BU YAZI METİN AYDOĞAN’IN KENDİ OLUŞTURDUĞU ARŞİVİNDEN ALINARAK YAYINLANMIŞTIR.
30 Kasım 1925’te kabul edilen yasayla Tekke ve Zaviyeler
kapatıldı. Bu yasayla, şeyhler ve dervişler, tekkelerini kapatmakla kalmadılar,
yan örgütleri durumundaki derneklerini de dağıttılar. Kendilerine ayrıcalık
sağladığına inandıkları garip giysilerini de çıkardılar. Herkes gibi; ceket,
iskarpin, pantolon, kasket ya da şapka giydiler, kravat taktılar. Sokakta hiç
kimse, onları artık diğer insanlardan ayıramıyordu. “Başkasının sadakasıyla
geçinen” insanlar ortadan kalkmıştı. Belki de yaşamlarında ilk kez, “emekleriyle
geçinmek için” çalışmaya başlamışlar, halk içinde yaşayan emekçiler haline
gelerek kişiliklerini bulmuşlardı. Onlar, artık Türkiye Cumhuriyeti’nin
yurttaşları, eşit haklara sahip bireyleriydi. Bunların bir bölümü, okul ya da
camilerde kapıcılık, bekçilik gibi hizmet görevi yapan devlet görevlileri, bir
bölümü zanaatlar, bir bölümü de, “keçi kılından şapka örüp satan” esnaf
haline geldiler.