Trump, Ortadoğu’ya verdiği önemi göstermek için, ilk dış gezisini Suudi Arabistan’a
yaptı. Basın Melania Trump’ın giysilerinden
ve yüksek rakamlı silah satışından başka şeyden pek sözetmedi. Ancak, ABD Başkanı
Riyad’a, yeni düşünceler ve kararlarla gelmişti. “Katar teröre üst düzey destek veriyor”, “Katar’ın tecridi terörizmin sonunun
başlangıcı olacaktır”, “Terörizmin finansmanında tüm oklar Katar’ı işaret ediyor”
diyordu.
“Ateşi Harlatmak”
BBC’nin Diplomasi Muhabiri James Robbins, Katar bunalımını konu eden
yazısında;”’Pişmeye bırakın’ ifadesi yalnızca yemek tarifleri için değil,
bazen siyasi kriz tarifleri için de geçerlidir. Bu gerilim yıllardır kısık
ateşte kavruluyordu. Ama birden bir aşçı ateşi harlamaya karar verdi ve gerilim
bir anda büyük bir kriz şeklinde taştı” diyor. Ancak, aşçının kim olduğunu
açıklamıyor.
“Aşçı” nın kim olduğunu bulmak güç değil ancak “bulunamıyor”. Hükümet yetkilileri, televizyon konuşucuları, çok
bilen emekli subaylar, köşe yazarları; yazıyorlar, çiziyorlar, bolca
konuşuyorlar ama nedense hiç biri “ahçı”
yı ve doğal olarak “ne pişireceğini”
bulamıyor!
“Ahçı” yı Bulmak
“Ahçı” yı ve Katar’da “pişirililecek yemeği”
bulmak için, Suriye’de dibi tutan yemeğin “ahçı”
sını bakmak gerekir. Bu yapılmadan, Katar’da fırına konan yemeğin ne olduğu
bilinemez. Et ve mısır haşlamaktan başka bir yemek bilmeyen dünyanın en berbat
aşçısı, Katar’da iş çevirmektedir.
Suriye’de Olan
Suriye’yi
kana bulayan çatışmalar süreci, 2009’da Katar’ın Şam’a, doğalgaz boru hattı inşa
etme önerisiyle başladı. Öneriye göre, Katar gazı Rusya’nın inisiyatifi dışında;
Suudi Arabistan, Ürdün ve Suriye’den geçip Türkiye’ye uzanacak, buradan Avrupa’ya
ulaştırılacaktı. Öneriyi Katar yapmıştı ama projenin gerçek sahipleri ABD ve AB’ydi.
Rusya’nın doğalgaz tekelini kıracaklardı.
Suriye,
bu öneriyi kabul etmedi ve tam tersi bir tutumla, Rusya’nın içinde bulunduğu rakip
bir projeye imtiyaz verdi. 2010’da 10 milyar dolarlık İran-Irak-Suriye “İslami Boru Hattı” tasarını seçti. Aynı yıl
Suriye’nin orta kesimlerinde bulunan doğalgaz, bu hatta bağlanacaktı. Anlaşma, 2011’de
yapıldı ve o yıl Suriye kan gölüne döndü. Terör saldırıları sürerken, bu kez 2012’de
İran’la bir memorandum imzalandı.1
Rusya ve
İran’la girdiği ilişki, Batı’nın Beşar Esad’a
karşı, gazetecilerin “boru hattı savaşları”
adını taktığı terör saldırılarını başlatmasına neden oldu.
Bu gelişmeler, Türkiye’nin aşırı dostlukla
başlattığı Suriye ilişkisini, aniden Esad
üzerinden aşırı düşmanlığa dönüştürmesine
neden oldu. AKP, Batı’dan buyruk almışçasına Şam yönetimine karşı tavır değiştirdi
ve ABD yetiştirmesi muhalif gruplara yoğun destek verdi.
“Ahçı”nın Ortadoğu “Menüsü”
ABD,
1998’de saptadığı ve 21.yüzyılı kapsayan “Yeni
Bir Yüzyıl İçin Amerikan Ulusal Stratejisinde”, Ortadoğu’dan 2050 yılına
dek vazgeçmeyeceğini açıklamıştır. Açıklama yönünde Büyük Ortadoğu Projesi’ni uygulamaya sokmuş ve bugüne getirmiştir.
Ortadoğu’dan çekilmeyi aklından bile geçirmemekte, Rusya’nın bölgeye
yerleşmesinden ve İran’la kurduğu ilişkilerden rahatsızlık duymaktadır.
İki büyük silahlı güç, Türkiye’nin de içinde olduğu Ortadoğu’da, çatışma
olasılığı bulunan bir konumda karşı karşıya gelmiştir. Nükleer silahların
tehlikeli gücü, tarafları görüşmelerle sağlanacak bir uzlaşmaya zorlamaktadır.
Çatışma Olasılığı
Katar
ve İran’ın kullanım alanı olan Basra Körfezi’ndeki doğalgazın, Avrupa’nın ve bölgenin yüz yıllık gereksinimini
karşılayacak düzeyde olduğu söylenmektedir. Rusya, İran ve Katar; dünya
doğalgazının yarısına sahiptir. Basra doğalgazı; Japonya, Çin ve Hindistan için
yüksek değerdedir. Büyük güçler, bu bölgeye egemen olma ya da en azından etken olma
savaşımı içindedir. Putin’in, “bizi üçüncü dünya savaşına zorluyorlar” sözü,
çatışmanın şiddetini göstermektedir.
Almanya, ulaştığı ekonomik gücün zorlamasıyla, dünya siyasetinde “oyun
kurucu” olma yolunda hızla ilerlemektedir. Bulunduğu koşullardan daha etkin bir
konuma gelmesi kaçınılmazdır ve Katar’da oynanan oyunun farkındadır. Dış İşleri
Bakanı Sigmar Gabriel; Katar, Türkiye, İran ve Kuveyt dışişleri
bakanlarıyla görüştükten sonra, “durumun ciddiyetinden” söz etti ve “bu
ihtilafın savaşa dönme tehlikesi var” diyerek dünyayı uyardı.2
Angela Merkel, Meksika ziyaretinde “Suriye’de, Libya’da ve Irak’ta
gördüğümüz gibi belli aktörler görüşmelerin dışında kaldığı takdirde krizlerin
siyasi çözümüne ulaşması mümkün olmuyor. Bu Katar’ı da, Türkiye’yi de, İran’ı
da kapsıyor” açıklamasını yaptı.3
Katar’da Olan
Trump, Ortadoğu’ya verdiği önemi göstermek için, ilk dış
gezisini Suudi Arabistan’a yaptı. Basın Melania Trump’ın giysilerinden
ve yüksek rakamlı silah satışından başka şeyden pek söz etmedi. Ancak, ABD
Başkanı Riyad’a, yeni düşünceler ve kararlarla gelmişti. “Katar teröre üst düzey destek veriyor”, “Katar’ın tecridi terörizmin sonunun
başlangıcı olacaktır”4, “Terörizmin finansmanında tüm oklar
Katar’ı işaret ediyor” diyordu.5
Trump’ın ayrılmasından hemen sonra; Suudi
Arabistan ve Mısır başta olmak üzere, ABD’nin etkisi altındaki çadır
devletleri, aldıkları buyruğu yerine getirerek Katar’a karşı tavır aldılar.
Hava sahaları kapatıldı, diplomatik ilişkiler kesildi ve ortak tecrit
politikası uygulandı. Hepsinden önemlisi, ekonomik infazcı Standard & Poor’s
(S&P) Katar’ın kredi notunu düşürdü, görünümünü negatife çekti.
İşin Gerçeği
Katar, bulunduğu coğrafya nedeniyle İran’la çatışmamak, sahip olduğu
varsıllığı tehlikeye atmamak zorundadır. Doğalgazını, ABD öncülüğünde; Suudi
Arabistan, Ürdün, Suriye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştıramamıştır. Bu
nedenle, Rusya’dan Çin’e ve Hindistan’a dek uzanan bir arayış içine girmiştir.
Bu arayış, Katar Emiri ŞeyhBin Hamid es-Sani’nin
söz ve davranışlarına da yansıyordu. Askeri okul öğrencilerinin mezuniyet
töreninde yaptığı bir konuşmada; İran ve Körfez ülkeleri arasında artan
gerilimi eleştirmiş, Hizbullah ve Hamas’a karşı anlayış gösterilmesi
gerektiğini söylemişti. Aynı konuşmada, ABD Başkanı Donald Trump’ın
Beyaz Saray’da uzun süre kalamayacağını belirtiyordu. İran lehine yorumlar
yaparken, Suudileri ve çevresindeki Körfez ülkelerini “İsrail’le müttefik
olmak ve ABD’nin kuklası” olmakla suçlamıştı.6
Katar’ı Bekleyen
Birinci ve düşük olasılık, Şeyh Bin Hamid
es-Sani’nin tam olarak teslim olması, ABD’nin buyruklarını deliksiz biçimde
yerine getirmesidir. Buna uzlaşma diyorlar. Katar’ın, Almanya başta
olmak üzere; Fransa, İtalya, İspanya dahil, dünyada 335 milyar dolarlık
yatırımı var. Türkiye’de bile 18 milyar dolarlık yatırımı bulunuyor.7
Bu nedenle, sonuç, birçok ülkeyi ilgilendiriyor.
İkinci ve güçlü olasılık, Katar’ın sahip olduğu büyük varsıllığı yani doğalgazı
ona bırakmamak ve el koymaktır. Bunun anlamı, güven kaybına uğrayan Şeyh Bin Hamid es-Sani’nin gidici
olmasıdır. Bu, barış içinde sağlanamazsa, Irak ve Libya’daki senaryo
uygulamaya sokulacaktır.
İkinci olasılığa göre konumlananlar, sermaye yatırımlarıyla
pek ilgilenmiyor, silaha dayanan sert bir mücadeleye hazırlanıyor. Katar’da
oluşturulacak çatışma ya da dolaysız saldırı; İran’ı, bağlı olarak Rusya’yı,
bölgeye yönelik politikaları nedeniyle etkilememesi mümkün değil. Çin’in,
Hindistan’ın ve şimdi Almanya’nın da, ilgisiz kalmayacağı, açık biçimde
görülmektedir.
Türkiye’nin Durumu
Türkiye, Katar’ı yalnız bırakmayan bir görünümle, acele olarak asker
gönderip üst kurma kararı aldı. Tek karar verici konumundaki Recep
Tayyip Erdoğan, Katar’a ablukanın ‘tezgah’ olduğunu söyledi ve “Teröre
destek verdiklerine şahit olmadım. Katar’a ‘oyun’ oynanıyor, arkasında kim
olduğunu bulamadık” dedi.8
Asker göndermenin olup olmayacağı belli değil. Ancak,
belli olan, eğer asker gönderilirse, Türk askerinin orada, Emir’e sahip çıkmak
ya da Katar’a yardımcı olmak gibi bir işlevi olamayacağıdır. ABD, Katar’da bir
yönetim değişikliğini uygulamaya soktuğunda, Türk askerinin yapabileceği tek
şey, oradaki ABD askerine yardımcı olmaktan ibarettir.
Reddedilen Çağrı
Emir Şeyh Bin Hamid es-Sani, Erdoğan
tarafından Ankara’ya iftar yemeğine davet edildi.
Ancak Emir; “gelirsem iktidardan düşerim” diyerek daveti geri çevirdi.9
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad da bir zamanlar Türkiye’de ağırlanmış
ancak ülkesine döndüğünde iç savaşla karşılaşmıştı.
Türkiye, Katar’la diğer Arap ülkeleri arasında arabulucu
olmaya çok hevesliydi ama Katar arabulucu olarak Türkiye’yi değil
Kuveyt’i tercih etti.10
DİPNOTLAR
1 “Suriye; Nihai
Boru Hatları Ülkesi Savaşı” www.evrensel.net
2 “Almanya uyardı ‘Katar Krizi’ Savaş Çıkarabilir”
www.diken.com.tr
3 a.g.y
4 http://www.diken.com.tr/erdogan-sahit-olmadim-demisti-trumpa-gore-katar-terore-ust-duzey-destek-veriyor
5 “Katar Krizi Nasıl Bu Noktaya Geldi, Nasıl Çözülebilir?”
www.bbc.com
6 “Katar Krizi Nedir, Nasıl Ortaya Çıktı”
www.cnnturk.com
7 “Katar’ın Türkiye’de 18 Milyar Dolar,
Dünyada 335 Milyar Dolarlık Yatırımı Var” www.haberler.com
8 http://www.diken.com.tr/katara-ablukaya-tezgah-diyen-erdogan-terore-destek-verdiklerine-sahit-olmadim/
9 http://www.diken.com.tr/gelirsem-iktidardan-duserim-katar-emirinin-turkiye-ziyareti-iptal/
10 http://www.diken.com.tr/turkiye-hevesliydi-ama-katar-arabulucu-olarak-kuveyti-tercih-etti/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder