Bir zamanların ‘süper gücü’ ABD, giderek ağırlaşan
toplumsal sorunların etkisi altında çözülmeye doğru gidiyor. Üretimsizliğin ve
mali sermaye ticaretinin yol açtığı ekonomik açmaz, kamusal yaşamın her alanını
bozuyor. 2.Dünya Savaşı sonrasında, yaşam biçimi ve varsıllığıyla göz
kamaştıran ABD, bugün ‘ikinci sınıf bir
ülke olma’ durumuyla karşı karşıya. Dünyanın en borçlu ülkesi. Dış ticaret
açığını azaltamıyor. Küreselleşmenin kurucusu olmasına karşın, 19.yüzyıl
korumacılığına geri dönüyor. Çelik ve Alüminyumun gümrük vergilerini yükseltti,
400 ayrı ürüne tarife dışı engel kurmuş durumda. Ülkesinde, ‘Amerikan malı kullan’ kampanyaları
düzenliyor. Başka uluslara ‘sermaye ve
teknoloji bağımlılığı’ sürekli artıyor. Nüfusun ‘yüzde 10’u açlık sınırında’. Her üç çocuktan birinin ‘17 yaşından önce bir kamu yardımına
gereksinimi var’. 35 milyon Amerikalı ‘sağlık
sigortasından yoksun’. Her yirmi beş dakikada bir cinayet işleniyor. Bütçe
açıkları ve devlet borçları hızla artıyor. 21 trilyon dolar borcu var. Eğitim
düzeyi düşüyor...
“İkinci
Sınıf Ülke...”
Amerikalı yatırımcı, banker, eski hükümet görevlisi ve Massachuesetts
Teknoloji Enstitüsü’nün (MIT)
dekanlarından küreselleşmeci Profesör Jeffry E. Garten ABD’nin bugünkü
durumunu kaygı ile şöyle açıklıyor: “ABD bugün ikinci sınıf bir ülke olma
tehlikesiyle karşı karşıyadır. Yaşam standartı, sürekli düşmektedir, toplumsal
karışıklık ve başka uluslara sermaye ve teknoloji bağımlılığı artmaktadır.
Nüfusun yüzde 10’u açlık sınırındadır. Her üç çocuktan birinin on yedi yaşından
önce bir kamu yardımına gereksinimi vardır. 35 milyon Amerikalı sağlık
sigortasından yoksundur. Her yirmi beş dakikada, bir cinayet işlenmektedir.
Federal bütçe açıkları hızla artmaktadır. Eğitim düzeyi düşmüştür, toplumun
fiziksel alt yapısı çökmekte, teknoloji temellerimiz hızla aşınmaktadır.
Bankalarımız karışıklık içindedir, siyasi kutuplaşma, sinizim yayılmakta
(Sinizm: insanın erdem ve mutluluk için hiçbir değere sahip olmaması. y.n.), ulusal
yönetim zayıflamaktadır”.1
CIA görevlisi Graham E. Fuller’in ABD için
kaygıları Garten’den farklı değil: “ABD eğer, ekonomik ve toplumsal
sorunlarını çözmede başarı gösteremezse, Birleşik Devletler’deki etnik yapı
Amerikan Demokrasisi’ni tehlikeye düşürecek ölçülerde çatlatacaktır”.2
Bir başka Amerikalı ekonomist, J. Bradford De Long,
ABD ekonomisinden, eskiye özleme dönüşen bir umutsuzlukla söz ediyor ve şöyle
söylüyor: “Amerikan kapitalizminin kalp nakline gereksinimi var. Amerikan
kapitalizminin can damarı haline gelen finansman ticareti yapanların tasfiye
edilmesi ve Amerikan endüstrisinin yeniden doğuşunda can damarı işlevini
üstlenebilecek olan gerçek kapitalistlerin onların yerini alması gerekiyor. Henry
Ford, IBM’in Thomas J. Watson’ı ve J.P. Morgan gibi adamlar, tarihteki en büyük
ekonomik gücü, en yüksek yaşam standartını yaratan sistemin can damarlarıydı”.3
“Kumarhane
Ekonomisi”
Amerikan Bank Of International Settlement’ın
verilerine göre, dünya üzerinde bir ülke parasının bir başkasına çevrilmesi
biçimindeki uluslararası mali dolaşımının günlük hacmi 12,9 trilyon dolar. Bu
muazzam para hacminin yalnızca yüzde 10’u, yabancı mal ve hizmet satın alma
gereksinimlerinden doğan, normal döviz ticaretine aittir. Geri kalan yüzde 90
pay, hergün spekülatörler, borsa cambazları ve kredi uzmanları tarafından
yönlendirilmektedir.4
“Gereğinden
Çok Küreselleşme”
ABD ekonomisinin temeli haline gelen mali sermaye
egemenliği, Batılı ekonomistlerin deyimiyle, “gereğinden fazla
küreselleşmiştir.” Bunun doğal sonucu, üretimsizlikten kaynaklanan;
işsizlik, ücret düşüklüğü, alım gücündeki global düşüşler ve küresel bunalımlardır.
Almanya Başbakanı Gerhard Schröder şunları söylüyor: “Spekülatörler
ulusal ekonomileri yıkıma sürüklüyorlar, binlerce insanın ümitlerinin
yıkıldığını görüyoruz. Dünya ekonomisinde istikrarsızlığa yol açan; spekülatif
sermaye hareketleri ve küresel finansal yapı üzerinde, zaman geçirmeden
bağlayıcı önlemlerin alınması gerekmektedir” diyor.5
Dünya Bankası Direktörü E. Stern’e göre; dünya
ekonomisi bir “kumarhaneye” çevrilmiştir. Bu “kumarhanede” para
çevirenler, artık finansal sermayeyle de sınırlı değildir. Bir zamanların “sanayi
imparatorlukları” olan ülkeler; bugün, “çağdaş tefeciler” haline
gelmişlerdir.
ABD’de üretim alanında istihdam azalmıştır. İnsanlar
kendilerine sanayi dallarında değil, özel beceri ve eğitim gerektirmeyen hizmet
sektörünün alt birimlerinde iş bulabilmektedirler. Amerika Birleşik
Devletleri’nde 1950 yılında toplam işgücü hacminin yüzde 50’si üretimle ilgili
alanlarda çalışırken, 21. yüzyıl başında bu oran yüzde 16’ya düşmüştür.6 Hizmet
sektöründe çalışanların, üretim sektöründe çalışanlara göre artış oranı yüzde
1650’dir.7
Amerikan
Yaşam Biçimi; Yok Olan “Mutluluk”
ABD, üretimden uzaklaşma oranında, işsizlik ve
işsizlikten kaynaklanan toplumsal sorunlarla karşılaşıyor. Yönetim sistemindeki
çözülme ve ‘demokrasinin’ çöküşü, Amerikan yaşam tarzının bilinen
geleneklerini teker teker ortadan kaldırmaktadır. Dünyadaki benzerlerinden daha
yüksek standartta yaşayan orta sınıftan Amerikalılar, eski “mutlu”
günlerini artık yitiriyorlar ve kitleler halinde alta doğru sınıf
değiştiriyorlar.
Ekonomik ve siyasal çözülme, büyük boyutlu yeni sorunlar
yaratıyor. Düzensiz ve örgütsüz bir çatışma toplumun her kesimine yayılıyor.
Cinayet olayları sürekli yükseliyor. ABD, her yüzbin kişide 10.5 cinayet
oranıyla dünya birincisi. Adli işler için yapılan harcamalardaki artış; eğitim
harcamalarından dört, sağlık harcamalarından iki kat daha çok. Suç oranları
yükseliyor ve sanık sandalyesine oturan Amerikalıların sayısında sürekli
artıyor. 2,5 milyon insan, hükümlü ve tutuklu olarak hapishanelerde yaşıyor...8
Birçok azgelişmiş ülkede bile denetim altına alınmış olan
tüberküloz hastalığı, hızlı yoksullaşma nedeniyle ABD’nde artmaktadır ve bu
artış son yedi yıl içinde yüzde 18’e ulaşmıştır.9 Kriminal suçlarla
ilgili araştırmalar yapan Andrew H. Malcolm, The New York Times’ta
şunları yazıyor: “Birleşik Devletler’de yeni bir silahlanma yarışı
başlamıştır. Bu kez yarış bir başka ülkeyle değil, Amerikan Polisi ile
Amerikalı suçlular arasında sürüyor. Bu yarışta yalnızca tabancalar ve küçük
çaplı silahlar değil, yarı otomatik silah çeşitleri de yer alıyor”.10
Eğitimde
Çöküş
Amerika’daki üniversitelere dünyanın her yerinden yabancı
öğrenci hâlâ geliyor ama bu okulları bitirmeden bırakan Amerikalı öğrencilerin
oranı yüzde 25’e yakın. Kent merkezlerinde yeterli eğitim görmemiş gençler
arasında işsizlik oranı yüzde 50’yi buluyor.11 Zenciler ve İspanyol
asıllılar arasında bu oran daha çok. Bu kesim, hiçbir mesleki eğitim görmüyor.
Bunların yüzde 60’ının en az bir kez cezaevine girdiği, kızların yüzde 87’sinin
küçük yaşta gebe kaldığı belirlenmiş.
17 yaşındaki Amerikalıların yüzde 13’ünün okuyamadığı,
yazamadığı ve toplama çıkarma bilmediği açıklanmıştır. Yetişkin nüfus içinde
bilisizlik (cehalet) daha da yüksektir. Amerika’daki işçilerin yüzde 30’dan
fazlası okumayı bilmemektedirler.12 34 milyon Amerikalı işsiz.
Bugün, ABD’nde 7milyon evsiz insan her gece sokakta yatıyor.13 Bu
saptamaları Amerikan kaynakları yapıyor.
Gelir
Dağılımında Ara Açılıyor, Halk Yoksullaşıyor
ABD’nin tarihsel sorunu gelir dağılımındaki aşırı
dengesizlik, artmaya devam etmektedir. Nüfusun en düşük gelirli yüzde 20’lik
kesimi ulusal gelir toplamından, 1970 yılında yüzde 5.4 pay alırken; bu pay
1990’da yüzde 4.6’ya, 20 17’de yüzde 3.9’a düştü. Aynı dönemde en zengin yüzde
20’nin payı ise yüzde 41.5’den yüzde 44.5’e ve yüzde 48’e yükseldi.
Yoksulluk sınırı altında yaşayan insan sayısı, son on
yılda yüzde 4 arttı. Bu 10 milyon yeni yoksul demektir.14 1990 yılı
resmi verilerine göre Amerika’lıların yüzde 14’ü yani 32 milyon insan yoksulluk
sınırının altında yaşıyordu. Bu sayı şimdi 44 milyon.15
Sermaye
Göçü; Fabrikalar Kapanıyor, İşsizlik Artıyor
Amerikalı araştırmacılar; Amerika Birleşik Devletleri’nde
1969 ile 1976 arasında fabrikaların kapanması ya da üretimin denizaşırı
ülkelere taşınması sonucu, 22.3 milyon kişinin işinden olduğunu hesaplamıştı.16
Araştırma 70’li yılların tümüne uygulandığında on yıllık dönemde bu sayının 35
milyona çıkıyordu...17
Reagan,
Bush ve Clinton yönetimleri, milyonlarca yeni işyeri açıldığını
tekrarlayıp durdu ama bu işlerin büyük çoğunluğu, perakende satış elemanı,
hemşire, sağlık hizmetlisi, hastabakıcı, hizmetçi ve garsonluk türünden
işlerdi.18
Fabrikaların kapatılması nedeniyle işsiz kalan New
Englandlı 674 bin işçiden yalnızca yüzde 3’ü yüksek teknoloji sektöründe iş
bulmuştu.19 Amerikalı işçilerin ücretleri 1992 yılında 1973’e göre
enflasyon düşüldükten sonra net olarak yüzde 9 azalmıştı.20 ABD’nde
2.Dünya Savaşı’ndan sonra ilk kez 1991 yılında aile gelirleri enflasyonun
gerisinde kalmıştı.21
Ücret düşüklüğüne karşın sürekli artan işsizlik
sorunları, şimdiye dek 3. dünya ülkelerinde görülen manzaraların Amerika’da da
yaşanmasına neden olmaktadır. Amerikalı ekonomi profesörü Lester E. Thurow “The
Future Of Capitalism” adlı kitabında şu bilgiyi veriyor: “Orta
büyüklükteki bir metal–seramik firması, saat 17.00’de bülten panosuna on tane
başlangıç düzeyinde iş olanağı açıldığını belirten bir not astığında, sabaha
karşı 05.00’te bu on iş için başvurmayı bekleyen iki bin kişi sıra oluyordu”.22 Ford Motor Company,
Kentucky’de açtığı yeni fabrikasına alacağı 1300 işçi için ilân verdiğinde, tam
110 bin kişi işe girmek için başvurmuştu.23
1 “Soğuk Barış” Jaffry E. Garten
Sarmal Yay. sf.36
2 “The Democracy Trap: Theperils of the Postcold World War” Graham
E. Fuller New York 1991
3 “Multinationales et Systemes de Communication” Armand
Mattclard Anthropos, Paris 1976, ak. Serge Latovche, “Dünyanın Batılılaşması”
Ayrıntı Yayınları 1995, sf.134
4 “Growth, Income Distribution and Household Welfare in the
Indus-trialised Countries Since the First Oil Shock” A. Boltho,
Innocenti Occasional Papers, (Floransa; UNICEF) ak. Rence Prendergast ve
Frances Stewart, “Piyasa Güçleri ve Küresel Kalkınma” Yapı Kredi Yayınları,
İstanbul 1995, sf.57–58
5 “Ulusal Ekonomiler Yıkıma Sürükleniyor”
Cumhuriyet 03.02.1999
6 “Manufacturing Mattes” Stephen S. Cohen–J. Zysman,
New York Basic Books 1987, sf. 4, ak. R.J. Barnet–J. Cavamagh “Küresel
Düşler” sf.180
7 “US Department of Labor” Employment and
Earning 12.01.1991 sf.10, ak. Lester Thurow, “Kıran Kırana” Ata
Yayınları, sf. 184
8 “U.S. Expands Its Lead in the Rate of Imprisonment” Fox
Butterfield, The New York Times, 11.02.1992, , ak. J. E. Garten
“Soğuk Barış” sf.219
9 “Dipsiz Kuyu” Umur Talu, Milliyet
31.12.1999
10 “Many Police Forces Rearm to Counter Criminals Guns”,
The New York Times, 04.09.1990, ak. J. E. Garten “Soğuk Barış” Sarmal
Yay. sf.219
11 “Soğuk Barış” Jeffry E. Garten, Sarmal
Yay. sf.219
12 “A Nation in Crisis: The Dropout Dilemma” Byron N. Kunisawa,
National Education Association Today, Ocak 1988, sf. 61; The Congress of the
United States, The 1990 Joint Economic Committee Report (Washington, D.C.: U.S.
Goverment Printing Office, 1990 sf. 6; “Losing the War of Letters” Ezra
Bowen Time, 05.05.1986, ak. J.E. Garten, a.g.e. sf.219)
13 “Report to Clinton Sees Vast Extent of Homelessness” John De
Parle, New York Times 17.02.1994 sf.20 ak. Lester C.
Thurow, “Kapitalizmin Geleceği” Sabah Kitapları sf.25
14 “Macroeconomic Performance and the Disadvantaged” D.
Culter–L. Katz (1991) Brooking Papers On Economic Activity (Washington
D.C. Brooking Institution, ak. Dharam Ghai, “Yapısal Uyum, Küresel
Bütünleşme ve Sosyal Demokrasi” “Piyasa Güçleri ve Küresel Kalkınma” Rence
Prendergast–Frances Stewart Yapı Kredi Yayınları, sf.57
15 “Küresel Düşler” Richard Barnet–John Cavanagh
Sabah Kit., sf.233
16 “Küresel Düşler” Richard J. Barnet–John Cavenagh
Sabah Kit., sf.232
17 “Deindustrialization and Unemployment in America” Barry
Bluestone sf.31, ak. R. J. Barnet–J. Cavangh, “Küresel Düşler”
Sabah Yay. sf.232
18 “Küresel Düşler” Richard J. Barnet–John Cavanagh
Sabah Kit., sf.233
19 “Küresel Düşler” Richard J. Barnet–John Cavangth,
Sabah Kit., sf.232
20 “Senato Çalışma Alt Komitesi Önünde Tanıklık” Jeff Faut
ABD Sena-tosu, 07.04.1992, sf. 2 ak. a.g.e. sf.2
21 “Küresel Düşler” Richard J. Barnet–John Cavanagh,
Sabah Kit., sf.233
22 “Carpenter Technology” Nicholas Fiore, at Conference on
Leveraging Taiwanese Resources MITEPOCH Foundation, 12–14.10.1995,
ak Lester E. Thurow “Kapitalizmin Geleceği”, Sabah Kitapları sf.138
23 “Generating Inequality” Thorow,
ak. Lester E. Thurow, a.g.e. sf.148
Batıyorlar ve geri dönüşleri yok. Sonları bize yapmak istedikleri etnik parçalanma. Az kaldı gibi...
YanıtlaSilHer şeyin bir DOYUM NOKTASI vardır. Küresel ekonomi de bir gün doyum noktasına erdiğinde taşacaktır. Bu taşma; toplumsal çöküş olarak kendisini dışa vuracaktır.
YanıtlaSilDünyanın kuduzu !
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş tebrikler ve teşekkür.
YanıtlaSilDünyadaki herkesin Amerikan rüyasından uyanması lazım.
Bugün Amerikan halkının yüzde 70'inin sosyal güvencesi ve sağlık sigortası yok. Yüzde 10'unun dan fazlasının yaşayacağı bir evi yok yani sokaklarda ve barınaklarda yaşamak zorunda ve çoğu da açlıktan ölmektedir. Dünya'nın en kötü eğitim sistemlerine sahip olup üst kademelere insan seçmek için ayarlı insanlar yetiştirmek için sadece doktora veya lisansüstü öğrencilerine önem verilmektedir.
Liseyi bitirmiş bir Amerikan genci doğru düzgün İngilizce'yi bile konuşamamakta , meramını anlatamamaktadır; kaldı ki diğer şeylere kafayı yorsun. Toplumsal ilgi ve fayda, Amerikan gençlerinde kesinlikle yüzde 10'un altında olup gençler arasında seks bağımlılığı, alkol, uyuşturucu, kötü alışkanlıklar, 10 yaşından itibaren cinsel yaşamın özgürce yaşanmasının gençler arasında yayılması, yalnızlık kültürü ve yaşanan binlerce intihar vakası ve bunların holivud filmleri ile tüm ülkeye ve dünyaya beyin ameliyatı yapılarak duyurulmaması; kendi ülkelerindeki bu sorunları bilmesine rağmen, bunları dillendirmemesi laflarına artık, ülkedeki ve dünyadaki bilinçlenen insanlar inanmıyor.
Amerika Devleti, dünyanın en çok borcu olan ülkesi yani en batık ülkesidir ve artık Holivud filmleri ile insanları uyutmaya devam edememektedir. Kendi ülkesindeki insanların da artık bir kısmı uyanmaya başlamıştır.
Katkın için teşekkürler Sevgili Dondu.
YanıtlaSilhttps://akilliasistan.blogspot.com
YanıtlaSilBeklerim