28
Haziran’da, Kıbrıs için yeni bir süreç başlayacak. Bu süreçte, Türkiye,
savaşarak elde ettiği haklarından ödünler verecek ve bu ödünlerin arkası
kesilmeyecek. İlk aşamada; “Kıbrıs
sorunu çözülüyor”, “sonuca birkaç ayda varılıp
referanduma sunulacak”, “dönüşümlü
başkanlık ve federasyon işleyişi
getirilecek”,
“Rumlarla entegrasyona gidilecek” gibi
açıklamalar yapılacak. Ardından; güvenlik
ve garantiler konusuna çok önem veriliyor denilecek ama ardından, Türkiye’nin garantörlüğü yumuşatılacak. Ada’dan asker çekilecek, Güzelyurt ve
stratejik öneme sahip Karpaz Bölgesi
Rumlara verilecek. Kıbrıs’ı Girit’in gittiği yola sokulacak
Atina'ya Ziyaret
Ege
Denizi’ndeki Türk adaları teker teker işgal edilip silahla donatılırken,
Başbakan Binali Yıldırım 19 Haziran’da Atina’ya gitti ve Yunanistan
Başbakanı Aleksis Çipras’la görüştü. Basın, ziyaretin ve görüşmenin
amacını, Yunanistan’a sığınan darbecilerin geri verilmesini sağlamak diye
verdi.
Ziyaretin amacı bu olamazdı.
Yunan yetkililer, konunun yargıyı ilgilendirdiğini ve kararı yargının
vereceğini daha önce açıklamıştı. Belli ki, başka şeyler konuşulacaktı. Nitekim
öyle oldu ve Kıbrıs konuşuldu.
Görüşme Tutkunluğu
Kıbrıs
görüşmeleri, 4 ay önce, Rum tarafının niyetlerini açık eden aykırı bir davranış
nedeniyle kesilmişti. Görüşmeler sürerken, 12 Şubat günü, Güney Kıbrıs
parlamentosuna bir yasa tasarısı getirilmişti. Tasarıda, Enosis (Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması)
başta olmak üzere bir dizi özel günün, okullarda kutlanması yer alıyordu. Bu tutum,
görüşmelerde gerilime neden olmuş, Rum lider Nicos
Anastasiadis;
özrü
kabahatinden büyük
tavrıyla kapıyı çarparak toplantıyı terk
etmişti. Türk tarafı, Enosis kararı geri çekilene dek, müzakere
masasına dönmeyeceğini açıklamıştı.
Rumlar, 7
Nisan’da meclislerine yeni bir yasa tasarısı vermiş,
Enosis ve kimi başka özel
günlerin kutlanması kararını Eğitim
Bakanı’na bırakmıştı.
Türk tarafı, değişen birşey varmış gibi, bu tutumu yeterli görmüş ve masaya
dönmüştü.
Görüşmeler 28 Haziran’da yeniden
başlayacaktı. Binali Yıldırım, Atina’ya bu nedenle gelmişti. Ege’de
adalar işgal edilirken Yıldırım’ın gelmesi ilginçti ama daha ilginç
olan; Çipras’ın, Yunanistan Başbakanı gibi değil, Avrupa Birliği’nin
temsilcisi gibi bir tavır içinde olmasıydı. Açıklamalardan bu sonuç çıkıyordu.
Açıklamalar
Üç
saatlik toplantıdan sonra, bir basın toplantısı düzenlendi. Binali Yıldırım,
toplantının amacı darbecilerin iadesi olmasına karşın,
açıklamasına Avrupa Birliği’yle başladı ve “Türkiye Avrupa Birliği’yle yeni
bir vizyonla, yeni bir başlangıç yapmak istiyor” dedi.1
Çipras
ise, ziyaretin “ilginç ve
güzel bir dönemde” yapıldığını söyledi. “İlginç ve güzel dönem” söylemiyle
ne kastettiğini açıklamadı ama ziyaret için, “bölgedeki gelişmeler açısından
çok önemli olduğuna inanıyorum” dedi. O da, Avrupa Birliği’nden söz etti
ve; “mülteci anlaşması ve Türk vatandaşlarına vizenin kalkması, vaat edilen
mali desteklerin sağlanması için, Avrupa Birliği’nde Türkiye’nin çok sıkı bir
müttefiği olacağım” dedi.2
Kıbrıs’ın
görüşüleceği toplantıya Avrupa Birliği’nin dahil edilmesi, Rum tarafını memnun
etti ama önceden biliniyormuş gibi onları şaşırtmadı. Hükümet
Sözcüsü Nikos Hristodulidis, “Avrupa Birliği’nin’, Kıbrıs sorunundaki
rolüne, Avrupa-Türkiye sorunlarıyla kombine olarak yaklaşıldığını” söyledi.3
Politis gazetesi, haberi; “Yıldırım-Çipras Arasında
Üretken Görüşmeler” başlığıyla manşetten
verdi. İç sayfalarda; “Türkiye’den
AB Adımı:
Yıldırım
Kıbrıs Sorununun Çözümünü Avrupa Garantilerine Açtı”
başlığıyla verdi
ve “TC Başbakanı Binali Yıldırım,
Çipras’ın
önünde,
Avrupa
Birliği’nin Kıbrıs’ın güvenliğini garanti altına
alması gerektiğini söyledi” dedi.4
Kıbrıs’ın Güvenliği
Açıklamalar;
Avrupa Birliği’yle gerçekleştirilecek, “yeni vizyonlu yeni başlangıcın”, Kıbrıs
üzerinden yapılacağını gösteriyordu. “Kıbrıs’ın güvenliğini AB’nin garanti altına alması”
demek, Kıbrıs’ı Yunanistan’a
vermek demekti. Şimdiye dek hiçbir Cumhuriyet hükümeti, böyle bir olasılığı
konuşma konusu bile yapmamıştı.
Avrupa Birliği’nin, Kıbrıs
konusunda tutumu belliydi ve bunu herkes biliyordu. Kıbrıs’ı, bir bütün olarak
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin (Güney Kıbrıs-Rumlar) temsil ettiğini söylüyor, KKTC’yi
yok sayıyor, Türk askeri gücünün adadan çekilmesini istiyordu.
Avrupa Birliği'nin Kıbrıs
Kararları
Avrupa Birliği, Kıbrıs
konusunda ilk kararını 20 Mayıs 1988 tarihinde yani Türkiye’nin üyelik
başvurusunun reddedilmesinden bir yıl sonra almıştı. Türkiye’yi suçlayan ve
“Kıbrıs’daki Durum” başlığıyla alınan
bu kararda şunlar söyleniyordu: “Avrupa
Topluluğuna ortak üye olan bir ülkenin topraklarının (Kıbrıs y.n.), yine
Toplulukla ortaklık ilişkileri içindeki başka bir ülkenin (Türkiye y.n.)
askerleri tarafından yasalara aykırı bir biçimde işgali, Türkiye ile Topluluk
arasındaki ilişkilerin düzeltilmesi önündeki en önemli engellerden biridir”.5
İkinci karar, 13 Aralık
1995 tarihinde yani, Türkiye’nin Gümrük
Birliği Protokolü’nü imzalamasıyla birlikte geldi: “Türk Hükümeti ve TBMM Kıbrıs’ın bölünmüşlüğüne son vermek için somut adımlar
atmalı ve işgal altında tuttuğu Kıbrıs topraklarından çekilmelidir”.6
Üçüncü
karar, 19 Eylül 1996 tarihini taşıyordu ve şöyleydi: “Avrupa Parlamentosu, Türk hükümetinden özellikle işgalci askeri
güçlerini geri çekmesini ve Kıbrıs sorununa adil ve uygulanabilir bir çözüm
çağrısında bulunan Birleşmiş Milletler kararlarını kabul etmesini ve
uygulamasını ister”.7
AP’nun 17 Eylül 1998
tarihinde aldığı karar, yine Türk Ordusu’nun Kıbrıs’tan çekilmesini istiyordu.
Karar şöyleydi: “Avrupa Parlamentosu
Türkiye’ye Ada’nın askersizleştirilmesini sağlamak amacıyla, Kıbrıs’tan askeri
güçlerini çekmesi için somut adımlar atma çağrısında bulunur”.8
AB,
Türkiye’den “Ada’nın
askersizleştirilmesini” isterken, Kıbrıs Rum kesimi sürekli silahlanıyor,
Yunanistan Ege adalarına yasa
dışı üsler kuruyordu.
Kıbrıs ,”Surunu”
Binali
Yıldırım, basına yaptığı açıklamada Kıbrıs'tan söz
ederken “sorun” sözcüğünü kullandı. “Kıbrıs sorununun çözümü için
gereken her türlü katkıyı yapmaya karar verdik. 28 Haziran’da İsviçre’de
başlayacak 2. Kıbrıs Konferansı’nın başarıya ulaşması için, doğrudan iletişim
halinde olma konusunda anlaştık” dedi.9
Kıbrıs’ı
“sorun” olarak kabul eden bu söylem, Türkiye’nin o güne dek reddettiği bir
yaklaşım biçimiydi. Kıbrıs’taki durum, Türkiye için “sorun” değil bir “çüzüm” dü. Türk Ordusu, 1974 yılında sorunu
bedel ödeyerek çözmüştü. Kıbrıs’ta sorunu olanlar; adalı Rumlar, Yunanistan va
Avrupa Birliği’ydi.
Yıldırım’ın, bir başka alışılmadık
açıklaması, Ege’deki hava sahası ihlalleri ile ilgili olan sözleriydi.
Yunanistan, karasuları konusundaki aykırı istekleriyle, Türk hava
sahasını sürekli ihlal ediyordu.
Durum bu iken ve hiç gereği yokken şu açıklamayı yaptı; “Ege’de üst uçuşlar,
ihlaller tek taraflı olmuyor, karşılıklı oluyor. Amacımız bunları asgari düzeye
indirmektir”.10
Yunanistan Basını
Politis
Gazetesi;
“Güney Kıbrıs ve Atina’daki diplomatik kaynakların,
Başbakan Yıldırım’ın açıklamalarını; Türkiye’nin,
Kıbrıs sorununda tavizleri ileriye götürmesi olarak değerlendirdiğini” yazdı. “Türkiye, Kıbrıs’ı AB ile ilişkilendirdi”
dedi.11
Alithia Gazetesi, aynı
haberi “Türkiye’nin, Kıbrıs Sorununa Yönelik AB’ye Açılımı” ve “Yıldırım
AB’ye Rol Verdi” başlıklarıyla aktarırken, Haravgi Gazetesi, haberi; “Yıldırım:
‘AB’nin Çözüme Müdahalesi”
başlığıyla verdi.12
Yunan basını bunları yazarken,
Türk gazeteleri konuyu magazinleştiren haberlerle çıkıyordu. “Samimi
karşılama”, “iki mühendisin buluşması”, “kazan kazan görüşmeleri”, “darbeciler
ilişkilere darbe vurmasın”, “komşu komşunun külüne muhtaçtır” biçimindeki
haberler yayınlanıyor, Türk kamuoyunun gerçekleri öğrenmemesi için herşey
yapılıyordu.
Pazarlıklar Yapılmış
Yapılan
açıklamalar, pazarlıkların yapıldığı ve İsviçre’nin Crans Montana’sında
alınacak kararların önceden belirlendiğini ortaya koymaktadır. Türkiye ödün
verecektir. Bunun biçim ve miktarının belirlendiği de açık olarak görülüyor.
ABD’nin
Lefkoşa Büyükelçisi Kathleen Doherty,
“Türkiye, güvenlik ve toprak konularında adım atacak” diyor ve sonucun
belirlendiğini kendi espri anlayıyla şöyle dile getiriyor; “liderler izole
edilmiş dağlık bir köyde görüşecekler ve buradan kaçamayacaklar” diyor.13
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Türkiye’ye
gelip Başbakan ve Cumhurbaşkanı’yla konuştuktan sonra yaptığı açıklamada,
İsviçre’de alınacak kararları adeta önceden haber veriyor. “Crans Montana’daki
konferans müzakere konferansından öte bir karar konferansıdır. Artık karar anı
gelmiştir, değişimin altında yatan neden budur... 2 yıllık müzakere sürecinin,
toplamda da 50 yıllık sürecin son aşamasına geldik” diyor.14
28 Haziran,’'da Ne Olacak
28
Haziran’da yeni bir süreç başlatılacak. Bu süreçte, Türkiye, savaşarak elde
ettiği haklarından ödünler verecek ve bu ödünlerin arkası kesilmeyecek. İlk
aşamada; “Kıbrıs sorunu
çözülüyor”, “sonuca birkaç ayda varılıp referanduma sunulacak”, “dönüşümlü başkanlık
ve federasyon
işleyişi getirilecek”, “Rumlarla entegrasyona
gidilecek” gibi
açıklamalar yapılacak. Ardından; güvenlik ve garantiler konusuna çok önem
veriliyor denilecek ama ardından, Türkiye’nin garantörlüğü
yumuşatılacak. Ada’dan asker çekilecek, Güzelyurt ve stratejik öneme sahip
Karpaz Bölgesi
Rumlara verilecek. Kıbrıs Girit’in gittiği yola sokulacak.
Görüşmeler
maratonunun sonucu bu olacak. Olmazsa
olacakları Çipras,
Brüksel’den açıklıyor: “Görüşmelerin
başarısızlıkla sonuçlanması yalnızca bir başka fırsatın daha kaçırılmasına
değil;
Yunanistan,Türkiye ve Avrupa
ilişkilerinde gerilime neden olacaktır.
Bunun da hesaba katılması gerekir”.15
Güçsüz düşüp, ülkenize ve dünyaya
yabancılaşırsanız; Atatürk’ün tanımıyla, “şunun bunun oyuncağı” olursunuz.
Çipras’tan bu tehditi yersiniz.
DİPNOTLAR
1 “Darbeciler İlişkilere Darbe Vurmasın”,
Hürriyet, 20.06.2017
2 a.g.g.
3 “Yunanistan, Yıldırım-Çipras Görüşmesi
Hakkında Bilgi Verdi”,
www.kibrisgazetesi.com
4 “TC Başbakanı Binali Yıldırım Ve Yunanistan Başbakanı Aleksis
Çipras Görüşmesi”,
www.kibrisgenctv.com
5 “Düngen Bugüne Avrupa Birliği İlişkileri”, Dr.Esra Çayhan İst.,1997, ak. H. Yalçınsoy-A.Aşırım “Türkiye’deki Siyasi
Partilerin Avrupa Birliğine Bakışı”, Sude Ajans,2000, sf.169
6 “Yeni Dünya
Düzeni Kemalizm ve Türkiye” Metin Aydoğan Umay Yayınları,
12.Baskı 2004, sf.874-875
7 Europeean
Parliament, Resalution on the political situation in Turkey (B4–0986, 0987,
0988, 0989, 0990/90 and B-4–0991/96) 19.09.1996, ak. Türk–İş Yayını “Avrupa Birliği Türkiye’den Ne İstiyor”
sf.3
8 Europeean Parliament, Resalution on the Commission Reports on
developments in relations with Turkey since the entry into force of the Customs
Union (COM (96) 0491–C4 0605/96 and COM (98) o147–C4- 0217/98–17.09.1998; ak.
Türk–İş Yayını “Avrupa Türkiye’den Ne
İstiyor” sf.4
9 “Darbeciler İlişkilere Darbe Vurmasın” Hürriyet, 20.06.2017
10 a.g.g.
11 “TC Başbakanı Binali Yıldırım ve Yunanistan Başbakanı Aleksis
Çipras Görüşmesi”,
www.kibrisgenctv.com
12 a.g.g.
13 “Rumlar İsviçre’ye Üç Hedefle
Gidecek”, www.milliyet.com.tr
14 KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı: “Müzakere
Değil Karar Konferansı”,www.sondakika.com
15 “Çipras’tan Kıbrıs Görüşmeleri Yorumu” Ensonhaber.com
23.06.2017 17:31
Eğer kıbrıs verilirse Türk milleti affetmez.Mal dediklerimiz bile affetmezler.
YanıtlaSil