8 Aralık 2015 Salı

MACAR DEVRİMİ


Macar halkının savaşım direnci, katılım yeteneği ve kararlı tutumuna karşın; devrimin yaşayamamasının temel nedeni, devrimi yöneten önder kadronun yetersizliğidir. Ayrımlı düşüncelerden oluşan önderlik, Macar halkının istemlerini kavrayamamış ve Rus Devrimi’ne öykünmüştür. Toplumsal yapıya uygun düşmeyen, bu nedenle uygulanabilir olmayan sosyalist erekler, Macar halkının yaşamına ve savaşımına doğal olarak girememiştir. İçinde bulunduğu olumsuz koşullardan kurtulmak için, her türlü savaşıma katılmaya hazır kitleler, sınıf çatışması adına siyasi ve örgütsel bölünmeye uğratılmış, çekişme ve ideolojik ayrılıklar nedeniyle yenilmiştir.



Yıkılan İmparatorluk

1918 Kasım’ında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun iki başlı kartalları devlet binalarından indirilmişti; İmparatorluk marşı söylenmiyordu. Bir zamanların başkenti, müzik ve valsler kenti Viyana, belirsiz bir ülkenin, büyük bir kentiydi artık. 219 yıl süren Habsburg Hanedanlığı kurduğu yapıyla birlikte parçalanıp gitmişti.
İmparatorluğun yıkılışının Macaristan için taşıdığı anlam, karmaşık yapısına uygun bir görünüm içindeydi. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, iki ülkenin adlarını vererek birlikte kurdukları, tarihte örneği olmayan ilginç bir imparatorluktu. Bu anlamıyla Habsburg Hanedanlığı’yla birlikte, Macaristan da dağılmış oluyordu. Ancak, Macarlar uğruna uzun yıllar savaşım verdiği ulusal bağımsızlığa bu tarihten sonra kavuşacaktır.

Macaristan’ın Özgünlüğü

Macar ulusal savaşımı, sömürge ve yarı-sömürgelerdekilerden ayrımlıdır. Macaristan bir Avrupa ülkesiydi ve ekonomik-toplumsal gelişimi Batı Avrupa ülkeleri kadar olmasa da, Doğudan ilerdeydi. Tüm Avrupa’yı 1848’de saran devrim dalgası, gelişmekte olan ulusçu akımları; liberal ve sosyalist düşüncelerle tanıştırmış ve ulusal soruna toplumsal bir boyut kazandırmıştı. Bu biçimiyle Macaristan’da bağımsızlık savaşımı, sömürge ve yarı-sömürgelerden yaklaşık üç çeyrek yüzyıl önce başlamıştı.
Macaristan’daki özgürlük ve bağımsızlık girişimleri, yalnızca kapitalizmin yükseliş döneminde ortaya çıkan ulusçu bir eğilim değildi. Macarlar tarihlerinin hemen her döneminde, etkin ve sürekli, özgürlük savaşımı içinde oldu. Avrupa’daki politik kaynaşmanın yol açtığı her büyük devrim eylemi, Macaristan’da gecikmeksizin yankısını buldu. Bunun nedeni bu ülkenin, gerek “milliyetler” ve gerekse sınıf çatışmaları açısından, canlı bir çelişkiler ortamını sürekli yaşatmış olmasıdır.

