Avrupa’da
gerçekleştirilen büyük birleşik pazar, burada artan Alman etkisi ve ABD’nin
NAFTA girişimi, Japonya’nın haklı ve ağır bir kaygı içine girmesine neden oldu.
Herkes gücüne uygun, kendi ‘çarşısını’
kuruyordu ve Japonya bunun dışında kalamazdı. Noe-liberalizmin bilinen
söylemleriyle 1989 yılında, 18 ülkeyi bir araya getirdi ve büyük bir hızla
uluslararası tecimsel düzenlemelere girişti. Örgütün adı, Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği Forumu’ydu ancak ABD, yanında ayrılmaz
‘dostları’ Kanada, Meksika, Şili ve
Avustralya’yı da örgüte sokmuştu. Brunei, Hong-Kong, Endonezya, Malezya, Yeni
Zelanda, Papua, Yeni Gine, Filipinler, Singapur, Güney Kore, Tayvan, Tayland’la
birlikte Japonya ve Çin örgüte üyeydi. Rusya, Vietnam ve Peru da üye
alınacaktı.
Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Forumu-APEK
Japonya,
ABD ve Çin’in üye olduğu bir örgütte çatışma eğilimlerinin güçlü olması
kaçınılmazdır. Tecimsel yarışı aşan çelişkiler, eşit olmayan büyüme hızı ve
ayrıksı ekonomik sorunlarla bir araya gelen bu ülkelerin, örgüt içinde
egemenlik savaşımına girişmeleri, konum ve isteklerinin doğal bir sonucuydu.
Özellikle ABD ve Japonya, kısa bir süre içinde, birbirlerine karşı sözlerini
sakınmayan, ‘kaba’ tartışmacılar
durumuna geldi.
14-16
Kasım 1998’de Malezya’da yapılan APEC toplantısında, bu iki ülke, bugüne dek
görülmedik şiddette bir öncülük çekişmesine girişti. APEC bölgesinde, tecimin
daha çok serbestleştirilmesini isteyen ABD’ne karşı Japonya, öteden beri bu tür
isteklerin baskıya değil her üye ülkenin kendi kararına bağlı olmasını
isteyerek karşı çıkıyordu.
ABD
ticari temsilcisi Charlene Barshefski
toplantıdan bir gün önce Wall Street
Journal’e verdiği demeçte; “Japonya
bu süreçte yıkıcı bir rol oynuyor... Bu Birleşik Devletler açısından asla kabul
edilemez bir durumdur” diyordu.1 Japonya’nın buna verdiği cevap
son derece sertti. Ticari Temsilci Mikie
Kiyoi; “sizin şeytani bir ruhunuz
olduğunu biliyoruz. Ama lütfen başkalarının dünyaya aynı şeytani gözle
baktığını düşünmeyiniz”.2
Aynı gün Çin Devlet
Başkanı Jiang Zemin’in yaptığı
açıklama, ABD yönetimini, çileden çıkaracak türdendi; Çin, Asya finansal
bunalımında ekonomileri sarsılan ülkelere 4,5 milyar dolar yardım yapacaktı ve
para birimi yuan’ı devalüe etmeyecekti.3
İç Çatışma
APEC’in,
AB ve NAFTA kadar düzenli işlemediği açıkça görülüyor. AB’nde, siyasi birlik
yönünde alınan yol ve Almanya’nın gücü; NAFTA’da, ise ABD’nin saltık (mutlak)
egemenliği ve üye azlığı, iç çatışmaların şiddetlenmesinde engelleyici bir rol
oynuyor.
APEC’te,
sorunları ayrımlı çok sayıda üye ve Japonya-ABD arasında egemenlik çekişmesi
var. AB ve NAFTA arasında bloklar arası çatışma öne çıkmışken; APEC’de bloklar
arası ve blok içi çatışmalar yaşanıyor.
Üyelik sözleşmesinde,
herhangi bir çatışmadan söz edilmiyor kuşkusuz. İlkeler benzerlerinin ayrımlı
değil. Piyasa ekonomisinin erdemleri, serbest tecimin sunacağı varsıllık,
küresel yakınlaşma, barış, demokrasi... Ancak, gerçekler tam tersi; büyüklerin
çekişmesi, küçüklerin ezilmesi.
Sermaye Göçü
Japonya
ve ABD, bölge ülkelerine büyük boyutlu sermaye yatırdı. Ülkelerindeki
fabrikaları, atölye ve emek yoğun hemen tüm işletmeleri, ucuz işgücü cennetleri
olan Pasifik ülkelerine taşıdılar. Küresel tecimin koşullarını belirleme gücüne
ulaşan büyük şirketler, birçok işkolunda, denizaşırı yerlerde kendi ülkesinden
daha çok işçi çalıştırır duruma geldi.
Yatırım
yoğunlaşmasının en yüksek olduğu yer Pasifik ülkeleriydi ve bu yoğunlaşma, Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği Forumu’nun
en önemli kuruluş nedeniydi.
Kuruluş
APEC’in
kuruluşu olağandışı bir hızla gerçekleştirildi. Forumu oluşturacak 18 ülkenin temsilcilerince belirlenen antlaşma
metni; başta uran, tecim, sosyal güvenlik ve tarım olmak üzere birçok konuda,
yasal dönüşümler içeriyordu. Gümrük vergileri, koruma uygulamaları, tecimsel
kısıtlamalar ve ulusal nitelikli yerel uygulamalar, belirlenen süreler içinde
kaldırılacaktı.
Dünyanın
en hızlı büyüyen bölgesinde, 25 yılı kapsayan bu antlaşmayla, gelişmiş ülkeler
2010, azgelişmiş ülkeler ise 2020 yılına dek saptanan erekleri
gerçekleştireceklerdi. Örgüt, Pasifik’te kıyısı olan tüm ülkelere açık olacak,
bu ülkeler ulaşım, iletişim ve enerji alanlarında altyapılarını geliştirmeleri
durumunda üyeliğe alınacaktı.
Osaka Gündemi
olarak adlandırılan 1995 görüşmelerine bir yazanak (rapor) hazırlayan Japonya
Ekonomik Planlama Direktörü Jun Saito,
o günlerde Reuters Ajansı’na şöyle
söylüyordu; “Alt yapı, orta ve küçük
ölçekli girişimler ve enerji sanayisindeki yetmezlik, bölgenin ekonomik
büyümesi için en önemli tehdit durumundadır”.4 Türkçeye
çevirirsek Saito “kendini sömürtmek istiyorsan alt yapını
benim isteğime göre hazırla, orta ve küçük ölçekli ulusal sanayini ihmal et”
diyordu.
1995 yılında
yayınlanan APEC’in 1995 Ekonomik Görünüşü
adlı yazanakta, gelişmekte olan üye ülkelerin alt yapılarını geliştirdikleri
takdirde 2000 yılına dek yüzde 20 büyüyecekleri, yıllık enflasyon oranının
yüzde 4 olacağı, bu gelişmenin, tecimsel serbestliğin geliştirilmesi oranında
daha da artacağı söyleniyordu. Ancak, 21.yüzyıla girerken söylenenlerin tam
tersi oldu ve Japonya’yı da içine alan kapsamlı Asya ekonomik bunalımı ortaya
çıktı.
Sorunlar
APEC
ülkelerinin toplam GSMH’sı 14 trilyon dolara ulaşıyor. Bu ülkeler dünya
gelirinin yüzde 58’ini ve dünya teciminin yüzde 47’sini yaratıyor.5
APEC’in ekonomik gücü, neredeyse AB ve NAFTA’nın toplamı kadar. Gerçi NAFTA
üyeleri aynı zamanda APEC üyesi ancak APEC’in bu ülkeler dışındaki pazar gücü,
AB ya da ABD’nin gücüne eşit. Bu durumda örgüt içinde egemenlik savaşımının
olması kuşkusuz kaçınılmaz bir sonuç.
Japonya,
kendisini APEC’in doğal önderi görüyor; ABD ise bunu kesin olarak kabul
etmiyor. Önderlik gerilimi, Malezya toplantısında şimdiye dek görülmemiş bir
şiddette yaşandı. ABD, bölge ülkelerine -ekonomileri uygun olmamasına karşın-
hızla dışa açılmaları için baskı yaptı.
Japonya
bu baskıya karşı çıktı ve bu tür ülkelerin, korumasız bir biçimde dışarıya
açılmalarının onları ekonomik çöküntüye götüreceğini, bunun sonucu olarak Asya
bunalımının daha da derinleşeceğini söyledi. Çabaları bu ülkeleri çok
sevdiğinden değil kuşkusuz. Pasifik ülkelerini içine alacak ekonomik bir
çöküntünün en çok kendisini etkileyeceğini biliyor. Bu nedenle ABD’nin ısrarlı
baskılarına karşın Japonya, örneğin balıkçılık ve orman ürünleri alanında
uyguladığı gümrük vergilerini indirmiyor.
Uygulamanın
Japonya ile sınırlı kalmayacağını bilen Amerikan hükümeti buna sert tepki
gösteriyor ve Japonya’yı; “bölge
ülkelerine serbestleştirme inisiyatifinden geri adım atmaları için yardım sözü
vermekle suçluyor”.6 ABD’nin en büyük korkusu, bölgede korumacı
ve denetlemeci eğilimlerin güçlenerek sermaye devinimlerinin kısıtlanması.
APEC’in Malezya
toplantılarının yapıldığı günlerde, beş günlük Asya gezisine çıkan Clinton; Japonya Başbakanı Keizo Obuçi’den, “Japonya’nın korumacılığı bırakmasını ve açık piyasa politikası
izlemesini” istedi. Beyaz Saray sözcüsü Joe Lockhart aynı gün; “Başkan
Japonya gezisinin çok önemli olduğuna inanıyor. Japon ekonomisinin ve Asya
ekonomisinin geleceği, Amerikalıların gelirlerini ve yaşantılarını fazlasıyla etkiliyor”
biçiminde açıklama yaptı.7 Çin’in bölge ülkelerine örnek olan hızlı
gelişmesinden yeteri kadar kaygılanan ABD, küreselleşmenin olumsuzluklarından
ülkesini uzak tutmak isteyen Japonya’nın, bu yöndeki eylemlerinden kaygı
duymaktadır.
Japonya Bildiğini Okuyor
ABD’nin
giderek artan karşı çıkışına karşın, Japonya bildiğini okuyor ve bölge
önderliğine oynamakta kararlı görülüyor. Kasım 1998 Malezya görüşmelerindeki
sert açıklamaların yarattığı gerilimler henüz ortadan kalkmadan, Japonya, Asya
bunalımından etkilenen gelişmekte olan ülkelere uygulayacağı yeni bir yardım
paketi açıkladı.
Paketin
amacı, IMF’yi Pasifik ülkelerinde
devreden çıkarmak için mali politikada seçenek oluşturmaktı. Bu girişime
Amerika’dan hemen tepki geldi ve Ticaret Temsilcisi Bershevski, Japonya’yı “bölge
ülkelerine rüşvet vermekle ve ticaretin serbestleşmesi sürecinde yıkıcı bir rol
oynamakla” suçladı.8
Kanada Ticaret Bakanı
ABD’den yana bir yorumla gelişmeleri “hayal
kırıcı” bulduğunu açıklarken Japonya Dışişleri Bakanı Masahiko Kamura aynı gelişmeleri “mutlu son” olarak nitelendirdi.
Egemenlik Savaşımı
Değerlendirmeler
arasındaki karşıtlık, doğal olarak, bölgesel egemenlik savaşımının
göstergelerinden biridir. Japonya-ABD çekişmesi, sanıldığından daha şiddetlidir
ve derine giden ekonomik kökleri vardır. İç pazarını korumak isteyen Çin,
Malezya, Endonezya ve Tayland gibi ülkeler Japonya’nın yanında yer alıyor.
Japonya’nın
30 milyar dolarlık nakit yardım paketi, ivedi olarak paraya gereksinimi olan bu
ülkelerce, IMF’in öneri paketine göre
daha çok ilgiyle karşılandı. IMF, dünyada ilk kez, tek kurtarıcı olmanın
kendisine verdiği yaptırımcı yetkeyi, Uzakdoğu’da yitirmek üzere. ABD bundan
büyük rahatsızlık duyuyor.
Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği Forumu
(APEC), 43,6 milyon kilometrekareli ve iki milyar nüfuslu dünyanın en büyük
ortak pazar girişimidir. İbre Japonya’dan yana kayıyor olsa da önderi henüz
belli değil. Japonya üretimine, ABD siyasi ve askeri gücüne güveniyor. Ayrımlı
nitelikte yeni ve büyük bir ekonomik güç, Çin’de gelişiyor. Pasifik, 21.yüzyıla,
20.yüzyılın başlarına çok benzeyen koşullarla girdi.
Başka Küresel Ekonomik Anlaşmalar
AB, NAFTA ve APEC’in
kapsadığı nüfus dört milyara yakındır ve bu, dünya nüfusunun üçte ikisini
oluşturur. Ekonomik gücü olanların, güçleri oranında yararlandıkları ve büyük
çoğunluğu oluşturan güçsüzlerin hiçbir şansının olmadığı, uluslararası ekonomik
örgütlenme bunlardan oluşmuyor. Avrupa
Ekonomik Alanı (EEA), Merkezi
Amerika Ortak Pazarı (CACM), Carribean
Ülkeleri Ekonomik İşbirliği (CARİCOM), Doğu
Asya Ekonomik İşbirliği (ASEAN), Güney
Asya Ekonomik İşbirliği (SAARC) ve 13 Afrika ülkesini kapsayan Ortak
Gümrük Tarifesi uygulaması, diğer ekonomik örgütlerdir. Bütün örgütlerin ortak
özelliği, hemen hepsinde üç büyüklerin tartışmasız üstünlüğüdür.
DİPNOTLAR
1 “Wall
Street Journal” 13.11.1998 ak. Ergin Yıldızoğlu, “Dikkatler Reel
Ekonomiye Dönerken” Cumhuriyet, 16.11.1998
2 “Los
Angeles Times” 14.11.1998 ak. Ergin Yıldızoğlu “Dikkatler Reel Ekonomiye
Dönerken” Cumhuriyet 16.11.1998
3 “APEC’de
Doğu-Batı Çekişmesi” Cumhuriyet 16.11.1998
4 “Dünyanın
En Geniş Serbest Bölge Antlaşması” Dünya, 20.11.1995
5 “Ridkatler
Reel Ekonomiye Dönerken” E.Yıldızoğlu, Cum. 16.11.1998
6 a.g.e.
7 “Clington
Tokyo’ya Sert Çıktı” Cumhuriyet 21.Kasım.1998
8 “ABD ABD’ye
Karşı” Power, Ocak 1999, Aybim Bilgisayar Tic. Ltd.Şti. garildi * Yore
Com.tr.
Genel ve yerel anlamda dünyada olup bitenleri iyi anlayabilmek için, gerçekten yararlı bir çalışma. Teşekkürler.
YanıtlaSilSağol Adsız.
YanıtlaSil