”Bugünkü okullarda
yetişen gençlere ülke yönetimi teslim edilemez. Biz, laik okullara karşı
imam–hatip okullarını bir seçenek olarak düşünüyoruz. Devletin kilit
mevkilerine yerleştireceğimiz kişileri, bu okullarda yetiştireceğiz” -Cevdet Sunay
TC 5.Cumhurbaşkanı…
”İmam–hatip
okullarında iyi eğitim veriliyor. O çocuklardan zarar gelmez. Türkiye laikliği
dinsizlik olarak anlamış, yanlış tatbikatlar yapmıştır. 1930’lardaki laiklik
anlayışını yanlış olarak görüyorum”.
-Kenan
Evren TC 7.Cumhurbaşkanı…
”Biz dindar ve kindar bir nesil yetiştireceğiz.”
-Recep Tayyip Erdoğan TC
12.Cumhurbaşkanı
”Eğitimin amacı yalnız hükümete memur yetiştirmek değil, ülkede ahlaklı, cumhuriyetçi, devrimci, atılgan, olumlu, giriştiği işleri başarabilecek yetenekte, dürüst, sorgulayıcı, iradeli, yaşamda karşılaşacağı engelleri yenecek güçte, karakter sahibi genç yetiştirmektir”.
Mustafa
Kemal Atatürk TC 1.Cumhurbaşkanı
Eğitimde
Yönetim Devri: İkili Anlaşma
Türkiye, 27 Aralık
1949 tarihinde ABD ile “Türkiye ve ABD Hükümetleri Arasında Eğitim Komisyonu
Kurulması Hakkındaki Anlaşma” adıyla bir ikili anlaşma imzaladı. İsmet
İnönü’nün Cumhurbaşkanı olduğu bir dönemde imzalanan anlaşmanın öne çıkan
özelliği, Türkiye’de kazanılacak ‘Amerikan yanlısı kadroların eğitilme
biçiminin saptanması’ ve ‘bu uğurda yapılacak harcamaların karşılama
yöntemlerinin’ belirlenmesiydi. Anlaşma; Türkiye’den ABD’ne gönderilecek
Türk öğrenci, öğretim üyesi ve kamu görevlileri ile ABD’nden Türkiye’ye
gönderilecek Amerikalı ‘uzman’, ‘araştırmacı’ ve ‘eğitimci’
nin konumlarını belirliyordu.
Anlaşmanın 1.Maddesi şöyleydi; “Türkiye’de, Birleşik
Devletler Eğitim Komisyonu adı altında bir komisyon kurulacaktır. Bu komisyon,
niteliği bu anlaşmayla belirlenen ve parası T.C. Hükümeti tarafından finanse
edilecek olan eğitim programlarının yönetimini kolaylaştıracak ve Türkiye
Cumhuriyeti ile Amerika Birleşik Devletleri tarafından tanınacaktır”.1
Eğitim
Sistemini Belirleyenler
Anlaşma’nın 5. Maddesi, dikkat çekici maddelerden biriydi.
Bu madde, yukarıda açıklanan işleri yapma yetkisinde olan, ‘Türkiye’de
Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu’nun kuruluşunu belirliyordu. 5.Madde şöyleydi:
“Komisyon, dördü T.C. vatandaşı ve dördü ABD vatandaşı olmak üzere 8 üyeden
oluşacaktır. ABD’nin Türkiye’deki diplomatik misyon şefi komisyonun fahri
başkanı olacak ve komisyonda oyların eşit olması halinde kararı, komisyon
başkanı verecektir”.2
ABD Denetiminde Milli Eğitim
1949 yılında imzalanan
‘Türkiye ve ABD Hükümetleri Arasında Eğitim Komisyonu Kurulması Hakkındaki
Anlaşma’, Türk Milli Eğitimi’ni ABD denetimine bırakan süreci başlattı.
Yeni Dünya Düzeni politikalarının, azgelişmiş ülkeler için öngördüğü ‘dinsel
eğitim’ ya da ‘eğitimin dinselleştirilmesi’, bu anlaşmayla geniş bir
boyut kazandı.
Eğitimin birliği, dinsel
eğitimde birliğe kaydı. 12.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “bütün
okullar imam hatip olmalıdır” dedi ve dediğini Harp Okulları dahil bütün
okullarda uygulattı.
Milli Eğitim Bakanlığı, milli eğitim bakanlarının bile
inisiyatifinin olmadığı bir kurum haline geldi. 1949’dan bugüne dek, binlerce
Türk, Amerika’ya ‘eğitilmek–etkilenmek’ için gitti, yüzlerce Amerikalı
da Türkiye’ye ‘eğitmek–etkilemek’ için geldi. Amerika’ya gönderilen
Türklerin hemen tümü Türkiye’ye döndüklerinde üst düzey görevlere getirildi.
Amerika Birleşik Devletleri’nde eğitim gören insanların
büyük bölümü, Amerikan yanlısı tutum izlediler. Yetkilerini, Atatürkçü,
yurtsever kadroları etkisizleştirerek tasfiye etme yönünde kullandılar.
Amerika’da eğitim görmek bürokrasi, siyaset ya da medyada yükselmenin aracı
haline geldi.
Eğitim
Bakanlığı'ndaki Amerikalılar
Milli Eğitim
Bakanlığında, çalışmalarını ‘etkin’ bir biçimde sürdüren; personel
politikalarından ders programlarına, imam–hatip okulu açılmasından Yüksek İslâm
Enstitüleri’nin yaygınlaştırılmasına dek pek çok konuda stratejik kararlar “önerebilen”;
“Milli Eğitimi Geliştirme” adlı bir komisyon vardır. 1994 yılında 60
personeli olan bu komisyonda çalışanların üçte ikisi Amerikalıydı.
Komisyonun başında L.Cook adlı bir Amerikalı
bulunuyordu. L.Cook’tan ayrı olarak adı Howard Reed, ünvanı ‘Milli
Eğitim Bakanlığı Bağımsız Başdanışmanı’ olan, bir başka ‘etkin’ Amerikalı
daha vardı.3
Eksilmeyen
İlgi
Amerikalıların Türk
Milli Eğitimi’ne 1949’dan beri süregelen ilgisi 69 yıldır hiç eksilmedi.
Demokrat Parti, Köy Enstitüleri’ni kapatırken, AKP yatılı bölge okullarını ve
askeri liseleri ortadan kaldırdı. İnönü dönemi dahil bugüne dek yönetime
gelen bütün partiler ve darbeler dahil sürekli imam hatip açtı. Bugün bu
okullarda 1,3 milyon öğrenci okuyor.
“Vakıf üniversitelerinden”
yabancı dilde eğitime, ortaöğretimden 4+4’lere dek; yaratılan kaos ortamında,
paralı duruma getirilen Türk Milli Eğitimi bugün, altından kalkılması güç bir
karmaşa içine girmiştir. Öğrenciler, birşeyler öğrenmek için değil adeta
öğrenmemek için eğitilmektedir.
Köy
Enstitüleri ve İnönü
Köy enstitülerinin
kurulmasını istekle desteklemiş olan İsmet
İnönü’nün, bu okulların ortadan kaldırılmasına neden gözyumduğu ve
imam-hatip okul ve kurslarının açılmasına bu denli kolay nasıl izin verdiği,
yeterince açığa çıkmamış bir konudur. Eğitimdeki bu köklü politika
değişikliğinin nedeni kuşkusuz ABD ile girilen ilişkiler ve yapılan ikili
anlaşmalardır.
Bunun kanıtı İsmet
İnönü’nün sözleridir. İnönü,
günlük notlarından oluşan ‘Defterler’
adlı kitapta, Amerikalıların imam hatip açtırmada çok ısrarcı olduklarını ve
okulları bitirenlerin harp okullarına alınmasını istediklerini açıklar. İnönü, bu açıklamada şunları
söylemiştir: “Amerikalılar, imam
hatip mezunlarını Harbiye’ye almamızı söylediler. Bunu Sultan Abdülhamit ordusuna
dönüş sayarım... Oldu bitti yaptırmayacağız”.4
Ecevit, Erdoğan ve İmam Hatipler
İsmet İnönü,
İmam ve hatip mezunlarının Harp Okulları’na girmesine onay vermedi ama bu işi
CHP’deki ardılı Bülent Ecevit yaptı. Ecevit Başbakanlığı
döneminde İmam-Hatiplilerin Harp Okullarına girmesini sağlayan yasa çıkarttı
ancak Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk yasayı veto etti.
15 Temmuz darbe girişimini bir fırsat olarak gören Recep
Tayyip Erdoğan, imam hatip mezunlarına subaylık yolunu açmakla kalmadı,
Harp Akademisini ve askeri liseleri kapattı, Harp Okullarını imam hatiplilerin
de gireceği üniversite haline getirdi.
Devleti
Teslim Alanlar
İmam hatipliler, o
dönemde harp okulların giremediler. Ancak, Ecevit’in çıkarttığı yasadan yararlanarak;
hukuk ve siyasal başta olmak üzere hemen tüm üniversitelere, çoğu kez sınav
soruları çalınarak kitle halinde girdiler. Hakim, Vali ve polis oldular. Harp
okullarına, başka bir yoldan, Fetullah’ın okulları kullanılarak alındılar.
Türk Ordusu, İnönü’nün söylemiyle, ‘Abdulhamit ordusu haline’ getirildi.
Dinci siyaseti orduya sokarak ilerde bitmeyen çekişme ve çatışmalara yolu
açılmış oldu. Devlet, Cevdet Sunay’ın
söylediği gibi bunlara teslim edildi.
70’li yıllarda,
ulusçulukla herhangi bir ilgisi olmayan ‘milliyetçi-mukaddesatçı
gençler’, eğitim enstitülerine dolduruldular. Bunların büyük çoğunluğu,
dört aylık hızlandırılmış kurslarla
öğretmen oldular.
Atatürk’ün çok önem verdiği, eğitimin
birliği ilkesi, yasa yürürlükte olmasına ve bu yasayı uygulamakla yükümlü
olan siyasiler ortalıkta
dolaşmasına karşın, eylemsel olarak ortadan kaldırıldı. Durumdan rahatsız olan
insanlarımız, gelinen noktanın gerçek nedenlerinin; Amerikalıların Türk Milli
Eğitimi’ne 69 yıldır el koymasına dayandığını göremedi. Dini araç olarak
kullanılmasını, partilerin oy
kaygısıyla verdikleri ödün sandı.
DİPNOTLAR
1 “İkili
Anlaşmaların İç Yüzü” Haydar Tunçkanat, Ekim Yay., sf.44–45–48
2 a.g.e. sf.44-45
3 Mustafa Balbay
Cumhuriyet Haziran 1994 ak. Emin Değer “Düşünce Özgürlüğü Çıkmazı” Tekin
Yay. 1995, sf.175
4 “ABD Ziyareti ve İnönü” Prof. Türkkaya Ataöv, Cumhuriyet, 30.12.2003
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder