cumhuriyeti, 26
Aralık 1925’te
çıkardığı yasayla karmaşaya son verdi ve dünyanın büyük
bölümünde kullanılmakta olan Gregoryen
esasına dayalı Miladi
Takvim’i
kabul etti.
24 Aralık 2014 Çarşamba
AB ORGANLARININ TÜRKİYE KARARLARI
Avrupa
Birliği kurumlarının Türkiye için aldığı kararlarını olduğu
gibi aktarmak, bilinç yetersizliğinin yaygın olduğu günümüz
ortamında, kuramsal açıklamalardan ya da kapsamlı yorumlardan
daha etkili olacaktır. “Biz
söylemiyoruz, bakın onlar söylüyor”
yaklaşımıyla yapılan aktarımlardan da sonuç çıkaramayanlar,
gerçeği görmek istemeyen onmaz (iflah olmaz) çıkarcılar ya da
onların hizmetindeki bilinçli bilinçsiz bağnazlardır. Gerçeği
görüp anlamayı istemeyenlere bir şey anlatılamaz. Bunlar düşünme
yeteneğini yitirmiş insanlardır.
22 Aralık 2014 Pazartesi
EGE SORUNU, YUNANİSTAN VE AVRUPA BİRLİĞİ
Türk
politikacılarındaki bilgi ve düzey düşüklüğü ile AB’ye
karşı gösterdikleri “aşırı”
ve “sözdinler”
istek, Yunanistan’a, bağlı olarak da AB yöneticilerine; Ege
konusunu diledikleri gibi ele alma, “özgürce”
yorumlama ve “yorumları”
Türkiye’ye karşı kullanma yönünde geniş bir serbest alan
yaratmaktadır. Birbiriyle olan ilintileriyle karmaşık bir sorunlar
yumağı durumuna getirilen; Kara
Suları,
Hava
Sahası,
Kıta
Sahanlığı
ve Yunan
Adalarının Silahlandırılması’ndan
oluşan Ege “sorunu”
önemi ve özgünlüğü olan bir konular bütünüdür. Gördüğü
uluslararası destek nedeniyle Türkiye’ye karşı siyasi üstünlük
sağlamış olan Yunanistan’a, konuyu sorun durumuna getirecek yeni
fırsatlar vermektedir.
19 Aralık 2014 Cuma
TRABLUSGARP, BALKAN SAVAŞLARI VE MUSTAFA KEMAL
Mustafa Kemal
Balkan Savaşı’nı haber alınca Trablusgarp’tan ayrıldı ve
savaşa katılmak üzere yola çıktı. Romanya üzerinden İstanbul’a
giderken yolda aldığı haberlere ve Ordunun bu kadar kolay
yenilmesine inanamıyordu. Trakya Türklerinin yaşadığı acılara,
büyük toprak yitiklerine, özellikle de Selanik’in yitirilmesine
çok üzüldü. Doğduğu yer olan 538 yıllık ata
yadigarı bu güzel kent,
birkaç hafta içinde elden çıkmıştı. Bu olayı, yaşadığı
sürece, onarılmaz bir acı olarak içinde taşıyacaktır.
15 Aralık 2014 Pazartesi
TEKELLEŞME: ULUSLARARASI ŞİRKET EVLİLİKLERİ
Dünya
pazarlarındaki tekelci yayılmanın geleneksel biçimi, şirket
satınalma ya da birleşmeler yoluyla büyümektir. Tekel kazancının
çekiciliği, şirketlerin yeğin (şiddetli) bir yarışma ortamında
sürekli biçimde büyümesini zorunlu kılar. Büyümenin tek yolu,
aynı alanda etkinlik gösteren şirketlerin hangi yöntemle olursa
olsun etkisiz kılınmasıdır. Satınalma ya da birleşmeler bu
yöntemin görünen son yasal aşamasını oluşturur. Şirket
birleşmeleri tekelleşmeyi, tekelleşme de küresel yarışın
yeğinliğini arttırır. Şirketi yabancı sermaye tarafından satın
alınan bir ülkenin ulusal geliri, sattığı şirketin gelirleri
oranında azalır ve bu azalma ülkenin büyüme erekleri üzerinde
olumsuz etki yapar. Her şirket satışı dünya ticari savaşında
yitirilen bir pazardır.
12 Aralık 2014 Cuma
SELÇUKLU VE OSMANLILARDA TOPRAK DÜZENİ -2
Selçuklu
ve Osmanlılar’da gelişkin bir toplumsal düzen yaratan toprak
iyeliğinin (mülkiyetinin) temel özelliği, Orta
Asya
kültürünün gelişkin bir uzantısı ve paylaşımcılığa
dayanan kamucu yaşam biçiminin doğal ürünü olmasıdır.
10 Aralık 2014 Çarşamba
SELÇUKLU VE OSMANLILARDA TOPRAK DÜZENİ -1
Selçuklular’ın
Orta
Asya’dan
alıp İslam hukukuyla birleştirerek geliştirdiği ve daha sonra
Osmanlılara devrettiği toprak düzeni özgündür ve sürekli
gelişen bir bütünlüğe sahiptir. Bu iki devlet geliştirdiği
toprak düzeniyle, Orta
Çağ
toplumlarının tümünün temelini oluşturan toprak sorununu,
çağdaşlarından çok daha ileri biçimde çözdüler, onlara örnek
oldular. Kurdukları devlet ve bu devletin dayandığı
ekonomik-siyasi
düzen, Orta
Çağ
toplumları içinde en gelişkin olanıydı.
8 Aralık 2014 Pazartesi
ORTA ASYA EKONOMİSİ
Dünyanın
birçok yerinde insanlar, henüz toplayıcılık
ve avcılık
döneminde olup mağaralarda yaşarken, Orta
Asya’da
hayvancılık, kerestecilik, maden ve tarım teknikleri
geliştirilmişti. İnsanın insanlaşma süreci, yani hayvanları
ehlileştirme ilk kez burada yapılmış, doğaya egemen olmanın ilk
durağı sayılan çiftçilik burada başlamıştır.
5 Aralık 2014 Cuma
SİYASİ PARTİLERDE PROFESYONEL KADRO VE EĞİTİM
Kadro
sorunu, partilerin önde gelen sorunlarından biridir. Politik
savaşım ve bu savaşımın aracı olan parti çalışmaları,
çalışmaya katılanların tümüne özellikle de yönetimde görev
alanlara ağır sorumluluk yükler. Görev alan kişilerin,
yüklendiği sorumluluğu taşıyabilecek nitelikte olması gerekir.
Bu sorumluluğu taşıyabilecek olanlar profesyonel
kadrolardır.
Bunlar, güç ve olanaklarının tümüyle parti çalışmasına
katılan yüksek bilince sahip, kitlelerle bağ kurmada yetenekli,
özverili, cesur, dürüst ve güvenilir insanlar olmalıdır.
3 Aralık 2014 Çarşamba
SİYASİ PARTİLERDE İNSAN İLİŞKİLERİ
Parti
üyeleri, örgüt içi ya da dışında insanlarla kurdukları
ilişkilerde, alçak gönüllü ve hoşgörülü olmalıdır.
Kendisini herkesten bilgili ve akıllı sanarak, halka doğru yolu
gösteren bilgiç
rolüne bürünen üyeler, partiye yarar değil zarar verirler.
Edindiği kuramsal bilgileri papağan gibi yineleyip somut çalışma
içinde olmamak, örgütsel değeri olmayan boşboğazlıktır
(lafazanlıktır). Bu tür insanlar gösterişli söylevler verirler,
ancak sıra iş yapmaya gelince ortadan kaybolurlar. Bazıları ise,
sürekli olumsuzlukları dile getirir ama olumsuzlukların
giderilmesi için bir şey yapmazlar. Bunlar kendilerini buyurgan
bilgiçler konumunda gören söz cambazlarıdır. Oysa az
laf çok iş parti
çalışmasının temelidir.
1 Aralık 2014 Pazartesi
TÜRKİYE’DE İŞBİRLİKÇİLER
Yabancı
hayranlığına dayanan yüzelli yıllık yabancılaşma birikimi,
işbirlikçiliğin yaşam kaynağıdır ancak işbirlikçilik bugün
hayranlığın çok ötesine geçmiş, emperyalist politikanın
önemli bir parçası durumuna gelmiştir. Büyük devlet ölçütlerine
göre seçilen ve ülkelerinde etkin görevlere getirilecek
işbirlikçi adayları, devlet fonlarıyla beslenen kurumlarda
eğitilmekte ve ülkelerine gönderilmektedir. Bu durumu büyük
devlet yetkilileri açıklamaktadır.