19 Ağustos 2016 Cuma

SATILIK DEVLET


Özelleştirme uygulamaları Türkiye’de, geri dönüşün, dışa bağımlılığın ve ekonomik çöküşün kurumsallaştırıldığı; bilinçli ve tasarlı anti-ulusçu tutumun son aşamasıdır. Toplumsal yaşamı ulus birliği temelinde sürdürüp geliştirmenin gerçek unsurları olan kamusal işletmeler, azgelişmiş ülkeleri ayakta tutan ekonomik güç merkezleridir. Bu merkezleri elden çıkarmanın, ulus-devlet varlığının temel dayanaklarını ortadan kaldırma anlamına geleceği açıktır. Özelleştirme uygulamalarının, ulusal çözülmenin yolunu açan ve bu uygulamaları ister istemez ulus karşıtlığına götüren bir eylem olmasının nedeni budur.


Ülke Pazarlamak

Recep Tayip Erdoğan’ın Başbakan olduğu dönemde söylediği özelleştirmeye yönelik sözler, yapılan işin gerçek niteliğini ortaya koyan açıklıktadır. Cevahir İş Merkezi’ni açarken gazetecilere şunları söylüyordu: “Yatırım için dünyanın tüm girişimcileriyle tek tek ve her yerde görüşürüm. Bakanlarıma da her yerde görüşmelerini tavsiye ederim. Çünkü ben ülkemi adeta pazarlamakla mükellefim”.1
R.Tayyip Erdoğan, özelleştirme uygulamalarının hız kazandığı 2005 yılında, özelleştirmeyle ihanet kavramlarını birleştiren bir konuşma daha yaptı ve bu konuda şunları söyledi: “Ekonomi mükemmel gidiyor… Özelleştirme yapmazsak halka ihanet etmiş oluruz… Erdemir’i yabancılara söz verdim, yerli firma olmaz”.2

AKP ve Özelleştirme

Özelleştirmelerin gerçek uygulayıcısı AKP’dir. Türkiye’de bugüne dek yapılan özelleştirmelerin yüzde 88’ini bu partinin hükümetleri yapmıştır. Satılan devlet malları içinde 204 stratejik şirket ve fabrika ile 2515 taşınmaz vardır.
Satılan şirketler, büyük sanayi kuruluşlarıydı ve Türkiye’nin üretim gücünün önemli bir bölümünü oluşturuyordu. Taşınmazlar içinde; büyük kentlerde yüksek değerli arsalar, limanlar, akarsu santralleri, lüks oteller (İzmir Efes, İstanbul Tarabya, Bursa Çelik Palas), depolar, v.b. bulunmaktadır.3

Çarpıcı Bir Örnek; TEKEL’in Satışı

TEKEL, her yıl yüksek kar eden ve hazineye önemli oranda kaynak aktaran bir kamu iktisadi kuruluşuydu. Politikacılar, uzun süreden beri gözlerini TEKEL’e dikmişti. Devlet Bakanı Eyüp Aşık, “TEKEL’in çöpüne kadar her şeyini satacağız” diyordu.4 TEKEL AKP yönetimince gerçekten “çöpüne kadar” satıldı.
İlk satış alkollü içkiler bölümünde oldu. 16 alkollü içki işletmesi, stokları ve tüm varlıklarıyla 2004 yılında 292 milyon dolara satıldı. Satış bedeli o denli düşüktü ki, alıcı firma MEY İÇKİ adını verdiği şirketi 2 yıl sonra 2006’da yüzde 270 karla 810 milyon dolara sattı. Alıcı bu kez, Texsas Pasific Group adlı Amerikan ortak girişimiydi. Texsas Pasific, MEY İÇKİ’yi 5 yıl kullandı ve 2011 yılında İngiliz Diageo şirketine tam 2,1 milyar dolara sattı.5

KİT’ler Zarar Ediyor mu

KİT’lere 1985–1995 yılları arasında hemen hiç yatırım yapılmadı. KİT yatırımlarının toplam yatırımlar içindeki payı yüzde 38.4’den yüzde 5.3’e düşürülmüş, istihdam yüzde 13.8 azaltılmış ve serbest sermaye oluşumu gerçek (reel) olarak yüzde 66 oranında düşürülmüştü.6
Kilit görevlere, yetkisiz ve yetersiz ve çoğu kez başarısızlığı amaçlamış kişiler getiriliyor, başarıyla çalışanlar değişik yöntemlerle görevlerinden uzaklaştırılıyordu. KİT ürünlerinin rekabet olanaklarını ortadan kaldıracak olan her tür uygulama geniş bir biçimde yapılıyordu.
Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz “enflasyonu önlemek için”, enflasyonun yüzde yüzlere çıktığı bir ortamda KİT ürünlerine 6 ay zam yapmama kararı almıştı. KİT’ler, bilinçli olarak iç ve dış borç sarmalına sürükleniyor, geçmiş yıl kur ayrımları ve faizleri gider olarak kâr–zarar hesaplarına geçiriliyordu. Hükümet buyruğu altındaki devlet kuruluşlarını koruyacağına onlara zarar veriyordu. Ancak, herşeye karşın KİT’ler kar ediyordu.

KİT’ler Zarar Değil Kâr Ediyor

Özelleştirme yanlılarının savlarının tümü gerçek dışıdır. En sık yöneldikleri KİT’lerin zarar ettiğidir. KİT’ler zarar değil kâr ettiler. Üstelik, bu saptamayı devletin yetkili kurulları yapmaktadır.
Hazineye yük olmaları bir yana, elde ettikleri kazanç, ödedikleri vergiler ve yüklendikleri “görev zararlarıyla” devlet gelirlerine önemli katkı sağlıyorlardı. Bu gerçeği hiçbir bilânço oyunu örtemiyordu. Hazine Müsteşarlığı’nın verilerine göre, KİT’ler 1998 yılında 10 katrilyon 559 trilyon lira (39,8 milyar dolar) gelir elde ettiler.
376.4 trilyon liralık (1,4 milyar dolar) “görev zararları” ve tüm giderler düşürüldükten sonra 1 katrilyon 144 trilyon lira (4,3 milyar dolar) net kâr sağladılar. Bu kâr 1999 yılında 1.6 katrilyon lira oldu (3.9 milyar dolar).7

“Altın Yumurtlayan Tavuğu Kesmek”

KİT’lerin kâr etmesi ve Türkiye Cumhuriyeti hazinesine kaynak yaratması, 1998 yılıyla sınırlı değildi. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nun 1996 yılında hazırladığı bir rapora göre KİT’ler Hazine’ye 1992’de 23 trilyon lira (3,3 milyar dolar), 1993’de 39 trilyon lira (2,1 milyar dolar), 1994’de 175 trilyon lira (5,6 milyar dolar), 1995’de 326 trilyon lira (7,4 milyar dolar), 1996’da 837 trilyon lira (10,3 milyar dolar) net katkı sağlamıştı.8
Tüm olumsuz koşullara karşın KİT’lerin 5 yılda Hazine’ye yaptığı katkı 28,7 milyar dolardı. Rakamlar enflasyondan arındırılarak gerçek değerlerine getirildiğinde, yapılan katkının gerçek boyutu daha yukarı çıkıyordu. 1997 yılında TEDAŞ 148 trilyon, TMO 17.5 trilyon, TEAŞ 11.6 trilyon, TEKEL 15.2 trilyon kâr etti.9 1998 yılında Türk Telekom 111.5, Petrol Ofisi 15.7, TKİ 12.8, DHMİ 8.4, Türkiye Şeker Fabrikaları 6.3 trilyon lira kurumlar vergisi ödediler. Aynı yıl Ankara’da en fazla kurumlar vergisi ödeyen ilk 10 firmanın 9’u devlet kuruluşuydu.10

Satışın Boyutu

Türkiye’de bugüne dek değişik büyüklükte 204 KİT, 2141 taşınmaz satılmış, satışların toplam tutarı 59.3 milyar dolar olmuştur. Satış bedelleri ve sözleşme koşulları incelendiğinde göze çarpan ilk özellik satışların çok düşük bedellerle yapılmış olmasıdır. Kimi satışta koşullar o denli kötüdür ki satılan malın adeta üstüne para verilmiştir.
Birçok satışta, KİT’in, satış anındaki parasal varlığı da satış bedelinin içinde kabul edilmiş; alıcı peşinatın önemli bir bölümünü, bu parayla yani KİT’in kendi parasıyla ödemiştir.
Özelleştirme konusunda uzmanlaşmış kimi araştırmacılar, satılan KİT’lerin yenilerinin yapılması için yarım yüzyıl gerektireceğini söylüyor. Kimisi Türkiye’nin bu kuruluşları günümüz koşullarıyla bir daha yapamayacağını düşünüyor.
Görüşlerin doğruluk derecesi ne olursa olsun gerçek, Türkiye’nin yitiğinin çok yüksek olduğudur. Kimi satış bedelleri o denli düşüktür ki, birçok kimse rakamlara inanmakta güçlük çekmektedir. Ancak ne yazık ki rakamlar gerçektir ve bunları OİB açıklamaktadır.
Birkaç örnek verilecek olursa;
Üretim yapan KİT’ler: Seka Balıkesir İşletmesi 1,1 milyon, Amasya Şeker 1,25 milyon (Balıkesir Seka ve Amasya Şeker’in satış bedeli İstanbul’da ortalama bir dairenin fiyatı kadardır), PETKİM 273,7 milyon, Seydişehir Alüminyum (tüm taşınmazlar ve barajıyla birlikte) 305 milyon, SEKA Aksu İşletmeleri 3,5 milyon, Eti Bakır 21,8 milyon, TÜPRAŞ 453,9 milyon dolar.
Oteller: Emekli Sandığı İstanbul Hilton Oteli 255,5 milyon, E.S.İzmir Büyük Efes Oteli 121,5 milyon, İstanbul Ataköy Otelcilik 62,7 milyon, E.S.İstanbul Tarabya Oteli 145,3 milyon, E.S. Bursa Çelik Palas 38,9 milyon (emlakçılar bu otellerin arsa değerlerinin çok daha yüksek olduğunu söylüyor).
Deniz Ulaşım Araçları; Türkiye Denizcilik İşletmeleri (TDİ) Karadeniz Yolcu Gemisi 4,2 milyon, TDİ Ankara Feribotu 2,5 milyon, TDİ Samsun Feribotu 2,5 milyon, TDİ Turan Emeksiz Yolcu Gemisi 0,1 milyon (yüzbin dolar), İstanbul Şehir Hatları Hiz. Tüm gemiler  21,8 milyon dolar.
Taşınmazlara birkaç örnek yazı içinde verilmişti. ÖİB, taşınmazların niteliğini açıklamıyor, bu konudaki isteklere yanıt vermiyor. Taşınmaz bedelleri o denli düşük ki tepki çekeceği düşünülmüş olabilir. Her nasılsa Bursa’da 3 dairenin satış bedelleri verilmiş. Bu dairelerin satış bedelleri; 32 360, 44 469 ve 48 439 dolardır.11
Şimdiye dek yapılan özelleştirmelerin yüzde 88’ni yapan AKP, hızını alamayıp şimdi aralarında; Atatürk Orman Çiftliği, Atatürk Kültür Merkezi, Devlet Hava Limanları İşletmesi, GAP Başkanlığı, Devlet Su İşleri, Türkiye Petrolleri, PTT, İller Bankası, Karayolları Genel Müdürlüğü gibi kuruluşların olduğu kamu değerlerini satıyor. Olasıdır ki yakında, askeriyeden aldığı değerli kent arsalarını da satacaktır.

DİPNOTLAR

1     Milliyet.om.tr 16.Ekim.2005, sabah.com.tr 16.11.2005
2     “Yabancılara Söz Verdim” Yeniçağ 26.07.2005
3      TC.Özelleştirme İradesi Başkanlığı, www.oib.gov.com
4     “Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Raporu” ak. Ali Nejat Ölçen, “Türkiye Sorunları” Yıl 6, S:33
5     Ali Rıza Aydın, www.odatv.com
6  "KİT Sistemlerinin İktisadi Değerlendirilmesi, Nicel İrdeleme, Özelleştirme Sorunları ve Politika Seçenekleri Özet Rapor"  KİGEM Yay., 1997, sf.30.
7    Cumhuriyet 10.04.1999
8    “Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Raporu” ak. Ali Nejat Ölçen, “Türkiye Sorunları” Yıl 6, S:33
9    Milliyet 20.11.1997
10  Dünya 13.05.1999
11  Ö.İ.B. www.oib.gov.tr, 1985-2014 uygulamalar



3 yorum:

  1. Bu kuruluş veya kurumların milli bir hükümetle geri alınması mümkün mü?

    YanıtlaSil
  2. Ülkenin bu değerlerini gavurdan geri almayı taahhüt etmeyen,programına almayan hiç bir oluşum seçimlerde Türk Ulusunun karşısına asla çıkmasın!!!

    YanıtlaSil