21 Haziran 2021 Pazartesi

21 HAZİRAN 1934 SOYADI YASASI; ÜMMETTEN YURTTAŞA

 


 

BU YAZI METİN AYDOĞAN’IN KENDİ OLUŞTURDUĞU ARŞİVİNDEN ALINARAK YAYINLANMIŞTIR. 

Eski Türkler, özgür ve katılımcı toplum düzenleri geliştirerek; bireylerin topluma bağlı, yalın ve sıradan eşitler haline gelmesini sağlamıştır. Ancak, bu eşitlik kimliksizliğe ya da soyun gözardı edilmesine asla yol açmamıştır. İlişkinlik (aidiyet) duygusu güçlü biçimde korunmuştur. Türklerde; boya, buduna, millete bağlılık, aile ve aile büyüklerine saygı, geçmişini bilme, onu koruma güçlü bir gelenekti. Oysa, Osmanlı padişahları, imparatorluğa dönüşen devleti koruma adına, saltanat makamını mutlak bir güç haline getirmek zorundaydılar. İktidarlarını korumak için, onda hak iddia edebilecek kişi ve toplulukların olmaması gerekiyordu. Tahta gözkoyabilecek bir soy bırakmamak için, Türk ailelerinden kızlarla değil, Hıristiyan kadınlarla evlendiler. Devşirmelerle, adsız ve ailesiz bir yönetici sınıf yarattılar. Batı'da sanayi devrimiyle yurttaş haline gelen insanlar, ad ve soyad alırken, Türkiye'de insanların kimliğini ve geçmişini bilmemesi için her şey yapıldı ve 1934 yılına dek soyadı kullanılmadı. Cumhuriyet bu sorunu da çözmek zorundaydı ve Atatürk'ün öncülüğünde bunu da kısa bir sürede başardı.