İzmir’in son
metropoliti, Yunanistan doğumlu Hrisostomos Hrisostomos adlı bir papazdı. İşgal dönemindeki Türk düşmanlığına
dayalı eylemleri nedeniyle, Türk Ordusu’nun İzmir’e girmesinden 3 gün sonra 12 Eylül
1922 günü halk tarafından linç edilmişti. Fener Rum Patriği Bartholomeos, 94 yıl sonra ve
Cumhuriyet tarihinde ilk kez İzmir’e bir metropolit atadı. Karasularını 12 mile
çıkarıp Türk adalarını işgal ederek atağa geçen Yunanistan, Türkiye’ye Volos
(Yunanistan) doğumlu Bartholomeos Samaras adında bir papaz
gönderdi. AKP hükümeti bu papazı Türk vatandaşı yaptı, Fener Rum Patriği Bartholomeos da İzmir’e metropolit
atadı. Samaras’ın metropolitlik
törenine Yunanlı Bakan Yardımcıları katıldı. İzmir Rum Ortodoks Kilisesi
Başrahibi Kyrillos Sykis; Urla, Çeşme ve Karaburun bölgesinden sorumlu
Piskopos oldu. Bunların ne anlama geldiğini anlamak için, Fener Rum Patrikhanesi’nin
tarihine ve yaptıklarına bakmak gerekiyor.
Fatih Kanunnamesi ve Patrikhane
II.Mehmet (Fatih) İstanbul’u aldığında, Hıristiyan
dünyası Doğu’daki ikinci büyük merkezinin dini açıdan Müslümanlarca yok
edileceğine inanıyor, buna karşı yeni bir haçlı seferinin hesabını
yapıyordu. Ancak Fatih, hiç ummadıkları bir tutumla, Patrikhane’yi
kapatmak bir yana, onlara hiçbir zaman görmedikleri özgürlükler ve haklar
verdi. Türklerin egemen oldukları yerlerde dini baskı uygulamama genel tutumu
yanında, Fatih, Hıristiyan dünyasının bölünmüşlüğünün sürmesini
amaçlamış, Patrikhane’yi adeta koruması altına almıştı.
Fatih Kanunnamesi’yle II.Gennadios ekümenik (evrensel) Patrik yapıldı
ve vezir ünvanı verilerek, devletin önemli işlerinin görüşüldüğü divana alındı.
Patrik ve Patrikhane’ye
bağlı kişiler vergiden bağışık tutuldu. Patrik, Hıristiyan halkın
tartışmasız önderi sayıldı, Ortodoks topluluğunun yargılama ve cezalandırma
işlemlerinde tam yetkili kılındı. Bu haklar, Patriğin Bizans dönemindeki
haklardan daha ileriydi.1
Kimi padişahlar, Patrikhane’ye tanınan hakları bir miktar kısıtlasa
da, ayrıcalıklar Cumhuriyet’e dek sürdü. 1856 Islahat Fermanı’yla, Patriğin görevi ömür
boyu sürecek biçimde uzatıldı.2
Türk Düşmanlığı
Fener Rum Patrikhanesi, kendisine tanınan ayrıcalıklara karşın, Fatih’ten günümüze dek Türk düşmanlığını hiçbir dönemde bırakmadı. Kuşaktan
kuşağa aktarılan kin ve nefret, siyasi ereklerle birleştirilerek genlere işleyen
bir kalıt olarak hep canlı tutuldu. Kendini güçsüz gördüğü dönemlerde susarak, güçlü
gördüğünde ise saldırarak, yurt içinde bir tehdit unsuru olarak varlığını sürdürdü.
Anadolu’da Türk egemenliğine son vermek isteyen Batı saldırısının, her dönemde gönüllü
işbirlikçisi oldu.
Fener Rum Patrikhanesi, bugün dokunulmazlığı olan bir dükalık
gibidir. Uluslararası etki gücü yüksektir. Destekçisi çoktur. Türkiye’de cemaati
çok azdır ancak Hıristiyan dünyasında ekümen
bir kilise olarak kabul edilmektedir.
Asılan Patrik: III. Parthenios
17.Yüzyılda
yaşayan III. Parthenios, en gözükara Patriklerden biriydi. Balkanlarda
devlet karşıtı çalışmalar yapıyor, Ortodoksları ayaklandırmaya çalışıyor, Patrikhane’nin olanaklarını bu amaçla
kullanıyordu. Padişah IV. Mehmet, 1657 yılında idamına karar verdi ve Paşakapı’da idam edildi. Suçu; Eflak Voyvodası
Costantin’i ayaklanmaya teşvik etmek ve İstanbul yangınında kargaşa çıkarıp
yağma yaptırmaktı.2
Patrikhane, III. Parthenios’un asılmasından sonra uzun bir
süre sessiz kaldı. Ancak, 18.yüzyılın sonlarına doğru Yunanistan’da gelişmeye
başlayan ulusçu devinimlerle ilişki kurdu. Ayaklanmaya hazırlanan örgütlere
para ve silah yardımı yanında manevi destek verdi. 1821 yılında ortaya çıkan ve
Yunanistan’ın Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılmasıyla sonuçlanan Mora
Ayaklanması’na önemli
etkisi oldu. Patrik II.Gregorios, Rum çetelere verdiği destek nedeniyle
1821’de Patrikhane’nin orta
kapısında idam edildi. O tarihten günümüze dek ortakapı hiç açılmadı. Patrikler
ve metropolitler, “burada bir sultan ya da bir Türk devlet adamı asılmadan”
ana kapının açılmamasına karar vermişlerdi.3
Patrikhane Birinci Dünya Savaşı boyunca Anadolu
ve Rumeli’de onlarca örgüt kurdu. Osmanlı İmparatorluğu’nun savaştan yenik
çıkacağını düşünerek, olası Yunan işgaline destek olacak yerel yapılar
oluşturdu. Pontus Cemiyeti’ne
bağlı çeteler, Karadeniz bölgesinde Türk köylerini basarak toplu
öldürmeler yaptı.4
Osmanlı
Devleti’nin savaştan yenik çıkacağı anlaşılınca, 1918’de Patrikhane’nin dış kapısına bağımsızlık
anlamına gelen çift kartallı Bizans bayrağı çekildi. Patrikhane, bağımsızlık
istemini bayrak çekmeyle sınırlamadı ve işgal güçlerinin kendisine verdiği
desteğe dayanarak, Yunanistan’a bağlanma yönünde kararlar aldı.
Önce, Osmanlı
uyruğundan olmayan ve Türk düşmanlığıyla tanınan Atina Metropoliti Meletios,
8 Aralık 1921’de Patrik ilan edildi. Yasal dayanağı olmayan bu atamayı hükümet
kabul etmedi ancak Meletios Patrik olarak çalışmalarını sürdürdü. Patrik
vekili Nikola şu açıklamayı yaptı: “Fener Rum Patrikhanesi, 6 Mart
1919günü, Türk esaretinden kurtulduğunu ve anavatan Yunanistan’a ilhak
edildiğini ilan etmiştir.”Bu açıklama, Osmanlı hükümetine ve büyük
devletlerin elçiliklerine bildirildi.5
Yunanistan’a bağlanma kararı, Metropolitler aracılığıyla Türkiye’nin her
yerine ulaştırıldı. İl ve ilçelerde toplantılar ve yeni duruma uygun
hazırlıklar yapıldı. İzmir Metropoliti Hrisostomos Kalafatis’in kaleme aldığı ve kiliselerin tümünde
okunan ve bölgeye dağıtılan bildiride şunlar söyleniyordu: “İstanbul ve civar Rumları, kiliselerde toplanarak anavatan Yunanistan
ile birleşme kararını ittifakla kabul etmişlerdir. Anadolu Rumları, 25
yüzyıldır kendilerine ait olan bu topraklarda, barbar Türklerin yönetimi
altında yaşamak istemediklerinden, Türkler ve onların yönetimiyle bağlarını
koparma kararı almışlardır. Beşyüz yıldır sürekli bir biçimde Türkler
tarafından barbarca imha edilmiş, sürgünlere yollanmış Rum milleti, Dünya
