4 Haziran 2018 Pazartesi

ÇEVREYİ KİM KİRLETİYOR



5 Haziran Dünya Çevre günüdür. Çevre günü kutlamalarına bir hafta kala, ABD’nin yeni başkanı Trump, geçen Aralık ayında, kendi ülkesi dahil 175 ülkenin imzaladığı, karbon gazı salınımını azaltmayı öngören “Paris İklim Anlaşması”ndan çekildiğini açıkladı. Bu çekilme, uluslararası şirketlerin doğanın dengesini bozmaya devam edeceğinin yani çevre konusundaki büyük devlet sorumsuzluğunun süreceğinin göstergesidir. Çevre sorunu, doğal yaşamın sürdürebilirliğini tehlikeye sokan bir boyuta ulaşmıştır. Isınmanın yol açtığı iklim değişiklikleri ve kirlilik, bölgesel ya da ülkesel düzeyden çıkmış, evrensel nitelik kazanmıştır. Çeşitleri çoğalmıştır. Su, hava ve toprak kirliliği, nükleer kirlenme, manyetik kirlilik (iletişim karmaşası), uzay kirliliği, enerji kirliliği, düzensiz kentleşme, gürültü, küresel ısınma, aşınım (erozyon), virütik atıklar, endüstriyel ve kimyasal kirlilik olarak, yaşamın tüm alanlarına yayılmıştır.

Doğal Kaynaklar Tükeniyor

Çevre kirliliğinin gerçek boyutunu bilenler ve buna tepki gösterenler, bugün için ne yazık ki azınlıktadır. İnsanların büyük bölümü, içinde yaşadığı doğal ortamın kendilerine sunduğu yaşam olanakları konusunda, herhangi bir bilgiye sahip değildir. Paranın tek değer olduğu çarpık toplumsal ilişkiler içinde, yaşamı olanaklı kılan doğal kaynaklar, sürekli olarak tüketiliyor. Kirlilik, doğanın kendisini yenilemesine olanak vermeyecek kadar yoğunlaşarak yaşamın dengesini bozuyor ve insanlığın geleceği için tehlike yaratıyor.
Çevre sorunları, sanayi devrimiyle başladı ve sermayenin dünyaya yayılması oranında küreselleşti. Sermaye dışsatımının yoğunluk kazandığı Yeni Dünya Düzeni dönemi, çevre kirliliğinin de en üst evresi oldu.

20.Yüzyıl ve Yoğunlaşan Çevre Kirliliği

20.Yüzyıl’a girerken sanayileşen ülkeler mal ve sermaye ihracını yoğunlaştırarak dünyaya açıldı. Değişik ülkelerde satış acentalarının yanında fabrikalar kurmaya başladılar. Çevre sorunlarını başka ülkelere taşıdılar.
2. Dünya Savaşı sonrası uygulanan Yeni Dünya Düzeni’ politikaları, sermaye dışsatımını yoğunlaştırdı. Üretim ve tüketim artışlarındaki yoğunlaşma, kaçınılmaz olarak çok yönlü çevre sorunları yarattı. Dünyanın hemen her yerinde ama özellikle yabancı sermaye yatırımı alan azgelişmiş ülkelerde, doğal çevre önemli oranda tahrip edildi.

Şirketler ve Kirlilik

Küresel düzenin çevreyle ilgili sorumluluğu, dolaysız ya da dolaylı iki eğilimde odaklandı. Üretim birimlerinin denizaşırı ülkelere taşınmasıyla, fabrika kurulan yerler, kirlilik oranlarının yükseldiği yöreler oldu. Çevre korumacılığıyla ilgili yasal eksiklikler ve şirketlerin denetim dışı kalma isteği, kirliliğin artmasına ve küresel bir boyut kazanmasına yol açtı. Petrokimya tesisleri, petrol rafinerileri, çelik haddehaneleri ve kirli kömür kullanımı; çevreyi o denli kirletti ki, kirlilik kimi yörelerde felaket halini aldı.

İki Yüzlü Politika

Çevre sorunlarının devlet politikalarında yer almayıp konunun akçalı kaynağı ve yaptırım yetkisi olmayan, sivil toplum örgütlerine kalmasının nedeni; çevrenin korunmasıyla şirket çıkarları arasındaki çelişkidir. Hükümet yetkililerinin gözünde çevre örgütleri; yapmayacakları işleri havale ettikleri, sınırlandırılmış eylemlerine göz yumdukları ve ciddiye almadıkları kuruluşlardan başka bir şey değildir.
İngiltere, Hollanda, Belçika ve İsviçre; Kuzeydoğu Atlantik’e, İspanya kıyılarının açığındaki uluslararası sulara düzenli olarak atık bırakmaktadır. Bu ülkeler, Atık Konvansiyonunun 1983 yılında aldığı kararları, dinlemeyeceğini açıkladı ve atık atmayı sürdürdü.1 Oysa bu ülkeler, yayınladıkları hükümet bildirilerinde çevre sorunlarına büyük önem verdiklerini, bu yöndeki çabaları desteklediklerini açıklayıp duruyorlar.

Çevreyi Gelişmiş Ülkeler Kirletiyor

Dünya ekonomik etkinliğinin yüzde 82,7’si, en zengin yüzde 20 ülke tarafından gerçekleştiriliyor. Bu oran en yoksul yüzde 20 ülkede, yalnızca yüzde 1,4’dür. Dünya nüfusunun yüzde 40’ını oluşturan üsttekiler, dünya ekonomik faaliyetinin yüzde 94,4 ünü gerçekleştirirken; alttaki yüzde 60 nüfusun dünya ekonomisindeki payı yalnızca yüzde 5,6’dır.
Tüm dünya ülkelerinin yüzde 11’ini oluşturan OECD ülkeleri, Dünya metal üretiminde; alüminyumun yüzde 60’ını, bakırın yüzde 58’ni, kurşun’un yüzde 55’i nikel’in yüzde 65’ini, kalayın yüzde 56’sını tüketiyor.2

Sera Gazları ve Atmosfer

Dünyadaki tüm canlıların yaşam ortamını oluşturan küresel örtü atmosfer, ciddi bir kirlenme içindedir. Sera gazları ve ozon tabakasının incelmesine yol açan kimyasallar, iklim değişmelerine ve asit yağmurlarına yol açarak, atmosfer içinde yayılıyor. Kirlilik kaynağının yeri, bir anlamda artık önemini yitirmiştir. Ülkeler kendi atığının ağır bedelini tüm dünyaya ödetmektedir.
Havadaki kirletici maddelerin yüzde 62,2 si, tüm dünya ülkelerinin yüzde 12,7 sini oluşturan 24 gelişmiş ülke kaynaklıdır. Atmosfere yayılan Karbon Monoksit’in yüzde 71,5’ni, Sülfür Oksit’in yüzde 58,5’ini, Nitrojen Oksit’in yüzde 55,8’inin sorumluluğu bu ülkelere aittir.3 Dünya nüfusunun yüzde 11’ini oluşturan 4 ülkenin (ABD, Almanya, Japonya ve Rusya) dünya kirlenmesindeki payı yüzde 41,7 dir.4

Eksoz Gazları ve Otomobil

Dünya üzerindeki tüm otomobillerin yüzde 80,2’si OECD ülkelerine aittir5 ve egzoz gazlarının zararlı etkilerinin, araçların kullanıldığı ülkeyle sınırlı kalmadığı bilinmektedir. Bu tür zehirli gazlar iklime bağlı doğal etkilerle, ülkeden ülkeye geçmekte ve bütün dünyaya yayılmaktadır. Hiçbir ülke artık kendi doğal ortamını kirlilikten uzak tutma olanağına sahip değildir. Dünyanın atmosferi tek ve onu bölmek olanaklı değil.
Gelişmiş ülkeler, ileri teknolojik ürünlerle birlikte 70 bin ayrı tür kimyasal madde üretmektedir. Büyük bölümü iyi denetlenmeden kullanıma sunulan bu maddeler nedeniyle, ağır çevre sorunları ortaya çıkmakta ve canlıların yaşamı tehlike altına girmektedir.6 Tehlikeli atığın yüzde 90’ı, gelişmiş ülkelerde üretilmektedir.7

“Tüketim Çılgınlığı” ve Çevre

Gelişmiş ülke kaynaklı ticari yoğunlaşma, doğal olarak çılgınlığa varan bir tüketim salgınına yol açtı. Başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkeler, büyük bölümü atığa dönüşen ve çevre kirliliğine yol açan tüketimin anavatanı durumuna geldi.
ABD’deki tüketim fazlalığı dünyanın kirlenmesinde önemli yer tutmaktadır. Abartılı tüketim nedeniyle, ABD’de doğan bir bebeğin dünya kirliliği için; İtalya’da doğandan 3, Hindistan’da doğandan 35, Kenya’da doğandan 140, Haiti’de doğandan 280 kat daha çok atık oluşturduğu açıklanmıştır.8
Dünya nüfusunun 1/20’sini oluşturan ABD, dünyanın toplam enerjisinin 1/4’ünü tek başına tüketiyor. Atmosfere salınan karbondioksidin yüzde 22’sine kaynaklık ediyor.9

Çölleşme

Bugün, dünya topraklarının yüzde 29’u az, orta ya da yüksek düzeyde çölleşme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Yüzde 6’sı ise aşırı düzeyde çölleşmiş durumdadır. Her yıl; 6 milyon hektar arazi çöle dönüşüyor10, 21 milyon hektar arazi gelir getirmez duruma geliyor11, 11 milyon hektar tropikal orman yok oluyor.
Dünyada her otuz yılda; Suudi Arabistan’ın yözülçümü kadar toprak çölleşmekte, Hindistan’ın yüzölçümü kadar tropikal orman yok olmaktadır.12

Zehirle Yaşamak

Mexico City’de aşırı hava kirliliği nedeniyle, doğan her çocuğun kanında fiziksel özürlü olmasına yetecek kadar kurşun bulunmaktadır. Dünyadaki akarsuların yüzde 10’u, canlı yaşayamayacak düzeyde kirlenmiştir. Okyanuslara, her yıl, 6,5 milyon ton çöp dökülmektedir. Ozon tabakası incelmesi, sürmektedir. Bunun sonucunda kuraklık, iklim değişmeleri gündeme gelmiştir; deri kanserinin diğer kanser türleri içindeki payı yüzde 26’ya yükselmiştir.13
Çevre kirliliğinin neden olduğu, çocuk doğum travması ve oksijensizlik, akut solunun enfeksiyonları, yetersiz beslenme ve ishal gibi nedenlerle yılda 15 milyon çocuk ölmektedir.14

Canlı Türleri Yok Oluyor

Bilim adamları 100 bin yıl önce, her bin yıl içinde 0,8 adet memeli hayvan türünün yok olduğunu varsayıyor. 1600-1980 arasındaki 380 yılda 17, 1980-2000 arasındaki 20 yılda 145 memeli türü yok oldu.15
Memeliler, 100 bin yıl önce Buzul Çağı koşulları ve doğal nedenlerle yok olurken, özellikle son yirmi yılda, denetimsiz endüstrileşme, çevre kirliliği ve Habitat bozulması gibi insan eylemlerine bağlı nedenlerle yok oluyorlar. Ayrıca, yok olanlar yalnızca canlı türleri değil. 20.Yüzyılda yaklaşık 30 000 bitki türü yok oldu.16

Kendini Yok Etmek

Bir saatte 3000 dönüm, dakikada 50 dönüm orman insanlar tarafından yok ediliyor. Dünyanın akciğerleri konumundaki tropikal ormanlar önemli oranda tahrip edilmiş durumda. Bu ormanların 260 hektarında 700 çeşit ağaç, 1500 tür çiçekli bitki, 125 tür memeli hayvan, 400 çeşit kuş türü, 100 çeşit sürüngen, 60 tür su hayvanı, 150 çeşit kelebek ve sayısız böcek türü ortadan kalkmak üzere.17
Madagaskar’da, 20. Yüzyıl’ın ortalarına dek, 12 000 bitki türü ve yaklaşık 190 000 hayvan türü vardı ve bunların en az yüzde 60’ı adanın doğusundaki orman içinde ve endemik (o yöreye özgü) özellikteydi.
Bu ormanın bugün yüzde 93’ü yok edilmiş durumdadır. Buradaki özgün türlerden en az yarısı yokolmuş ya da yokolma noktasına gelmiştir.18 Orta Afrika’daki Malawi Gölü, 500’ü aşkın balık türü barındırmakta ve bunların yüzde 99’unun endemik olduğu bilinmektedir. Bugün gölde 173 tür balık kalmıştır ve bunların ancak yüzde 10’undan azı endemiktir.19
Dünya üzerindeki canlılardan; balıkların yüzde 65’i, omurgasızların yüzde 60’ı, kuşların yüzde 42’si, memelilerin yüzde 65’i ve bitkilerin yüzde 45’i; bugün yoğun ve yoğun olmayan biçimde yok olma tehlikesi altındadır.20

Reis Seattle’ın Verdiği Ders

Duwarmish Kızılderilileri’nin reisi Seattle, 1857 yılında ABD Başkanı Franklin Pierce’e yazdığı mektubun başında şöyle söylüyordu; “Washington’daki büyük başkan topraklarımızı satın almak istediğini bildiren bir haber yollamış. Dostluktan söz etmiş Büyük başkan... Ama biz, sizin bizim dostluğumuza ihtiyacınızın olmadığını biliriz. Biz onun isteğini düşüneceğiz. Zira eğer satmaya razı olmazsak, belki o zaman beyaz adam tüfeğiyle gelecek ve bizim topraklarımızı zorla alacaktır. Gökyüzünü nasıl satın alabilirsiniz? Ya da satabilirsiniz? Ya toprakların sıcaklığını? Havanın taze kokusuna, suyun pırıltısına sahip olmayan biri onu nasıl alabilir? Bu topraklar benim ve halkım için kutsaldır. Yağmur sonrası ışıldayan her çam yaprağı, denizi kucaklayan kumsallar, karanlık ormanların koynundaki sis, vızıldayan bir böcek, bu dünyanın her bir parçası, halkım için kutsaldır... Yeni doğan bir çocuğun kalbinin atışını sevdiği gibi, size bu toprakları sattığımız zaman, siz de onları bizim sevdiğimiz gibi seviniz. Onlarla bizim ilgilendiğimiz gibi ilgileniniz. Onları bugün bulduğunuz gibi hatırlayınız. Ve tüm gücünüzle, ruhunuzla ve kalbinizle onları çocuklarınız için koruyunuz. Ve Tanrı’nın hepinizi sevdiği gibi, siz de doğayı seviniz...”21

DİPNOTLAR

1     “Ortak Geleceğimiz” Dün.Çev.Kalk.Kom., Tür.Çev.Sor.Vak.Yay., 3.Bas., sf.329
2     “Değişimin Gündemi-Gündem 21 ve diğer Rio Anlaşmalarının Popüler Metinleri” Michael Kerating UNEP Türkiye Kom.Yay., sf.18-27
3     a.g.e. sf.43
4     “Çevreyi Kim Kirletti” O.I.Türköz Standart Der.-Çevre Özel S., Mayıs 1995, sf.42 ak, İ.Gökdayı “Çevrenin Geleceği” T.Çev.Vak.Yay., sf.123-127
5     “Çevrenin Geleceği” Türkiye Çevre Vakfı Yay., sf.191
6     a.g.e. sf.111
7     “Ortak Geleceğimiz” Dün.Çev.Kalk.Kom., Tür.Çev.Sor.Vakfı.Yay., sf.279
8     “To Many Rich Folks” Poul Ehrlich-Anne H.Ehrlich, Populi Mart 1989, sf.25 ak.R.J.Barnet-J.Cavanagh “Küresel Düşler” Sabah Kit., sf.137
9     “Çevrenin Geleceği” İ.Gökdayı Türkiye Çevre Vakfı Yay., sf.73 ve 119
10   UNEP op.cit. ak. a.g.e. sf.61
11   a.g.e. sf.166
12 World Resources Institule/International Institute for Environment and Development, Word Resources 1986 (New York: Basıc Books, 1986) ak. Dün.Çev.Kalk.Kom., “Ortak Geleceğimiz” Tür.Çev.Sor.Vak.Yay., 5.Bas., sf.61
13  “Yeşil Yönetim” Marian K.Prokop, Tür.Çev.Vak.Yay., Ank.1994, sf.53-60, ak.İsmail Gökdayı “Çevrenin Geleceği” Tür.Çev.Yay., 1997, sf.72-73
14  “Değişimin Gündemi-Gündem 21 ve Diğer Rio Anlaşmalarının Populer Metinleri” Michael Kearting, UNEP Türkiye Komitesi Yay., sf.33
15  “Biyolojik Çeşitlilik” Mine-Fikret BERKES, Genişletilmiş 2.Baskı Tür.Çev.Vak.Yay., Ank.1992, sf.9 ak. İ.Gökdayı Tür.Çev.Vak. Yay., sf.145
16  “Doğanın En Vahşi Yaratığı İnsan mı?” Münir Yükselmiş Çev.ve İn.Der., S:15, sf.59, ak.İ.Gökdayı “Çevrenin Geleceği” T. Çev.Vak.Yay.,  sf.110
17  a.g.e. sf.111
18  “Madagaskar’da Biyolojik Muhafaza Sorunları” D.Bramwell Academic Press, Londra 1979 ak. a.g.e., sf.145
19  “Afrika Göllerinde Balıkların İmhası” D.C. BAREL Nature C:315 PP 1920, 1985 ak. a.g.e., sf.145
20  UNEP 1992 “Değişimin Gündemi-Gündem 21 ve Diğer Rio Anlaşmalarının Popüler Metinleri” UNEP Türkiye Komitesi Yayını, sf.65
21  “Ortak Geleceğimiz” Dün.Çev.Kalk.Kom., Tür.Çev.Sor.Vak. Yay., sf.60





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder