12 Aralık 2016 Pazartesi

BEŞİKTAŞ PATLAMASI VE TÜRKİYE’NİN TERÖRLE MÜCADELESİ





Türkiye, bölünme ve iç çatışma dahil her türlü tehlikeyi içeren bir karmaşa ortamına doğru gitmektedir. Teröre karşı mücadelenin emperyalizme karşı mücadele olduğu ve bu mücadelenin yüksek anti-emperyalist bilinç yani Atatürkçü bakış gerektirdiği bilinmelidir. Atatürk’ü ve yaptıklarını kavramadan emperyalizme karşı mücadele edilemez. Emperyalizme, tarihin ilk yenilgisini yaşatan Türkiye, bu birikimiyle büyük ve güçlü bir ülkedir. Uygulanan yanlış politikalardan kurtulup Atatürk’e yönelirse altından kalkamayacağı güçlük yoktur. Gücünü, kendisi ve bölge güvenliği için kullanıp komşu ülkelere önderlik ederek, Ortadoğu’daki emperyalist oyunu bozabilir ve dünyanın ezilen uluslarına yeniden örnek olabilir.


Geçmişten Gelen: “Barış ve Çözüm Süreci”

PKK’yla yürütülen barış sürecinin eşgüdümünden sorumlu Bakan Beşir Atalay, bu sürecin; Recep Tayyip Erdoğan’ın 2005’deki Diyarbakır konuşmasıyla başladığı ve 2009’da uygulamaya sokulan Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi ile geliştiğini söylüyor.1
Barış süreci, hükümetle PKK arasında yapılan görüşmelerle 11 yıl sürdürüldü ancak bu düzeyde bırakılmadı. Proje’ye 2009 yılında, çözüm süreci adı verildi ve yasal dayanakları olan devlet politikası haline getirildi. Çözüm sürecinin sonucu olarak, Meclis’ten geçirilen, Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun; 16 Temmuz 2014’te Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.2

Başlangıç

2009 yılında Oslo’da yapılan MİT-PKK görüşmeleri, çözüm sürecinin başlangıç tarihi olarak kabul edilir. Konuyla ilgili ilk açıklamayı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yapmış ve “Kürt sorunuyla ilgili ilerleyen günlerde çok iyi şeyler olacak” demişti.3 Bu açıklamadan 13 gün sonra, Bağdat’a giderken uçaktaki gazetecilere, Barzani’yi tanıma anlamına gelen sözler söylemiş ve Kuzey Irak için “Kürdistan” tanımını kullanmıştı.4
5 Ağustos 2009’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kürt açılımıyla ilgili olarak DTP Başkanı Ahmet Türk’le bir araya gelerek görüşmeler yaptı.5 Yapılanlar Batı’dan destek görüyor, açılımı savunan açıklamalar yapılıyordu. Economist Dergisi bile, “Kürt açılımı cesaret verici” başlıklı yazılar yayınlıyordu.6
Aynı günlerde, Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla 34 PKK üyesi, “gerilla giysileriyle” Habur Sınır Kapısı’ndan girip teslim oldu. Gelenleri karşılamak üzere Şırnak’ın Silopi İlçesi’nde yaklaşık 50 bin kişi toplandı.7 Sınır kapısında mahkeme kuruldu. Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi’nin daha önce örgüt üyeliğinden arama kararı çıkardığı 30 kişi dahil, gelen tüm PKK’lılar serbest bırakıldı. Mahkeme başkanı, “gelenlerin tepkisini çekeceği” gerekçesiyle; salondaki Türk Bayrağı ile Atatürk’ün resmini kaldırttı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Milli birlik ve kardeşlik projemiz bir hedeftir. Demokratik açılım süreciyle bu hedefe ulaşacağız. Habur Kapısı’ndaki manzara karşısında umutlanmamak mümkün mü? Bu bir umuttur. Türkiye’de birşeyler oluyor; güzel şeyler oluyor” dedi.8

Yapılanlar

21 Şubat 2010’da, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, açılımı ve çözüm sürecini anlatmak ve destek toplamak için 62 sanatçı ile bir araya geldi ve onlara “açılıma omuz verin” dedi.9
Özel kanalların değişik dil ve lehçelerde 24 saat yayın yapmasına izin verildi. YÖK, aynı amaçla Kürt Enstitüsü Araştırma Merkezi kurulması yönünde karar aldı. Yaşayan Diller Enstitüsü kuruldu. Yol denetimlerinin azaltılması ve yayla yasaklarının asgari seviyeye indirilmesi yönünde valiliklere genelge gönderildi.10
1 Ekim 2013’te, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokratikleşme paketini açıkladı. Pakette, çözüm süreciyle ilgili olarak; farklı dilde eğitim, eski köy isimlerinin yeniden verilmesi, öğrenci andının kaldırılması, “x, w, q” harflerinin kullanılabilmesi gibi “yenilikler” olduğu belirtildi.11
Hükümet, Türkiye’nin Yedi Bölgesi’ni temsil eden ve halka çözüm sürecinin gerekliliğini anlatacak Akil İnsanlar Heyeti adıyla komiteler kurdu.
Dolmabahçe Sarayı’nda Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal ile İmralı Heyeti’nden Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve İdris Baluken’in katıldığı toplantıda, 10 maddelik bir anlaşma metni açıklandı. Metin, Sırrı Süreyya Önder tarafından okundu.
9 Haziran 2014’te, Diyarbakır’da gösteri yapan bir grup, 2.Hava Kuvveti Komutanlığı’nın arka kapısının olduğu bölgedeki duvardan atlayarak kışla içindeki Türk bayrağını indirdi.12 Eylemciye karşı önleyici bir davranışta bulunulmadı.
30 Ağustos 2014’te, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, “Hükümet yol haritasını bize vermedi, basından öğreniyoruz. Keşke görüşümüz sorulsaydı” dedi.13
Doğu ve Güneydoğu’da, PKK tüm gücüyle örgütlenirken ordu kışlasında tutuldu, operasyona çıkmasına izin verilmedi. Orduya karşı kumpas davaları sürerken; PKK, mahkemeler kuruyor, vergi topluyor, gümrükleri denetliyor ve silah depoluyordu.
PKK, o denli özgür kılınmıştı ki; hükümeti tehdit eden açıklamalar yapıyor, AKP’nin parti binasını bombalıyor ama hükümet çözüm sürecinden vazgeçmeyeceğini açıklıyordu. Abdullah Öcalan, 2010 yılında; “15 Haziran’dan sonra süreç ya büyük bir anlaşmaya, ya da büyük bir savaşa evrilecektir. Eğer büyük bir savaş çıkarsa hükümet 3 ay bile dayanamaz” derken; AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, çözüm sürecini kendileri için varlık nedeni haline getiriyor ve “ya biz bu meseleyi çözeriz, ya bu mesele bizi çözer” diyordu.14

Terörle Mücadele ve Seçim

7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP Meclis’te azınlığa düştü. Çoğunluğu elde eden diğer 3 parti, seçim çalışmalarında, AKP’den hesap soracaklarını, rüşvet ve yolsuzlukları soruşturacaklarını söyleyerek halktan oy istemişti. Şimdi, hükümeti oluşturarak verdikleri sözü yerine getirme olanağı elde etmişlerdi. Bu durum, sayısız yolsuzluk suçlaması, özellikle de 17 ve 27 Aralık suçlamalarının muhatabı olanlar için büyük bir tehlikeydi.
AKP, bu tehlike altında 4 yıl geçiremezdi. Birşeyler yapılmalı, Meclis çoğunluğu yeniden sağlanmalıydı. Açmazdan çıkış için en uygun yol, erken seçime gitmek ve çoğunluk şansını denemekti. Üç ay içinde güvenoyu alacak bir hükümet kurulamazsa, seçime gitmek yasal bir zorunluluktu.
Üç ay, hükümet kurmak için değil, kurmamak için yapılan partilerarası görüşmelerle geçirildi. Oyalayıcı toplantılar ve içtenlikten yoksun açıklamalarla süre dolduruldu ve ilk aşama başarıyla gerçekleştirildi. Devlet Bahçeli’nin destek anlamına gelen garip tutumu, bu sürecin AKP adına aşılmasında belirleyici oldu. 1 Kasım’da erken seçim kararı alındı.
Erken seçim kararı kolayca alındı ama ana sorun AKP’nin oyların meclis çoğunluğunu sağlayacak düzeyde arttırmaktı. Olağan seçim çalışmalarının dışında birşeyler yapılmalı, oy artırmayı sağlayacak bir çıkış bulunmalıydı. Halk, AKP’nin Kürt ayrılıkçılığına karşı, barış ve açılım süreci adı altında sürdürdüğü politikadan rahatsızdı. Azınlığa düşmesinin nedeni de buydu. Ülkede, ulusal duyarlılık yayılıyor, PKK’ya tepki artıyordu.

Milliyetçi Söylemler ve 24 Temmuz

Önce, yandaş medyada yoğunluğu giderek artan milliyetçi yayınlar yapıldı. Yıllarca demokratikleşmenin, açılımın erdemlerini yazan kalemler, aniden terör karşıtı savaşçılar haline geldi. Türk halkında PKK’ya karşı duyulan nefret, devlet olanakları ve yandaş basının yayınlarıyla birleştirilerek yoğun bir yaymaca kampanyası başlatıldı. Hemen ardından PKK’ya savaş açıldı, 24 Temmuz’da Kandil bombalanmaya başlandı. PKK’yla mücadele, seçim kazanmaya yönelik araç olarak kullanıldı. AKP’nin, PKK’yla ilişkisi ve yıllarca sürdürdüğü “barış süreci-açılım” politikaları gözönüne getirildiğinde, bu ani tutum değişikliğinin, seçime yönelik bir taktik olduğu görülüyordu. Terörle mücadele gibi önemli bir konu, seçim kazanmak için siyasi malzeme olarak kullanılıyordu.
AKP’yi vatan savunmasına girişen bir parti, Recep Tayyip Erdoğan’ı ulusal kahraman gösteren yayınlar yapıldı. “Milliyetçiliğin ayaklar altına alınacağı” söylemi, “tek bayrak, tek millet, tek vatan” haline getirildi? Uzun yıllar ısrarla sürdürülen açılım politikasından, bir anda vazgeçildi ve silahlı mücadeleye geçildi. Gerekçe olarak, “biz onlara dost elimizi uzattık onlar bize ihanet etti”  sözüyle açıklandı.
PKK’yla mücadele, halkta karşılık buldu ve AKP beklenmeyen bir oy artışıyla meclis çoğunluğunu yeniden elde etti.

“Reel Politika”

ABD, Ortadoğu’da başat sorun durumuna getirdiği terör örgütlerini; kuruyor, büyütüyor ve kullanıyor. Kürtlerin onun gözünde ayrıcalığı var. Barzani’yle, Büyük Kürdistan’a giden yolda ilk adımını attı. Şimdi kurduğu ve yakın gelecekte tanıyacağı bu devleti Akdeniz’e bağlayacak Kürt Koridoru’nu gerçekleştirmek için uğraşıyor. IŞİD’e karşıymış gibi açıklamalar yapıyor onları bombalıyor görüntüsü veriyor ancak gerçekte koridor açarak Kürtlerin önünü açıyor. Suriye’de özyönetim ya da kanton türü yapılanmalara sıcak bakmadığını ve tanımayacağını söylüyor.15 Çünkü onun gündeminde, bugünkü aşamada kanton değil, Kuzey Irak’tan Akdeniz’e ulaşacak merkezi bir Kürt devletini kurmak var. Kantonların tek başına yaşayamayacağını biliyor.
Obama’nın danışmanlarından Hannah, New York Times’da yayınlanan yazısında, önümüzdeki süreçte Suriye’nin 4 parçaya bölüneceğini söylüyor.16 Kürdistan’ın mimarı Henri Barkey, Türkiye’ye “Suriye’deki Kürdistan’a alışın” çağrısı yapıyor.17

Türkiye ABD’yle Anlaştı mı?

Kent çatışmalarının olanca şiddetiyle sürdüğü günlerde, Recep Tayyip Erdoğan ABD’ye gitti ve Obama’yla görüştü. Obama, ABD’nin her zaman yaptığını yapmadı ve barış sürecinden, sorunu görüşmelerle çözmekten söz etmedi. “Türkiye’nin güvenliği için terörizme karşı mücadelesini desteklediklerini ve ortak mücadele çabalarını arttıracaklarını” açıkladı.18
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Blinken, 11 Mayıs 2016’da, IŞİD’in elindeki Türkiye sınırına yakın yerdeki Münbiç’ten Mare’ye kadar olan hattın temizlenmesi için Ankara’yla işbirliği konusunda uzlaştıklarını açıkladı...19 Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland, ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerde stratejik açıdan büyük ölçüde bir örtüşme olduğunu söyledi.20
ABD, PKK’ya karşı silahlı mücadelenin başlatıldığı 24 Temmuz 2015’ten kısa bir süre sonra Ekim 2015’te, Türkiye’ye akıllı bomba olarak da nitelendirilen “Müşterek Doğrudan Saldırı Savaş Malzemesi” satışını onayladı.21 Bu malzeme Hava Kuvvetleri’nin envanterine girdi ve PKK’ya karşı kullanıldı. Ancak, Suriye’de sınır güvenliğinde kullanmak için istenen Yüksek Mobiliteli Topçu Roket Sistemi (HIMARS) verilmiyor. Sürekli erteleniyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD’nin bunun üzerine “Bu konuda vardığımız anlaşmada ABD sözünü tutmuyor” diye açıklama yaptı.22

ABD'nin Yaptığı

ABD, Büyük Kürdistan hedefinin ilk aşamasını, Kuzey Irak’ta Barzani’yle Özerk Kürt Bölgesi’ni kurarak gerçekleştirmiştir. Şimdi, ikinci adım olarak bu devletçiği Akdeniz’e bağlayıp büyütmeye çalışıyor. Bunu büyük oranda gerçekleştirmiş durumda. ÖSO’yla yürütülen Fırat Kalkanı, bu girişimi önleyecek düzeyde bir harekat değil. ABD’nin gelecekteki adımı, 4 ülkeden (Türkiye, Irak, Suriye ve İran) toprak alarak nihai hedefine ulaşmak yani Büyük Kürdistan’ı kurmak olacaktır.
Türkiye, ABD’nin Barzani politikasını kabul etmekle kalmamış gerçekleşmesi için destek vermiştir ve vermektedir. Turgut Özal, Barzani’ye kırmızı pasaport verirken; Recep Tayyip Erdoğan Büyük Ortadoğu Projesi’nin Eşbaşkanı olduğunu açıklamıştır. ABD’ye bağımlılık, Türkiye’de değişmeyen hükümet politikalarıdır. Son günlerde Washington’a karşı söylenen eleştirel sözlerin bir önemi yoktur. Bunlar, etkilemesi kolay Türk kamuoyuna yönelik sözlerdir.

Olanlar ve Olacaklar

2002’den bugüne dek geçen 14 yılda, terörün nerden nereye geldiği pek konuşulmuyor. 2002 yılında terör durdurulmuş, şehit haberleri ortadan kalkmıştı. Doğu ve Güneydoğu’da, yerel halktan oluşan büyük katılımlı birlik ve bütünlük yürüyüşleri yapılıyordu. AKP, böyle bir ülke teslim almıştı.
Uzun süre terörle mücadele edilmedi, “müzakere” edildi. Bu durum, siyasi anlayışın ve dışarıyla kurulan ilişkiler ağının doğal sonucuydu. 7 Haziran seçimlerinde azınlığa düşülmese, olasıdır ki ordunun kışlada tutulması sürecek, terörle silahlı mücadeleye izin verilmeyecekti.
Orduyu hareketsiz kıldıktan ve terörle mücadele eden komutanları tutuklattıktan sonra yapılan tutum değişikliği; siyasi geleceğin terörle mücadeleye bağlı olduğunun görülmesindendir. PKK’ya karşı silahlı mücadeleyi, bir anlamda, AKP değil onu mecliste azınlığa düşüren halkın giderek artan tepkisi başlatmıştır. AKP, barış sürecinde ısrar ettikçe halkın desteğini yitireceğini anlamış, terörle mücadele gibi önemli bir konuyu siyasi malzeme olarak kullanmıştır. Bu nedenle, içtenlikten yoksundur. Tutum ve davranışı her an değişebilir; başka adlarla yeniden barış süreçlerine dönebilir.
Terörle mücadele edecek ordunun, bütün kurumları ortadan kaldırıldı. Harp Okulu ve Harp Akademisi yerine “üniversite” açılıyor. Rektörü saptandı. Subay yetiştirmek, nüfus ya da tapu memuru yetiştirmek sanılıyor. Bu güne dek yetişmiş subay kadrosu gidince, ordu subaysız kalacak, savaşma yeteneğini yitirerek polis örgütüne dönüşecektir. AKP, iktidarını korumayı tek değer olarak gören tutumuyla, Türkiye’yi yeni bunalımlara götürmektedir. Şehit cenazeleri bitmeyecek, giderek artacaktır.

DİPNOTLAR

1          http://www.aljazeera.com.tr/haber/surece-takvimli-yol-harita
2          a b .c. http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/07/20140716-1.htm
3          http://www.milliyet.com.tr/kurt-acilimi-sinyali/siyaset/siyasetdetay/11.03.2009/1069480/default.htm
4          http://www.haberturk.com/gundem/haber/136247-cumhurbaskani-gul-kurdistan-dedi
5          http://www.ntvmsnbc.com/id/24989239/
6          http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2009/08/090827_economist.shtml
7          http://www.milliyet.com.tr/Siyaset/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1151953
8          http://www.milliyet.com.tr/Siyaset/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1162249  ve  www.tarihunutmaz.org
9          http://www.milliyet.com.tr/-acilima-omuz-verin-/guncel/gundemdetay/21.02.20ş10/1201867/default.htm
10       http://www.milliyet.com.tr/acilimda-4-  mekanizma/siyaset/siyasetdetay/16.01.2010/1186710/default.htm
11       http://www.ntvmsnbc.com/id/25469387/
12       http://www.radikal.com.tr/turkiye/licedeki_kislada_bayraklar_indirildi-1196235
13       http://www.aljazeera.com.tr/haber/ozelden-hukumete-cozum-sitemi
14       http://www.milliyet.com.tr/ya-biz-cozeriz-ya-bu-mesele-bizi-cozer/siyaset/siyasetdetay/08.02.2010/1196107/default.htm
15       “ABD-PKK İlişkileri ve Rusya”Cem Küçük haber.star.comtr
16       “ABD ve İsrail’i Kürt Koridoru”Doğu Perinçek, Aydınlık,  07.11.2012
17       Mehmet Ali Güler, Aydınlık, 03.11.2012
18       Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Obama Arasındaki Görüşmeden Çarpıcı Detaylar”  www.hürriyet.com.tr
19       “Ortak Hedef Mumbuç-Mare Hattı”www.gazetevatan
20       Gürkan Zengin, “ABD’nin Tehlikeli İlişkileri” www.aljazeera.com tr
21       “ABD’den Türkiye’ye Silah Satışına Onay Çıktı” www.milliyet.com.tr
22       “PYD/PKK’ya Silah Veren ABD Türkiye’yi Geri Çevirdi” haber365com.tr






2 yorum:

  1. Gerçekleri ortaya koyan bir değerlendirme...
    Kutlarım...

    YanıtlaSil
  2. Geçmişin mükemmel analizi ile AKP'nin ikircikli politikalarına ışık tutan stratejik değerlendirme...
    Okunması ve paylaşılması tavsiye edilir...

    YanıtlaSil