Savaşı’nın daha ilk günlerinden itibaren müttefik devletlerin hizmetine girmiş
ve bu nedenle de ayrıca zulme uğramıştır. Türkiye Rumları, anavatanları
Yunanistan’a bağlanmayı ve bu uğurda bütün güçleriyle mücadeleye girişeceğini tüm
dünyaya bildirir”.6
Kurtuluş Savaşı
Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlı papazlar, Kurtuluş
Savaşı’nın başından sonuna dek Yunan Ordusunu destekledi. Batı ve Orta
Anadolu ile Doğu Karadeniz bölgelerindeki hemen tüm Rum ayaklanmalarında etkin
biçimde yer aldılar. Kiliselerin bodrumuna silah depoluyor, çeteler oluşturuyor
ve Yunan ordusuna asker topluyorlardı. Aynı işi, Doğu Anadolu Bölgesinde Ermeni
papazlar yapıyordu. Meletios, Yunan Ordusu Başkomutanı Papulas’a
gönderdiği telgrafta, “Patrikhane’nin ve Anadolu’daki Rum milletinin, Yunan
Ordusu’nun arkasında” olduğunu söylüyordu.7
İzmir Metropoliti Hrisostamos, kendine bağlı papazları
toplayarak, 16 Mayıs 1919’da bir bildiri hazırladı. Bir gün önce Yunan Ordusu
İzmir’i işgal ederek kırım (katliam) yapmış, başta Vahdettin’in
buyruğuyla silahlarını bırakan subaylar olmak üzere 300 Türk’ü öldürmüştü. Bunca
vahşetin yaşandığı İzmir işgalini, kilisede yaptığı ve daha sonra bildiri
olarak dağıtılan konuşmasında şöyle kutsuyordu: “Bugün sizleri, muhteşem ve ilahi bir törene davet ettik. Bu öyle bir
törendir ki, milletler uzun yüzyıllar boyunca, ancak bir kez gerçekleştirme
şansına sahip olabilir. Kardeşler, beklenen an gelmiştir. Yüzyıllık arzular
yerine gelmektedir. Irkımızın büyük umudu, 15 Mayıs günü gerçekleşiyor.
Bugünden sonra, büyük vatanımız Yunanistan’ın ayrılmaz bir parçası oluyoruz.
Yunan tümenleri, Küçük Asya sahillerine çıkmaya başlamıştır. Yaşasın Helenizm”.8
Mustafa Kemal’in Tavrı
Mustafa Kemal,
dinî görünümlü emperyalist kışkırtmaya ve bu kışkırtmanın araçlarından biri
olan Patrikhane’ye karşı önlem
almakta gecikmedi. Kuvayı Milliye’nin silahlı gücünü kullanarak, Rum çetelerini
önce etkisizleştirdi sonra ortadan kaldırdı. Kilise bodrumlarındaki silahlara
elkoydu. Papazların Yunan yaymacası (propagandası) yapmasını önledi.
Mustafa Kemal,
Le Journal muhabiri Paul Herriot’a, 25 Aralık 1922 günü
Patrikhaneyle ilgili olarak şunları söyledi: “Bir fesat ve ihanet ocağı olan, ülkede ayrılık ve uyuşmazlık tohumları
saçan, Hıristiyan hemşehrilerimizin huzur ve refahı için de uğursuzluk ve
felaket simgesi olan Rum Patrikhanesi’ni artık topraklarımızda barındıramayız.
Bu tehlikeli örgütü ülkemizde tutmamız ne gibi gerekçe ve nedenle ileri
sürülebilir? Türkiye’nin Rum Patrikhanesi için topraklarında bir sığınak
göstermeye ne zorunluluğu vardır? Bu fesat yuvasının gerçek yeri Yunanistan
değil midir?”9
Eskiye Dönüş
Her konuda olduğu gibi Patrikhane konusunda da, Atatürk’ten sonra “eskiye dönüş” süreci başladı. İlk ödünü veren İsmet İnönü’ydü. CIA adına çalışan Athenagoras, 1948 yılında, ABD Başkanı Truman’ın özel uçağıyla İstanbul’a geldi. Ankara Ekspresi’ne
eklenen özel bir vagonla Ankara’ya götürüldü, burada ayrıcalıklı bir protokolle
karşılandı.