Ulusal Sorun

Ulusal sorun, Macaristan için her zaman iki yanı keskin bir bıçak olmuştur Kendisi ulusal baskı altında bulunurken başka uluslarla, baskıya dayanan ilişkiler kurmuştu. Hırvatlar, Sırplar, Romenler, Ukraynalılar, Rutenyalılar... Macaristan’da ortaya çıkan her ulusal kıpırdanış, bu halklar arasında hemen karşılık buluyordu. Üstelik Macaristan üzerinde sürekli bir baskı gücü oluşturan Avusturya, Macarlardan gelen ulusal tepkilere karşı, bu halklardan oluşan ulusçu eğilimleri, Macarlara karşı körüklüyordu.1
Macarlar, özgürlükleri için savaşıma giriştiğinde, hemen kendisiyle savaşacak halklarla karşılaşıyordu. Macaristan üstte Avusturya’ya, altta azınlık uluslarına bağlı kalmış durumdaydı. Ulusal sorunun sıkıntı veren karmaşık yapısı, kuşaklar boyu süren çatışmalara yol açmış, bu nedenle olacak; Macarlar özgürlüklerinden ödün vermeyen, boyun eğmez, savaşımcı bir ulus olmuştu.
Macaristan’da devrimci eylem, siyasi izlencelerden çok, mistik bir inanç ve kararlı bir atılganlığa dönüşmüştü. Ünlü Macar düşünürü György Lukacs, durumu şöyle açıklamıştı: “Macaristan’da devrim, toplumsal bir ruh halidir; içinde bulunulan sonsuz yalnızlığın, en iyi ifadesidir”.2

Birinci Paylaşım Savaşı Ve Devrimci Eylem

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Almanya ve Osmanlı İmparatorluğu’yla birlikte Birinci Dünya Savaşı’na girdi. Savaşın yıkıcı etkisini en çok yaşayan ülkelerden biri de Macaristan oldu. 1914-1915 Rus savaşlarında büyük yitikler verildi ve yüzbinlerce Macar askeri Karpat dağlarında yok oldu. 1915 yenilgilerini 1916’daki yenilgiler izledi ve 1917 yılında tüm ülke, açlık, hastalık ve yoksulluğun pençesine düştü.
Rusya’daki devrimin etkisi Macaristan’a çabuk ulaştı. Cattaro’da bastırılan donanma ayaklanması, devrimci eylemin ilk adımıydı. Ülke, hızlı bir biçimde eskiyi yadsıyan bir değişim sürecine girmişti. 1917 başında 160 bin olan sendikalı işçi sayısı yıl sonunda 700 binin üzerine çıkmıştı. 1 Ocak 1918’de Budapeşte’deki genel greve 300 bin işçi katıldı. Fabrikalarda işçi sovyetleri kuruluyor, bunlar merkezi sovyet örgütü çevresinde toplanıyorlardı.2
Macaristan henüz bir sanayi ülkesi değildi. Nüfusunun yüzde 80’i kırda yaşıyordu. Köylüler arasında örgütlenme çok güçsüzdü. Toprak sahibi soylular, hala köylülerin geleneksel önderi konumundaydı.3 Oldum olası geçim sıkıntısı içinde olan geniş köylü kitleleri, zaten iyi olmayan durumlarına, savaşın ağır koşulları da eklenince; yaşamlarını sürdürebilmenin arayışı içine girmişti.

Savaş Sonu

1918 Sonbaharında Macaristan’ın ne savaşacak gücü, ne de en ufak isteği kalmıştı. Dağılma sancıları içinde olan bir imparatorluğun yazgısını paylaşmak zorunda bırakılan bu ülke için savaş; toplumsal çelişkileri su yüzüne vuran, tam bir yıkımla sona ermişti.
Ordu hemen hemen ortadan kalkmış, devletin sivil yönetimi ile uğraşan kuruluşlarda ise düzen bozulmuştu. Olayları yönetebilecek örgütsel bir yapılanma ortalıkta görünmüyordu. Yalnızca Sosyal Demokrat Partinin belirli bir gücü vardı.

Kasımpatı Devrimi

20 Mayıs 1918’de, Topçu alayında bir ayaklanma ortaya çıktı; bunu 15 Haziran’daki ulusal grev izledi. Ekim’in başında Bulgaristan ve Osmanlı İmparatorluğu teslim oldu. Cepheden dönen, solgun benizli, aç ancak silahlı askerler, Budapeşte’yi doldurdu.
23 Ekim’de Hırvat Ordusundaki isyan nedeniyle hükümet istifa etti ve bağdaştırıcı niteliğiyle tanınan Bağımsızlık Partisi başkanı Mihaly Karolyi, Sosyal Demokrat ve Radikal Parti’yle birlikte, Macar Ulusal Meclisi’nin kurulacağını ilan etti.
Bağımsızlık, genel oy hakkı, toprak reformu ve ulusal sorunun çözülmesinin gerçekleştirileceği açıklandı. Demokratik devrime ait bu girişimlere daha sonra Kasımpatı Devrimi adı verilecektir.

Giderilemeyen Kargaşa

Korolyi Hükümeti; hoşnutsuz köylülerin, reformcu sosyalistlerin ve eylemlilik içindeki kitlelerin baskısı altındaydı. Silahlı askerler disiplin altına alınamıyordu. Sosyal Demokrat Parti geniş bir kitleyi peşinden sürüklemesine karşın düzenli bir örgütlenmeden yoksundu. Hükümete destek sağlayacak orta sınıf yoktu. Enflasyon ve dış karışma, ekonomiyi bunalıma sokmuş, kömür ve yiyecek sıkıntısı üst noktaya çıkmıştı.
Galip devletler, parçalayarak aralarında paylaşacakları bu ülkeye sömürgeymiş gibi davranıyordu. Belgrad’daki işgal kuvvetleri komutanı Franchet d’Esperay’ın, doğudaki çatışmaları durdurma konusunu görüşmeye gelen Korolyi’ye karşı takındığı tavır, galip devletlerin Macaristan’a bakışını açıklıyordu: “Siz Almanlar’dan yanaydınız; onlar gibi cezalandırılacaksınız”.4

Cumhuriyet

16 Kasım 1918’de ilan edilen Cumhuriyet ve Cumhurbaşkanlığına getirilen Karolyi, Macaristan’ın ağır sorunlarını çözemedi. Oysa Karolyi, Bağımsızlık Partisi gibi etkin bir partinin başkanıydı. Halk tarafından seviliyordu ve Macaristan’ın en büyük partisi olan Sosyal Demokrat Parti’yle birliktelik içindeydi. Macar halkı sorunlarını çözecek her türlü köklü girişime hazırdı. Ülkenin politik konumu, ulusal bağımsızlık yönünde kararlar almaya, kararları uygulamaya son derece uygundu. Bütün bu olumlu koşullara karşın halkın istemlerine uygun bir politika, yaşama geçirilemedi.
Yönetim biçimi ve hükümet; güvensiz, karışık, çelişkili ve belirsiz uzlaşmalar üzerine kurulmuştu. Cumhuriyetin örgütsel alt yapısı hazırlanmamış, tutarlı ve gerçekçi bir kamu düzeni kurulamamıştı. Hükümet ortağı iki parti arasında süren çekişmeler bitmiyordu. Sosyal Demokrat Parti, 1917’de 160 bin olan üye sayısını, 1918 de 720 bin, 1919’da da 1 milyon 400 bine çıkarmıştı.5 Ancak, üyeleri arasında örgütsel birliği yeterince sağlayamamıştı. 21 Kasım 1918’de Bella Kun tarafından kurulan Macar Komünist Partisi, yaptığı sosyalist yaymaca ile bu partinin üyeleri üzerinde etkili oluyor ve yandaş topluyordu.

