28 Kasım 2014 Cuma

KEMALİZMİN EVRENSELLİĞİ


Atatürk’ün önderi olduğu Türk Devrimi, ülkemizde yaygın ve etkili bir karşı devrim süreci yaşıyor. Devrimin yarattığı kurumları ele geçirenler bu kurumları birer birer ortadan kaldırıyor. Kemalizm kendi ülkesinde yok ediliyor. Oysa, yarattığı eylem ve düşünceyle Kemalizm, anti-emperyalist savaşım (mücadele) içinde hâlâ yaşıyor. Dünyanın birçok ülkesini etkiledi, etkilemeyi de sürdürüyor. Emperyalist boyunduruktan kurtulmak ve kalkınmak isteyen her girişim ister istemez adını bilse de bilmese de Kemalist ilkelerle karşılaşıyor. Türk Devrimi sanılandan ya da bilinenden çok daha geniş kapsamlı bir devrimdir ve 20.yüzyıla damgasını vurmuştur. Yerel değil evrenseldir. Bunun bilinmesi, yeniden girişilmek zorunda kalınan savaşım için yol gösterici olacak, özgüven sağlayacaktır.

26 Kasım 2014 Çarşamba

MUSTAFA KEMAL’İN İSTANBUL GÜNLERİ VE KURTULUŞ SAVAŞI'NA HAZIRLIK


İstanbul’da bulunduğu altı ay boyunca, durmadan çalıştı. Hemen “her kapıyı çaldı.” Güvenilir bulduğu yetki sahiplerine, “askeri birlikleri terhis etmemelerini” ve işgal güçlerine olabildiğince, “örtülü engeller çıkarmalarını” söylüyordu. Dost bildiklerinden başka; düşman saydığı kişiler, düzeysiz ve yetersiz görevliler, hoşlanmadığı insanlar ve yabancılarla bile konuştu. İstanbul’da kaldığı süre içinde, Vahdettin’le dokuz, Sadrazam Damat Ferit’le iki, Harbiye Nazırları Şakir ve Abdullah Paşalarla birer ve Mehmet Ali Bey’le bir kez görüştü. Sir W.Birdwood, Kont Sforza ve Rahip Frew’la bir araya geldi. “Türk milletini kurtarmak için giriştiği işte hiçbir şeyi gayrimeşru saymıyordu.” Ülkeyi esenliğe çıkarmada o denli kararlıydı ki, herşeyi göze almıştı. Gerçek düşüncelerini büyük bir sabırla saklı tutuyor, amacına katkı koyması koşuluyla herkesle, ilişki kurmaktan çekinmiyordu.

24 Kasım 2014 Pazartesi

1923’LÜ BİR ÖĞRETMENLE SÖYLEŞİ


1928 yılında köyde okuma yazma bilen hemen hiç yokken, 1941 yılında okuma yazma oranı yüzde 86’ydı. Köyün bütün çocukları okula gidiyordu. Şimdi, aynı köyde benim okuttuğum çocuklar, elektrik kesilirse jeneratörlerini çalıştırıyorlar; üniversiteye giden pek çok öğrencim oldu; arıcılık, tütüncülük, orman reçineciliği, marangozluk gelişti. Yoksul bir orman köyü olan Gölcük bugün varlıklı ve aydın bir köydür. Köyün bugüne gelmesinin nedeni elbette eğitime verilen önemdir. O zaman Türkiye’nin başında, uzak bir dağ köyünden gelen muhtar telgrafına bir saat içinde cevap veren Atatürk vardı.

21 Kasım 2014 Cuma

İTTİHAT VE TERAKKİ CEMİYETİ / FIRKASI – 2


İttihatçıların gidişleri de gelişleri gibi sıra dışı ve acılı oldu. Otuz yaşından genç olan bu insanlar, on yıl içinde yönetime geldiler, ülkenin geleceğine yön verdiler ve İmparatorlukla birlikte tarih oldular. Oysa, canları pahasına, birlikte battıkları İmparatorluğu kurtarmak istiyorlardı. Yürekli ve ataktılar. Giriştikleri savaşım için gerekli bilinçten yoksundular ancak yurt sevgisine dayanan inançları ve yüksek amaçları vardı.

19 Kasım 2014 Çarşamba

İTTİHAT VE TERAKKİ CEMİYETİ / FIRKASI - 1


Hükümet yetkililerinin pençei zulmüne düşüp tutuklansam, etlerimi kemiklerimden ayıran bir işkenceye uğrasam bile, örgütün sırlarını ve üyelerinin adlarını açıklamayacağıma yemin ederim. Örgüt üyelerinden biri herhangi bir felakete uğrarsa, kendisine ve ailesine, elimden geldiği kadar, para dahil, her biçimde yardımda kusur etmeyeceğim... Eğer, namus sözü vererek yükümlendiğim yeminime ihanet edecek olursam, ihanet edenleri takip için örgütün görevlendirdiği yetkililerin uygulayacağı ölüm cezasına karşı, kanımı şimdiden helal ederim...”                                                                                                                                                                       İttihatçı Yemini

17 Kasım 2014 Pazartesi

SERBEST CUMHURİYET FIRKASI



Serbest Fırka girişiminin amacı, oturmuş gibi görünen yönetim işleyişini, halkın görüşüne başvurarak sınamaktır. Gericilik başta olmak üzere düzene karşı çekince (tehlike) oluşturacak bir olumsuzlukla karşılaşılmazsa, Cumhuriyet’in temel ilkelerinden ödün vermeyen yeni bir parti kurmanın denemesi yapılmıştır. Oy vererek hükümet değiştirme alışkanlığı, halkı siyaseten rahatlatacak ve Cumhuriyet için çekince oluşturmayan iki parti, birbiriyle yarışarak ülkeyi yönetmeye aday olacaktı.

14 Kasım 2014 Cuma

ESKİ TÜRKLERDE HUKUK

Eski Türkler’ in hukuk düzeninde, ayrımsız herkesin sorumlu olduğu ceza yasaları vardı; yasalar, disipline bağlı bir güvenlik örgütü aracılığıyla ödünsüz uygulanırdı. Hızlı ve adil karar veren mahkemeler, suçluları ayırım gözetmeden yargılardı. Gözaltı süresi on günden çok olamazdı. Vatana ihanet, savaşta gevşeklik, ülke çıkarlarını yabancı ülkelere karşı korumama, elçilik görevlerinde kusur, ağır siyasi suçlar; cinayet, ırza geçme, bağlı atı çalma, soygun, ağır adi suçlar’ dı ve cezası ölüm’ dü.

12 Kasım 2014 Çarşamba

KURTULUŞ SAVAŞ’INDA HALK DİRENİŞİ


Türk halkı, koşulların ağırlığına ve tüm yoksunluklarına karşın; milli mücadeleyi, kurulmakta olan orduyu ve önder olarak bağlandığı Mustafa Kemal’i tartışmasız destekledi. Elinden geleni değil, ‘elinden gelmeyeni bile!’ veriyordu. Özellikle Sevr’in imzalanmasından sonra ve özellikle köylüler, Anadolu’nun elden çıkmakta olduğunu anlayarak, yaşam dahil herşeyi göze alarak direnişe katıldılar. Malı ya da bedeniyle katılamayanlar, savaşa adeta ruhlarıyla katılıyor; yurduna bağlı herkesin istek ve duası, içinden çıkardığı savaşçıların başarısında birleşiyordu.

10 Kasım 2014 Pazartesi

SONSUZLUĞA GİDERKEN


Atatürk, 10 Kasım’da son nefesini verdiğinde, arkasında 57 yıllık bir yaşam ve bu kısa yaşama sığdırılan görkemli bir savaşım, tarihin gördüğü en büyük yenileşme eylemini bıraktı. Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türk ulusu için anlamı; özgürlükle tutsaklığın, varlıkla yokluğun ya da gönençle yoksunluğun en yalın ve en belirgin ayrımıydı. Yaşam direncini yitirmiş kabul edilerek, yok edilmek istenen büyük bir ulusu ayağa kaldırmış, onu eskiden gelen ve değişime açık yeni değerlerle adeta yeniden yaratmıştı.



7 Kasım 2014 Cuma

İRAN UYGARLIĞINDA TÜRK ETKİSİ


Binlerce yıla dayanan Türk-İran ilişkileri; birbiri içine giren süreçler içinde gelişerek, bugüne dek gelen bütünleşmeler ve kaynaşmalarla dolu, geniş bir tarih üzerine oturmaktadır. Tarihsel olarak Türk-İran ilişkilerinin Türkler için anlamı, bu ilişkilerin genel Türk tarihinin bir parçası, İranlılar için ise, tarihlerinin neredeyse tümünü kapsayan bir konu olmasıdır. Büyük Göçler’in çıkış noktası Orta Asya’ya yakın olması ve Batıya yönelen iki ana göç yolunun birinin üzerinde bulunması İran’ı, ister istemez yoğun, sürekli ve kalıcı bir Türk etkisiyle karşı karşıya bırakmıştır. Altmış milyonluk günümüz İran’ında, 28 milyon Farsi ve 18 milyon Türk yaşamaktadır.

5 Kasım 2014 Çarşamba

İRAN UYGARLIĞI


Orta Asya’dan Kalde’ye, Sümer’den Hindistan’a, Etiler’den Asurlular’a dek birçok kültürden pay alarak gelişen İran uygarlığı; binlerce yılın sağladığı birikimle, büyük bir olgunluğa, özgün bir inceliğe ve uyumlu bir bütünlüğe ulaşmıştır. Bu büyük uygarlık içinde; yazın, bilim, bilgelik, heykelcilik, resim, el sanatları, mimarlık ve kent planlaması alanlarında, dönem dönem çağını aşan yapıtlar üretildi. Ancak, İran’ı herhalde en çok öne çıkaran; siyaset, eğitim ve kamu yöneticiliği konularında sağlanan birikim olmuştur. Dünyanın büyük bölümü, ilkel bir gerilik içindeyken İran’da bu konularda son derece nitelikli uygulamalar yapılıyordu.

3 Kasım 2014 Pazartesi

SALTANATIN KALDIRILMASI


Vahdettin, ulus vicdanını gerçek anlamda rahatsız eden ağır suçlar işlemişti. Anadolu’da ordu yoksulluk içinde savaşırken; kadınlar, yaşlılar, çocuklar ölüm dahil her türlü eziyeti göze alıp ateş hatlarına silah götürürken; İstanbul’da, “en sıradan hamal bile özgürlüğün temeline bir taş koymak için yaşamını tehlikeye atmaktan çekinmezken”; Padişah, tüm ulusun kutsal saydığı bu savaşa katılmamış, tam tersi her türlü karanlık oyun içinde düşmanla işbirliği yapmıştı. Tüm ulus, bağımsızlığı için “kendini feda ederken”, o ülkeyi işgal edenlerle anlaşmıştı. Kendi ulusunun başarısını değil, onu yok etmeye gelenlerin başarısını diliyordu. Düzenlediği iç isyanlarla kardeş kanı akıtmış, Kurtuluş Savaşı önderlerini idama mahkum etmişti.