Medrese çıkışlı CHP’li Başbakan Şemsettin Günaltay, Fener Rum Patrikhanesi’nin isteğine uygun olarak, Papa Eftim’in kurduğu Türk Ortodoks
Kilisesi’nin dağıtılmasını istedi. Daha sonra, Yunanistan uyruklu Athenagoras, Bakanlar Kurulu Kararıyla
Türk vatandaşlığına geçirildi ve Fener Patriği yapıldı.
1950’de
Başbakan olan Adnan Menderes, Athenagoras’ın ayağına dek gitti ve
elini öptü. Milli Eğitim Bakanlığı, Heybeliada Ruhban Okuluna “Teoloji Yüksek Okulu” adını vererek
ilahiyat fakültesi konumuna getirdi. Turgut
Özal Hükümeti, Patrikhane tarihinde görülmeyen bir ayrıcalıkla Kültür
Bakanlığı Bütçesinden para yardımı yaptı.10
Bugünkü Durum
Türkiye’nin güçlü dönemlerinde susan, güçsüz dönemlerinde
hareketlenen Fener Rum Patrikhanesi’nin sesi bugünlerde gür çıkıyor. İstekler yerine
getirildikçe yeni istekler ileri sürülüyor... Dinle örtülen siyasi erekler,
alan ve eylem çeşitliliğiyle yayılıyor, iletişimin etkili gücüyle toplumu
etkisi altına alıyor. Patrikhane’nin
söz ve eylemleri; AKP döneminde yoğunlaşan ve ülkenin her yöresine
yayılan misyonerler ve ilçelere dek uzanan apartman kiliselerle birlikte
değerlendirilmeli; azınlıklara ait vakıf mallarının geri verilmesi, ruhban
okulu ve yabancılara taşınmaz satışları gözönünde tutularak ele alınmalıdır.
Bu
yapıldığında, 19.yüzyıla, Tanzimat sonrasına geri dönüldüğü
görülecektir. Cemaatsiz kalan Fener Rum Patrikhanesi, Batı’dan aldığı desteğe
güvenerek sonuçsal (nihai) ereğe, yani “Helen Birliğine” ulaşmak için
dayanacağı kitle yaratmanın peşindedir. Ruhban okulu onun için
önemlidir. Yabancılara taşınmaz satışı ise, bulunmaz bir fırsattır.
Devşirme Papazlar
Bakanlar Kurulu, Ekim 2010 ve 2011’de Yunanistan yurttaşı
20 üst düzey papazı Türk yurttaşı yaptı. Fener Rum Patrikhanesi’nin buyruğunda çalışmaya
başlayan bu papazlardan ikisi, Çanakkale ve Isparta’ya metropolit yapıldı.11
Daha sonra İzmir’e atama yapıldı.
Arkasının geleceği belli olan bu girişimler basında yer
almadı ve Patrikhane’ye Yunanistan’dan
kadro aktarımı Türk halkından gizlendi. 20.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Teoloji
Araştırma Merkezi adlı özel araştırma kuruluşu konuyla ilgili şu açıklamayı
yaptı: “Fener Rum Patrikhanesi Bizans döneminin kadrosunu topluyor. Bir tek
Ortodoks’un olmadığı illere metropol atanıyor. Gereksinim duyulan kadrolar için
Yunan papazlar, ağır ağır yürütülen bir programla Türk vatandaşı yapılıyor”.12
Yunanlı
papazların Türk yurttaşlığına alınması ve Fener Rum Patrikhanesi’nin ekümenik yapılması konusunda, ABD’de
yoğun çalışmalar yapılıyor. Türkiye Cumhuriyeti yasalarına ve Lozan
Anlaşması’na aykırı olan bu tutum sürekli gündemde tutuluyor. Fatih
Kaymakamlığı’nın denetimine bağlı bir dini birim olan Patrikhane, uluslararası
siyasetin Türkiye’ye yönelen unsuru durumuna getiriliyor, bu tutumla yüzyıl
öncesine adeta geri dönülüyor.
Patrikhaneyi Ziyaret
Edenler
Başta
Clinton olmak üzere, Türkiye’ye gelen büyük devlet yetkililerinin hemen
tümü, Patrikhane’yi “ziyaret”
etti, Bartholomeos’u ekümenik patrik kabul ettiklerini gösteren
görüşmeler yaptı. Almanya Cumhurbaşkanı Johannes Rau, ABD Dışişleri
Bakanı Hillari Clinton, Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis, Papa
16.Benedik, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Almanya Başbakanı Gerhard
Schröder ve Angela Merkel, Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer,
Yunanistan Başbakanı Antonis Samaras, Papa Francesco; Patrikhane’yi ‘ziyaret’e den
yabancıların bir bölümüdür.
Heybeliada Ruhban
Okulu
ABD Başkanı Barack Obama, Nükleer Güvenlik
Doruğu için geldiği Seul’de Recep Tayyip Erdoğan’la görüştü ve
gazetecilere Doruk’la ilgisi olmayan şu sözleri söyledi: “Türk hükümetinin
dini özgürlükler konusundaki girişimleri memnuniyetle karşılıyorum. ABD
yönetimi Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasını dilemektedir”.13
Düzeysizlik
içeren bu söylemin dikkat çekici iki özelliği vardı. “Türkiye’de dini
özgürlükler konusunda girişim”, mezhepçilik siyaseti yürüten AKP tarafından
değil, laikliği getiren Cumhuriyet tarafından yapılmıştı. İkinci özellik, bir
okulun açılmasıyla ilgili “sıradan” bir konu büyük bir devletin başkanı
tarafından önemli bir etkinlikte dile getirilmesiydi.
Tapu Devri, Kullanıma
Açılma
Ortadoğu ve Avrupa’nın en büyük ahşap yapısı olduğu
söylenen Ruhban Okulu binasının tapusu, Kasım 2010’da Patrikhane’ye devredildi. Bina kısa bir
süre içinde elden geçirildi ve eğitim alanında olmasa da kullanıma açıldı. 22
Eylül 2013 günü, “Dini Müzik Sempozyumu” düzenlendi. Aynı günün akşamı,
Türk ve Yunanlı sanatçıların katıldığı, “Yunanistan’dan Türkiye’ye Kültür
Yolculuğu” adlı etkinlik yapıldı.
Yurtdışından
gelen istem yoğunluğu, içerdeki medya desteği ve hükümet uygulamalarıyla
birlikte değerlendirilirse, Ruhban Okulu’nun, ‘uygun bir ortam
oluştuğunda’ açılacağı görülmektedir. Hükümet sözcüsü Bülent Arınç bunu
açıkça dile getiriyor ve “gerçekleşmesi için bir takım iç ve dış
gelişmelerin oluşması lazım” diyordu.14
DİPNOTLAR
1 tr.m.wikipedia.org
2 www.e-tarih.org
4 “General Ignatgev’in
Hatıratı ve Patrik Gregorios’un Mektubu”
www.talhaturhal.com
5 “Papa
Eftim’in Muhtıraları ve Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi”, Turan Yay.,
2.Baskı, 1995, sf.7
6 “Papa
Eftim’in Muhtıraları ve Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi”, Turan Yay.,
2.Baskı, 1995, sf.438
7 m.milligazete.com.tr
8 “Sancılı
Yıllar: 1918-1922”, Engin Berber, Ayraç
Yay.,sf.218
9 “Atatürk’le
Konuşmalar Ansiklopedisi”,S. Turan,
Y.K.Yay., 2.Bas, 1995, sf.438
10 “Papa
Eftim’in Muhtıraları ve Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi”, Turan Yay. 2.
Baskı, 1995, sf.439
11 Meclis Tutanakları, 21.04.2005,
www.tbmm.gov.tr
13 “Obama’dan Heybeliada Düzeltmesi”,www.hurriyet.com.tr
14 www.radikal.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder