Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı bankaların; önde
gelenleri, ülkeleri ve hisse oranları; Citibank (% 99-ABD), Deutsche
Bank (% 99,99-Almanya), HSBC (% 100-İngiltere), Denizbank (% 99,85-Rusya),
Burgan Bank (% 99,26-Kuveyt), Bank of Tokyo (% 100-Japon),
Alternatif Bank (% 75-Katar), ING Bank (% 99,99-Hollanda), Türk-Arap
Bankası (% 63,99-Libya), ICBC (% 92,82-Çin), Odeabank (% 99,82-Alman),
QNB Finansbank (% 99,84-Katar), Rabobank (% 96-Hollanda)… Son 18
yılda, Türkiye’de satılan ve kapatılan 29 milli bankanın bir bölümü şunlardır: Demirbank, Sitebank,
Finans Bank, Denizbank, Tekfenbank, Ulusal
Yatırım A.Ş., Şekerbank, Toprak
Bank, Türk Ticaret Bankası, Tütünbank, Yapı ve Kredi, Pamukbank,
Emlak Bankası, İmar Bankası, Türk Ekonomi
Bankası (TEB), Hisarbank,
Egebank, Efesbank, İnterbank, Raybank, Tutum Bankası, Türkiye Bağcılar
Bankası, Adapazarı Bankası, Emniyet Bankası, Alaşehir Bankası, Lüleburgaz
Birlik ve Ticaret Bankası, Sağlık
Bankası, Türkiye Öğretmenler Bankası, Emlak
Bankası, Anadolu Bankası, İstanbul Emniyet Sandığı, İstanbul Halk Sandığı, İzmir Halk Sandığı.
Bankacılığı Darbe
Barclays Bank eski Başkanı, İngiltere Bankalar Birliği Başkanı ve İngiltere Merkez
Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Andrew Buxton, Türk bankacılığı için 29
Kasım 2000’de şunları söylemişti: “Türkiye’de finansal hizmetlerin
yaygınlaştırılması ve genişletilmesi için birleşmeler gerçekleştirilecek ve
bazı bankalar yok olacaktır; bazı bankaların gerçekten yok olması gerekiyor”.1
Andrew Buxton, bazı bankaların yok olması gerektiğini söylerken, Türkiye’de
bankacılıkla ilgili olarak çıkarılan yasalar ve yürütülen uygulamalar; bankaların
bazılarının değil, ulusal nitelikte olanların tümünün yok edileceğini
gösteriyordu. IMF ve Dünya Bankası isteklerinde, 20 yıldır bankacılık konusu
yer alıyor ve yabancılar en çok bu konuyu gündeme getiriyordu. Bankacılık
yasası çıkarılmalı, devlet bankaları satılmalı, bilânçosu zayıf bankalara el
konulmalı ve bankalar uluslararası finans sermayesinin alımına ya da
ortaklığına açılmalıydı.
Politikacılar, finans piyasasındaki ulusal kurumların mülkiyetini
yabancılara devreden bu istekleri eksiksiz uyguladı. Devletin akçalı örgütleri
hemen tümüyle “bağımsız kurumlar!” adıyla dış yönlendirmeye açık hale
getirildi. Kamu ya da özel ulusal bankaların yabancılara satılması
kolaylaştırıldı. Bankacılıkta istenen yasal değişiklik, bir değil birkaç kez
yapıldı. Kamu ve Fon bankalarını yönetenlere yargı dokunulmazlığı (masuniyeti)
getirildi. 2010 yılına dek ulusal bankaların yüzde ellisi yabancıların eline
geçti; bugün çoğunluğu oluşturuyorlar.
Satılık
Bankalar
IMF istekleri doğrultusunda, 1997 ile 2005 arasındaki 7
yılda, içlerinde Demirbank, Toprak Bank, Türk Ticaret Bankası (Tütünbank),
Yapı ve Kredi, Pamukbank, Emlak Bankası, İmar Bankası, Türk Ekonomi Bankası
(TEB), Şekerbank, Garanti Bankası gibi köklü bankaların da bulunduğu,
ulusal sermayeye dayanan 29 banka yabancılara satıldı ya da kapatıldı. 1999
yılında 81 olan milli banka sayısı, 2016’da 52’ye düştü. Bunların 21’i
yabancıların mülkiyetine geçti.2
Türkiye’de, yabancıların banka satın almasını cazip hale
getirmek için, ard arda yasa çıkarıldı. Banka satışlarında alım–satım vergileri
kaldırıldı, devletin karar ve denetim yetkileri tırpanlandı. Banka alışverişi,
Türkiye’de; herhangi bir kısıtlamaya bağlı olmayan, son derece kolay ve parası
olan için sıra dışı kâr getiren bir iş haline geldi.
Satılan bankaların bir bölümünü, iktidara yakın kişilerin
kurduğu yerli firmalar aldı. Bunlar, bankaları bir süre elinde tuttuktan sonra
büyük kârlarla yabancılara satmaya başladılar. Finans Bank, Dışbank, Denizbank böyle bankalardı. Örneğin, Denizbank’ın tüm hisseleri devletten 69
milyon dolara alındı. Alıcı firma, birkaç yıl sonra Denizbank’ın yüzde 75 hissesini Belçikalı Dexia Bank’a, 2,4 milyar dolara sattı.3
Satışlardan
Örnekler
Yabancılara
satılan ilk ulusal banka Demirbank oldu. Uzun yıllardan beri
düzenli çalışmalarıyla tanınan bu banka, 200 milyon dolar gibi, değerinin çok
altındaki bir bedelle, dünya finans devlerinden İngiliz HSBC’ye satıldı.
İngiliz Financial Times gazetesi bu satışı, “Bir kilometre taşı”
olarak nitelendirdi.4
Demirbank’tan hemen sonra Sitebank Yunan Novabank’a satıldı;
ardından Tekfenbank ile Ulusal Yatırım A.Ş. elden
çıkarıldı. Atatürk döneminin saygın bankalarından Emlak Bankası,
çalışanlarının tüm çabasına karşın Ziraat Bankası’yla birleştirme adıyla
kapatıldı. Mesleğine uzmanlaşmış binlerce yetişmiş elemanın işine son verildi
ya da meslekleriyle ilgisi olmayan memurluklara atandı.
“Euro bölgesinin en büyük bankası” olarak değerlendirilen Türk Ekonomi Bankası’nın (TEB) yüzde elli
hissesi Fransız BNP Paribos’a satıldı.5 Türkiye’nin ilk
ulusal özel girişim bankası olarak 1913 yılında kurulan Türk Ticaret Bankası
(Türkbank), çalışanlarının ve emeklilerinin gözyaşları arasında kapatıldı.6
Pamukbank’ın varlığına son verildi.7 IMF Türkiye Temsilcisi Odd Per
Brekk, Pamukbank ile Yapı Kredi Bankası’nın kapatılmasını memnuniyetle
karşıladığını açıkladı. ABD Hazine Bakan Yardımcısı John Taylor, benzer
şeyler söyledi. “Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun, kuvvetle
hareket ederek Pamukbank operasyonunu gerçekleştirmesini memnuniyetle
karşılıyoruz. Bu eylem, Türk yetkililerin ekonomik program yolundaki
taahhütlerini yerine getirmesinin yeni bir göstergesidir” dedi.7
Gazetelerin “Bankacılık Sektörüne Giren En Büyük
Yabancı Sermaye” başlığıyla ve kıvançla verdiği banka satışında, Avrupalı Fortis
Bank, Dışbank’ı aldı. “Cumhuriyet tarihinin o güne dek
yabancılara yapılan en büyük banka satışı”8 olarak tanımlanan bu girişimle, Türkiye’nin 7. Büyük Bankası
ve ortak olduğu finans kuruluşları, yabancıların eline geçti. Dış Yatırım,
Dış Portföy, Dış Leasing, Dış Factoring, Dışbank Malta
ve Doğan Emeklilik; Dışbank’ın
iştirakleriydi.9
Dışbank’ın satıldığı günlerde, Yunan EFG Eurobank, İstanbul Menkul Değerler A.Ş.10 ve Tekfenbank’ı Ortodoks kilisesinin de ortak olduğu Yunan devlet
bankası, Finans Bank’ı aldı.11
Hollandalı Rabobank, pancar üreticilerini korumak
amacıyla kurulan ve Türkiye’nin en büyük 10 bankasından biri olan Şekerbank’ı
aldı.12
Dünya devletlerinden General Electric’in malî
şirketi Consumer Finance, Ağustos 2005’te, Türkiye’nin üçüncü büyük
bankası Garanti Bankası’nın “eşit ortaklığa yetecek” olan yüzde 25,5’lik
hissesini satın aldı.13
Suudi Arabistan Bankası The National Commercial Bank, Türkiye
Finans Katılım Bankası’nın yüzde 60’ını 1,08 milyar dolara aldı. Alıcı
Banka’nın Yönetim Kurulu Başkanı Şeyh
Abdullah Buhamdan, satış töreninde yaptığı konuşmada; “Türkiye Finans için gerçekleşen bu işbirliği, bankacılıktaki
hedeflerimiz açısından bir dönüm noktası ve bölgesel büyüme stratejilerimiz
açısından büyük bir adımdır” dedi.14
Türkiye’nin elde kalan iki büyük devlet bankası olan Ziraat Bankası ve Halk Bankası; satılmadı ancak satılmaktan beter hale getirildi. Varlık Fonu A.Ş. adı verilen şirket
aracılığıyla, sınırsız ve sorumsuz yetkilerle hükümet yanlısı beş kişinin
kullanımına verildi.
Günümüzde Durum
2016 yılında, Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı
bankaların; önde gelenleri, ülkeleri ve hisse oranları şöyledir: Citibank (%
99-ABD), Deutsche Bank (% 99,99-Almanya), HSBC (% 100-İngiltere),
Denizbank (% 99,85-Rusya), Burgan Bank (% 99,26-Kuveyt), Bank
of Tokyo (% 100-Japon), Alternatif Bank (% 75-Katar), ING Bank (% 99,99-Hollanda),
Türk-Arap Bankası (% 63,99-Libya), ICBC (% 92,82-Çin), Odeabank
(% 99,82-Alman), QNB Finansbank (% 99,84-Katar), Rabobank (% 96-Hollanda).15
Uzman Kadrolar
Bankacılık sisteminde yer alan ulusal banka sayısının
azalması, doğal olarak, şube sayılarının ve bankacılık konusunda uzmanlaşan
yetişmiş işgücünün de azalmasına yol açtı. Bankalar 2000 yılında 7.837 adet
şubeyle hizmet veriyordu. İki yılda 1.506 banka şubesi kapandı ve şube sayısı
6.331’e düştü.16
2000–2002 arasındaki 20 ay içinde, içlerinde Hisarbank,
Egebank, Efesbank, İnterbank, Raybank,
Tutum Bankası, Türkiye Bağcılar Bankası’nın bulunduğu 28
ulusal; içlerinde Adapazarı Bankası, Emniyet Bankası, Alaşehir
Bankası, Lüleburgaz Birlik ve Ticaret Bankası, Sağlık Bankası’nın da
bulunduğu 12 bölgesel kalkınma ve yatırım bankası kapatıldı.17
2000 yılı başında bankalarda, alanlarında uzmanlaşmış
173.988 kişi çalışıyordu. Bu sayı, 2002 başına kadarki bir yıl içinde,
137.342’ye düştü. Bir yıl içinde bankacılık konusunda eğitilmiş, toplam 36.646
kişi işini yitirmişti.18
İki yıllık aynı dönemde 7 kamu bankası kapandı. Doğrudan
kapatılarak ya da başkalarıyla birleştirilerek kapatılan kamu bankaları
şunlardı: Türkiye Öğretmenler Bankası, Emlak Bankası, Ankara Halk Sandığı,
Anadolu Bankası, İstanbul Emniyet Sandığı, İstanbul Halk Sandığı, İzmir Halk
Sandığı.
Kredi ve Faiz Düzeni
Yabancıların
Türk bankacılığına verdiği biçim nedeniyle, kredi ve faiz düzeni temelden
değişti. Sanayi, savunma ve eğitim
alanlarına yatırım yapmak isteyen; yerli
girişimciler, üretici çiftçiler
ve esnaf kredi bulamaz duruma düştü.
Çünkü, yabancılar bu alanlara değil konut ya da araba başta olmak
üzere tüketim alanlarına kredi verilmesini istiyor. Hükümetlere çıkarttıkları
yasalarla Türk bankalarının da aynı tutumu sürdürmesini sağlıyor.
Yabancılar bankaları; isim hakları, çalışanı, taşınır
taşınmaz malları ve tüm donanımı ile birlikte alıyor, herhangi bir yeni yatırım
yapmıyor. Bu işleyiş, yabancı yatırım almak değil, kârı hazır ulusal bankalara
elkoyma girişimiydi. Nitekim, yabancılar birkaç yıl içinde yatırdıkları parayı
kâr olarak geri aldılar ve ülkelerine götürdüler. Ulusal bankalar, bir anlamda
kendi kazançlarıyla ele geçirilmiş oldu.
Gelişmiş Ülkeler Bankalarını Koruyor
Türkiye,
bankaların (ve ulusal şirketlerin) yabancıların eline geçmesine yol açan bir
politika izlerken, gelişmiş ülkeler, bankalarının yabancıların eline geçmemesi
için milliyetçi önlemler alıyor; bu önlemleri sürekli arttırıyor.
ABD’de, yüksek
yetkilerle donatılmış Yabancı Yatırımları
Denetleme Komitesi (Commitee on foreign Investment) adlı bir devlet örgütü
vardır. Bu örgüt, yabancıların ABD şirketlerine yönelik yatırımlarını düzenli
olarak denetler. Bu yatırımların “devlet
güvenliğini” etkileyip etkilemeyeceğine karar verir. Yabancılar, ABD
şirketleriyle anlaşmış olsa bile, komite, imzalanmış anlaşmaları bile iptal
edebilir. Bu konudaki son örnek, bir Arap şirketi olan Dubai Ports’un, kimi Amerikan limanlarının işletme hakkını
almasının durdurulması ve satışın iptal edilmesidir.
İtalya, Fransa
ve Almanya, “bankacılık sektörüne
yabancıların girişimine ‘tezgah altından’ önlemler getirdiği” için, Avrupa
Birliği’nden uyarılar almaktadır. AB ülkelerinde bankacılık sektöründe
yabancıların payı her zaman yüzde yirminin, kimilerinde yüzde onun altındadır.
Bu oran, Almanya’da yüzde beş, İtalya’da yüzde sekiz, İspanya’da yüzde on,
Hollanda’da yüzde on bir, Avusturya ve Fransa’da yüzde ondokuzdur.19
DİPNOTLAR
1 “Bazı
Bankaların Yok Olması Gerekiyor” Hürriyet 30.11.2000
2 “Özel
Banka Sayısı 42 Yıl Geriye Gitti” Hürriyet 20.08.2002 ve "Türkiye'de
Banka Listesi" vikipedia.org
3 Hürriyet 01.06.2006
4 “FT:
Demirbank Satışı Bir Kilometre Taşı” Hürriyet 24.07.2001
5 “TEB’e
Fransız Ortak” Cumhuriyet 12.02.2005
6 “Ancak 1
Yıl Yaşadı” Akşam 10.08.2002
7 Hürriyet
26.06.2002
8 “Avrupa
Devi Dışbank’ı Aldı” Milliyet, 13.04.2005
9 a.g.g. 13.04.2005
10 Yeniçağ
29.03.2005
11 Cumhuriyet
18.07.2007
12 “Şimdi de
Rabobank” Akşam 16.04.2005
13 “Garanti,
General Electric ile 1.8 Milyar Dolara Evleniyor” Hürriyet 26.08.2005
14 “Garanti,
General Electric ile 1.8 Milyar Dolara Evleniyor” Hürriyet 26.08.2005
15 N.Yalçındağ’ın arşivinden
16 “Özel
banka Sayısı 42 Yıl Geriye Gitti” Hürriyet 20.08.2002
17 a.g.g. 20.08.2002
18 a.g.g.20.08.2002
19 Cumhuriyet 22.06.2007
Bankalarımızın nasıl gayri millileştiğinin yakın tarihine ışık tutmuşsunuz. Emeğinize sağlık. Yalnız yazınızda Atatürkün kurduğu ve halen yerli sermayeli kalabilen tek özel bankadan bahsetmemişsiniz. Eksik kalmış. Saygılarımla
YanıtlaSilFinansbank sms ile kredi mi arıyorsunuz? Tıklayın: finansbank sms ile kredi
YanıtlaSil