27 Nisan 2018 Cuma

İNGİLTERE’NİN 200 YILLIK KÜRT POLİTİKASI VE 15 NİSAN 2018 TOPLANTISI



Osmanlı yönetimine karşı ilk Kürt ayaklanması, İngilizlerin bölgeye geldikleri yıllarda, 1806’da ortaya çıktı. İngilizler, padişahtan izin alarak yasallık kazandırdıkları Doğu Hint Şirketi’yle bölgeye gelmişlerdi. Şirket; misyoner, mühendis, arkeolog ve antropolog görünümlü casusların görev aldığı bir ihtilal örgütüydü... İngiltere’nin Ortadoğu’daki etkisini arttırarak Hindistan-Mısır arasındaki kara parçasında etkin olmak için çalışmalar yapıyordu. Arap ve Kürt aşiretlerine; para dağıtıyor, “insan satın alıyordu”… AKP’de Bakanlık yapan Efkan Ala, Mehdi Eker, Taner Yıldız; 15 Nisan 2018 günü,‘Çözüm süreçlerini incelemek’ için İngiltere’ye gitti. PKK’nın İngiltere temsilciliği olarak adlandırılan ve kısa adı DPI olan (Democratik Progress İnstitute), kuruluşta, Kürt temsilcileriyle basına kapalı görüşmeler yaptılar. Bu ziyaret, Türk kamuoyundan saklandı. DPI, İngiltere derin devletinin bir kuruluşuydu ve başkanlığını ‘Kürt asıllı liberal’ olarak tanıtılan PKK’lı Kerim Yıldız yapıyordu. Toplantıya, Kerim Yıldız yanında, İrlanda eski Dışişleri Bakanı Dermot Ahern ve İngiliz ordusunun askerleri de katılmıştı.

22 Nisan 2018 Pazar

23 NİSAN 1920: BİRİNCİ MECLİS



Birinci Meclis, ulusal bağımsızlıktan ödün vermeyen, tutsaklığın her türüne karşı çıkan Müdafaa-i Hukuk anlayışının doğal sonucuydu. Ulusun yazgısına yön vererek toplumun her kesimini etkiliyor, güç aldığı halkı tam anlamıyla temsil ediyordu. Bağımsızlık savaşı yürütürken devlet kurmaya girişilmişti ve meşruiyetini ulusal varlığın korunmasından alıyordu. Dünya siyasi tarihinde örneği olmayan, gerçekten demokratik, savaşkan bir yönetim organı, benzersiz bir temsil kurumuydu. Yetkisini ve yaptırım gücünü, kabul ettiği anayasadan değil, millet iradesini yansıtan, yazılı olmayan ve kökleri eskiye giden özgürlük tutkusundan alıyordu.

20 Nisan 2018 Cuma

24 HAZİRAN SEÇİMLERİ



Türkiye bugün, rejim değişikliğini içeren bir sorunla karşı karşıyadır. Bu sorun, siyasi değil ulusaldır. Grup ve parti gözetmeden ulusun tümünü ilgilendirmektedir. Bu nedenle çözüm, partilerüstü bir anlayışı gerekli kılmaktadır. Partileri de içeren partilerüstü  bir anlayıştır bu.

17 Nisan 2018 Salı

“BOZKIRDAN DOĞAN UYGARLIK”: KÖY ENSTİTÜLERİ



Köy Enstitüleri, 17 Nisan 1940’ta kuruldu. Değişik ülkelerin eğitim sistemleri içinde, Köy Enstitüleri kadar üzerinde çalışma ve tartışma yapılan bir başka eğitim kurumu çok azdır. Bu okullar, ulusal ya da uluslararası araştırmalara konu oldular; dünya eğitbilim ansiklopedilerine girdiler, dünyanın birçok ülkesinde örnek alındılar. Kapatılmalarının üzerinden 64 yıl geçti ama Köy Enstitüleri hâlâ tartışılıyor. Acı ve hüzün veren bir özlem, direnme yaratan bir umutla anılıyor. Bunun nedeni nedir? Nasıl ve ne amaçla kuruldular? Neden kapatıldılar? Günümüz eğitiminde yerleri olabilir mi?

11 Nisan 2018 Çarşamba

KURTULUŞ SAVAŞ’INDA İÇ SAVAŞ



Vahdettin, Kurtuluş Savaşı’nı bastırmak için; hükümet olanaklarını, fetvaları ve işgalci devletlerin desteğini kullandı. Manevi dayanağı Halifelik ve buyruğu altındaki fetva makamı Şeyhülislam, siyasi dayanağı ise İngiltere’ydi. Ağır suçlamalar içeren çok sayıda fetvada; Yunanlılara karşı savaşan millicilerin kafir, milli güçlere karşı savaşanların ise gazi ve şehit olacağı söyleniyordu. “Halifeliğe karşı gelenlerin dinden çıktıkları” bunların şâki sayıldığı, “Kuran hükümlerine göre öldürülmelerinin vacip olduğu” bildiriliyordu. Fetvalar; İngiliz ve Yunan uçakları, müttefik torpidoları, konsolosluklar, Rum ve Ermeni örgütleri, Fener Patrikhanesi’nin papazları tarafından ülkenin her yerine dağıtılıyordu. Teali İslam adlı bir hocalar örgütü, yayınladığı bildiride, Yunan ordusunun hilafet ordusu sayılması gerektiğini söylüyordu.

9 Nisan 2018 Pazartesi

KURTULUŞ SAVAŞI’NI KAVRAMAK



İsmet İnönü, 30 Ağustos 1930’da Sivas demiryolunun açılış töreninde, ulusal direniş günlerini anımsatarak; “Anadolu insanı, dünyanın bütün ateşleri başına yağarken, varlığı hazin bir kuşku altındayken, yalınayak ve sopayla istilacılara karşı mücadeleye çağrıldı” demişti. Bu kısa ancak özlü söz; Türk Kurtuluş Savaşı koşullarını ortaya koyan, belki de en iyi tanımlamadır, ya da tanımlamalardan biridir.

4 Nisan 2018 Çarşamba

ULUSAL HAKLAR NEREYE?



Türkiye’de, ‘tarihin yeniden yaşanması’ biçiminde ilginç ve tehlikeli bir dönem yaşanıyor. Ulusal varlık, şiddetini giderek arttıran sistemli bir baskı altında. İçerde ekonomik yapı ve kamusal düzen çökerken, dışarda karmaşık ilişkilere girilmektedir. Kıbrıs’tan işgal edilen adalara, İsrail’den hazine altınlarına, Varlık Fonu’ndan Suriye olaylarına dek; bir dizi uygulama esrarını korumaktadır. Türk halkı, bilmediği ve anlamadığı uygulamalarla düşünsel karmaşa içine sokulmuşken; rejim değişikliğini içeren ‘başkanlık düzeni’ gündeme sokulmuş, Seçim Yasası’nda kuşkulu değişiklikler yapılmıştır. Türkiye, sancılı bir geleceğe doğru yol almaktadır. Dışarda; nerede, kimlerle, neler konuşulduğu, ne anlaşmalar yapıldığı bilinmemektedir. Yabancılarla yapılan kimi görüşmelere, devlet yetkilisi bürokratlar alınmamaktadır.

1 Nisan 2018 Pazar

İSPANYA İÇ SAVAŞI


17 Temmuz 1936’da, başlayan İspanya İç Savaşı, 1 Nisan 1939’da bitti. ‘Uygarlığın beşiği’ Avrupa’da yaşanan bu insanlık dramı, bir vahşet dönemiydi. Sömürge ve yarı-sömürgelerde silahlı şiddet uygulayan emperyalist devletler, şiddeti Avrupa’da da kullanmaktan çekinmemişti. Ulusal ya da toplumsal mücadeleye girişeceklerin, İspanya iç savaşını incelemeleri ve günümüze yönelik sonuçlar çıkarmaları gerekir. Bu savaş; ilkelerin ve değerlerin nasıl kolayca ayaklar altına alındığını, demokrasi havarisi ülkelerin demokrasinin yok edilmesine nasıl göz yumduklarını gösteren, çarpıcı bir örnektir. Bu savaş, İspanya topraklarında yapılan bir ‘Avrupa İç Savaşı’dır. Savaşa şu ya da bu oranda karışmayan, vatandaşı İspanya’da savaşmayan ülke kalmamıştı. Üç yıl süren savaş sonunda; Bir milyon insan ölmüş, iki milyon insan tutuklanmış ve beş yüz bin insan yurtdışına kaçmıştı. İspanya; emperyalist ülkelerin, ideolojilerin, sistemlerin ve yeni silahların çatıştığı bir arenaya dönüşmüştü.