Rus Devrimi, Julyen Takvimine göre 25 Ekim,
Miladi Takvime göre 7 Kasım 1917’de ortaya çıktı. 20.Yüzyılı her yönüyle
etkilemiş olan bu büyük deneyim, toplumsal mücadelede ders alınacak olaylarla
doludur. Kısa bir özet niteliğindeki yazıyı bu amaçla yayınlıyoruz
13 Şubat
1917’de, Rusya’nın başkenti Petrograd’ta, açlık çeken ve eksi yirmibeş derecede
ekmek kuyruklarında bekleşen halkın, fırınlara saldırmasıyla gelişen olayların,
sosyalist bir devlet ortaya çıkaracağı kimsenin aklından geçmemişti. Günün
özgün koşullarının ve iyi örgütlenmiş bir parti yetkesinin yarattığı yeni
devletin, sosyalizmi ne düzeyde temsil edebileceği bugün yoğun olarak
tartışılıyor. Ancak, gözardı edilemez bir gerçekliktir ki, Sovyet Devleti
20.yüzyıla damgasını vurmuş ve Sosyalizmi ‘kitap sayfalarından’
çıkararak, yaşamın içine taşımıştır.
”Düş” Gerçek Oluyor
Sosyalizm,
Rus Devrimi’ne dek,
aydın ve işçi kümeleri dışında pek ciddiye alınmamıştı. İşadamları, hükümet
yetkilileri ve kurulu düzen yandaşları sosyalistleri uzun süre, düş peşinde koşan
serüvenciler olarak gördü. Onlara göre, 1871 Paris komünü, yerel
beceriksizliklerin yol açtığı küçük bir toplumsal yanlışlıktı ve
hemen düzeltilmişti. Sosyalizm, kitap sayfalarında kalacak bir düştü.
Kadınlar
Çarlığın kısa sürede yıkılmasına neden olan Şubat
Devrimi’ni Petrogradlı
kadınlar başlattı. Kitle eylemlerine karşı hazır durumunda tutulan Petrograd
garnizonuna, iyi örgütlenmiş polis ve kazak birliklerine karşın, eylemler hızla
yayıldı. İşçiler arasında, ortak bir eylem için herhangi bir anlaşma yapılmamış
olmasına karşın; kadınlar, 13 Şubat 1917 günü “barış ve ekmek” diyerek Petrograt sokaklarına çıktı.
Kadınları
gören dükkan sahipleri kepenklerini kapatıp onlara katıldı. Rus ordusunun en
acımasız birlikleri olan kazaklar eyleme müdahale etmemişti. Ertesi gün yapılan
gösterilere işçiler de katıldı. Göstericiler kazakları alkışlıyor, polisler de
az ötede olayları izliyordu. Üçüncü gün çeşitli örgütler, özellikle
Bolşevikler, gösterilerin yönetimini ele aldı. Artık yalnızca ‘barış ve
ekmek’ değil ‘Kahrolsun Despotizm’ sloganları da atılıyordu.
Kendiliğinden oluşan halk tepkisi, önlenemez bir politik eyleme dönüşmüştü.
Kazaklar Ateş Etmiyor
Olaylar olağanüstü bir hızla yayıldı. Polis bu kez, daha
önceleri yaptığı gibi halkın üzerine ateş açmaya başladı. Kazaklar ve askerler
ateş açmak istemiyordu. Subayların zorlamasıyla önce havaya daha sonra yerdeki
buzlara ateş ettiler.
Kışlalarda
kıpırdanmalar başlamıştı. O günkü olaylardan etkilenen askerler, bundan böyle
halkın üzerine ateş açmamaya karar vererek ayaklandı. Ertesi gün kışlalardan
çıkan askerler işçilere katıldı. 28 Şubat’ta ordunun silah deposunu ele
geçirdiler ve 40.000 tüfeğe el koyarak, birkaç saat içinde işçi mahallelerine
dağıldılar.1
Çarlık Yıkılıyor
300
yıllık Rus Çarlığı, başkentinde yoğunlaşan kitle eylemleriyle birkaç gün içinde
yıkıldı. On yıllarca ‘donmuş durumda kalan muhalefet’ bir anda canlanmış
ve kitleler, yarattıkları devrimin sunduğu sınırsız özgürlük ortamında,
kurtulmak istedikleri baskı düzenini tarihin arşivine yollamıştı. Çarlığı
deviren Şubat ayaklanmalarında yalnızca 200 kişi ölmüş 1300 kişi yaralanmıştı.2
Karenski ve Geçici Hükümet
Şubat Devrimi’nden sonra Bolşeviklerin
katılmadığı Kerenski başkanlığında geçici bir hükümet kuruldu. Geçici hükümet, çalışmalarını parlamento
niteliğindeki Duma ile yürütüyordu. Rusya’ya özgü bir yapı olarak
1905’de ilk örneği görülen ve işçi-köylü temsilcilerinden oluşan Sovyetler ise Duma’dan
bağımsız bir çalışma yürütüyordu. Sekiz ay süren iki başlılık Ekim Sosyalist Devrimi’yle sona erdi ve bütün iktidar, Sovyetlerde
toplandı.
Geçici Hükümet, Rus halkının ruh yapısını ve istemlerini
kavrayamamıştı. Savaş istemeyen milyonlarca insana karşın hükümet; şerefli
savaştan, zaferden sözediyordu. Duma’yı Batı Avrupa parlamentoları
sanıyor ve soyut bir demokrasi havariliğine soyunuyordu. Ancak, çalışmalarını tehlikeli gördüğü Bolşevik Partisi’ni
kapatmaktan geri kalmıyordu. Büyük toprak sahiplerinin arazilerine elkoyan
köylülere karşı sert davranıyor; grevci işçilere, askerlere, ‘kamu düzenini
sağlama’ gerekçesiyle baskı uyguluyordu.
Geçici
Hükümet,
kendisini yönetime getiren kitlelerden hızla uzaklaştı. Şubat Devrimi’nden
sonra yoğun biçimde Geçici Hükümet’i destekleyen işçi ve askerler
desteklerini Bolşeviklere çevirdi. İyi örgütlenmiş ve kitlelerin istemlerine
somut çözümler öneren Bolşevik Partisi, Haziran’da yapılan I.Sovyet
Kurultayı’nda, delegelerin yalnızca yüzde 10’unu kazanmışken, Ekim’de bu oranı yüzde
52’ye yükseltmişti. Birinci kurultayda delegelerin yüzde 84’ünü elinde
bulunduran ve Geçici Hükümet’i kuran Menşeviklerle sağ kanat Sosyalist
Devrimcilerin delege oranı ise yüzde 26’ya düşmüştü.3
Ekim Devrimi
24 Ekim gecesi saat ikide Bolşevik milisler ve askerler,
küçük birimler halinde; garları, elektrik santrallerini, silah depolarını,
basımevlerini, telgraf ve telefon merkezlerini, bankaları işgal etmeye başladı.
Tutuklu Bolşevikler serbest bırakıldı.
Kışlık
Saray’a sıkışan geçici hükümetin iletişimi kesilmişti. Kızıl
muhafızlar, denizciler ve askerler sarayı kuşatmış, ünlü Avrora Kruvazörü
de kuşatmaya katılmıştı. 25 Ekim Saat 17:00 de Kışlık Saray düşmüştü.
Bolşevik güçleri aynı gece Petrograd’ın bütün kritik noktalarını ele geçirdi.
Dünyada, Paris Komünü’nden
sonra ilk kez sosyalist bir yönetim kurulmuştu.
Devrim’in Öncelikleri
Sovyet yönetiminin ilk girişimi, savaşan uluslara barış
önermek oldu. Hemen ardından büyük toprak sahiplerine, Çarlığa ve kiliseye ait
olan toprakların ve taşınmazların, köylü komitelerince teslim alınmasını kabul
etti.
Beşten
fazla işçi çalıştıran iş yerleri kamulaştırılacak, bütün uluslara ‘kendi
kaderini tayin’ hakkı tanınacaktı. Sovyetler Birliği’nin ve tüm Doğu’nun
yoksul uluslarına yakın olunacak, onların ulusal bağımsızlık istemlerine saygı
gösterilecek ve yardım edilecekti. Bu anlayışla, Aralık 1917’de Finlandiya,
Ağustos 1918’de Polonya’nın bağımsızlığı kabul edildi.
Barış Anlaşması
Sovyetler Birliği, 17 Aralık 1917’de Almanya ile ateşkes,
3 Mart 1918’de de Almanya, Avusturya-Macaristan, Bulgaristan ve Osmanlı
İmparatorluğu’yla Brest-Litovsk BarışAntlaşması’nı imzaladı.
Bu
anlaşmayla Sovyetler Birliği, 46 milyon insanın yaşadığı bir milyon kilometre
kareden fazla toprak yitirdi.4 Polonya, Litvanya, Courland, Riga,
Belarusya ve Kafkasya’nın bir bölümü bırakıldı. Kafkasya’dan Kars, Ardahan ve
Batum Türkiye’ye verilmiş, diğerlerinin geleceği Bağlaşık Devletleri kararına
bırakılmıştı.
Devrim’in Öğrettiği
Ekim Devrimi, kurulu düzene karşı toplumun büyük bir
bölümünden bu düzeyde destek alan ender olaylardan biridir. Kitlelerin ruh
halini kavrayan iyi örgütlenmiş partilerin, toplumsal gerilimlerin arttığı özel
dönemlerde, geniş yığınları yönetebileceği ilk kez Rus Devrimi’nde görülmüştür.
Rus Kentsoyluluğu (burjuvazisi), Çar buyrukçuluğuna karşı
savaşım içinde gelişen işçi sınıfına göre; kötü örgütlenmiştir. Politik yönden
deneyimsiz ve yetersizdir. Bu yüzden demokratik devrimin öncülüğünü, Rusya’da
işçi sınıfı üstlenmiştir.
Bolşevikler, ulusal bağımsızlık, barış ve toprak sorununu
içeren demokratik eylemle, kentsoyluluğu alt etmeye yönelik ‘sosyalist’
eylemi tek bir süreçte birleştirmeye çalışmıştır. Oysa, Marksizme göre
sosyalist devrimin başarı kazanabilmesi için, üretici güçlerin sosyalist
ekonomiyi gerçekleştirebilecek düzeyde gelişmesi ve işçi sınıfının yüksek bir
kültüre ulaşmış olması gerekiyordu.
Sosyalizme geçecek ülkelerin; burjuva demokratik
devrimlerini tamamlamaları, kapitalist gelişim sürecinde yüksek bir düzeye
erişmiş olmaları ve bu işe birkaç gelişmiş ülkenin birlikte girişmeleri
gerektiği, bir zorunluluk olarak ileri sürülüyordu. Bolşevik yönetimin
sosyalizmi kurmaya yönelmesini onaylamayan zamanın kimi sosyalist kuramcıları,
sosyalist devrimin Rusya’da başarıya ulaşamayacağı, ulaşsa bile yönetimi elinde
tutamayacağını söylüyordu.
Lenin’in ve bolşevik önderlerin büyük
bölümünün dogmacılıkla suçladığı bu görüş, Sovyetler Birliği’nin kendiliğinden
yıkıldığı 1991 yılına dek 73 yıl geçerli oldu.
Ödenen Bedel
Bolşeviklerin, yönetimi elde etmeleri kolay oldu ancak
korumaları için yüksek bedel ödemeleri gerekti. Devrimden hemen sonra dağılan
Çar ordusunun kimi general ve subayları, beysoylu (aristokrat) kökenli askeri
okul öğrencileri, yönetim ayrıcalıklarını yitirenler, kilise ve büyük toprak
sahipleri ayaklandı.
Dışarıdan yapılan akçalı ve askeri yardımlar, karşı
devrimcileri uzun süre ayakta tuttu ve iç savaş 1922’ye dek sürdü. Ekim
Devrimi’ni gerçekleştiren öncü işçi kadrolar ve askerlerin önemli bir bölümü iç
savaş sırasında öldü ya da yaralandı.
1917’de 3
024 000 olan sanayi işçilerinin sayısı; 1922’de 1 243 000’e düştü. Üstelik bu
işçilerin tümü eski sanayi işçileri değil, savaşa gitmemek için işe giren
esnaf, öğrenci ve orta sınıf işsizleriydi.5 Dünya savaşı ve iç
savaş, Rusya’nın nüfusunu yüzde 10 azaltmıştı. Fabrikalar, demiryolları tahrip
olmuş, sınai üretim gerilemiş, mali ve ticari düzen dağılmıştı.
DİPNOTLAR
1 “Rusya’da
Büyük Ekim Devrimi” Dev.ve Karşı Dev.Ans., Gelişim Yay. sf.638
2 “Rusya
Şubat-Mart 1917” David Floyd, 20.yy Tarihi, Sayı 21, sf.420
3 “1917
Devrimi” Y.N.Gorodetski, 20.yy. Tar., Gelişim Yay. S: 22, sf.429
4 “BrestLitovsk
Antlaşması” JaroslovVatenta, 20.yy Tarihi, Arkın Kit., Sayı 22, sf.436
5 “Sosyalizm
ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi” İletişim Yay., 2.Cilt, sf.607
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder