29 Nisan 2019 Pazartesi

TÜRK-SOVYET İLİŞKİLERİ VE ATATÜRK




“Ülkelerimiz arasında bir başka ve daha önemli benzerlik, bizim kapitalizm ve emperyalizme karşı mücadele etmemizde yatmaktadır. Türkiye’nin hala, büyük devletlerin ve uydularının açık ya da gizli, çılgınca saldırılarına hedef olmasının nedeni, bütün mazlum sömürge halklarına örnek olacak kurtuluş yolunu göstermiş olmasıdır... Sizi kesin biçimde temin ederim ki, Büyük Millet Meclisi’nin Türkiyesi, bugüne kadar Sovyet Rusya’ya karşı izlediği siyasetten geri adım atmayacaktır ve bu konuda yayılan söylentiler yanlıştır. Yine aynı biçimde açıklarım ki, Sovyet Rusya’ya karşı doğrudan ya da dolaylı olarak, hiçbir anlaşmaya asla imza atmayacağız; böyle bir ittifaka katılmayacağız.”
Mustafa Kemal’in Lenin’e Mektubu

26 Nisan 2019 Cuma

AKP VE ÖZELLEŞTİRME



Maliye Bakanı Naci Ağbal, 13 Mart 2018 günü Meclis’te yaptığı konuşmada, 2003’den 2018’e dek 15 yılda yani AKP döneminde satılan kamu mal ve işletmelerinin sayısını açıkladı. Açıklamaya göre; 101 sanayi kuruluşu 10 liman, 90 elektrik santrali, 40 işletme, 11 otel/sosyal tesis, 3 bin 703 taşınmaz, 37 maden sahası, 3 gemi, 6 bin 808 kalem makine-teçhizat, 155 adet isim hakkı, marka ve araç muayene hizmeti elden çıkarılmış.(x)

23 Nisan 2019 Salı

23 NİSAN 1920: İSTİKLAL MECLİSİ



Birinci Meclis, ulusal bağımsızlıktan ödün vermeyen, tutsaklığın her türüne karşı çıkan Müdafaa-i Hukuk anlayışının doğal sonucuydu. Ulusun yazgısına yön vererek toplumun her kesimini etkiliyor, güç aldığı halkı tam anlamıyla temsil ediyordu. Bağımsızlık savaşı yürütürken devlet kurmaya girişilmişti ve meşruiyetini ulusal varlığın korunmasından alıyordu. Dünya siyasi tarihinde örneği olmayan, gerçekten demokratik, savaşkan bir yönetim organı, benzersiz bir temsil kurumuydu. Yetkisini ve yaptırım gücünü, kabul ettiği anayasadan değil, millet iradesini yansıtan, yazılı olmayan ve kökleri eskiye giden özgürlük tutkusundan alıyordu.

20 Nisan 2019 Cumartesi

‘KAMU ÖZEL İŞBİRLİĞİ’ VE ŞEHİR HASTANELERİ



Şehir Hastanesi ihalelerinin yapılış biçimi, çağrı yöntemi ve karar gerekçeleri kamuya açıklanmıyor; Devlet İhale Kanunu dışında tutuluyor. Devlet, arsayı bedelsiz veriyor; şirketle 49 yıla dek uzatılabilecek 25-30 yıllık bir kira sözleşmesi yapıyor. Yani kendi malına kira öder durumuna düşüyor. Şirkete yüzde 70 doluluk yani hastalanma garantisi veriliyor. Garantiyi hazine üstleniyor. Kiralar, şirkete döner sermayeden öncelikli olarak ödeniyor. Döner sermayenin yetmediği yerlerde Sağlık Bakanlığı bütçesinden ödeme yapılıyor. Uygulamalarda ve kredi ödemelerinde anlaşmazlık olduğunda, dava Türk mahkemelerinde görülemiyor. Krediyi veren kuruluşun bulunduğu ülke mahkemeleri yetkili oluyor. Şehir hastanesi yapılan kentteki Devlet Hastaneleri kapatılıyor. Ekipmanları, doktor, hemşire, hasta bakıcı, güvenlik ve temizlik görevlileri şehir hastanesine devrediliyor. Kapatılan Devlet Hastanelerinin kent içindeki bina ve arazilerinin kullanım hakkı şirkete geçiyor.

17 Nisan 2019 Çarşamba

“BOZKIRDAN DOĞAN UYGARLIK”: KÖY ENSTİTÜLERİ



Köy Enstitüleri, 17 Nisan 1940’ta kuruldu. Değişik ülkelerin eğitim sistemleri içinde, Köy Enstitüleri kadar üzerinde çalışma ve tartışma yapılan bir başka eğitim kurumu çok azdır. Bu okullar, ulusal ya da uluslararası araştırmalara konu oldular; dünya eğitbilim ansiklopedilerine girdiler, dünyanın birçok ülkesinde örnek alındılar. Kapatılmalarının üzerinden 67 yıl geçti ama Köy Enstitüleri hâlâ tartışılıyor. Acı ve hüzün veren bir özlem, direnme yaratan bir umutla anılıyor. Bunun nedeni nedir? Nasıl ve ne amaçla kuruldular? Neden kapatıldılar? Günümüz eğitiminde yerleri olabilir mi?

13 Nisan 2019 Cumartesi

KANAL İSTANBUL NEDİR, NEDEN YAPILIYOR



Bu yazı, yapılacağı açıklanan ve ‘Kanal İstanbul’ adı verilen uygulamayı irdeliyor. Bilime uygun açıklaması yapılmayan, inandırıcı bir gerekçe de ortaya konmayan bu girişim, ilintili olabileceği düşünülen gelişmelerle, özellikle de ‘Montrö Boğazlar Sözleşmesi’yle birlikte ele alınıyor. Okuyucu, burada yazılanları yaratacağı çevre sorunları ve girişimin mali boyutunu da inceleyerek birlikte değerlendirmeli; ‘Kanal İstanbul’un ne olduğuna ve neden yapıldığına karar vermelidir.

10 Nisan 2019 Çarşamba

ARAP COĞRAFYASINDA TÜRK EGEMENLİĞİ



Arapları egemenlik altına alan ilk Türk devleti, Mısır’da kurulan Tolunoğulları’ydı. Daha sonra yine Mısır’da Akşit ve Memluk devletleri kuruldu. Samanoğulları, Karahanlılar, Gazneliler, Gorlulular; İran Yaylası ile Orta Asya’da kurulan ve Araplarla ilişki geliştiren diğer Türk devletleriydi. Büyük Selçuklular, Mısır dışındaki Abbasi topraklarını ele geçirdiler. Osmanlı İmparatorluğu; Arapların yaşadığı toprakların tümüne egemen oldu. Araplar, 20.yüzyıla dek süren bin yıllık Türk yönetimi altında, tarihlerinin en çatışmasız ve huzurlu dönemini yaşadı.

7 Nisan 2019 Pazar

1923 TÜRKİYESİ VE KEMALİST KALKINMA



Cumhuriyet ilan edildiğinde nüfusun yüzde 80’inden çoğu köylüydü. Köylüler kapalı birimler halinde, ürettiğini tüketen ve yoksulluk sınırının altında yaşayan, örgütsüz ve dağınık bir kitle durumundaydı. Ulaşım gelişmemiş, pazar ilişkileri oluşmamıştı. 1927 yılı Sanayi Sayımı’na göre, el sanayi işletmeleri yani tamirhaneler dahil 33085 iş yeri ve bu işyerlerinde çıraklar dahil 76216 işçi vardı. Her işyerine 2-3 işçi düşüyordu. Burjuvazi, proletarya gibi sınıflar oluşmamıştı. Sermaye birikimi yoktu. İç ticaretle uğraşan 18000 işyerinin; yüzde 47’si Rumlara, yüzde 22’si Ermenilere, yüzde 18’i Levantenlere (Avrupa kökenliler) aitken, yalnızca yüzde 13’ü Türklerindi. İç ve dış ticaret, sanayi, madencilik, mali sermaye kuruluşları ve bankacılık Türk ya da Müslüman olmayanların elindeydi. Azınlıkların ülkeyi terk etmesiyle, Türkiye’de ticaretin duracağına, bankaların çalışmayacağına hatta Türk makinist olmaması nedeniyle demiryolu ulaşımının yapılamayacağına inanılıyordu.

4 Nisan 2019 Perşembe

ÇİN’DE TÜRK ETKİSİ



Yazılı tarihin öncesine giden ve yaygın bir iç içe geçmişlik içeren Çin-Türk ilişkileri, Çin’de birçok ortak hanedanlık ve bölgesel Türk yönetimi yarattı. İlişkiler, Çin uygarlığını ileri sıçratan kavşaklardan biri olan M.Ö.9.yüzyılda yeni bir aşamaya ulaştı. Tarım tekniklerini bilen, at yetiştiren ve gelişkin savaş arabaları kullanan Türk boyları, Çin içlerine girerek; Güney’de Yangzi Ciang ovasına, Kuzey’de Moğolistan’a dek yayıldılar. Başkent yaptıkları Finghao (bugünkü Şien) ve Luoyi’de (bugünkü Luoyang) getirdikleri uygarlığı, kesintisiz biçimde sürdürüp geliştirdiler. M.Ö.8. ve 7.yüzyıllarda değişik üretim biçimleri, yeni demir ve cam teknikleri ortaya çıkardılar.

1 Nisan 2019 Pazartesi

ABD’NİN GELECEĞİ



Dünyanın ‘süper gücü’ ABD, bugün giderek ağırlaşan toplumsal sorunların etkisi altında çözülmeye doğru gitmektedir. Üretimsizliğin ve mali sermaye ticaretinin yol açtığı ekonomik açmaz, kamusal yaşamın her alanını kalıcı biçimde bozmuştur. Bir zamanlar, yaşam biçimi ve varsıllığıyla göz kamaştıran ABD, bugün “ikinci sınıf bir ülke olma” durumuyla karşı karşıya. Başka uluslara “sermaye ve teknoloji bağımlılığı” artıyor. Nüfusun“yüzde 10’u açlık sınırında”. Her üç çocuktan birinin “17 yaşından önce bir kamu yardımına gereksinimi var”. 35 milyon Amerikalı “sağlık sigortasından yoksun”. Her yirmi beş dakikada bir cinayet işleniyor. Bütçe açıkları ve devlet borçları hızla artıyor. Eğitim düzeyi düşüyor... Bunları Amerikalı uzmanlar söylüyor.