17 Kasım 2014 Pazartesi

SERBEST CUMHURİYET FIRKASI



Serbest Fırka girişiminin amacı, oturmuş gibi görünen yönetim işleyişini, halkın görüşüne başvurarak sınamaktır. Gericilik başta olmak üzere düzene karşı çekince (tehlike) oluşturacak bir olumsuzlukla karşılaşılmazsa, Cumhuriyet’in temel ilkelerinden ödün vermeyen yeni bir parti kurmanın denemesi yapılmıştır. Oy vererek hükümet değiştirme alışkanlığı, halkı siyaseten rahatlatacak ve Cumhuriyet için çekince oluşturmayan iki parti, birbiriyle yarışarak ülkeyi yönetmeye aday olacaktı.

Siyaset Denemesi

Serbest Fırka’yı, partiden çok sosyal bir deneme, bir tür kamuoyu yoklaması saymak gerekir. 1930 yılına gelindiğinde devrimlerin önemli bölümü tamamlanmış, dünyadaki ekonomik durgunluğa karşın dengeli bir büyüme gerçekleştirilmiş ve toplumsal ilerleme yönünde çok önemli gelişmeler sağlanmıştı. Türkiye henüz bir sanayi toplumu olmaktan uzaktı ancak bu amaç için tutarlı ve gerçekçi bir kalkınma izlencesi (programı) belirlenmiş, bu yolda başarılı işler yapılmıştı; yapılmaya devam ediliyordu. Ankara’nın siyasi saygınlığı ve yetkesi (otoritesi), içte ve dışta çok yüksekti. Yeni devlet, her alanda örgütlenmiş, siyasi düzen oturmuştu.
Atatürk, o günlerde Paris Büyükelçisi olan gençlik arkadaşı Fethi Okyar’a, 1930 Temmuzu’nda yeni bir parti kurma önerisi yaptı. Türk siyasi tarihinde 3,5 aylık bir ömrü olan Serbest Cumhuriyet Fırkası bu öneri üzerine ortaya çıktı. Yeni fırka düşüncesi, bu düşüncenin yaşama geçirilişi ve süresi başta Fethi Okyar olmak üzere hemen herkes için, beklenmeyen bir gelişmeydi.

Yapılmak İstenen

Atatürk’ün bu girişimle ne düşündüğü, ne yapmak istediği ve neyi amaçladığı, bu konularda bir açıklama yapılmadığı için, yalnızca o günlerde değil bugün de, ortak bir kanı, bir görüş birliği oluşmadı.
Kimi araştırmacılar, Atatürk’ün İnönü ile birlikte, “ülkede çok partili siyasi düzene geçme zamanının geldiğini düşündüklerini” ve “samimi oldukları bu düşünce yönünde” girişimde bulunduklarını, ancak “gericilik ve karmaşa durumunun ortaya çıkması” üzerine partiyi kapattıklarını ileri sürdü.1
Bir başka yoruma göre; Atatürk, aynı 1920 Mayıs’ında kurdurduğu Türkiye Komünist Fırkası’nda olduğu gibi denetimi altında tuttuğu bir parti girişiminde bulunmuştur. Bunun için, başta Fethi Okyar olmak üzere güvendiği insanların öncülüğünde Serbest Fırka girişimini başlatmıştır.
Bir başka görüş, çok partili düzenin “Atatürk’ün en büyük ideali” olduğunu ileri sürer. Onlara göre, Atatürk “Serbest Fırka oluşumuna büyük bir samimiyetle girişmiş, ancak başta İnönü ve Recep Peker olmak üzere Cumhuriyet Halk Fırkası’nın ileri gelenleri, ortaya çıkan olayları büyüterek onu bu düşüncesinden vaz geçirmiştir.”2
Serbest Fırka girişiminin amacı, oturmuş gibi görünen yönetim işleyişini, halkın görüşüne başvurarak sınamaktır. Gericilik başta olmak üzere düzene karşı çekince oluşturacak bir olumsuzlukla karşılaşılmazsa, Cumhuriyet’in temel ilkelerinden ödün vermeyen yeni bir parti kurmanın denemesi yapılmıştır. Oy vererek hükümet değiştirme alışkanlığı, halkı siyaseten rahatlatacak ve Cumhuriyet için çekince oluşturmayan iki parti, birbiriyle yarışarak ülkeyi yönetmeye aday olacaktı.
Atatürk’ün, Cumhuriyet’e ve onun gücünü oluşturan devlete karşı duyarlılığını bilenler, ikinci yorumun gerçeği daha çok yansıttığını kabul etmiştir. Fethi Okyar’ın önce özendirilmesi, siyasi ve maddi destek verilmesi, daha sonra araya mesafe konularak desteğin çekilmesi; Serbest Fırka girişiminin, halkın siyasi tepkisini saptamak için düşünülen bir deneme eylemi olduğu görüşünü güçlendirmektedir.

Başlangıç

Başlangıçta yapılan görüşmelere göre, Atatürk Cumhuriyet Halk Fırkası’nın Başkanı olarak, Serbest Fırka’yı siyasi rakip sayarak karşısına geçmeyecek, Fethi Okyar ise, laiklik başta olmak üzere Cumhuriyet’in temel ilkelerine karşı herhangi bir gelişmeye izin vermeyecekti. Bu tür girişimler ortaya çıkarsa, anında etkisizleştirilecekti.
Fırka’nın kurulmasına karar verildiği günlerde, Atatürk, Fethi Okyar’a bir mektup yazacak bu mektupta şunları söyleyecektir: “Memnuniyetle görüyorum ki, laik Cumhuriyet esasında beraberiz. Benim siyasi hayatta daima aradığım ve arayacağım temel budur... Cumhurbaşkanlığının bana verdiği yüksek ve yasal yetkiyi, hükümete muhalif olan ve olmayan fırkalara karşı eşit ve yansız biçimde kullanacağıma ve laik cumhuriyet esası dahilinde (kaldığı sürece y.n.) fırkanızın çalışma ve çabasında herhangi bir engelle karşılaşmayacağına güvenebilirsiniz” diyecektir.3
Mustafa Kemal, kimi Cumhuriyet Halk Fırkası milletvekilini ve yakın çevresini, kızkardeşi Makbule Atadan dahil, yeni partiye yönlendirdi. Nuri Conker, Ahmet Ağaoğlu (Kars milletvekili), Talat Bey (Ankara milletvekili), Reşit Galip (Niğde milletvekili), Mehmet Emin Yurdakul (Şebinkarahisar milletvekili), Ali Haydar Uluğ (İstanbul milletvekili), İsmail Kakmacı (Sinop milletvekili), Tahsin Uzer (Erzurum milletvekili), Semih Hızaroğlu (Bursa milletvekili), Rasim Öztürk (Bilecik milletvekili), Nakiyeddin Yücekök (Elazığ milletvekili) Cumhuriyet Halk Fırkası’ndan ayrılarak yeni partiye katıldılar.4

İstanbul Basını

Serbest Cumhuriyet Fırkası, 12 Ağustos 1930’da resmen kuruldu. İstanbul basını, Atatürk’e değil ama Cumhuriyet Halk Fırkası’na karşı olan yeni partiyi, doğal bir yansı (refleks) gibi hemen destekledi. Son Posta ve Yarın başı çekiyordu. Üstelik bu kez İzmir’in yerel gazeteleri de desteğe katılmıştı.5
Fırka, gazete desteğiyle birlikte kimi yörelerde, önemli sayılabilecek genişlikte ilgi gördü. Tutucu kişi ve kümeler, açık ya da örtülü biçimde üye olmaya yöneldi. Fırka içindeki birtakım kümelerin, olağanın ötesinde bir devingenlik içinde olduğu görülüyordu. Fethi Okyar’ın Eylül başında İzmir’e yaptığı parti gezisinde olaylar çıktı. Polis havaya ateş etmek zorunda kaldı, bir çocuk öldü, yaralananlar oldu.
İzmir olaylarından sonra, Halk Fırkası’nı destekleyen gazeteler Serbest Fırka’ya karşı eleştirilerini arttırdılar. Cumhuriyet gazetesinde Nadir Nadi, Atatürk’e bir açık mektup yayınladı. “Serbest Fırka’ya karşı tavır almadığı takdirde Halk Fırkası’nın kendi başının çaresine kendisinin bakacağını” yazdı.
Atatürk bu mektuba, aynı gazetede 9 Eylül 1930’da yayımlanan bir mektupla yanıt verdi: “Ben Cumhuriyet Halk Fırkası’nın genel başkanıyım. Cumhuriyet Fırkası, Anadolu’ya ilk ayak bastığım andan itibaren oluşup benimle çalışan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin doğurduğu bir varlıktır. Bu örgüte o tarihten beri bağlıyım. Bu bağı çözmek için, hiçbir neden ve gerek yoktur ve olamaz. Resmi görevim bitince de Fırkamın başında fiilen çalışmayı sürdüreceğim.”6

Tutucu Karşıtçılık

Atatürk’ün mektubu, Serbest Fırka’ya olan kitlesel yönelişi durdurdu. Artık, yeni katılımlar olmuyordu. Fırka, o günlerde yapılan belediye seçimlerinde bir varlık gösteremedi. İl olarak yalnızca Samsun’da seçim kazanılmıştı.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kapatılmasından sonra kendi iç dünyasına çekilen tutucu karşıtçılık, Serbest Fırka’yla, yeni bir çıkış daha yapmak istemiş ancak Atatürk’ün mektubu üzerine, eski durumuna geri dönmüştü. Bu dönüş, 1946’daki Demokrat Parti girişimine dek sürecektir. İleride Demokrat Parti genel başkanı olacak Adnan Menderes’in Serbest Fırka Aydın il başkanı olması, bu partinin üye yapısını yansıtan bir göstergedir.

Gerçeğin Görülmesi

Serbest Fırka, partiye yönelen tutucu ilgiden ürken ve Atatürk’ün başlangıçtaki desteğini yitirdiğini gören Genel Başkan Fethi Okyar tarafından, 17 Kasım 1930’da kapatıldı. Üç aylık bu parti girişiminden, amaçlanan sonuç alınmış ve Türkiye’nin demokratik ve laik Cumhuriyeti aynı düzeyde koruyacak çok partili siyasi düzene, henüz hazır olmadığı görülmüştür.
Toplumsal varlığını, yenilik karşıtlığı ve dış destekten alan tutucu karşıtçılık, gücünü koruyordu. Devrim, kendisini koruyacak gelişmeyi henüz yeterince sağlayamamış, kadrolarını yetiştirememişti. Buna karşın, yüzlerce yılın alışkanlıkları ve örgütsel deneyimi olan tutucu karşıtçılık, ustaca gizlediği gücünü koruyordu. Serbest Fırka girişimiyle bu gerçek bir kez daha görülmüştü.
1930’da ayırdına varılıp önlemi alınan bu durum, 16 yıl sonra gündeme getirilen Demokrat Parti girişiminde de ortaya çıkacak ancak bu kez Devrim öndersiz kaldığı ve girişim dış desteğe bağlı olduğu için, gerekli önlem alınamayacaktır.

İzlence 

Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın izlence (program) adıyla yayımladığı on bir başlamlık (maddelik) belgeye parti izlencesi demek pek olanaklı değildir. Fethi Okyar’ın kaleme aldığı7 ‘izlencede’, yüzeysel birkaç siyasi yaklaşım, soyut tümceler olarak sıralanmış ve elli yıldır yinelenen aktarma sözcükler, ekonomik görüş olarak başlamlar arasına serpiştirilmiştir.
Fethi Okyar ve çalışma arkadaşları, ülkenin ekonomik-sosyal çözümlemesini yaparak ulusal kalkınma gereksinimlerine yanıt verecek bir parti izlencesini hazırlayabilecek düzeyde insanlar değildiler. Okyar’ın, fırka kurulmadan hemen önce söylediği ve sağ’ı, sol’u, liberalizm’i birbirine karıştıran şu sözler, onun politik bilincinin bir göstergesidir. “Ben öteden beri hürriyet taraftarıyım. Bu nedenle benim kuracağım fırka, ancak liberal bir fırka olur... Doğaldır ki böyle bir fırka Halk Fırkası’nın solunda yer alır.”8
İzlence’nin üç başlamında; “Cumhuriyetçilik, milliyetçilik ve laiklik esaslarına” bağlı kalınacağı, “vergilerin halkın ekonomik gücünü aşmasına” izin verilmeyeceği ve “devletin tasarrufa yöneltilerek” gelirlerin verimli bir biçimde kullanımının sağlanacağı açıklanıyordu.
Sonraki üç başlam ekonomik içerikliydi. Bu başlamlar, Jön Türkler’den beri bilinen görüşleri yineliyordu. “Liberal bir yol ve buna uygun serbest kambiyo kuru uygulanacak” bu yolla “yabancı sermaye girişi teşvik edilecek”, “yabancı sermayeyi ürküten zorluk ve güvensizliklere son verilecek”, “devlet ve hükümet müdahaleleri reddedilecek” ve “liman tekeli kaldırılacak” tı.9
Beşinci başlamda dile getirilen ekonomik görüşler, yalnızca Cumhuriyet Halk Fırkası izlencesiyle değil, o dönemde geçerli olan devlet politikasıyla da çelişiyordu. Şöyle söyleniyordu: “Fırka, vatandaşların refahına, mali ve ekonomik her türlü teşebbüslerine engel olan Hükümet programını kabul etmez. Ülkenin ekonomik hayatının gelişmesinde her türlü teşebbüs, o işi yapanlara aittir.”10

Atatürk’ün Tutumu

Atatürk, görüşlerine uygun düşmemesine karşın, Serbest Fırka izlencesine pek karışmamıştır. Ancak devletçiliğe karşı açıktan tavır alan 5.başlam için uyarıda bulunmuş ve bu başlama, “Cumhuriyetin menfaatleri için girişilmesi gereken ekonomik işlerde, kişilerin güçleri yetersiz görüldükçe, devlet doğrudan doğruya girişimde bulunur ” biçiminde bir tümcenin eklenmesini önermiştir. Bu öneri izlenceye girmiştir. 11
Fethi Okyar’ın Serbest Fırka olayı ile ilgili düşünceleri, “feda edilmeye” ve siyasi olarak kullanılma inancına dayanan, kırgın duygular içerir. Atatürk’ün, “yeni bir fırka kurdurmakla, yalnızca ülkedeki durumu anlamak, halkın nabzını tutmak ve bunun için de kendisini feda etmek gibi bir kararla” hareket ettiği kanısındadır.12 Kanısında haklıdır. Atatürk, başlangıçta özendirmesine karşın, Fırka’ya yönelen tutucu devinimi görmüş ve bu Serbest Fırka girişiminin görevini yerine getirdiğine karar vererek, desteğini çekmiştir. Fethi Okyar’a söylediği şu sözler, Serbest Fırka’nın kaderini belirlemiştir: “Serbest Fırka’ya karşı vaziyet almaya ve sizinle mücadele etmeye mecburum.”13

DİPNOTLAR


  1. Türkiye’de Siyasi Partiler” Prof.T.Z.Tunaya, Arba Yay., 2.Bas., sf.623
  2. a.g.e. sf.624
  3. Tek Adam”, Ş.S.Aydemir, Remzi Kit., İst. 1983, 8.Bas. İst. 1983, 3.Cilt, sf.386–387
  4. Fethi Okyar’ın Anıları” Osman Okyar–Mehmet Seyitdanlıoğlu, Türkiye İş Bankası Yayınları, 2.Basım 1999, sf.69
  5. Serbest Fırka Hatıraları” Ahmet Ağaoğlu, İstanbul, sf.65–67
  6. Tek Adam”, Ş.S.Aydemir, Remzi Kit., İst. 1983, 8.Bas. İst., 3.Cilt, sf.393
  7. Fethi Okyar’ın Anıları” O.Okyar–M.Seyitdanlıoğlu, T.İş.Ban. Yay., 2.Basım 1999, sf.70
  8. a.g.e. sf.66
  9. a.g.e. sf.70–71 ve 120
  10. Türkiye’de Siyasi Partiler” Prof.T.Z.Tunaya, Arba Yay., 2.Bas., sf.634
  11. Fethi Okyar’ın Anıları” Osman Okyar–Mehmet Seyitdanlıoğlu, Türkiye İş Bankası Yayınları, 2.Basım 1999, sf.138
  12. Tek Adam, Ş.S.Aydemir, Remzi Kit., İst. 1983, 8.Bas. İst. 1983, 3.Cilt, sf.395
  13. a.g.e. sf.395

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder