18 Mart 2024 Pazartesi

ÇANAKKALE’NİN EVRENSELLİĞİ

 


BU YAZI METİN AYDOĞAN’IN KENDİ OLUŞTURDUĞU ARŞİVİNDEN ALINARAK YAYINLANMIŞTIR. 

Çanakkale Savaşı’nın tarihsel önemi; Karlofça Anlaşması’ndan (1699) beri Osmanlı İmparatorluğu üzerinde baskı kurmuş olan Batılı devletlerin, üstelik en güçlüleri İngiltere ve Fransa’nın durdurulup yenilmesidir. Bu yengi, aynı zamanda, 4 yıl sonraki Kurtuluş Savaşı’yla birlikte; dünyanın tüm ezilen uluslarını etkileyen, sömürge ve yarı sömürgelerde “İngiliz İmparatorluğu’nun yenilmezlik efsanesine” son veren, olağanüstü etkili, evrensel boyutlu bir eylemdir. Çanakkale’deki Türk yengisi, Boğazlarda denetimin el değiştirmesini önledi ve Rusya’nın yalnızca savaş dışı kalmasına değil, bununla birlikte düzen sorunuyla karşılaşmasına yol açtı; Çarlığın çöküşüne ivme kazandırdı. Rus Devrimi’ne zemin hazırladı.

 

24 Kasım 2023 Cuma

CUMHURİYET’İN EĞİTİM ATILIMI VE ÜNİVERSİTE YENİLEŞMESİ (24 Kasım Öğretmenler Günü Kutlu Olsun)

 


BU YAZI METİN AYDOĞAN’IN KENDİ OLUŞTURDUĞU ARŞİVİNDEN ALINARAK YAYINLANMIŞTIR.

 

‘Eğitim seferberliği’nde eğitim düzeyi ne olursa olsun okul görmüş herkes göreve çağrıldı. Emekli devlet memurları, mesleği bırakmış öğretmenler, konumu ne olursa olsun okuma yazma bilen herkes, öğretmen olmaya davet edildi. Askerdeki ‘uyanık’ çavuşlara önce okuma yazma, sonra okuma yazmayı öğretme öğretildi. Bunlar terhisle birlikte, maaş bağlanarak, köylerine eğitmen olarak gönderildiler. Başkasına bir şey öğretebilecek her insan, değerlendirilmeye çağırılıyor, aydını olmayan bir ülkede aydınlığa doğru gidiliyordu. Ülkenin herkese ve her şeye, üstelik yakıcı bir biçimde, gereksinimi vardı. Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Kemal Zaim Sunel, şunları söylüyordu: “Hangi ülke, çocuklarına bizim ülkemiz kadar muhtaçtır? Hangi millet bizim kadar fakirdir? Öyle bir işin içine girdik ki, herkes dağarcığında ne varsa ortaya dökmelidir.”(x)

 

10 Kasım 2023 Cuma

ATATÜRK’ÜN HASTALIĞI VE HEKİMLER

 


BU YAZI METİN AYDOĞAN’IN KENDİ OLUŞTURDUĞU ARŞİVİNDEN ALINARAK YAYINLANMIŞTIR.

 

Sağlığı, 1935’ten sonra bozulmaya başladı. Bu kez görülen, eski hastalıklarından birinin depreşerek onu yeniden rahatsız etmesi değil, dış görünüşüne yansıyan genel bir çöküntüydü. Kendini güçsüz hissediyor, çabuk yoruluyor ve eski verimiyle çalışamıyordu. Ten rengi hızla solmuş, yüz hatlarında derin kırışıklıklar oluşmuştu. Onda pek görülmeyen bir yorgunluk ve bu yorgunluğa bağlı bir bezginlik görülüyordu. Ancak, belirtilere karşın, rahatsızlığının nedeni karaciğer hastalığı bir türlü saptanamıyordu. Tanı gecikmesini ve yanlış tedaviyi anlamıştı. İsviçre’de okuyan Afet İnan’a gönderdiği mektupta, “bence doktorların yanlış görüş ve hükümleri nedeniyle hastalık durmamış, ilerlemiştir” diyor; İsmet İnönü’ye “İsmet, hastalığım çok daha önce bana bütün ağırlığıyla anlatılsaydı, o zaman işin başında, tam başında önlemini alırdım. Bu noktaya getirmezdim. Bana yeterince anlatılmadı, gerçekler gizlendi” diye serzenişte bulunuyordu. Fransa’dan getirilen, Prof. Dr. Frank Fiessinger, kendisini hayrete uğratan bir gerçekle karşılaşıyor, “Atatürk’e o güne dek hiçbir kan tahlili yapılmadığını” görüyordu.(x)

 

29 Ekim 2023 Pazar

CUMHURİYET

 


BU YAZI METİN AYDOĞAN’IN KENDİ OLUŞTURDUĞU ARŞİVİNDEN ALINARAK YAYINLANMIŞTIR.

 

Türk Devrimi’nin cumhuriyet anlayışı, kimi ülkelerde olduğu gibi, kişi, zümre ya da soy egemenliğini örtmek için kullanılan, adıyla uyumsuz biçimsel bir yönetim anlayışı değildir. Batı’da ya da Doğu’da görülen hiçbir cumhuriyet biçimine benzemiyordu. TBMM, yönetim anlayışını Fransız cumhuriyetçiliğinden ya da İngiliz parlamentarizminden değil; Göktürk toy’larındaki katılımcılıktan, Anadolu Ahi paylaşımcılığı geleneğinden ve İslamiyetin danışma (meşveret) ilkesinden alıyordu.

 

4 Eylül 2023 Pazartesi

SİVAS KONGRESİ

 


BU YAZI METİN AYDOĞAN’IN KENDİ OLUŞTURDUĞU ARŞİVİNDEN ALINARAK YAYINLANMIŞTIR.

 

29 Ağustos 1919’a dek Erzurum’da kaldı. 22 gün süren Erzurum çalışmaları, Samsun’da başlayıp Amasya’da sürdürdüğü eylemin daha ileri bir adımı, bir üst aşamasıydı. Artık, Heyeti Temsiliye adına hareket ediyordu. Bu meşru yetkiye dayanarak, her ilden delegelerini seçmesini ve gizlice Sivas’a göndermesini istedi. Gizliliğe önem veriyordu, çünkü İstanbul Hükümeti Sivas Kongresi’ne gidecek delegelerin tutuklanmasını istemişti.