Bella Kun ve Komünist Parti

Bella Kun ve önder kadrosu savaş sırasında Ruslara karşı çarpışırken orada tutsak olmuş kişilerdi. Rus Devrimi’nden sonra salınmışlar ve sosyalist devrim içinde yer almışlardı. Macar Komünist Partisi’nin temelini Rusya’da, bu kadro atmıştı. Cumhuriyetin kuruluşunun sancılı günlerinde ülkelerine dönmüş ve yoğun bir biçimde eylemlere girişmişlerdi.
Komünistlerin ülkenin parçalanmasına karşı Sovyetler Birliği’nin askeri yardım yapacağı yönündeki yaymacaları, halk üzerinde etkili oldu. O günlerde Sırplar, Belgrad Antlaşması’nın hükümlerine dayanarak Güney, Romenler Doğu, Çekler’de Batı Macaristan’a girmişti. Korolyi Hükümeti, bu saldırılara karşı koyamıyordu. Eli kolu bağlı, bütün enerji ve erzak kaynakları tükenmiş, açlığa ve soğuğa yem olan genç Macar Cumhuriyeti, tam bir yıkılış sürecindeydi.
Toplumsal ve askeri tepkinin eyleme dönüşmesi gecikmedi. Sosyal Demokratların yönettiği askerler, Savaş Bakanlığı’nın kendilerine verilmesini isteyerek ayaklandı. İstekleri kabul edildi. Szeged kentinde, makineli tüfekli bir müfrezenin öncülüğünde bir küme, belediye başkanını görevden aldı. Önemli bir endüstri merkezi olan Salgatarjan’da işçiler, yönetimi ele geçirerek, bir ulusal muhafız birliği kurdu.
Budapeşte’deki büyük sanayi kuruluşlarında, kendi kendini yönetme biçimine dönüşen geniş çapta fabrika işgalleri meydana geliyordu. Kırsal alanlarda, tefecilere ve derebeylerine karşı duyulan öfkeyle eyleme geçen geniş köylü yığınları, kendiliğinden gelişen eylemlere katılıyordu. Topraklar işgal ediliyor, ambar ve depolar yağmalanıyor, şatolar ateşe veriliyordu.

Macar Sovyet Cumhuriyeti

Karolyi’nin istifasından hemen sonra, Komünistlerle Sosyal Demokratlar bir araya gelerek, 21 Mart 1919’da, Macar Sovyet Cumhuriyeti’ni kurdu. Günün özel koşullarından kaynaklanan bir sonuç olarak, beşte dördü köylü olan bir tarım ülkesinde sosyalist devrim yapılıyordu.
Bu devrim birçok yönden siyasi gülmece olacak öğeleri içinde barındırıyordu. Örneğin Komintern’nin ilkesi gereği, parti adının komünist olmasını istediğinde; benzeri olmayan bir çözüm bulunmuş ve ad tartışması iki partinin Macar Sosyalist-Komünist İşçi Partisi adıyla birleştirilerek çözümlenmişti.6
Sosyal Demokratların, sosyalist devrime katılması da hayli ilginçtir. Komünistlerin kendileriyle sürekli olarak burjuva uşakları diye alay etmelerinden bıkmış olan sosyal demokratlar, kendilerinin de devrimci olduğunu göstermeye karar verdi ve aşırı sert bir tutum içine girdi. Karolyi’yi Cumhurbaşkanlığından uzaklaştırmaya, Berinkey Hükümeti’ni devirmeye ve komünistlerle birleşip, Kızılordu’yu yardıma çağırmaya karar verdiler.7
Devrimin çok kolay gerçekleşmiş olmasından kuşku duyan Bela Kun, bu kuşkusunu karısına ve arkadaşlarına şöyle açıklamıştır: “Her şeyin bu kadar iyi gitmesinden kaygılıyım. Bütün gece düşündüm;  yapılmış olan hataları aradım. Korkarım bunları anlayacak vaktimiz yok”.18

“Sosyalist” Devrim

Devrimin ilk günlerinde Kun, birçok kararname çıkardı. Bunların birinde, “Berberler ve kestane satıcılarından başka her türlü işin” devletleştirildiğini bildirmişti.9 Devrimle kurulan Macaristan Sovyet Cumhuriyeti’nin sosyalistliği hemen hemen adıyla sınırlıydı. Cumhuriyet oluşumunun altındaki temel unsur ulusçuluktu. Bela Kun da kurulan düzeni, Ulusçu Bolşevizm gibi garip bir tanımla açıklıyordu.10
Macar Devrimi, zorunlu olarak önce demokratikleşme girişimlerinde bulundu. Benimsenen demokratik ilke, halk demokrasisi ilkesidir ve bu geniş bir taban üzerine oturtulmak istenmiştir. İşçilerin oluşturduğu fabrika konseylerinin adı işçi konseyleri olarak değiştirildi ve genel seçim tabanı üzerinde yeniden örgütlendi. Yirmi kişiden fazla işçi çalıştıran işyerleri kamulaştırıldı. Fabrikalara, Kendi Kendini Yönetim (autogestion) işleyişi egemen kılındı. İşyeri yönetimi ve üretim artışı sorumlulukları, işçilerin kendi aralarında gizli oyla seçtikleri, işçi konseylerine bırakıldı.
4 Nisan 1919 günü çıkarılan bir kararnameyle 57 hektardan büyük toprakların bedeli ödenmeksizin kamulaştırılmasına karar verildi. Kamulaştırılan topraklar, büyük birimler halinde tutularak buralarda tarım kooperatif işletmeleri kurulması tasarlandı. Bu işletmeler fabrika gibi görüldü ve buralara tarım fabrikaları gibi ilginç bir ad verildi.

Aykırı Uygulamalar

Macar Devrimi’nde, fabrikalarda uygulanan yönetim biçimi, Rusya’daki uygulamalardan bile daha sol’du. Fabrikalar önemine göre sayıları 3-11 kişiden oluşan işçi kurulları tarafından yönetilecekti. Tek dereceli ve gizli oyla seçilen bu kurullar; işyeri yönetimi, üretim planlaması, pazarlama ve fiyat saptamada tam yetkili olacaktı.
Patronların fabrikalardaki sert yönetimi altında çalışmaktan yeni kurtulan işçiler, fabrika yönetme gibi eğitim ve birikim gerektiren bir işi başaracak nitelikten uzaktı. Az sayıdaki bilinçli işçi, işgale karşı savaşmak üzere cepheye gitmişti. Fabrikalarda, iyelik (mülkiyet) değişikliğine dayalı yeni düzen arayışına gelene dek, ciddi düzeyde birçok yönetim ve üretim sorunu vardı. İşçi Kurulu başkanı Jenö Varga bunu şöyle açıklamaktaydı: “Kişi emeği verimliliği, devrim öncesi dönemine oranla yüzde 50 düştü; nedenlerini arayacak olursak, bunları yakıt ya da ham madde eksikliğinde değil, işçi üzerindeki kapitalist zorlamanın yok olmasında buluruz”.11
Yoksul köylüler ise, tarih boyunca toprak özlemi ve toprak açlığı içindeydi. Bir parça toprak iyesi olmak, onların yüzyıllar süren düşüydü. Bu düş nedeniyle devrime sıcak bakmış ve onu desteklemişti. Ancak, eski anarşistlerden oluşan Tarım Komiserliği, köylüye toprak vermek yerine, onları tarım fabrikaları dedikleri ortaklaşacı (kolektif) çiftliklerde çalışmaya çağırdı. Macar köylüleri bu nedenle devrimle ilişkilerini hemen kesti.

Yenilgi Sonrası

Devrimin yenilgiye uğramasının ardından, çok kısa süren Sosyal Demokrat bir hükümet kuruldu. Bundan sonra Macaristan tutucu hükümetlerin yönetimine girdi. Devrime katılan ve desteklenenler tutuklanıp öldürüldü. Beyaz terör tüm ülkede dehşet saçtı. Devrim süresince 734 kişi ölürken, yenilgiden sonra devrim yandaşı 5000 kişi öldürüldü.12
1919 sonlarında Fransızların desteklediği Romanya ordusu Budapeşte’ye girdi. İki aylık işgalden sonra, ABD ve İngiltere’nin baskısıyla geri çekildi. 1920’de karşı devrimci bir hükümet kuruldu. Ülkeyi 1936’ya dek yöneten tutucu hükümetler bu tarihten sonra Nazi Almanyası’nın etkisine girdi.
1935 Yılında, Nazist Oklu Haç Partisi kuruldu. Macaristan, Almanya yanında 2.Dünya Savaşına katıldı. 1943 yılında, ayrı bir barış antlaşması yapmak istemesi üzerine, 1944 yılında Almanya tarafından işgal edildi. Savaş sonrasında, önce koalisyonlar 1949 yılından sonra tek parti olarak kalan Komünist Partisi tarafından yönetilmeğe başlandı. 1989’da sosyalist yönetim sona erdi.

Türk Devrimi ve Macaristan

Türk ulusçuları arasında, Rus Devrimi’nin dünya çapında yarattığı etkiden etkilenenler olmuş ve bunların bir bölümü, bolşevik yöntemin Türkiye’de de uygulanabileceğini düşünmüştür. O günlerde, 13 Ekim 1920’de Mustafa Kemal konuyla ilgili şu saptamayı yapmıştı: “Rusya’da bolşevizmin kullandığı devrim yöntemlerini burada yani Türkiye’de uygulamayı düşünmek kadar devrimcilikten haberdar olmayış düşünülemez. Her şeyde körü körüne taklitçilik kötüdür, özellikle de devrimcilikte...”13
Türk Devrimi, özellikle yenilgiden sonra, Macaristan’da da incelenmiştir. Kendilerinin başaramadığını, yoksul düşmüş Anadolu halkının nasıl başardığı araştırılmış, reformların uygulanma biçimi ve elde edilen başarılar yakından izlenmiştir. Macaristan Büyükelçisi De Cindrie’nin 1938 yılında, Türk Devrimiyle ilgili saptamaları şöyledir: “Birinci Dünya Savaşı sonrası olaylarının ezdiği Macar ulusu, kardeş Türkiye’nin Atatürk yönetiminde canlanmasından güç kazanmış, örnek almıştır. Her türlü zorluğa karşı, geleceğe umutla bakması bundandır”.14

DİPNOTLAR

1            “Macar Devrimi-Kölelikten Halk Olmaya Doğru” “Devrimler ve Kar-şı Devrimler Ansiklopedisi” Gelişim Yay. Sayı 30 sf. 697-698
2            a.g.e. sf. 705
3            “Bela Kun” Norman Stone, 20.Yüzyıl Tarihi, Arkın Kitapevi sf. 471.
4            “Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi” İletişim Yay. sf. 634
5            “Macar Devrimi-Kölelikten Halk Olmaya Doğru” “Devrimler ve Karşı Devrimler Ansiklopedisi” Gelişim yay. Sayı 30 sf. 708
6            “Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi” İletişim Yay. sf. 634
7            “Bela Kun” Norman Stone, 20.Yüzyıl Tarihi, Arkın Kitabevi sf. 472
8            “Macar Devrimi-Kölelikten Halk Olmaya Doğru” “Devrimler ve Karşı Devrimler Ansiklopedisi” Gelişim Yay. sf. 711
9            “Bela Kun” Norman Stone, 20.Yüzyıl Tarihi Arkın Yay. sf. 472
10         a.g.e. sf. 472
11         “Macar Devrimi-Kölelikten Halk Olmaya Doğru” “Devrimler ve Karşı Devrimler Ansiklopedisi” Gelişim Yay. sf.733
12         “Macar Devrimi-Kölelikten Halk Olmaya Doğru” “Devrimler ve Karşı Devrimler Ansiklopedisi” Gelişim Yay. sf. 719
13         “Milli Kurtuluş Tarihi” D.Avcıoğlu, İstanbul Kit. 1974, II.Cilt, sf. 704

14         “Atatürk İçin Diyorlar ki” Selahattin Çiller, Varlık Y. 4. B..1981, sf. 105

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder