Birinci
Meclis’te, tutanakların tutulması başlı başına bir sorundu. Yazıcı eleman eksikliği
yanında ana sorun kağıt yokluğuydu. Meclis tutanakları; dilekçe kağıtlarına,
mektup kağıtlarına, hatta kese kağıtlarına yazılıyordu. Mustafa Kemal, meclis çalışmalarını tarihe taşıyacak tutanak
yazıcılığına büyük önem veriyordu. Kağıt sıkıntısını hiç unutmadı. Kitaba ve
okumaya önem veren yapısıyla, kağıdı uygarlığın ölçütü olarak görüyordu. Kağıt
konusunu ilk çözülecek sorunlar içine aldı ve kurtuluştan sonra kağıt sanayisi
kurmayı başardı. Cumhuriyet;
Kocaeli, daha sonra Dalaman ve Balıkesir’de açtığı fabrikalarla kendine yeter
hale geldi. Ancak, fabrikaların tümü 2000’den sonra satıldı ve kapatıldı. Türkiye’de
bugün herhangi bir kağıt üretimi yok. Gereksinim tümüyle dışarıdan
karşılanıyor. Dolar kurundaki hızlı değişim, kağıtla ilgili bütün alanları
olumsuz etkiledi. Gazeteler ve kitap yayıncıları güç duruma düştü. Yayınevleri
iş yapamaz duruma geldi.
Kağıt ve
Uygarlık
Uygarlık gelişiminin temelinde eğitim, eğitimin
temelinde de kitap ve kağıt vardır. Kitaba, kağıda, matbaaya ve kütüphanelere
verilen önem, uygarlaşmanın göstergesidir.
Antik Çağ’da; Mısırlılar papirüs’ü, İranlılar tirşe’yi (hayvan derisi), Bergamalılar parşömen’i, Persler bambu örgüsü’nü kağıt olarak kullandılar.
Çinliler M.S.2. yüzyılda kağıdı, bol ve ucuz olarak üretilen bir sanayi ürünü haline
getirdiler. Dut ağacı elyafı, eski paçavralar ve kenevir artıklarından kağıt
yaptılar.
Kısa bir süre sonra Türkler, ipek elyafından elde
ettikleri hamuru tokmaklayarak kakat ya
da kakaç adını verdikleri daha
nitelikli kağıt üretmeyi başardılar. Kakat
sözcüğü, daha sonra kağıt olarak
Arapça ve Farsça’ya yerleşti.1
Kağıt yapımının en ucuzu olan Çin yöntemiyle, 7.ve
8. yüzyıllar’da Semerkant’da bol miktarda kağıt üretiliyordu. Üretim teknikleri
ve kağıt hamuru formülleri, Abbasi Halifesi Harun Reşit döneminde (793) Türkler tarafından Bağdat’a, 11.
yüzyıl’da Sicilya’yı ellerinde bulunduran Araplar tarafından İtalya’ya
götürüldü. 14. yüzyılda Avrupa’ya buradan yayıldı.
Kağıt imalatı ve kitap basım tekniklerinin Pekin, Semerkant, Bağdat ya
da Şam’da gelişmiş olması; yalnızca teknolojik ilerlemenin değil, onunla
birlikte bilime ve eğitime verilen önemin doğal sonucuydu.
Osmanlı’da
Kağıt
Osmanlı İmparatorluğu’nun gerileme döneminde, her
alanda olduğu gibi kitap ve kağıt konusunda da tam anlamıyla bir çöküş yaşandı.
Sayıları onbinleri bulan ve dini kitap yazan el yazıcıları (hattatlar),
matbaayı yasaklattılar, kağıt üretimini geliştirtmediler.
20. Yüzyıla gelindiğinde, koskoca imparatorluk neredeyse kağıtsız, bağlı
olarak kitapsız bir ülke haline gelmişti. Gereksinim duyulan az miktardaki kağıt
tümüyle Avrupa’dan geliyordu.
Birinci
Meclis veTutanaklar
Kurtuluş Savaşı; yapımı henüz bitmemiş
bir binada, memur olarak lise öğrencilerinin çalıştığı ve milletvekili
sıralarının Ankara Lisesi’nden getirildiği bir binadan yönetildi.2 Birçok
akşam, ‘bir kahveden ödünç alınan’3 petrol lambalarına gaz
bulunamadığı için, Meclis mum ışığında çalışıyor, milletvekilleri sabahlara dek
süren ‘ateşli tartışmaları’, birbirlerini tam olarak görmeden yapıyordu.4
Meclis tutanaklarının tutulması başlı
başına bir sorundu. Yazıcı eksikliği yanında ana sorun kağıt yokluğuydu. Mustafa Kemal, meclis
çalışmalarını gerçeği yansıtarak tarihe taşıyacak tutanak yazıcılığına büyük
önem veriyordu. Bu nedenle, kağıt yokluğunun sıkıntısını en çok o çekmişti.
Meclis tutanakları; dilekçe
kağıtlarına, mektup kağıtlarına, hatta kese kağıtlarına yazılıyordu.
Kağıt yoksunluğu nedeniyle çekilen sıkıntıyı hiç
unutmadı. Kitaba ve okumaya önem veren yapısıyla, kağıdı uygarlığın ölçütü
olarak görüyordu. Kağıt konusunu ilk çözülecek sorunlar içine aldı ve
kurtuluştan sonra kağıt sanayisi kurmayı başardı.
1933 yılında yürürlüğe sokulan, Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nda kağıt ve karton fabrikalarının
kurulması öngörüldü. Önce bir kağıt fabrikası kurulacak, ardından ikinci kağıt
fabrikası ile selüloz fabrikası yapılacaktı. Bu iş için, Sümerbank’ta, kağıt
sanayisinin simge ismi Mehmed Ali
Kağıtçı görevlendirilmişti.5
İlk fabrikanın temeli, 14 Ağustos 1934 tarihinde İzmit’te atıldı ve
yirmi ay sonra 18 Nisan 1936’da Cumhuriyet ilk kağıdını üretti. Bu fabrika, uzun
yıllar Türkiye’nin kağıt ihtiyacını karşıladı.6
Engelleri Aşmak
Milli kağıt sanayinin kurulması
kolay olmamış, birçok engelle karşılaşılmıştı. Önce, TEKEL’in karton gereksinimini
karşılamak için basit bir fabrika kurulması kararlaştırılmıştı. Ancak, ihalenin
yapılacağı gün Maliye Bakanlığı her nedense ihaleyi durdurmuştu. Konu, 1932’ye
dek gündeme getirilmemiş, Atatürk’ün
müdahalesine kadar uyutulmuştu. Sanayileşme
Planı’na onun direktifiyle alınmıştı.
SEKA DERGİSİ, 1991 yılındaki 31. Sayısında, bu konuda şu
bilgiyi vermiştir; “Atatürk, kağıt
konusunun ele alındığı Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık ederken elinde, Mehmed
Ali Kağıtçı’nın ‘Selioz ve Kağıt’ adlı kitabı vardı. Kitabın ilk sayfalarının
ara başlığı şudur: Selülöz sanayiinde tüketen değil, üreten olmalıyız. Ve
anlaşılmıştır ki, milli kağıt gerçek, düşünce özgürlüğünün, kültür haysiyetinin
ve milli savunmanın da temel varlıklarından birisidir.”7
Dalaman ve Balıkesir SEKA
1971 yılında Dalaman’da, SEKA bir
fabrika daha açtı. Bu fabrika; kağıt, karton türleriyle selüloz ve kimyasal
mamuller alanında çalışan büyük bir entegre tesisti. Kağıt sektöründe yalnızca Türkiye’nin
değil Ortadoğu ve Balkanlar’ın da en büyük tesisiydi. Günde ortalama 200 ton
kağıt, 130 ton karton, 120 ton kuşe kağıt ve 230 ton sülfat ve viskos selülozu
üretiyordu.8
Viskos selilozu, Dünyada yalnızca 9
tesiste imal ediliyordu ve bu değerli maddenin üretiminde SEKA-Dalaman
Fabrikası üçüncü sıradaydı.9
1981 yılında Balıkesir’de bir fabrika daha açıldı.
Fabrikanın kuruluş maliyeti 198 milyon dolardı. İzmit ve Balıkesir fabrikaları
yerli gazete ve kitap kağıdı üretiyordu. İşletme binaları, 1200 dönüm arazisi,
60 bin metrekarelik kapalı olanlı fabrikası ve 203 lojmanı vardı.
SEKA’nın Talanı
Dünya Bankası (emperyalizm diye
okuyabilirsiniz) SEKA’nın özelleştirme adıyla tasfiye edilmesini ısrarla
istiyordu. Tesisler, bu isteğe uygun olarak önce etkisizleştirildi. İşçi çıkarmaları
yapıldı. Tesisler yenilenmedi ve daha sonra üretime son verildi. Ardından, çok
düşük bedellerle satıldı.
İlk uygulama, Süleyman
Demirel’in Cumhurbaşkanı, Mesut Yılmaz’ın
Başbakan olduğu 1998’de yapıldı. Kocaeli’nde (Gölcük-Kavaklı) SEKA’nın 1600
dönümlük değerli arazisi, üzerindeki doğal varlıklarla birlikte otomobil devi Ford’a bedelsiz verildi.
Demirel temel atma töreninde; “ben böyle yatırımlar için
Çankaya’nın bahçesini bile veririm” dedi. Mesut Yılmaz, yargının verdiği yürütmeyi durdurma kararını kast
ederek; “kuru gürültüye pabuç bırakmadık”
dedi.10
Balıkesir SEKA kâğıt
fabrikası AKP hükümeti tarafından önce kapatıldı. Ardından 2003 yılında satıldı!
Kentin neredeyse içerisindeki yüzlerce dönüm arazisi; binaları, lojmanları,
ambarları, fabrikaları ve makineleri dahil yalnızca 1 milyon 100 bin dolara
yani İstanbul’da ortalama bir daire fiyatına! satıldı.11
Danıştay 13. Dairesi, söz konusu
satışı iptal etti. Alıcı şirketin itirazları sonrasında 5 kez daha iptal kararı
aldı. Danıştay kararında, “Balıkesir SEKA
Kağıt Fabrikası bu rakamlara özelleştirilemez. Kamuya iade edilmelidir” diyordu.
Fabrika iade edilmedi. Üstelik
taksitleri de düzenli ödenmedi.12 Aradan 9 yıl geçti. Hükümet yasal
bir düzenleme yaptı ve “özelleştirme
ihaleleri konusunda yargının verdiği kararlarda son sözü bakanlar kurulunun
söylemesini” kabul etti.
Bakanlar Kurulu, Balıkesir SEKA Kağıt Fabrikası’nı şirkete
verdi. Fabrika kapatıldı. 2018 yılında yeniden üretime başlayacağı duyuruldu.
Üretim hâlâ başlamadı.13
Gelinen Yer
Türkiye’de bugün herhangi
bir kağıt üretimi yok. Gereksinim tümüyle dışarıdan karşılanıyor. Dolar
kurundaki hızlı değişim, kağıtla ilgili bütün alanları olumsuz etkiledi.
Gazeteler ve kitap yayıncıları güç duruma düştü.
Kağıt maliyetleri sürekli artıyor, fiyatı saat başı değişiyor.
Kağıt fiyatları 2 yıl içimde iki katına çıktı. Kitap kağıdının da tonu bir ay
içinde 750 Euro’dan 900 Euro’ya yükseldi. Hem maliyet hem de kur arttı.14
Emperyalist Saldırı
Dünya Bankası aracılığıyla SEKA’ya yöneltilen saldırının
nedenini en güzel SEKA’nın kendisi açıkladı. SEKA Dergisi’nin 1991 yılında yayınlanan 37. Sayısında şu saptama
yapılmıştı; “Kağıt ve Selüloz Sanayinin
kuruluşunu, diğer herhangi bir fabrikaya benzetmek hatadır. Emperyalizm, düşünceyi
ve dili sonsuzlaştıran kağıdı ‘ithal maddesi’ olarak bıraktığında; ülkelerin
geleceğinin, ordusunu silahsız bırakmaktan farksız olacağını elbette biliyordu.
Bu nedenledir ki, selüloz ve kağıt sanayinden yoksun bir Türkiye düşünenler, gerçek
bağımsızlığın anlamını bilmeyen inanç yoksunu kişilerdir...”15
DİPNOTLAR
1 “Kitap Kıyımı” Yalçın Kaya,
Tiglat Matbaacılık, 2001, sf. 50
2 “İlk
Meclis”,
Prof. Dr. H. Veldet Velidedeoğlu,
Çağdaş Yay, 2. Baskı, sf.15
3 “Atatürk”Lord
Kinross, Altın Kitap Yay. İst., 1994 sf.262
4 “İlk
Meclis” Prof. H. V.
Velidedeoğlu Çağdaş Yay., 2. Baskı,sf 12-13-15
7 SEKA
Dergisi, Temmuz-Ağustos 1990, Sayı:31, akt.; Yalçın Arslan, https://www.aydinlik.com.tr/izmitliler-saatini-seka-ya-gore-ayarlardi-turkiye-agustos-2018
15 SEKA DERGİSİ, Temmuz-Ağustos 1991, Sayı:37,
akt.;Yalçın Arslan,https://www.aydinlik.com.tr/izmitliler-saatini-seka-ya-gore-ayarlardi-turkiye-agustos-2018
Kocaeli gölcük seka Ford firmasına satıldı yazıyor.Balıkesir seka fabrikası kime satılmışdı.Niçin belirtilmemiş.
YanıtlaSilYazıyı dikkatli oku Unknow. ‘Gölcük Seka Ford’a satıldı’ demiyor. ‘Arazisisi Ford’da bedelsiz verildi’ diyor.
YanıtlaSilDalaman kağıt fabrikasınin satışına karşı yapılan mitinge hepbirlikte katılmıştık metin abi gözümüzün içine baka baka sattılar.
YanıtlaSil