27 Haziran 2017 Salı

28 HAZİRAN KIBRIS GÖRÜŞMELERİ VE OLACAKLAR

28 Haziran’da, Kıbrıs için yeni bir süreç başlayacak. Bu süreçte, Türkiye, savaşarak elde ettiği haklarından ödünler verecek ve bu ödünlerin arkası kesilmeyecek. İlk aşamada; “Kıbrıs sorunu çözülüyor”, “sonuca birkaç ayda varılıp referanduma sunulacak”, “dönüşümlü başkanlık ve federasyon işleyişi getirilecek”, “Rumlarla entegrasyona gidilecek” gibi açıklamalar yapılacak. Ardından; güvenlik ve garantiler konusuna çok önem veriliyor  denilecek ama ardından, Türkiye’nin garantörlüğü yumuşatılacak. Ada’dan asker çekilecek, Güzelyurt ve stratejik öneme sahip Karpaz Bölgesi Rumlara verilecek. Kıbrıs’ı Girit’in gittiği yola sokulacak


Atina'ya Ziyaret

Ege Denizi’ndeki Türk adaları teker teker işgal edilip silahla donatılırken, Başbakan Binali Yıldırım 19 Haziran’da Atina’ya gitti ve Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’la görüştü. Basın, ziyaretin ve görüşmenin amacını, Yunanistan’a sığınan darbecilerin geri verilmesini sağlamak diye verdi.
Ziyaretin amacı bu olamazdı. Yunan yetkililer, konunun yargıyı ilgilendirdiğini ve kararı yargının vereceğini daha önce açıklamıştı. Belli ki, başka şeyler konuşulacaktı. Nitekim öyle oldu ve Kıbrıs konuşuldu.

Görüşme Tutkunluğu

Kıbrıs görüşmeleri, 4 ay önce, Rum tarafının niyetlerini açık eden aykırı bir davranış nedeniyle kesilmişti. Görüşmeler sürerken, 12 Şubat günü, Güney Kıbrıs parlamentosuna bir yasa tasarısı getirilmişti. Tasarıda, Enosis (Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması) başta olmak üzere bir dizi özel günün, okullarda kutlanması yer alıyordu. Bu tutum, görüşmelerde gerilime neden olmuş, Rum lider Nicos Anastasiadis; özrü kabahatinden büyük tavrıyla kapıyı çarparak  toplantıyı terk etmişti. Türk tarafı, Enosis kararı geri çekilene dek, müzakere masasına dönmeyeceğini açıklamıştı.
Rumlar, 7 Nisan’da meclislerine yeni bir yasa tasarısı vermiş, Enosis ve kimi başka özel günlerin kutlanma kararını Eğitim Bakanı’na bırakmıştı. Türk tarafı, değişen birşey varmış gibi, bu tutumu yeterli görmüş ve masaya dönmüştü.
Görüşmeler 28 Haziran’da yeniden başlayacaktı. Binali Yıldırım, Atina’ya bu nedenle gelmişti. Ege’de adalar işgal edilirken Yıldırım’ın gelmesi ilginçti ama daha ilginç olan; Çipras’ın, Yunanistan Başbakanı gibi değil, Avrupa Birliği’nin temsilcisi gibi bir tavır içinde olmasıydı. Açıklamalardan bu sonuç çıkıyordu.

Açıklamalar

Üç saatlik toplantıdan sonra, bir basın toplantısı düzenlendi. Binali Yıldırım, toplantının amacı darbecilerin iadesi olmasına karşın, açıklamasına Avrupa Birliği’yle başladı ve “Türkiye Avrupa Birliği’yle yeni bir vizyonla, yeni bir başlangıç yapmak istiyor” dedi.1
Çipras ise, ziyaretin “ilginç ve güzel bir dönemde” yapıldığını söyledi. “İlginç ve güzel dönem” söylemiyle ne kastettiğini açıklamadı ama ziyaret için, “bölgedeki gelişmeler açısından çok önemli olduğuna inanıyorum” dedi. O da, Avrupa Birliği’nden söz etti ve; “mülteci anlaşması ve Türk vatandaşlarına vizenin kalkması, vaat edilen mali desteklerin sağlanması için, Avrupa Birliği’nde Türkiye’nin çok sıkı bir müttefiği olacağım” dedi.2
Kıbrıs’ın görüşüleceği toplantıya Avrupa Birliği’nin dahil edilmesi, Rum tarafını memnun etti ama önceden biliniyormuş gibi onları şaşırtmadı. Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis, “Avrupa Birliği’nin’, Kıbrıs sorunundaki rolüne, Avrupa-Türkiye sorunlarıyla kombine olarak yaklaşıldığını” söyledi.3
Politis gazetesi, haberi; “Yıldırım-Çipras Arasında Üretken Görüşmeler” başlığıyla manşetten verdi. İç sayfalarda; “Türkiye’den AB Adımı: Yıldırım Kıbrıs Sorununun Çözümünü Avrupa Garantilerine Açtı” başlığıyla verdi ve “TC Başbakanı Binali Yıldırım, Çipras’ın önünde, Avrupa Birliği’nin Kıbrıs’ın güvenliğini garanti altına alması gerektiğini söyledi” dedi.4

Kıbrıs’ın Güvenliği

Açıklamalar; Avrupa Birliği’yle gerçekleştirilecek, “yeni vizyonlu yeni başlangıcın”, Kıbrıs üzerinden yapılacağını gösteriyordu. “Kıbrıs’ın güvenliğini AB’nin garanti altına alması” demek, Kıbrıs’ı Yunanistan’a vermek demekti. Şimdiye dek hiçbir Cumhuriyet hükümeti, böyle bir olasılığı konuşma konusu bile yapmamıştı.
Avrupa Birliği’nin, Kıbrıs konusunda tutumu belliydi ve bunu herkes biliyordu. Kıbrıs’ı, bir bütün olarak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin (Güney Kıbrıs-Rumlar) temsil ettiğini söylüyor, KKTC’yi yok sayıyor, Türk askeri gücünün adadan çekilmesini istiyordu.

Avrupa Birliği'nin Kıbrıs Kararları

Avrupa Birliği, Kıbrıs konusunda ilk kararını 20 Mayıs 1988 tarihinde yani Türkiye’nin üyelik başvurusunun reddedilmesinden bir yıl sonra almıştı. Türkiye’yi suçlayan ve “Kıbrıs’daki Durum” başlığıyla alınan bu kararda şunlar söyleniyordu: “Avrupa Topluluğuna ortak üye olan bir ülkenin topraklarının (Kıbrıs y.n.), yine Toplulukla ortaklık ilişkileri içindeki başka bir ülkenin (Türkiye y.n.) askerleri tarafından yasalara aykırı bir biçimde işgali, Türkiye ile Topluluk arasındaki ilişkilerin düzeltilmesi önündeki en önemli engellerden biridir”.5
İkinci karar, 13 Aralık 1995 tarihinde yani, Türkiye’nin Gümrük Birliği Protokolü’nü imzalamasıyla birlikte geldi: “Türk Hükümeti ve TBMM Kıbrıs’ın bölünmüşlüğüne son vermek için somut adımlar atmalı ve işgal altında tuttuğu Kıbrıs topraklarından çekilmelidir”.6
Üçüncü karar, 19 Eylül 1996 tarihini taşıyordu ve şöyleydi: “Avrupa Parlamentosu, Türk hükümetinden özellikle işgalci askeri güçlerini geri çekmesini ve Kıbrıs sorununa adil ve uygulanabilir bir çözüm çağrısında bulunan Birleşmiş Milletler kararlarını kabul etmesini ve uygulamasını ister”.7
AP’nun 17 Eylül 1998 tarihinde aldığı karar, yine Türk Ordusu’nun Kıbrıs’tan çekilmesini istiyordu. Karar şöyleydi: “Avrupa Parlamentosu Türkiye’ye Ada’nın askersizleştirilmesini sağlamak amacıyla, Kıbrıs’tan askeri güçlerini çekmesi için somut adımlar atma çağrısında bulunur”.8
AB, Türkiye’den “Ada’nın askersizleştirilmesini” isterken, Kıbrıs Rum kesimi sürekli silahlanıyor, Yunanistan Ege adalarına yasa dışı üsler kuruyordu.

Kıbrıs ,”Surunu”

Binali Yıldırım,  basına yaptığı açıklamada Kıbrıs'tan söz ederken “sorun” sözcüğünü kullandı. “Kıbrıs sorununun çözümü için gereken her türlü katkıyı yapmaya karar verdik. 28 Haziran’da İsviçre’de başlayacak 2. Kıbrıs Konferansı’nın başarıya ulaşması için, doğrudan iletişim halinde olma konusunda anlaştık” dedi.9
Kıbrıs’ı “sorun” olarak kabul eden bu söylem, Türkiye’nin o güne dek reddettiği bir yaklaşım biçimiydi. Kıbrıs’taki durum, Türkiye için “sorun” değil bir “çüzüm”  dü. Türk Ordusu, 1974 yılında sorunu bedel ödeyerek çözmüştü. Kıbrıs’ta sorunu olanlar; adalı Rumlar, Yunanistan va Avrupa Birliği’ydi.
Yıldırım’ın, bir başka alışılmadık açıklaması, Ege’deki hava sahası ihlalleri ile ilgili olan sözleriydi. Yunanistan,  karasuları  konusundaki aykırı istekleriyle, Türk hava sahasını  sürekli ihlal ediyordu. Durum bu iken ve hiç gereği yokken şu açıklamayı yaptı; “Ege’de üst uçuşlar, ihlaller tek taraflı olmuyor, karşılıklı oluyor. Amacımız bunları asgari düzeye indirmektir”.10

Yunanistan Basını

Politis Gazetesi; “Güney Kıbrıs ve Atina’daki diplomatik kaynakların, Başbakan Yıldırım’ın açıklamaları; Türkiye’nin, Kıbrıs sorununda tavizleri ileriye götürmesi olarak değerlendirdiğini” yazdı. Türkiye, Kıbrıs’ı AB ile ilişkilendirdi”  dedi.11
Alithia Gazetesi, aynı haberi “Türkiye’nin, Kıbrıs Sorununa Yönelik AB’ye Açılımı” ve “Yıldırım AB’ye Rol Verdi” başlıklarıyla aktarırken, Haravgi Gazetesi, haberi;Yıldırım: ‘AB’nin Çözüme Müdahalesi” başlığıyla verdi.12
Yunan basını bunları yazarken, Türk gazeteleri konuyu magazinleştiren haberlerle çıkıyordu. “Samimi karşılama”, “iki mühendisin buluşması”, “kazan kazan görüşmeleri”, “darbeciler ilişkilere darbe vurmasın”, “komşu komşunun külüne muhtaçtır” biçimindeki haberler yayınlanıyor, Türk kamuoyunun gerçekleri öğrenmemesi için herşey yapılıyordu.

Pazarlıklar Yapılmış

Yapılan açıklamalar, pazarlıkların yapıldığı ve İsviçre’nin Crans Montana’sında alınacak kararların önceden belirlendiğini ortaya koymaktadır. Türkiye ödün verecektir. Bunun biçim ve miktarının belirlendiği de açık olarak görülüyor.
ABD’nin Lefkoşa Büyükelçisi Kathleen Doherty, “Türkiye, güvenlik ve toprak konularında adım atacak” diyor ve sonucun belirlendiğini kendi espri anlayıyla şöyle dile getiriyor; “liderler izole edilmiş dağlık bir köyde görüşecekler ve buradan kaçamayacaklar” diyor.13
KKTC  Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Türkiye’ye gelip Başbakan ve Cumhurbaşkanı’yla konuştuktan sonra yaptığı açıklamada, İsviçre’de alınacak kararları adeta önceden haber veriyor. “Crans Montana’daki konferans müzakere konferansından öte bir karar konferansıdır. Artık karar anı gelmiştir, değişimin altında yatan neden budur... 2 yıllık müzakere sürecinin, toplamda da 50 yıllık sürecin son aşamasına geldik” diyor.14

28 Haziran,’'da Ne Olacak

28 Haziran’da yeni bir süreç başlatılacak. Bu süreçte, Türkiye, savaşarak elde ettiği haklarından ödünler verecek ve bu ödünlerin arkası kesilmeyecek. İlk aşamada; “Kıbrıs sorunu çözülüyor”, “sonuca birkaç ayda varılıp referanduma sunulacak”, “dönüşümlü başkanlık ve federasyon işleyişi getirilecek”, “Rumlarla entegrasyona gidilecek” gibi açıklamalar yapılacak. Ardından; güvenlik ve garantiler konusuna çok önem veriliyor denilecek ama ardından, Türkiye’nin garantörlüğü yumuşatılacak. Ada’dan asker çekilecek, Güzelyurt ve stratejik öneme sahip Karpaz Bölgesi Rumlara verilecek. Kıbrıs Girit’in gittiği yola sokulacak.
Görüşmeler maratonunun  sonucu bu olacak. Olmazsa olacakları Çipras, Brüksel’den açıklıyor: “Görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanması yalnızca bir başka fırsatın daha kaçırılmasına değil; Yunanistan,Türkiye ve Avrupa ilişkilerinde gerilime  neden olacaktır. Bunun da hesaba katılması gerekir”.15
Güçsüz düşüp, ülkenize ve dünyaya yabancılaşırsanız; Atatürk’ün tanımıyla, “şunun bunun oyuncağı” olursunuz. Çipras’tan bu tehditi yersiniz.

DİPNOTLAR

1   “Darbeciler İlişkilere Darbe Vurmasın”, Hürriyet, 20.06.2017
2   a.g.g.
3   Yunanistan, Yıldırım-Çipras Görüşmesi Hakkında Bilgi Verdi”, www.kibrisgazetesi.com
4   TC Başbakanı Binali Yıldırım Ve Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras Görüşmesi”, www.kibrisgenctv.com
5 “Düngen Bugüne Avrupa Birliği İlişkileri”, Dr.Esra Çayhan İst.,1997, ak. H. Yalçınsoy-A.Aşırım “Türkiye’deki Siyasi Partilerin Avrupa Birliğine Bakışı”, Sude Ajans,2000, sf.169
6  “Yeni Dünya Düzeni Kemalizm ve Türkiye” Metin Aydoğan Umay Yayınları, 12.Baskı 2004, sf.874-875
7  Europeean Parliament, Resalution on the political situation in Turkey (B4–0986, 0987, 0988, 0989, 0990/90 and B-4–0991/96) 19.09.1996, ak. Türk–İş Yayını “Avrupa Birliği Türkiye’den Ne İstiyor” sf.3
8    Europeean Parliament, Resalution on the Commission Reports on developments in relations with Turkey since the entry into force of the Customs Union (COM (96) 0491–C4 0605/96 and COM (98) o147–C4- 0217/98–17.09.1998; ak. Türk–İş Yayını “Avrupa Türkiye’den Ne İstiyor” sf.4
9    Darbeciler İlişkilere Darbe Vurmasın” Hürriyet, 20.06.2017
10  a.g.g.
11 TC Başbakanı Binali Yıldırım ve Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras Görüşmesi”, www.kibrisgenctv.com
12  a.g.g.
13  “Rumlar İsviçre’ye Üç Hedefle Gidecek”, www.milliyet.com.tr
14 KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı: “Müzakere Değil Karar Konferansı”,www.sondakika.com

15 Çipras’tan Kıbrıs Görüşmeleri Yorumu” Ensonhaber.com 23.06.2017 17:31






1 yorum:

  1. Eğer kıbrıs verilirse Türk milleti affetmez.Mal dediklerimiz bile affetmezler.

    YanıtlaSil