TEKEL, tümünü kimsenin alamayacağı kadar büyük olduğu
için parçalara ayrılarak satıldı. İlk satış alkollü içkiler bölümünde oldu. 16
alkollü içki işletmesi, stokları ve tüm varlıklarıyla 2004 yılında 292 milyon
dolara satıldı. Satış bedeli çok düşüktü. Alıcı firma, şirketi 2 yıl sonra
yüzde 270 karla 810 milyon dolara sattı. Yeni alıcı, Texsas Pasific Group
adlı Amerikan ortak girişimiydi. Texsas Pasific, şirketi 5 yıl kullandı
ve 2011 yılında İngiliz Diageo şirketine tam 2,1 milyar dolara sattı.
TEKEL’i
‘Çöpüne Kadar satmak’
Devlet Bakanı Eyüp
Aşık, 1998 yılında; “Tekel’in çöpüne
kadar herşeyini satacağız. Bana göre tek çöp bırakılmamalıdır” demişti.1
TEKEL bu açıklamadan
sonraki 10 yıl içinde ‘çöpüne kadar’ gerçekten
satıldı. Yapılanlara satış yerine ‘ortadan
kaldırma’ demek gerekirdi çünkü TEKEL satılamayacak kadar büyük ve değerli
ulusal bir varlıktı. Kurulup güçlenmesi için güçlüklerle dolu yüz yıllık bir
mücadele gerekmişti. Devlete gelir sağlıyor, onbinlerce kişiye iş veriyordu. Muazzam
büyüklükte mal varlığına sahipti. Onlarca çeşit ürün üreten fabrikaları,
depoları ve ürün stokları vardı.
TEKEL, ‘çöpüne kadar’ satıldı. Bunu, bir işgal kuvveti değil, adları
ve ünvanları ‘Türk’ olan işbirlikçiler, yaptı.
Bugün, Türkiye’de Türk
sigarası satılmıyor. Yabancı markaların bir türlü rekabet edemediği Türk sigarası
‘yasaklanmış’; raflar pahalı yabancı markalarla dolu. Binlerce TEKEL çalışanı işlerinden
çıkarılmış. Türk köylüsü dünyaca ünlü Türk tütününü ekemiyor. Eyüp Aşık ve onun söyleminin izinden
giderek, TEKEL’i tasfiye edenler, ‘iyi
bir iş yapmanın huzuruyla’ aramızda yaşıyorlar.
Türkiye’de, tütünün Osmanlı’da başlayan ve onlarca yıl
süren acılı bir geçmişi vardır. Cumhuriyet’le durdurulan bu geçmişi bilmek, TEKEL’in
nasıl yaratıldığını ve nasıl yok edildiğini unutmamak gerekiyor. Türkiye’nin
yeniden bağımsız bir ülke haline getirilmesi mücadelesinde bu bilgiler gerekli
olacaktır.
Altın
Yumurtlayan Tavuğu Kesmek
TEKEL, her yıl yüksek kar eden ve hazineye önemli oranda
kaynak aktaran bir kamu iktisadi kuruluşuydu. Dünya Bankası, uzun süreden beri
gözlerini TEKEL’e dikmiş satılmasını istiyordu. TEKEL, bu isteğe uyularak özelleştirme
adıyla ve yabancılara verilerek ortadan kaldırıldı.
Hazine
Müsteşarlığı’nın verilerine göre, TEKEL’in de içinde bulunduğu KİT’ler
1998 yılında 10 katrilyon 559 trilyon lira (39,8 milyar dolar) gelir elde etmişti. 376.4 trilyon liralık (1,4 milyar dolar) görev
zararları (bilerek yapılan yurt yararına harcamalar) ve tüm giderler
düşürüldükten sonra 1 katrilyon 144 trilyon lira (4,3 milyar dolar) net kâr sağladılar.2 Bu
işletmelerin tümü, bugün satılmış durumdadır.
TEKEL’in yalnızca 1997 yılı karı, 15.2 trilyon liradır.3 Aynı yıl, İstanbul Kurumlar
Vergisi birincisi olmuştur. Vergi ödemede Türkiye düzeyinde her zaman
ilk onda yer almıştır.4
Talan ve Tasfiye
TEKEL, tümünü kimsenin alamayacağı kadar büyük olduğu
için parçalara ayrılarak satıldı. İlk satış alkollü içkiler bölümünde oldu. 16
alkollü içki işletmesi, stokları ve tüm varlıklarıyla 2004 yılında 292 milyon
dolara satıldı. Satış bedeli çok düşüktü. Alıcı firma, şirketi 2 yıl sonra
yüzde 270 karla 810 milyon dolara sattı. Yeni alıcı, Texsas Pasific Group
adlı Amerikan ortak girişimiydi. Texsas Pasific, şirketi 5 yıl kullandı
ve 2011 yılında İngiliz Diageo şirketine tam 2,1 milyar dolara sattı.5
Devletin çok düşük bir bedelle elden çıkardığı TEKEL’in
alkollü içki bölümü birkaç yıl içinde aracılara tam 1 milyar 808 milyon dolar
emeksiz kar sağlamıştı. Bu satış, özelleştirme denilen talanın boyutunu
gösteren çarpıcı bir örnekti.
Sigarada Yapılan
Yabancı sigara şirketleri, Türkiye’de Türk tütünü ve
sigaralarıyla yarışamıyordu. Bu nedenle TEKEL’in sigara bölümünün satışıyla
yakından ilgileniyor ve sabırsızlıkla ‘satışı’
bekliyorlardı. 25 Ocak 2008 günü yapılan açık eksiltmede, TEKEL Sıgara’yı bir milyar 710 milyon dolar teklif
veren İngiliz British American Tobacco şirketi aldı.
Bu satışla Türkiye’de sigara sanayi devlet tekeli
olmaktan çıktı ve uluslararası dev bir şirketin tekeline girdi. Sigaradan
sağlanan büyük boyutlu gelir yurt dışına gider oldu. Türk tütüncülüğü yok
edildi ve fabrikalardan yoğun biçimde işçi çıkarıldı. TEKEL’in 2001 yılında 31
124 olan çalışan sayısı, özelleştirmeden sonra 12 bine düştü.6
Fabrikalar Haraç Mezat
Binbir güçlükle yaratılan; altı büyük ve modern fabrika,
110 yaprak tütün işletmesi, 84 pazarlama müdürlüğü, 19 alkollü içki üreten
tesis; kaya, göl ve deniz tuzu üreten 10 tuz işletmesi, 1 kibrit fabrikası, 1
ambalaj fabrikası, 1 viskoz fabrikası yabancıların mülkiyetine geçti.7
TEKEL’in Ankara’da yaptırdığı ve 2004 yılında tamamlanan İkiz
Kuleler, 100 milyon dolara, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne (TOBB)
satıldı. Oysa TEKEL, bu yapıyı yaptırmak için 210 milyon dolar harcamış ve yeni
biten bu binaları hiç kullanmamıştı. TEKEL, bu satışla, Ankara’nın en değerli
yerinde yaptırdığı iki gökdelenini TOBB’a yaptığı masrafın yarı fiyatına
satılıyor, üstüne de 110 milyon dolar vermiş oluyordu.8
Tütünün
Acılı Geçmişi
Avrupalılar, 19.yüzyıl’ın ikinci yarısında; Osmanlı bütçesinin
önemli kaynaklarına alacaklarına karşılık el koymuştu. 1883 yılında Tütün
Rejisi adıyla bir şirket kurarak tütünde tekel oluşturmuşlardı.
Reji, tütün üreticisi köylülerin karşısına tek alıcı
olarak çıkıyor ve düşük fiyatlarla tütün alıyordu. Reji İdaresi, daha sonra
aldığı tütünün işlemesini de kendisi yapmaya başlamıştı. Atatürk’ün, ‘üretici
köylü üzerindeki kabus’ olarak nitelendirdiği Reji, tam anlamıyla bir ‘devlet içinde devlet’ yapılanmasıydı.
Reji’nin
Yaptıkları
Yetiştirdiği tütünle geçinemez duruma gelen köylüler, Reji
İdaresi ile ilişkiye geçmeden kaçak tütün ekmeye başladı. Reji, bunun
üzerine, hükümete bir yasa kabul ettirerek tütün ekimini denetimi altına aldı
ve kendi silahlı gücünü (Reji kolcuları)
oluşturdu.
Yasadan aldığı güçle köylüler üzerine şiddet uygulamaya
başladı. Reji kolcuları, kırk yıl
içinde tütünle geçinen 20 bin Türk köylüsünü öldürdü. Bugün severek dinlenen
bir Bodrum türküsü olan “Çökertme
Türküsü”, Reji kolcuları tarafından öldürülen Çökertmeli Halil’in acılı anısına yakılmıştı.
Cumhuriyet
Reji
uygulamaları yani tütündeki soygun düzeni ancak Kurtuluş Savaşı’ndan sonra
kurulan Cumhuriyet Hükümeti tarafından, 1925’de ortadan kaldırıldı. Türk
tütününü değerlendirmek üzere ulusal niteliğiyle TEKEL kuruldu. TEKEL, kısa bir
sürede büyük bir güce ulaştı ve 70 yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin bütçesine büyük
boyutlu kaynak aktardı.
Reji Düzenine Dönüş
Türkiye’de sigara ve tütün
dışalımı Turgut Özal döneminde
serbest bırakıldı. 57.Ecevit Hükümeti’nin Kemal Derviş’in dayatmasıyla
çıkardığı, 59.AKP Hükümeti’nin uygulamasını yaptığı Tütün Yasası; tütün
ekim alanlarını daralttı ve belli bölgelerle sınırladı. Bu sınırlar dışında
ekim yapan köylüye ve ekimi ihbar etmeyen muhtara ceza getirildi. Kovuşturma
yapma görevini de Türk jandarmasına verdi. Bu yasayla, Türk Jandarması bir
anlamda Reji Kolcusu konumuna getirilmiş oldu.
Torba Yasa
Kemal Derviş’in 2001 çıkarttırdığı ‘Tütün Yasası’ndan 16 yıl sonra AKP hükümeti tütünle ilgili bir
torba yasa çıkardı. Sınırlı alanlara az miktarda ekilen Türk tütününün ekimi,
yasaya konan dolambaçlı yöntemlerle hemen tümüyle ortadan kaldırılma sürecine
sokuldu.
Torba Yasa’nın 68. Maddesi, ‘yasaya
uymayan’ sarmalık kıyılmış tütün üreticilerine, ağır para ve hapis cezaları
getirdi. ‘Torba Yasa’ya göre, herhangi
bir tütün tüccarıyla sözleşmesi olmayan üretici; tütün ekemeyecek, satamayacak,
satın alamayacak, satışa hazırlayamayacak, taşıyamayacak ve bulunduramayacak. Bunlardan
birini bile yapan üretici 3 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılacak.
Burada, üreticiyi sözleşme
yapmakla zorunlu kılınan ‘tütün tüccarı’ tanımına dikkat edilmelidir. Tütün
işlemeciliği tümüyle yabancı şirketlerin eline geçtiği için, bunlara tüccar
değil şirket taşeronu demek daha doğru olacaktır.
Türk Tütünü
Türk tütününün, bu denli yoğun baskıya uğramasının kuşkusuz bir nedeni
vardır. Türk tütünü endemik (yöreye özgü) olan ve yüksek niteliğiyle tüm
dünyada ün yapmış bir tütündür. Zararı başka tütün türlerinden daha azdır.
Virjinya tütünü onunla rekabet edemiyor. Yok edilmesinin nedeni budur.
Türk tütünü, büyük oranda
ortadan kalkmış durumda. Çok dar bir alanda ve belirlenen birkaç yerde ekilir
hale geldi. Onun yerine artık Virjinya tütünü işleniyor. TEKEL’in yabancılara
satılmasından sonra, raflarda Türk sigarası kalmadı. Yüksek bedellerle yabancı
markalı sigaralar satılıyor.
DİPNOTLAR
1 (Hürriyet 12 Ağustos 1998)
2 (Cumhuriyet
10.04.1999)
3 Milliyet
20.11.1997)
7 a.g.e.
8 “Tekel’in
Kuleleri 100 Milyon Dolara TOBB’nin” Cumhuriyet 12.08.2005
Eskiyen ayakkabılarını pençe yaptırıp giyen bir millettik biz…
YanıtlaSilYıpranan kumaş parçalarını atmayıp kilim dokuyandık biz..
Dükkanın önüne tabure koyup cuma namazına giden bir millettik biz..
Kışlık bulgurunu tarhanasını güzden hazırlayan bir millettik biz..
Komşusu açken boğazından ekmek geçmeyen bir millettik biz..
Tasada kıvançta bir,kendine yeten bir millettik biz..
Çikita muzlar sınırlarımızdan girdiğinde sustuk kabullendik..
morrisler,mc donaldslar sınırlarımızdan girdiğinde sustuk..
oysa çanakkalede bir destan yaratmış milletin çocuklarıydık biz.
üretimden kopup vahşi birer tüketiciye dönüşürken sustuk..
Emperyalizm, bizlerin genetiğini bozarken başta bizi yönetenler.. ve millet olarak karşı koymadık.. hep birlikte kabullendik.. sonuçta hep birlikte kirlendik. Bugün .haklı olarak bir çoğumuz şu soruyu soruyor:” biz bu muyuz?”
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilOkudukça için daraldı ve çok üzüldüm. Bir Türk olarak şunu söylemeliyim ki Bizim başımıza ne geldiyse okumamaktan geldi. Evet gerçek Türk geleneği ve kültürü ile büyümüş insanların olmayışı ve devlet yönetiminde görev alamayışı bu durumların en belirleyici nedenidir.
YanıtlaSilTürk kültürü ile yetişmiş ve okumuş insanlar çoğalsa kim se yaparsa yapsın her kademeli ele alabilir. Ve Türk görünümlü Müslüman görünümlü ciğeri dışarıya çalışan insanların devlet kademelerine gelmesine mani olurlar. Partisinden, vakıfına ve derneğine kadar ciğeri dışarıya çalışanları gömer. Bizim Osmanlı'dan gelen bir eziklik ve devlet zaten bizim gibi ahmakça bir duruşumuz var. Bu yüzden pekçok şeyin üzerinde durmuyor ve kendi itibarımızı görmüyoruz haliyle de elin dışarıya çalışan sahte Türkü, sahte müslümanı veya Türk olmayanı devlet idaresinde görevler alıp ciddi kararlar ile Devletin tasfiyesine zemin hazırlıyor. Halk da basın ve yayın ile kandırıp uyutulduğu için başına felaket gelince gerçeği görüyor ama sözgelimi Tekel gidiyor, gerçeği gördüm desen ne iş işten geçiyor. Ama hallederiz. Gerçek Türk kültürü ile büyümüş ve okumuş gençler şunu bilir ki sabırla bekleriz ve tüm özelleştirme işlemlerini tek bir işlemle geri almasını biliriz. Hesaplar çözülür. Genlerde bu var.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil“Ben 1919 yılında Samsun’a çıktığım gün elimde maddi hiçbir kuvvet yoktu.
YanıtlaSilYalnız Büyük Türk Milleti’nin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran, yüksek ve manevi bir kuvvet vardı.
İşte ben bu kuvvete, bu Türk Milleti’ne güvenerek işe başladım.”
Mustafa Kemal Paşa.
İşbirlikçi yıkım ekibi her şeye rağmen yoluna devam ederken ülke geri dönülemez bir yerlere sürüklenmektedir.. Çare 19 mayıs 1919 ruhudur...
YanıtlaSil