‘1 Haziran Bankacılar Günü’ ve Türk
bankacılığının durumu: Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı bankaların; önde
gelenleri, ülkeleri ve hisse oranları; Citibank (%99-ABD), Deutsche
Bank (%99,99-Almanya), HSBC (%100-İngiltere), Denizbank
(%99,85-Rusya), Burgan Bank (99,26-Kuveyt), Bank of Tokyo (%100-Japon),
Alternatif Bank (%75-Katar), ING Bank (%99,99-Hollanda), Türk-Arap
Bankası (%63,99-Libya), ICBC (%92,82-Çin), Odeabank
(%99,82-Alman), QNB Finansbank (%99,84-Katar), Rabobank (%96-Hollanda)…
Son 18 yılda, Türkiye’de satılan ve kapatılan 29 milli bankanın bir bölümü
şunlardır: Demirbank, Sitebank, Finans Bank, Denizbank, Tekfenbank, Ulusal Yatırım A.Ş., Şekerbank, Toprak Bank, Türk Ticaret Bankası, Tütünbank, Yapı ve Kredi, Pamukbank,
Emlak Bankası, İmar Bankası, Türk Ekonomi
Bankası (TEB), Hisarbank,
Egebank, Efesbank, İnterbank, Raybank, Tutum Bankası, Türkiye Bağcılar
Bankası, Adapazarı Bankası, Emniyet Bankası, Alaşehir Bankası, Lüleburgaz
Birlik ve Ticaret Bankası, Sağlık
Bankası, Türkiye Öğretmenler Bankası, Emlak
Bankası, Anadolu Bankası, İstanbul Emniyet Sandığı, İstanbul Halk Sandığı, İzmir Halk Sandığı.
Ülkemizde toplumsal muhalefetin ve siyasi tartışmanın yoğunlaştığı bir dönem yaşanıyor. Kendiliğinden gelişen kitlesel eylemlerin ve siyasi tartışmaların niteliğini yükseltmek amacıyla bu bloğu oluşturduk. Hiçbir parti, grup ve toplulukla bağımız yoktur. Yazar Metin Aydoğan'ın yazılarını yayınlayacağız. Düşünsel yaşamımıza katkı koyacağına inandığımız yazıların, bilimsel tartışmalara yol açmasını diliyoruz.
31 Mayıs 2018 Perşembe
25 Mayıs 2018 Cuma
TÜRK–ARAP İLİŞKİLERİ VE TÜRKLERİN MÜSLÜMAN OLUŞU
Din inancıyla örülü Arapçılık, Türkiye’de yeniden
yayılıyor. Yayılma, ideolojik düzeyi aşarak günlük yaşamı etkileyen baskı
unsuru haline geliyor. Bu olumsuz gelişmenin geçmişten gelen dayanakları vardır.
Türk-Arap ilişkileri, 13 yüzyıllık uzun bir süreci kapsar ve bu süreç Türkler
için acı dolu dönemler içerir ve bugünün Türkleri bunları pek bilmez.
23 Mayıs 2018 Çarşamba
KURTULUŞ SAVAŞI VE ALEVİLER
“Anadolu insanı,
dünyanın bütün ateşleri başına yağarken, varlığı hazin bir kuşku altındayken,
yalınayak ve sopayla istilacılara karşı mücadeleye çağrıldı.” İsmet İnönü 30 Ağustos 1930
18 Mayıs 2018 Cuma
SAMSUN’A GİDERKEN
Başarılı
olabilmek için, büyük bir irade gücüne, nitelikli düşünsel donanıma ve sınırsız
bir yurt sevgisine gereksinim vardı. Bu nitelikler ise, “doğal sürükleyici
bir güç” olarak onun yaradılışında bulunuyordu. Aynı nitelikler, yoksul ve
eğitimsiz görünen Türk halkının mayasında vardı. İnançlı bir yurtseverin
yapması gerekeni yapacak; kendi gücünü, kaynağı olan millet gücüyle
birleştirerek ülkesini kurtaracak bir eyleme; ulusal bağımsızlık eylemine
girişecekti. Bu girişim, kendi adına bir şey istemeyen, “şan ve şeref
peşinde koşmayan”, yalnızca “geleceğin Türkiyesi üzerinde tasarladığı
yapıcı düşüncelere” yönelmiş olan bir yurtseverin tutkulu eylemiydi.
14 Mayıs 2018 Pazartesi
İZMİR’İN İŞGALİ
İzmir’de
başlatılan silahlı şiddet, işgalin ortaya çıkardığı anlık bir düşmanlık tepkisi
değil; her yönüyle düşünülmüş, bir göç ettirme eylemiydi. Bu eylem, Anadolu’yu
Antik Çağ’dan beri mülkünün bir parçası gören ve Alman Profesör K.Kruger’in
“megalo manyak emeller” dediği, değişmez Grek anlayışının doğal
sonucuydu. Megalo İdea, 3 bin yıl sonra, şimdi gerçekleşecek ve Batı
Anadolu ele getirilecekti. Yunan Ordusu, yerli Rumlarla birlikte kuralsız bir
terör dalgasını gittiği her yere yaydı. Saldırdı, soydu, ırza geçti; yaktı,
yıktı ve öldürdü. Kendilerini, topraklarına geri dönen efendiler olarak
görüyorlardı. Yaptıkları gizlendi ve unutturulmaya çalışıldı. Bugünkü kuşak
dedelerinin çektiği acıyı bilmiyor. Tam tersi, Türklerin Rumlara ve Ermenilere soykırım
yaptığı yaymacasıyla karşılaşıyor. Yunanistan, 19 Mayıs’ı “Soykırım
Kurbanlarını Anma Günü” kabul ediyor. 96 yıl sonra, İzmir’e Metropolit atanmasına
izin veriliyor. Ege adaları işgal ediliyor ve 1915’te padişahın İzmir’in
işgalinde yaptığı gibi tüm bunlar görmezden geliniyor.
9 Mayıs 2018 Çarşamba
KAMU BİNALARI DA SATILIYOR
Satılacak devlet işletmesi
kalmayınca, Maliye Bakanlığı, geçmişte ve günümüzde örneği olmayan bir işe
girişti. Kamu mülklerinin, devlet binaları dahil, listesini çıkardı ve
satılmaları için Hazine Müsteşarlığı’na gönderdi. Ankara ve İstanbul’daki
toplam 22 devlet binasına, 15.5 milyar lira değer biçildi. Satışa çıkarılan
kamu binaları arasında Başkent Ankara’nın simge yapılarından biri olan Milli
Kütüphane binası bile var. Bu tarihi yapının satış fiyatı, 336 milyon lira olarak
belirlendi. Satılacak kamu binalarının bazılarının adları ve fiyatları şöyle:
Ankara Valiliği 234 milyon TL, Maliye Bakanlığı (2 bina) 850 milyon TL, Tarım
Bakanlığı 819 milyon TL, Milli Eğitim Bakanlığı 209 milyon TL, Tarım Bakanlığı
(AOÇ) 349 milyon TL, Vergi Denetim Kurulu 252 milyon 438 bin 29 TL.
5 Mayıs 2018 Cumartesi
ABD, JAPONYA, ALMANYA, RUSYA ÇEKİŞMESİ VE ÇİN’İN ‘İPEKYOLU’
Dünya 21. Yüzyıl’a, yüzyıl öncesindekine benzer
koşullarla girdi. Yeniden çok kutuplu duruma gelen ve emperyalist devletlerin
azgelişmiş ülkeler üzerinde baskı kurduğu bir dünyada, etkinlik alanları için
savaşım giderek kızışıyor. ABD, Japonya, Almanya, Rusya ve Çin arasındaki
ekonomik rekabet şiddetleniyor. Amerikalılar gelişmelerden rahatsız. Dünya
liderliğini yitirmekte olduğunu görüyor ve çaresizliği nedeniyle dünya
önderliğini bir oranda paylaşmaya razı. Küresel etkinlikte, tek başına
girişimde bulunamıyor, bağlaşıklarının yardımına gereksinimi var. Ama onlar
artık müttefikten çok ekonomik rakip durumunda.
4 Mayıs 2018 Cuma
‘FATSALI TERZİ FİKRİ’
Savaş donanımlı
askeri birlikler, 9 Temmuz 1980 günü Fatsa’yı kuşattı. Genel Kurmay Başkanı Kenan Evren, görevi olmamasına karşın, düşmanla savaşa giden bir
komutan edasıyla Karadeniz’in bu küçük ilçesine gelmişti. Burada, yeşermekte
olan halk dayanışmasını ezecekti. Bağımsız aday olarak katıldığı Belediye
Başkanlığını; Ecevit’in CHP’si, Demirel’in AP’sinin aldığı toplam oydan
yüzde 50 daha çok oy alarak kazanan Fikri
Sönmez, 11 Temmuz’da tutuklandı ve ağır işkence gördü. Beş yıl sonra, 4
Mayıs 1985’te tutuklu olduğu Amasya Cezaevi’nde öldü. Fatsa halkı, içinden
çıkardıkları bu halk önderini, bu alçakgönüllü devrimciyi unutmadı. Mezar
taşına, ‘ben ne yaptıysam halkım için, halkımla birlikte yaptım’ yazdı.
Saygıyla anıyoruz.
1 Mayıs 2018 Salı
1 MAYIS 1975 : VİETNAM DEVRİMİ VE ABD ORDUSU’NUN VİETNAM’DAN ÇIKARILMASI
1 Mayıs
1975 günü, Vietnam Ordusu Vietkong birlikleriyle birlikte Saygon’a girdi ve
dünyanın süper gücü ABD’yi bozguna uğratan son noktayı koydu. ABD Ordusu,
savaşmak için getirdiği hava ve deniz araçlarının tümünü bu kez kaçmak için
kullandı ve Vietnam’da tarihinin en büyük askeri yenilgisini aldı. 1 Mayıs
1975, 20.yüzyılda Türk Kurtuluş Savaşı’yla başlayan ulusal bağımsızlık
savaşlarının doruk noktasıdır ve yoksul bir ulusun birliğini sağlaması
durumunda neleri başaracağını gösteren evrensel nitelikli bir zaferdir. Yazıyı,
Vietnam halkının yüz yıl süren ulusal bağımsızlık mücadelesine saygıyla
yayınlıyoruz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)