5 Haziran Dünya Çevre günüdür. Çevre günü kutlamalarına
bir hafta kala, ABD’nin yeni başkanı Trump, geçen Aralık ayında, kendi
ülkesi dahil 175 ülkenin imzaladığı, karbon gazı salınımını azaltmayı öngören
“Paris İklim Anlaşması”ndan çekildiğini açıkladı. Bu çekilme, uluslararası
şirketlerin doğanın dengesini bozmaya devam edeceğinin yani çevre konusundaki
büyük devlet sorumsuzluğunun süreceğinin göstergesidir. Çevre sorunu, doğal
yaşamın sürdürebilirliğini tehlikeye sokan bir boyuta ulaşmıştır. Isınmanın yol
açtığı iklim değişiklikleri ve kirlilik, bölgesel ya da ülkesel düzeyden
çıkmış, evrensel nitelik kazanmıştır. Çeşitleri çoğalmıştır. Su, hava ve toprak
kirliliği, nükleer kirlenme, manyetik kirlilik (iletişim karmaşası), uzay
kirliliği, enerji kirliliği, düzensiz kentleşme, gürültü, küresel ısınma,
aşınım (erozyon), virütik atıklar, endüstriyel ve kimyasal kirlilik olarak,
yaşamın tüm alanlarına yayılmıştır.
Doğal
Kaynaklar Tükeniyor
Çevre kirliliğinin gerçek boyutunu bilenler ve buna tepki
gösterenler, bugün için ne yazık ki azınlıktadır. İnsanların büyük bölümü,
içinde yaşadığı doğal ortamın kendilerine sunduğu yaşam olanakları konusunda,
herhangi bir bilgiye sahip değildir. Paranın tek değer olduğu çarpık toplumsal
ilişkiler içinde, yaşamı olanaklı kılan doğal kaynaklar, sürekli olarak tüketiliyor.
Kirlilik, doğanın kendisini yenilemesine olanak vermeyecek kadar yoğunlaşarak
yaşamın dengesini bozuyor ve insanlığın geleceği için tehlike yaratıyor.
Çevre sorunları, sanayi devrimiyle başladı ve sermayenin
dünyaya yayılması oranında küreselleşti. Sermaye dışsatımının yoğunluk
kazandığı Yeni Dünya Düzeni dönemi, çevre kirliliğinin de en üst evresi
oldu.
20.Yüzyıl ve Yoğunlaşan Çevre
Kirliliği
20.Yüzyıl’a girerken sanayileşen ülkeler mal ve sermaye
ihracını yoğunlaştırarak dünyaya açıldı. Değişik ülkelerde satış acentalarının
yanında fabrikalar kurmaya başladılar. Çevre sorunlarını başka ülkelere
taşıdılar.
2. Dünya Savaşı sonrası uygulanan ‘Yeni Dünya Düzeni’
politikaları, sermaye dışsatımını yoğunlaştırdı. Üretim ve tüketim
artışlarındaki yoğunlaşma, kaçınılmaz olarak çok yönlü çevre sorunları yarattı.
Dünyanın hemen her yerinde ama özellikle yabancı sermaye yatırımı alan
azgelişmiş ülkelerde, doğal çevre önemli oranda tahrip edildi.
Şirketler
ve Kirlilik
Küresel düzenin çevreyle ilgili sorumluluğu, dolaysız ya
da dolaylı iki eğilimde odaklandı. Üretim birimlerinin denizaşırı ülkelere
taşınmasıyla, fabrika kurulan yerler, kirlilik oranlarının yükseldiği yöreler
oldu. Çevre korumacılığıyla ilgili yasal eksiklikler ve şirketlerin denetim
dışı kalma isteği, kirliliğin artmasına ve küresel bir boyut kazanmasına yol
açtı. Petrokimya tesisleri, petrol rafinerileri, çelik haddehaneleri ve kirli
kömür kullanımı; çevreyi o denli kirletti ki, kirlilik kimi yörelerde felaket
halini aldı.
İki Yüzlü Politika
Çevre sorunlarının devlet politikalarında yer almayıp
konunun akçalı kaynağı ve yaptırım yetkisi olmayan, sivil toplum örgütlerine kalmasının
nedeni; çevrenin korunmasıyla şirket çıkarları arasındaki çelişkidir. Hükümet
yetkililerinin gözünde çevre örgütleri; yapmayacakları işleri havale ettikleri,
sınırlandırılmış eylemlerine göz yumdukları ve ciddiye almadıkları
kuruluşlardan başka bir şey değildir.
İngiltere, Hollanda, Belçika ve İsviçre; Kuzeydoğu
Atlantik’e, İspanya kıyılarının açığındaki uluslararası sulara düzenli olarak
atık bırakmaktadır. Bu ülkeler, Atık Konvansiyonu’nun 1983 yılında aldığı kararları, dinlemeyeceğini açıkladı ve
atık atmayı sürdürdü.1 Oysa bu ülkeler, yayınladıkları hükümet
bildirilerinde çevre sorunlarına büyük önem verdiklerini, bu yöndeki çabaları
desteklediklerini açıklayıp duruyorlar.
Çevreyi
Gelişmiş Ülkeler Kirletiyor
Dünya ekonomik etkinliğinin yüzde 82,7’si, en zengin
yüzde 20 ülke tarafından gerçekleştiriliyor. Bu oran en yoksul yüzde 20 ülkede,
yalnızca yüzde 1,4’dür. Dünya nüfusunun yüzde 40’ını oluşturan üsttekiler, dünya ekonomik faaliyetinin
yüzde 94,4 ünü gerçekleştirirken; alttaki
yüzde 60 nüfusun dünya ekonomisindeki payı yalnızca yüzde 5,6’dır.
Tüm dünya ülkelerinin yüzde 11’ini oluşturan OECD
ülkeleri, Dünya metal üretiminde; alüminyumun yüzde 60’ını, bakırın yüzde
58’ni, kurşun’un yüzde 55’i nikel’in yüzde 65’ini, kalayın yüzde 56’sını
tüketiyor.2
Sera
Gazları ve Atmosfer
Dünyadaki tüm canlıların yaşam ortamını oluşturan küresel
örtü atmosfer, ciddi bir kirlenme içindedir. Sera gazları ve ozon tabakasının
incelmesine yol açan kimyasallar, iklim değişmelerine ve asit yağmurlarına yol
açarak, atmosfer içinde yayılıyor. Kirlilik kaynağının yeri, bir anlamda artık
önemini yitirmiştir. Ülkeler kendi atığının ağır bedelini tüm dünyaya
ödetmektedir.
Havadaki kirletici maddelerin yüzde 62,2 si, tüm dünya
ülkelerinin yüzde 12,7 sini oluşturan 24 gelişmiş ülke kaynaklıdır. Atmosfere
yayılan Karbon Monoksit’in yüzde 71,5’ni, Sülfür Oksit’in yüzde 58,5’ini,
Nitrojen Oksit’in yüzde 55,8’inin sorumluluğu bu ülkelere aittir.3
Dünya nüfusunun yüzde 11’ini oluşturan 4 ülkenin (ABD, Almanya, Japonya ve
Rusya) dünya kirlenmesindeki payı yüzde 41,7 dir.4
Eksoz
Gazları ve Otomobil
Dünya üzerindeki tüm otomobillerin yüzde 80,2’si OECD
ülkelerine aittir5 ve egzoz gazlarının zararlı etkilerinin,
araçların kullanıldığı ülkeyle sınırlı kalmadığı bilinmektedir. Bu tür zehirli
gazlar iklime bağlı doğal etkilerle, ülkeden ülkeye geçmekte ve bütün dünyaya
yayılmaktadır. Hiçbir ülke artık kendi doğal ortamını kirlilikten uzak tutma
olanağına sahip değildir. Dünyanın atmosferi tek ve onu bölmek olanaklı değil.
Gelişmiş ülkeler, ileri teknolojik ürünlerle birlikte 70
bin ayrı tür kimyasal madde üretmektedir. Büyük bölümü iyi denetlenmeden
kullanıma sunulan bu maddeler nedeniyle, ağır çevre sorunları ortaya çıkmakta
ve canlıların yaşamı tehlike altına girmektedir.6 Tehlikeli atığın
yüzde 90’ı, gelişmiş ülkelerde üretilmektedir.7
“Tüketim Çılgınlığı” ve Çevre
Gelişmiş ülke kaynaklı ticari yoğunlaşma, doğal olarak
çılgınlığa varan bir tüketim salgınına yol açtı. Başta ABD olmak üzere gelişmiş
ülkeler, büyük bölümü atığa dönüşen ve çevre kirliliğine yol açan tüketimin
anavatanı durumuna geldi.
ABD’deki tüketim fazlalığı dünyanın kirlenmesinde önemli
yer tutmaktadır. Abartılı tüketim nedeniyle, ABD’de doğan bir bebeğin dünya
kirliliği için; İtalya’da doğandan 3, Hindistan’da doğandan 35, Kenya’da
doğandan 140, Haiti’de doğandan 280 kat daha çok atık oluşturduğu
açıklanmıştır.8
Dünya nüfusunun 1/20’sini oluşturan ABD, dünyanın toplam
enerjisinin 1/4’ünü tek başına tüketiyor. Atmosfere salınan karbondioksidin
yüzde 22’sine kaynaklık ediyor.9
Çölleşme
Bugün, dünya topraklarının yüzde 29’u az, orta ya da
yüksek düzeyde çölleşme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Yüzde 6’sı ise aşırı
düzeyde çölleşmiş durumdadır. Her yıl; 6 milyon hektar arazi çöle dönüşüyor10,
21 milyon hektar arazi gelir getirmez duruma geliyor11, 11 milyon
hektar tropikal orman yok oluyor.
Dünyada her otuz yılda; Suudi Arabistan’ın yözülçümü
kadar toprak çölleşmekte, Hindistan’ın yüzölçümü kadar tropikal orman yok
olmaktadır.12
Zehirle Yaşamak
Mexico City’de aşırı hava kirliliği nedeniyle, doğan her
çocuğun kanında fiziksel özürlü olmasına yetecek kadar kurşun bulunmaktadır.
Dünyadaki akarsuların yüzde 10’u, canlı yaşayamayacak düzeyde kirlenmiştir.
Okyanuslara, her yıl, 6,5 milyon ton çöp dökülmektedir. Ozon tabakası
incelmesi, sürmektedir. Bunun sonucunda kuraklık, iklim değişmeleri gündeme
gelmiştir; deri kanserinin diğer kanser türleri içindeki payı yüzde 26’ya
yükselmiştir.13
Çevre kirliliğinin neden olduğu, çocuk doğum travması ve
oksijensizlik, akut solunun enfeksiyonları, yetersiz beslenme ve ishal gibi
nedenlerle yılda 15 milyon çocuk ölmektedir.14
Canlı
Türleri Yok Oluyor
Bilim adamları 100 bin yıl önce, her bin yıl içinde 0,8
adet memeli hayvan türünün yok olduğunu varsayıyor. 1600-1980 arasındaki 380
yılda 17, 1980-2000 arasındaki 20 yılda 145 memeli türü yok oldu.15
Memeliler, 100 bin yıl önce Buzul Çağı koşulları ve doğal
nedenlerle yok olurken, özellikle son yirmi yılda, denetimsiz endüstrileşme,
çevre kirliliği ve Habitat bozulması gibi insan eylemlerine bağlı nedenlerle
yok oluyorlar. Ayrıca, yok olanlar yalnızca canlı türleri değil. 20.Yüzyılda
yaklaşık 30 000 bitki türü yok oldu.16
Kendini Yok Etmek
Bir saatte 3000 dönüm, dakikada 50 dönüm orman insanlar
tarafından yok ediliyor. Dünyanın akciğerleri konumundaki tropikal ormanlar
önemli oranda tahrip edilmiş durumda. Bu ormanların 260 hektarında 700 çeşit
ağaç, 1500 tür çiçekli bitki, 125 tür memeli hayvan, 400 çeşit kuş türü, 100
çeşit sürüngen, 60 tür su hayvanı, 150 çeşit kelebek ve sayısız böcek türü
ortadan kalkmak üzere.17
Madagaskar’da, 20. Yüzyıl’ın ortalarına dek, 12 000 bitki
türü ve yaklaşık 190 000 hayvan türü vardı ve bunların en az yüzde 60’ı adanın
doğusundaki orman içinde ve endemik (o yöreye özgü) özellikteydi.
Bu ormanın bugün yüzde 93’ü yok edilmiş durumdadır.
Buradaki özgün türlerden en az yarısı yokolmuş ya da yokolma noktasına
gelmiştir.18 Orta Afrika’daki Malawi Gölü, 500’ü aşkın balık türü
barındırmakta ve bunların yüzde 99’unun endemik olduğu bilinmektedir. Bugün
gölde 173 tür balık kalmıştır ve bunların ancak yüzde 10’undan azı endemiktir.19
Dünya üzerindeki canlılardan; balıkların yüzde 65’i,
omurgasızların yüzde 60’ı, kuşların yüzde 42’si, memelilerin yüzde 65’i ve bitkilerin
yüzde 45’i; bugün yoğun ve yoğun olmayan biçimde yok olma tehlikesi altındadır.20
Reis Seattle’ın Verdiği Ders
Duwarmish Kızılderilileri’nin
reisi Seattle, 1857 yılında ABD Başkanı Franklin Pierce’e yazdığı
mektubun başında şöyle söylüyordu; “Washington’daki büyük başkan
topraklarımızı satın almak istediğini bildiren bir haber yollamış. Dostluktan
söz etmiş Büyük başkan... Ama biz, sizin bizim dostluğumuza ihtiyacınızın
olmadığını biliriz. Biz onun isteğini düşüneceğiz. Zira eğer satmaya razı olmazsak,
belki o zaman beyaz adam tüfeğiyle gelecek ve bizim topraklarımızı zorla
alacaktır. Gökyüzünü nasıl satın alabilirsiniz? Ya da satabilirsiniz? Ya
toprakların sıcaklığını? Havanın taze kokusuna, suyun pırıltısına sahip olmayan
biri onu nasıl alabilir? Bu topraklar benim ve halkım için kutsaldır. Yağmur
sonrası ışıldayan her çam yaprağı, denizi kucaklayan kumsallar, karanlık
ormanların koynundaki sis, vızıldayan bir böcek, bu dünyanın her bir parçası,
halkım için kutsaldır... Yeni doğan bir çocuğun kalbinin atışını sevdiği gibi,
size bu toprakları sattığımız zaman, siz de onları bizim sevdiğimiz gibi
seviniz. Onlarla bizim ilgilendiğimiz gibi ilgileniniz. Onları bugün bulduğunuz
gibi hatırlayınız. Ve tüm gücünüzle, ruhunuzla ve kalbinizle onları çocuklarınız
için koruyunuz. Ve Tanrı’nın hepinizi sevdiği gibi, siz de doğayı seviniz...”21
DİPNOTLAR
1 “Ortak
Geleceğimiz” Dün.Çev.Kalk.Kom., Tür.Çev.Sor.Vak.Yay., 3.Bas., sf.329
2 “Değişimin
Gündemi-Gündem 21 ve diğer Rio Anlaşmalarının Popüler Metinleri” Michael
Kerating UNEP Türkiye Kom.Yay., sf.18-27
3 a.g.e.
sf.43
4 “Çevreyi
Kim Kirletti” O.I.Türköz Standart Der.-Çevre Özel S., Mayıs 1995, sf.42 ak,
İ.Gökdayı “Çevrenin Geleceği” T.Çev.Vak.Yay., sf.123-127
5 “Çevrenin
Geleceği” Türkiye Çevre Vakfı Yay., sf.191
6 a.g.e.
sf.111
7 “Ortak
Geleceğimiz” Dün.Çev.Kalk.Kom., Tür.Çev.Sor.Vakfı.Yay., sf.279
8 “To
Many Rich Folks” Poul Ehrlich-Anne H.Ehrlich, Populi Mart 1989, sf.25 ak.R.J.Barnet-J.Cavanagh
“Küresel Düşler” Sabah Kit., sf.137
9 “Çevrenin
Geleceği” İ.Gökdayı Türkiye Çevre Vakfı Yay., sf.73 ve 119
10 UNEP
op.cit. ak. a.g.e. sf.61
11 a.g.e.
sf.166
12 World Resources Institule/International
Institute for Environment and Development, Word Resources 1986 (New York: Basıc
Books, 1986) ak. Dün.Çev.Kalk.Kom., “Ortak Geleceğimiz”
Tür.Çev.Sor.Vak.Yay., 5.Bas., sf.61
13 “Yeşil
Yönetim” Marian K.Prokop, Tür.Çev.Vak.Yay., Ank.1994, sf.53-60, ak.İsmail
Gökdayı “Çevrenin Geleceği” Tür.Çev.Yay., 1997, sf.72-73
14 “Değişimin
Gündemi-Gündem 21 ve Diğer Rio Anlaşmalarının Populer Metinleri” Michael
Kearting, UNEP Türkiye Komitesi Yay., sf.33
15 “Biyolojik
Çeşitlilik” Mine-Fikret BERKES, Genişletilmiş 2.Baskı Tür.Çev.Vak.Yay.,
Ank.1992, sf.9 ak. İ.Gökdayı Tür.Çev.Vak. Yay., sf.145
16 “Doğanın
En Vahşi Yaratığı İnsan mı?” Münir Yükselmiş Çev.ve İn.Der., S:15, sf.59,
ak.İ.Gökdayı “Çevrenin Geleceği” T. Çev.Vak.Yay., sf.110
17 a.g.e.
sf.111
18 “Madagaskar’da
Biyolojik Muhafaza Sorunları” D.Bramwell Academic Press, Londra 1979 ak.
a.g.e., sf.145
19 “Afrika
Göllerinde Balıkların İmhası” D.C. BAREL Nature C:315 PP 1920, 1985 ak.
a.g.e., sf.145
20 UNEP 1992 “Değişimin
Gündemi-Gündem 21 ve Diğer Rio Anlaşmalarının Popüler Metinleri” UNEP
Türkiye Komitesi Yayını, sf.65
21 “Ortak
Geleceğimiz” Dün.Çev.Kalk.Kom., Tür.Çev.Sor.Vak. Yay., sf.60
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder