İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi’nin verilerine göre, Suriyeli sığınmacıların 1 046 104’ünü 0-9 yaş grubu
oluşturuyor. Suriye’de savaş 7 yıl önce 2011’de başladığına göre, bunların
büyük bölümünün Türkiye’de doğduğu görülüyor. Türkiye’deki kayıtlı
Suriyelilerin yüzde 47.39’u 0-18 yaş aralığında bulunuyor… Şanlıurfa’da 462 bin,
Hatay’da 439 bin, Gaziantep’te 412 bin, Adana’da 227 bin, Mersin’de 207 bin
olmak üzere; 5 Güney ilimizde 1 milyon 542 bin Suriyeli sığınmacı yaşıyor.
Kilis’te sığınmacıların Türk yurttaşlarına oranı yüzde 90,25. İstanbul’da 559
104 Suriyeli yaşıyor. İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasına
göre, Türkiye’de Suriyelilerin gidip yerleşmediği şehir bulunmuyor. Bakanlık,
bu dağılmayı önlemesi gereken kurum olmasına karşın durumu açıklamakla
yetiniyor. Hakkari’ye Artvin’e, Muğla’ya da Edirne’ye Suriyeli sığınmacı neden
yerleşir?
Yurttaş Olmak
Vatandaşlık,
yalnızca hükümet politikalarına bağlı, yasal düzenlemelerle sağlanacak bir
kavram değildir. İstemle, maddi güçle ya da kısa sürelere sıkıştırılan devlet
uygulamalarıyla elde edilemez. Vatandaşlık kavramı, uzun dönemlerden geçerek
tarihsel süreçler içinde olgunlaşan duygu ve düşünce birliği üzerinde oluşur.
Bu yakınlaşma, toplumun ruhsal yapısını biçimlendirir ve kuşaktan kuşağa geçen
kalıtlar bütünü olarak milletin özyapısını belirler. Yurttaşlık kavramıyla
tanımlanan ruhi şekillenme birliği; dil birliği, toprak birliği ve
ekonomik çıkar birliğinden sonra, toplumları ulus yapan dört temel koşuldan
biridir.
Yabancıyı vatandaş
yapmak, uluslaşmış ülkelerin yöneticileri tarafından çok dikkatlice ele
aldıkları, nicel artışlara asla izin vermedikleri bir konudur. Kabul edecekleri
az sayıdaki yabancıyı, uzun süre toplumun değerleri yönünde eğitirler yani
asimile ederler, sonra vatandaş yaparlar. Bu işin; demokrasiyle, insan
haklarıyla değil, ulusal varlığın korunmasıyla ilgili bir sorun olduğunu
bilirler. Ulusal varlığı ayakta tutan değerlere uyum göstermeyen yapılanmalara
yani farklı kültürlerin siyasi topluluklar oluşturmasına izin vermezler.
Toplumsal karmaşaya yol açacak böyle bir girişimin, feodalizme geri dönüş
anlamına geldiğinin bilirler.
Yeni “Vatandaşlar”
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 8
Kasım 2018 tarihi itibarıyla Türkiye’deki biyometrik verileriyle kayıt altına
alınan Suriyeli mülteci sayısını açıkladı. Açıklamaya göre Türkiye’deki kayıtlı
Suriyeli sayısı, toplam 3 milyon 594 bin 232 kişi olmuş.1
Buna, Avrupa Birliği’yle
yapılan Geri Kabul Anlaşması nedeniyle Türkiye’ye gönderilmesi
planlanan, yaklaşık 1 milyon kaçak göçmende eklenirse, sığınmacı sayısı 5 milyona
yaklaşıyor.2
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi’nin verilerine
göre, sığınmacıların 1 046 104’ünü 0-9 yaş grubu oluşturuyor. Suriye’de
savaş 7 yıl önce 2011’de başladığına göre, bunların büyük bölümünün Türkiye’de
doğduğu görülüyor. Türkiye’deki kayıtlı Suriyelilerin yüzde 47.39’u 0-18 yaş
aralığında.3
Şanlıurfa’da
462 bin, Hatay’da 439 bin, Gaziantep’te 412 bin, Adana’da 227 bin, Mersin’de
207 bin olmak üzere; 5 güney ilimizde 1 milyon 542 bin Suriyeli sığınmacı
yaşıyor. Kilis’te sığınmacıların Türk yurttaşlarına oranı yüzde 90,25.
İstanbul’da 559 104 Suriyeli yaşıyor.4
İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre, Türkiye’de Suriyelilerin gidip
yerleşmediği şehir bulunmuyor. Bakanlık, bu dağılmayı önlemesi gereken kurum
olmasına karşın durumu açıklamakla yetiniyor. Hakkari’ye Artvin’e, Muğla’ya da
Edirne’ye Suriyeli sığınmacı neden yerleşir?
Egemen Siyaset
Türk
siyasetine egemen olan anlayış,2002 yılından bugüne dek,
dönemler içinde git-geller olsa da, gerçek amacını
gizlemedi.14 yıl boyunca sayısız siyasi zikzak yaptı ama bir konuda tutumunu
değiştirmedi. Atatürk’e ve devrimlerine karşı nefret duydu ve kurduğu Cumhuriyet’i ortadan kaldırarak,
yerine ‘Osmanlı nizamını’ getirmek için yılmadan mücadele etti.
Başörtüsüyle
başlayan mücadele, siyasi güç arttıkça çeşitlendi. Eğitim’den Diyanet’e,
İmam-Hatip kurslarından üniversitelere, kamu çalışanlarından dış siyasete dek;
topluma biçim veren hemen her alanda, laikliğe karşıt dinci bir siyaset
yürütüldü. Türk toplumu Sunnileştirilip Araplaştırılmaya çalışıldı.
Suriyelilerin kabul
edilip vatandaşlık hakkı verilmesi, sürdürülen Araplaştırma siyasetinin bir parçasıdır.
Anadolu’daki Türk varlığının, yalnızca bugününe değil geleceğine de yönelen yıpratıcı
bir girişimdir.
Araplaşma Adımları
Bugün, Diyanet’e
üniversitelerin tümüne verilen kadar ödenek ayrılıyor; öğretmenden çok imama
önem veriliyor. “Dindar ve kindar nesil” yetiştirmek için eğitim
sisteminin hedef kitlesi 3 yaşa kadar indi. Kuran kursları ve 3 yaştan itibaren
öğrenci kabul eden kreş görünümlü sıbyan mektepleri, okul öncesi eğitime
alternatif olma yolunda hızla ilerliyor. Diyanet’in 4-6 yaş grubu kuran
kursları, her türlü denetimden uzak “tarikat
kaynakları” olarak çığ gibi büyüyor.
Osmanlı’da Araplaşma
1.Selim
(Yavuz), hilafeti getirip dini egemenlik aracı olarak kullanmaya başlayınca, Sunni
inancına bağlı Araplaşma toplumda siyasi güç haline geldi. Kimlik
yozlaşmasına direnen Türkler ise (Türkmenler, Aleviler ve Yörükler) baskı
gördüler ve kırıma uğradılar. Atatürk döneminde olması gereken biçime
dönüştürülen Türk-Arap ilişkisi, bugün yeniden eski anlayışa döndü ve Arapçılık
hortlatıldı.
Suriyeli Ayrıcalığı
Suriyeli
göçmenlere, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarında olmayan kimi haklar verilmiş ve
ayrıcalıklı bir kitle haline getirilmiştir. Yalnızca onların yararlandığı
sağlık birimleri oluşturulmuş, hastahanelerden yararlandırılmış ve ücretsiz
ilaç almaları sağlanmıştır. Pasaport yerine geçen bir kart verilmiş, bu kartla pirim
desteği alarak çalışmaları kabul edilmiştir. Türkçe bilmeyenler dahil, KPSS
sınavına girmeden özel sınavla devlet memuru olmaları sağlanmıştır.
Suriyeli
sığınmacıların kamu kuruluşlarında işe alınacağı açıklanmıştır. Değişik
sektörlerdeki işletmelerde, Suriyeli çalışan kontenjanları oluşturulmuştur.
Üniversitelere sınavsız alınmakta, Türk öğrencilere geri ödemek koşuluyla aylık
400 YTL kredi verilirken, Suriyeli öğrencilere 1200 YTL karşılıksız burs
verilmektedir.
Olacaklar
Dört milyon Arap, Anadolu’nun değişik bölgelerine
topluluk halinde dağıtılmış kimliklerini korumaları sağlanmıştır. Kent
varoşlarında Suriyeli mahalleleri oluşmaktadır.
Suriyeliler,
Türk yaşam biçimine uyumsuz gelenekleriyle, kültürel bozulmanın taşıyıcıları
olacaklardır. Suriyelilere verilen ayrıcalıklar vatandaş olsalar de sürecek,
koloniler halinde ülkenin değişik yörelerinde yaşayacaklardır. Bu insanlardan,
kültürel düzeyi düşük, eğitimsiz bir azınlık kitlesi yaratılacaktır.
Bu
büyük kitle örgütlenmeye başlayacak ve anadilde eğitim adıyla Arapça eğitim
isteyecektir. Bu istek, müfredata Arapça dersi koyarak Türk milli eğitimini Araplaştırma
yönünde büyük adımlar atan AKP tarafından yerine getirilecektir.
Diyanet,
Suriyelilerle yeni bir Sunni kitle bulacak ve bu kitleyi amaçları yönünde
kullanacaktır. Diyanet İşleri Başkanlığı, şimdiden, Türkiye’ye gelen bin
Suriyeliyi “alim ve ilahiyatçı” kabul etmiştir. Bunların; “tarih, tefsir,
hadis” gibi konularda Türkiye’ye katkı yapacağını açıklamış, vatandaşlığa
geçirilmelerinin geciktirilmemesini istemiştir.
Sığınmacılar,
yurttaşlık hakkı aldıktan sonra örgütlenecek ve giderek artan isteklerde
bulunarak, yurt dışıyla bağlantılı siyasi çalışmalar içine gireceklerdir. Bu
eğilimin ön uygulamaları şimdiden başlamıştır.
Suriyeliler, şimdiden siyasi
etmen haline gelmiştir. Bu durum, İstanbul Suriyeliler Toplum Birliği Başkanı
Dr. Mustafa Hamitoğlu’nun yaptığı
açıklamalarda görülmektedir. Hamitoğlu,
24 Haziran 2018 seçimlerinden önce yaptığı açıklamada Türkiye’de bulunan
Suriyeli seçmenlerin Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’ın yeniden aynı göreve seçilmesi için dua ettiklerini
söyledi ve “muhalefet adaylarının, ‘Suriyelileri
göndereceğiz’ açıklamaları onları
korkutuyor” dedi.5
Türkiye’de yaşayan
Arapların partileşme çalışmalarını yürüten Beyt Nahreyn Arap-Arami Birliği
adlı örgütün sözcüsü Mim Yavuz Binbay; Türkiye’de 8 milyon Arap ve Arami
yaşadığını ve diğer halklar gibi “anadilde
eğitim” hakkı başta olmak üzere, tüm hakların verilmesini istedi. Binbay,
ayrıca, Aralık ayında gerçekleştirdikleri konferansın ardından partileşme
kararı aldıklarını, partileşme çalışmalarını yürütmek üzere bir komisyon
kurduklarını açıkladı.6
DİPNOTLAR
2 “Suriyeli Göçmenlere Vatandaşlık Hakkı Geliyor!” politikmotto.com
Bizımkiler rahat umurlarında değil içimize girenler her yer kevgire döndü ve sadece eğitimsiz ve cahiller geliyor Prof veya akademisyenler gelmiyor bu millete ne olsa haktır oli şehitlerimizin kanını ayaklar altına aldılar ne yapılsa haktır bu enayilere...
YanıtlaSilSadece yazıklar olsun diyorum.
YanıtlaSilDuyarsiz,tutarsiz ve sorumsuz bir hukumetin Cumhuriyetin ve bekamizin altini oyma yolunda attigi adimlardan bir tanesine ornektir.
YanıtlaSilErol Basarik. Duyarsiz, tutarsiz ve sorumsuz bir hukumetin Cumhuriyetin ve bekamizin altini oyma yolunda attigi adimlardan bir tanesine ornektir.
YanıtlaSil