Bolşeviklerin yönetimi
ele geçirip Sovyet Sosyalist
Cumhuriyetler Birliği’ni kurmasıyla birlikte, toplumsal yaşamın her
alanında köklü dönüşümlere girişildi. 1927-1937 arasındaki onyıl, politik baskının
yanında dev boyutlu gelişmelerin yaşandığı bir dönem oldu. Bu evrede üç temel kalkınma
girişimi yapıldı; ortaklaşacı (kolektif)
çiftliklerin kurulması, sanayileşme atılımı ve eğitimde devrim... Gelişmiş kapitalist ülkeler
1929 dünya bunalımının ekonomik yıkımıyla uğraşırken, Sovyetler Birliği bu üç alanda
sıra dışı bir gelişme sağladı. 1920’lerde açlık ve yoksulluk altındaki bu ‘köylü ülke’, 20 yıl içinde ABD’inden
sonra dünyanın ikinci büyük sanayi ülkesi durumuna geldi.(x)
İlk Uygulamalar
Bolşeviklerin
yönetimi ele geçirip Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler
Birliği’ni kurmasıyla birlikte, toplumsal yaşamın her alanında köklü dönüşümlere
girişildi. Uygulamaların bir bölümü, daha önce örneği olmayan duygusal eşitlik arayışlarıydı.
Askeri rütbeler, kamu görev unvanları, protokol düzenlemeleri kaldırıldı, iç ticarette
para kaldırılmak istendi.
Tüm Sovyet vatandaşları
artık her bakımdan ‘eşit yoldaşlardı’. Özellikle
yoksul köylüler toprak isteği içindeyken, elkonulan topraklar devlet fonlarının
desteğiyle kolektif komünler haline getirildi. Bunların sayısı 1920’de 3300’e varmıştı.1
İşçiler, 8 saatlik iş gününe
kavuştu, üretim ve dağıtım işlerinde yetkili konuma geldi. 2 Aralık 1917’de kurulan
Ulusal Ekonomi Yüksek Konseyi, ekonominin
tümünü denetim altına aldı. Bankalar kamulaştırıldı. Çar hükümetinin bütün borçları
reddedildi ve ödenmedi. Nisan 1918’de dış ticaret devletleştirildi.
İç Savaş
İç savaş, kent
nüfusunun beslenmesini olanaksız duruma getirmişti. Köylüler kentlere ürünlerini
gönderemiyor ya da göndermiyordu. Açlık, neredeyse savaştan daha çok can alıyordu.
21 Kasım 1918’de
çıkarılan bir kararname ile ticaretin yerini almak üzere yeni bir ‘ürün dağıtım düzenlemesi’ yapıldı, 16-50
yaş arası herkes için çalışma zorunluluğu konuldu.
Köylülerden,
kendileri için gerekli olanın dışındaki tüm ürünleri devlete teslim etmeleri istendi.
Köylüler bunu kabullenmeyerek ‘erzak toplama
komitelerine’ karşı direnişe geçti ve her türlü tehlikeyi göze alarak karaborsayı
beslemeyi sürdürdü.
Bunun üzerine
1919 başlarında ürünlere devletçe elkoyulmaya başlandı. Bu döneme ‘savaş komünizmi’ dönemi adı verildi.
İç savaşın sonuçları çok
ağırdı. Dört yıllık süre içinde açlık, bulaşıcı hastalık (özellikle 1920’deki tifüs)
ve silahlı çatışma sonucu 8 milyon insan ölmüştü. 1920 yılındaki toplam sanayi üretimi,
1913 yılındakinin ancak yüzde 13,8’i kadardı.2 Fabrikalarda deneyimli
mühendis, teknisyen ve usta kalmamış gibiydi.
“Yeni Ekonomi
Politika”
Mart 1921’de,
‘savaş komünizmi’ yöntemleri bir yana
bırakılarak Yeni Ekonomi Politika uygulamasına
girişildi. Köylülere ürünlerini serbestçe satabilme olanağı tanındı ve iç ticaret
yeniden düzenlendi. Benzer yumuşama politikası, sanayi sektörüne de uygulandı.
Üretim, 1926 yılında 1913’ün
düzeyini yakaladı ve daha sonra büyük sıçramalarla sürekli olarak artış gösterdi.
1929’a dek uygulanan NEP, ulusal ekonominin büyümesini sağlayarak gelecekteki gelişmeler
için bir altyapı oluşturdu.
İdeolojik Ayrılıklar
1927 yılında
geniş kapsamlı politik ve ideolojik bölünmeler yaşandı. Sosyalist devrimin ayakta
kalmasının, gelişmiş kapitalist ülkelerde ortaya çıkacak devrimlere bağlı olduğunu
1917’den beri ileri süren; Kamanev, Zinovyev ve Troçki gibi önderler, yandaşlarıyla birlikte Komünist Parti’den çıkarıldı.
Troçki’nin yurt dışına sürülmesiyle
başlayan bu süreç, gelecek on yılda, idam, hapis ve toplama kamplarıyla
donatılmış parti içi kanlı bir iç hesaplaşmanın başlangıcı oldu. 1927, aynı
zamanda, Stalin’in Sovyet toplumuna
her yönden egemen olduğu ve öldüğü 1953 yılına dek süren dönemin de başlangıcı
oldu.
“Tek Ülkede
Sosyalizm”
Başarılan
ekonomik büyümenin politik karşılığı, ‘tek
ülkede sosyalizmin kurulması’ olarak tanımlandı. Oysa, Marks’a göre geri bir tarım ülkesinde sosyalizmin kurulması
olanaklı değildi. Bu işe girişen ülkenin, ‘sosyalizmi
kurmanın güçlüğünü’ göğüsleyecek kadar gelişmiş olması gerekiyordu.
Marks’ın
öngörüsüyle Rusya’daki somut gerçeklik arasındaki çelişki, ‘Marksizm’e katkı’ ya da ‘yaşamın
devrimci diyalektiği’ söylemleriyle çözülmek istendi. Sorunun ideolojik
belirlemelerle aşılabileceği düşünüldü.
‘Tek ülkede
sosyalizmi’ yaşatabilmek için; ‘kapitalist
ülkelerden gelen tehdide’ karşı dayanılmalı, ‘küçük meta üretimi’ ortadan kalkmalı, tarım ve ticarette ayakta
kalan tüm özel girişimler kapatılmalıydı... Çoğunluğun kabullendiği bu eğilim
Komünist Parti’de şiddetli bir karşıtçılık yarattı ve bu karşıtçılığa karşı
bilinen parti içi terör uygulandı.
Beş Yıllık
Planlar
1928’de,
gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen ereklerle ilk beş yıllık plan uygulamaya
koyuldu. Planın temel eğilimi, tüketim
ürünleri üretimi değil başta kömür, petrol, elektrik, çelik, kereste,
çimento, motor ve makine olmak üzere üretim
araçları üretimiydi.
Urallar’da
yeni bir demir-çelik sanayi, Dinyeper üzerinde büyük bir hidroelektrik santrali
ve Stalingrad traktör fabrikası, ilk planın simge yatırımlarıydı.
İşçi ve teknisyenlerin teknik eğitimi
ve iş disiplini sağlama
yöntemlerine önem veriliyor, üretimde başarılı işçiler, ‘Sosyalist yarışma kahramanı’ ilan ediliyordu.
Büyük bir çaba sonunda, ilk beş yıllık plan, dört yıl üç ay da gerçekleştirildi.
Bu süre içinde ağır sanayide yüzde 273 artış sağlanmıştı.3
1930-1933 arasında
sanayi üretimi ABD’de yüzde 35, İngiltere’de yüzde 14, Almanya’da yüzde 34, Fransa’da
yüzde 23 azalırken, aynı dönemde Sovyetler Birliği’nde yüzde 201 artmıştı.4
1933-1937 ikinci planda da
ağır sanayiye ağırlık verildi. 1937’ye gelindiğinde Sovyetler Birliği artık, ikinci
derece işlenmiş mallar için güçlü bir altyapıya sahip ülke olmuştu. Yiyecek, giyecek,
konut vb. tüketim ürünleri yetersizliğini gidermek için, üçüncü beş yıllık planda
bu ürünlerin üretimine ağırlık verildi. Ancak 1941 yılında Almanya’nın Rusya’ya
saldırması nedeniyle üçüncü plan uygulanamadı.
Tarımda Sorun
Hızlı sanayileşme
tarım kesiminde, önemli sıkıntılara neden oldu. Tarımı canlandırmak ve geliştirmek
için bu kesimde önemli yeniliklere gidilmesine karar verildi. Yeni bir ortaklaştırma
çalışmasına girişildi.
Elli ya da yüz
küçük toprak sahibi köylü, bir ortaklaşacı çiftlikte üretim amacıyla birleştirildi.
Tarımsal üretim birimlerinin ne denli büyük olursa, traktör ve başka tarım makinalarının
kullanımında o denli artırım (tasarruf) sağlanacaktı. Daha az köylü çalışacak, daha
çok ürün elde edilecekti. Artan iş gücü sanayiye aktarılacak, köyde çalışmayan köylü
fabrikalarda işçi olacaktı. Sınai üretimi artacak, devlet kentlere daha ucuz ve
bol gıda ürünü gönderecekti.
Ancak, toprakla
ilgili uygulamalar, belirlenen ereklere erişemediği gibi ciddi toplumsal sorunlar
yarattı. Devrimi, kendisine söz verilen topraklar için desteklemiş olan köylüler,
tarım arazilerinin ortak mülkiyetini anlamak ve kabul etmekten çok uzaktı.
Onlar işledikleri toprağın
ve elde edeceği ürünün sahibi olmak istiyor, büyük ölçekli tarım üretiminin yararlarını
düşünmüyordu. Ortaklaşacı öyle bir hız ve öyle bir şiddetle kurulmuştu ki, köylü
şaşkına dönmüş ve uzun süre çalışmamış, daha sonra da uygulamaya etkin biçimde karşı
çıkmıştı.
Devlet Çiftlikleri
Tarım üretiminin
artması amacıyla tarım makinaları üretimine büyük önem verildi ve 1930 yılında 25
bin olan traktör sayısı 200 bine, 1000’den az olan biçerdöver sayısı 25 bine çıkarıldı.5
Köylü direnişi, ortaklaştırmanın uygulamalarında herhangi bir yumuşama sağlayamadı.
Ortaklaştırmanın, kapitalizmi kırsal alanlarda “bir daha dirilmemek üzere” yok edeceğine inanılıyordu.
1929 yılında
57000 olan kolhoz sayısı 1932’de 211000,
1500 olan sovhoz sayısı ise 4337 olmuştu.
Aynı dönemde ekilen kolhoz toprakları
10 milyon hektardan 226 milyon hektara, sovhoz
toprakları ise 2 milyon hektardan 33 milyon hektara çıkarılmıştı.6 (Kolhoz: mülkiyeti devlete ait topraklarda
kurulan ve burada çalışanların kooperatif ilişkileriyle gelirden pay aldığı tarım
çiftlikleri. Sovhoz: Toprağın, üretim
araçlarının, ürünlerin tümüyle devlete ait olduğu ve genellikle yoksul köylülerin
oluşturduğu tarım çiftlikleri.)
Eğitim Başarısı
1923-1938 arasında
gerçek bir eğitim devrimi gerçekleştirildi ve “yeni bir insan” ereğiyle girişilen eğitim atılımı, SSCB’nin tümüne yayıldı.
Köylere dek uzanan okuma yazma kurslarının açılması, parasız zorunlu eğitimin yaygınlaştırılması
ve yeni okulların açılması, 1919’da, daha iç savaş sürerken kabul edilmiş ve uygulanmıştı.
1932’ye gelindiğinde 7-15
yaş kümesindeki çocukların yüzde 98’i okula gidiyordu. Köylüler, kolhoz ve sovhozlarda, işçiler fabrika ve mahalle birimlerinde okuma yazma öğrendi.
Rabfak adı verilen işçi fakülteleri açıldı. Eğitimin yerel dillerde
yapılması nedeniyle onlarca yeni yerel abece (alfabe) hazırlandı. 1914 yılında 8
milyon olan ilk ve ortaöğretim okullarındaki öğrenci sayısı, 1938’de 28 milyona
çıktı. Aynı dönemde, üniversite öğrencilerinin sayısı 112 binden 542 bine çıktı.7
Dış Siyaset
Sovyetler Birliği’nin
dış siyasetteki temel yaklaşımı, ‘emperyalist
kuşatmaya karşı savunma’ ve ‘anti-emperyalist
savaşımlara yardım’ olmuştur. Türkiye’den sonra Çin’e de bu yönde yardım yapılmış,
sonraki dönemlerde bu tutum sürdürülmüştür.
SSCB, 1934’de
Milletler Cemiyet’ine kabul edildi. ABD 1933’de, Çekoslovakya ve Romanya 1934’de
Sovyetlerle diplomatik ilişki kurdu.
Batı’nın Hitler’e karşı sürekli ödün veren tutumundan
rahatsız olan Sovyet Hükümeti, Almanya ile 1939 Ağustos’unda herkesi şaşırtan saldırmazlık
anlaşması imzaladı. Yeni bir dünya savaşının gelmekte olduğunu gören Stalin, parti ve Kızılordu’dan atılanların
yerini doldurmak, silah sanayi kurmada zaman kazanmak için, sosyalizme ait etik
değerlerle çelişen bu anlaşmayı imzalamaktan çekinmemişti.
Almanya 1939 Eylül’ünde Polonya’ya
saldırdığında, Sovyetler Birliği de bu anlaşmayı gerekçe gösterip, Doğu Polonya,
Karelya, Baltık devletleri ve Besarabya’yı topraklarına kattı. Ancak, ne Almanya
ile ülkesi arasına yeni tampon bölge koyması ve ne de anlaşma maddeleri, Hitler’in Rusya’ya saldırmasını önledi.
Sovyetler Birliği, 22 Haziran 1941’de başlayan Alman saldırısıyla tarihinin en kanlı
savaşına girdi.
DİPNOTLAR
(X) “Otoriter Sistem” J.N. Westwood, 20.yy
Tarihi, Sayı 32, sf.622
1 “Büyük Larousse” Gelişim Yay., sf.10696
2 a.g.e., sf.10696
3 “Büyük Larouuse” Gelişim Yay., sf.10698
4 “Sovyetler Birliği Komünist Partisi Tarihi” Aydınlık Yay., sf.365
5 “Stalin’in Ekonomik Politikası” Malcolm Falkus, 20.yyTarihi, Sayı32, sf.632
6 a.g.e., sf.629
7 “Sovyetler Birliği Komünist Partisi Tarihi” Aydınlık Yay., sf.412
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder