7 Mayıs 2015 Perşembe

“TÜRKİYE PARÇALANMAYA BAŞLADI”



“Kerkük’ün Kürt Devleti içinde kalması, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tepkisine yol açabilir. Askerlerde, ABD’ye duyulan güvensizlik daha da derinleşebilir ve Kürtler’in yanında yer almayı sürdüren ABD, TSK’nın güvenini tümüyle yitirebilir. Bu nedenle, ABD konuyla ilgili politikasını açıkça yürütmemelidir. Askerler, Kerkük’ün Kürtler’e verilmesini bir operasyon yaparak önleyebilecek durumda değil. Buna; hükümet, TÜSİAD ve TÜSİAD eksenli basın, AB’yi de yanlarına alarak şiddetle karşı çıkar. Askerin manevra alanı yalnızca ‘sinirlenmekle’ sınırlı kalabilir... Türkiye’nin tehlike algılaması artık homojen değil. Sistemin stratejik düşünme mekanizması zayıf ve giderek parçalanmaya başladı.”
Penagon-CIA-ABD Dışişleri Bakanlığı OrtakToplantı Kararı

 

“Siyaset Analizcileri” 

ABD Dışişleri Bakanlığı’nda 28 Mayıs 2004 tarihinde, bir toplantı yapıldı. Henri Barkey, Alan Makovsky, Judith Yappe ve Stephan Cook’un konuşmacı olduğu toplantıya, Pentagon, CIA, Dışişleri Bakanlığı ile Amerikan ordusundan 20 “seçkin siyaset analizcisi” katılmıştı. Toplantıda, “İsmi açıklanmayan bir Ortadoğu ülkesinden de toprak alarak Kuzey Irak’ta kurulacak Kürt devleti” görüşülmüş, Türkiye’de bu girişime karşı oluşabilecek tepkilerin neler olabileceği ele alınmıştı.1
Basına yansıyan bilgilere göre; toplantıda, “Kerkük Kürt eyaleti içinde kalırsa TSK’nın tepkisi ne olur?”, “AKP’nin Kürt-İslam milliyetçiliğine bakış açısı nasıldır?”, “AKP içindeki Kürt asıllıların Başbakan Tayyip Erdoğan üzerinde etkisi nedir?”, “Yaklaşan ekonomik ve siyasi krizler içinde AKP’nin geleceği ne olur?” gibi konular irdelenmiş ve şu yargıda bulunulmuştu: “Kerkük’ün Kürt Devleti içinde kalması, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tepkisine yol açabilir. Askerlerde, ABD’ye duyulan güvensizlik daha da derinleşebilir ve Kürtler’in yanında yer almayı sürdüren ABD, TSK’nın güvenini tümüyle yitirebilir. Bu nedenle, ABD konuyla ilgili politikasını açıkça yürütmemelidir. Askerler, Kerkük’ün Kürtler’e verilmesini bir operasyon yaparak önleyebilecek durumda değil. Buna; hükümet, TÜSİAD ve TÜSİAD eksenli basın, AB’yi de yanlarına alarak şiddetle karşı çıkar. Askerin manevra alanı yalnızca ‘sinirlenmekle’ sınırlı kalabilir... Türkiye’nin tehlike algılaması artık homojen değil. Sistemin stratejik düşünme mekanizması zayıf ve giderek parçalanmaya başladı.”2

“Türkiye'de Rejim Değişti”

Amerikalılar, “stratejik düşünme makanizmasının” parçalandığını söylerken Avrupalılar “Türkiye’deki rejimin” değiştirildiğini ileri sürdüler. İngiliz The Guardian gazetesi, işgal altındaki Irak’la, Avrupa Birliği peşindeki Türkiye’yi kıyasladı ve “Avrupa tarzı rejim değişikliğine hoş geldiniz” başlıklı bir yorum yayınladı. Bu yorumda, cumhuriyetle kurulmuş olan rejimin, Avrupa Birliği’nin “barışçı programlarıyla” değiştirildiği yazıldı.
Yazıda şunlar söyleniyordu: “ABD Irak’a savaş helikopterleri, biz ise Türkiye’ye insan hakları savunucuları gönderdik. ABD’nin diğer bir Müslüman ülke olan Irak’ta şok ve korkuyla gerçekleştirdiği rejim değişikliğini, Avrupa Birliği Türkiye’de barışçı programlarla gerçekleştirdi.”3

“Özerklik Statüsü”

Türkiye’nin Irak Özel Temsilcisi Osman Korutürk, 21 Haziran’da Mesut Barzani’ye, Türk Hükümeti’nin, Irak’ın siyasi birliğinin, toprak bütünlüğünün korunması koşuluyla, “Irak’lı Kürtlerin özerk statüsünü” tanıyacağını bildirdi. Aynı sözler, Ankara’ya gelen Celal Talabani’ye de söylendi.4
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, basında yer alan İsrail’in “Kürt gerillalarını eğitmesi” ve “Kürt özerkliğinin tanınması” gibi haberleri yalanladı. Gazetecilerin sorduğu sorulara, “biz Irak’ta olan biteni yakından takip ediyoruz. Zaman zaman gelen haberlere gerekli itinayı gösteriyoruz” demekle yetindi.5

İsrail: “Sabrımız Tükeniyor”

İsrail Dışişleri Bakanı Silvan Şalom, 22 Haziran’da, İsrail Meclisi Dış İlişkiler ve Savunma Komitesi’nde, R.Tayyip Erdoğan’ın şahsında Türkiye Cumhuriyeti’ni tehdit eden bir konuşma yaptı. Erdoğan, Filistin’deki eylemleri nedeniyle Türk kamuoyunda tepki gören İsrail’i yeren konuşmalar yapmış, parti gurubunda eleştiri niteliğinde sözler söylemişti.
Silvan Şalom, bu sözlere yanıt veriyor ve “sabrımız tükeniyor” yaklaşımıyla, “İsrail, Başbakan Erdoğan’ın eleştirilerine yanıt vermemekte kendini uzun süre tutamayabilir” diyordu.6

İsrail’e Ödün

İsrail, Kürtlere gerilla eğitimi verip, Türkiye’yi tehdit eden açıklamalar yaparken, Türkiye aynı günlerde İsrail’e, egemenlik haklarından ödün veren sıradışı haklar tanıyordu.
İsrail bir süre önce, Türk Hükümeti’nden, “Türkiye’ye turist olarak giden İsrail vatandaşlarını korumak için”, Türk havaalanlarında “silahlı MOSSAD elemanlarının” görev yapması için izin istemişti. İsrail’i eleştiriyor görünen Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanı olduğu 59.Hükümet, bu istemi kabul etti ve “157 MOSSAD elemanının” İstanbul, Antalya ve Dalaman başta olmak üzere, silahlı olarak havaalanlarında “çalışmasına” izin verdi.
Türk Dışişleri Bakanlığı, 18 Haziran’da, “İsrailli güvenlik güçlerinin” yalnızca havaalanları içinde “görev yapacağını”, havalimanları dışında “görev” yapmalarının sözkonusu olmadığını açıkladı.7

Ortak Cephane

22 Haziran’da gazetelerde İsrail-Türkiye ilişkileriyle ilgili bir başka haber vardı. Haberde, Türkiye ile İsrail’in “ortak cephane, techizat ve harp sistemleri depoları kurma arayışında” olduğu yazılmıştı. Arayışa göre, “iki ülkeden birine saldırılması halinde, diğer ülke tarafından depolanan malzemelerin kullanıma açılması” planlanıyordu.8
İsrail’in kimlerle savaştığı belli, Türkiye’nin ise kimlerle savaşacağı belli olmadığı bir ortamda ortaya çıkan bu arayışın ne anlama geldiği konusunda, hükümet herhangi bir açıklama yapıladı.

“Kürtlerle İyi İlişkiler”

İsrail Başbakanı Ariel Şaron, 3 Temmuz’da yaptığı açıklamada; ülkesinin “Kuzey Irak Kürtleri’yle”, kendisinin de “Kürt liderler Barzani ve Talabani’yle iyi ilişkiler içinde” olduğunu, ancak Kürtler’e askeri eğitim vermediklerini söyledi.9
İsrail’in Kuzey Irak’ta Kürtlere askeri eğitim verdiğini haber yapan ünlü Amerikalı gazeteci Seymour Hersh, Şaron’un bu üzerine 22 Haziran’da yaptığı karşı açıklamada, “İsrail, Türkiye’ye doğru söylemediği için haberi yalanlamaktadır” dedi.10

“Sevr Benzeri Durum Yaratılacak”

İngiliz düşünce kuruluşu Chatham Hause, Nisan 2015’te, Amerikalı uzmanların da katılımıyla, “Yedi Haziran Seçimleri sonrası Türkiye ve Ortadoğu” konulu bir toplantı düzenledi. Toplantıda, Türkiye “Osmanlının son dönemine” benzetilerek bundan “yararlanılması gerektiği” söyleniyor ve “Sevr benzeri bir durum yaratılacağı”  ileri sürülüyordu.
“Fırsat Projesi” diye tanımlanan kararlarda şunlar söyleniyor: “Ortadoğu’da gündemin birinci maddesi Kürt devletinin kurulmasıdır. 2015’ten sonra yapılacak ABD Başkanlık seçimlerini Cumhuriyetçilerin kazanması kesin gibi. Cumhuriyetçiler, Kürt Devleti ve İran’ın durdurulması konusunda sert politika izleyecek. Bu konuda hazırlıklar başlamış durumda. Ortadoğu ve Türkiye hedefte, Suriye konusu da masada. Sevr benzeri bir durum yaratılacak. Türkiye’deki Kürtlere özerklik verilmesi kaçınılmaz. Bu konuyu artık tartışmamalıyız. Türkiye, istenenleri yapmak zorunda, buna mecbur; PKK’yı tanıyarak bu konuda yeterince malzeme verdi. AKP hükümeti zorda. Tek dertleri kendi gelecekleri. Bu da uygun bir ortam yaratıyor. Muhalefet partilerinden yapılacaklara bir itiraz gelmeyecektir. Bu fırsat iyi değerlendirilmelidir.”11

Türkiye'nin Önemi

ABD Başkanı Bill Clinton, 1999’da; “21.Yüzyılın büyük ölçüde, Türkiye’nin bugünkü ve yarınki rolünü nasıl tanımlayacağına bağlı olarak şekilleneceğini umuyorum” demişti.12
Mart 2001’de, ABD Dışişleri Bakanlığı, Merkezi Haberalma Örgütü (CIA) ve Ulusal İstihbarat Konseyi (NIC) tarafından ortak olarak hazırlanan yazanakta, Türkiye için şu saptama yapılmıştı: “Türkiye’deki her gelişme, global oluşumları dolaysız etkileyecektir. Türkiye’nin 2015’e kadar iç istikrarı ile jeopolitik konumundaki gelişmeler; bölge, Batı dünyası ve Amerikan çıkarları üzerinde büyük etki yapacaktır.”13
2015’e gelindi. Türkiye’nin bugün geldiği yer ve söylenenler ortada. Emperyalizm Türkiye’yi adım adım istediği yere getirdi. Onbeş yıl önce, Türkiye’nin önünde “Bağdat Yolu” (Kemalizm) ve “Barselona Yolu” (Batıyla bütünleşme) olarak iki seçenek olduğu, hangi yolu seçerse seçsin, birbirine karşıt olarak “21.Yüzyılı belirleyeceği” söyleniyordu. Ordu üzerinde oynanan oyundan sonra, Türkiye’nin Barselona Yolu’na girdiğine inanıyorlar ve yeni Sevr uygulamalarına hazırlanıyorlar.

DİPNOTLAR

1          “Türkiye Parçalanmaya Başladı” Aydınlık, 13.06.2004,  sf.13
2          a.g.d. 13.06.2004  sf.13
3          “Türkiye’de Rejimi AB Değiştirdi” Yeni Çağ 27.09.2005
4          “Ankara’dan Özerkliğe Yeşil Işık” Cumhuriyet 22.06.2004
5          “Gül Haberi Yalanlamadı” Cumhuriyet 22.06.2004
6          “İsrail Erdoğan’a Sert Yanıt” Cumhuriyet, 23.06.2004
7          “MOSSAD Ajanlarına Türkiye’de Çalışma İzni” Cumhuriyet 20.06.2004
8          “Türkiye-İsrail Ortak Cephaneliği” Cumhuriyet 22.06.2004
9          “Kürtlerle Aramız İyi” Cumhuriyet, 04.07.2004
10        “İsrail Doğruyu Söylemiyor” Cumhuriyet 23.06.2004
11        ”Yedi Haziran Sonrası Türkiye Projesi”  ilkay Akkaya, Aydınlık, 04.05.2015
12        “Clinton’u Nasıl Okumalı” Ali Sirmen, 11.11.1999

13        “ABD ve Batının Geleceği Türkiye’nin Elinde”, Hürriyet, 07.03.2001

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder