15 Ağustos 2018 Çarşamba

PARA BASMAK VE DOLAR


Merkez Bankası verileri; Haziran başında piyasalardaki para miktarının 137 milyar liradan, Haziran ayı ortasında 160 milyar liraya yükseldiğini gösteriyor. Tedavüle giren ilave banknot ve madeni para toplamı son 1 yılda 32 milyar lira artmış. Görünen o ki, seçim dönemlerinde artan para basımı, bu kez 3 olumsuz olguyla birleşmiş. ABD’dedeki faiz artışı nedeniyle Türkiye’den başlayan yabancı sermaye çıkışı, uzun süredir sancısı çekilen üretimsizlik ve borçlanma ile çakıştı. Buna, Washington’un yapay taktik saldırısı da eklenince, üretmeyen, tüketime ve borçlanmaya dayalı ekonomik yapı, üzerindeki dörtlü baskıya daha fazla dayanamazdı. Dayanamadı ve dolar zincirlerinden boşandı.


Dolaşımdaki Para

2009 yılında dolaşımda 38,3 milyar lira bulunuyordu. 2018’de para miktarı 138,8 milyar liraya çıktı. Dokuz yılda 100,3 milyar lira artış oldu.1
Ekonomi bilimi, para bolluğunu gönencin artması olarak tanımlıyor. Ancak, bir koşul koyuyor; para artışının ulusal gelir artışına yani üretime dayanması. Para artışı, gayri safi milli hasıla (ülke sınırları içinde üretilen tüm mal ve hizmetlerin para birimi cinsinden değeri) artışıyla uyumlu olmazsa, ekonomiye olumsuz etki yapıyor ve risk oluşturuyor.
Türkiye’de bu oldu/oluyor. Paranın fiziki artışı, ulusal üretim artışıyla uyumlu olmuyor ve yüksek oranda artıyor. Buna, karşılıksız para basmak diyor ve ‘ekonomiye yıkıcı müdahale’ olarak tanımlanıyor.

Karşılıksız Para Basmak

Karşılıksız para basmanın doğal sonucu, paranın değerini yitirmesi yani enflasyon oluyor. Enflasyon ise, ülkeyi ekonomik bozulmaya ve mali yetmezliğe götürüyor. Bunalımlar sıraya giriyor.
Sıradan insanların bildiği bu gerçeği, kuşkusuz ülkeyi yönetenler de biliyor. Bilindiğine göre, neden karşılıksız para basılıyor? Bu davranış enflasyonu bilerek kabul etmek olmuyor mu?

Merkez Bankası

Kübra Baltacı’nın haberine göre; Merkez Bankası, Haziran başından seçimin yapıldığı 24 Haziran’a kadarki 15 günde 23 milyar TL para basmış. Baltacı, ‘Banka hükümetin seçimden önce verdiği sözler nedeniyle ihtiyaç duyulan parayı karşılıksız basarak karşıladı’ diyor.2
Merkez Bankası verileri, Haziran başında piyasalardaki para miktarının 137 milyar liradan, Haziran ayı ortasında 160 milyar liraya yükseldiğini gösteriyor. Merkez Bankası ile madeni paraların basılmasından sorumlu Darphane Genel Müdürlüğü verilerine göre, tedavüle giren ilave banknot ve madeni para toplamı son 1 yılda 32 milyar lira artmış olmuş.3
İpa adlı haber bloğu, yayınladığı haber yorumda; seçimden hemen önce bu kadar yüksek tutarlı para basma faaliyeti için; ‘hükümetin seçim öncesi vaat ettiği emekliye bayram ikramiyesi bu şekilde mi ödendi?’ sorusunu soruyor. Ardından, Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın emeklilere Ramazan ve Kurban Bayramlarında verilecek 1.000’er TL ikramiyenin bütçeye maliyetinin 24 milyar 600 milyon TL olacağını söylediğini aktarıyor.4
Görünen o ki, seçim dönemlerinde artan para basımı, bu kez 3 olumsuz olguyla birleşmiş. ABD’dedeki faiz artışı nedeniyle Türkiye’den ayrılmaya başlayan yabancı sermaye çıkışı, uzun süredir sancısı çekilen üretimsizlik ve borçlanma ile çakıştı. Buna, Washington’un yapay taktik saldırısı da eklenince; üretmeyen tüketime ve borçlanmaya dayalı ekonomik yapı, üzerindeki baskıya, daha fazla dayanamazdı. Dayanamadı ve dolar zincirlerinden boşandı.

Para Nasıl Basılır

Para basmak için her şeyden önce üretim yapmak gerekiyor. Üretim yapılacak, üretilen mal dışarıya satılacak ve döviz elde edilecek. Kazanılan döviz ne denli çoksa, para o denli değerlenecek demektir. Para değerlendikçe dışalım ürünleri ucuzlayacak, toplumsal gönenç yükselecektir. Olağan işleyiş budur.
Para basmanın, dünyanın her yerinde kabul edilmiş evrensel kuralları var. Parayı devlet basar ama bunu keyfine göre yapamaz. Para basmak için bir karşılık göstermek durumundadır. Yani para basabilmek için, elinde (hazinede) altın rezervi olması gerekir. Mal ve hizmetlerin değişim aracı olan paraya değerini veren şey, karşılığı olan altındır.
Altın karşılığı olmayan paranın değeri olmaz. Dilediğiniz kadar para basabilirsiniz ama bunu yaparsanız para pul olur. Almanya’nın Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki durumuna düşersiniz. Savaş tazminatlarını karşılamak için sürekli para basan Almanya, mali dengesini tümüyle yitirmiş, Alman markı kağıttan farksız hale gelmişti. Almanlar, pazara giderken alış veriş yapacakları parayı bavulla götürüyordu; ‘ısınmak için para yakıyordu’.

Türkiye’nin Altınları Nerede

Mehmet Şimşek, Maliye Bakanı iken yaptığı açıklamada, Türkiye’nin 490 ton olan altın rezervinin 450 tonunun, İngiltere Merkez Bankası Bank Of England’da emanette olduğunu söylemişti.5 Bu açıklama, o dönemde yeterince ele alınmamıştı. Ne muhalefet partileri ne de basın konuya yeterince eğilmişti.
Yeterli altını olmadan para basmaya ‘bütçe avansı’ da deniyor. Bunun anlamı, Hazinenin bütçeden basılan para kadar ‘avans’ alması yani ‘borçlanması’ oluyor. Basılan paranın, ileride vergi toplayarak Hazineye ödenmesi gerekiyor.
Son dönemde, ‘Merkez Bankası’ndan avans çekmek için’ yeni bir yasa çıkarıldı ve ‘avans’ için bir tavan kondu. Yasaya göre ‘çekilen avansın bütçenin yüzde 15’ini geçmemesi gerekiyor’.6

Karşılıksız Para Neden Basılıyor

Ekonomist Ege Cansın, bu konuda şunları söylüyor. “24 Haziran ve emeklilere verilecek olan bayram ikramiyesi gibi seçim ekonomisi paketleri var. Hükümetlerin seçim havasına girdiklerinde açıklanan paketler bunu gösteriyor. Bu tür ortamlarda maliye bütçe açığı verir... Para üretimi için Merkez Bankası’na para bastırmak bir yöntemdir. Ama bu adım enflasyon yaratır. Enflasyonun kelime anlamı ‘şişme’dir. Burada şişen, para miktarıdır. Açıklanan enflasyon rakamları da işte bu para şişmesidir”.7
İnternationel Press Agency, uzmanların bu durum için yaptığı yorumu 2 ay önce şöyle aktarmıştı; “Merkez Bankası ile Darphanenin, ilave para basarak iktisat teorisinin tam aksine hareket ettiği görülüyor. Enflasyon yükselirken tedavüldeki para miktarının artırılması ateşle oynamaktan farksız”.8

Yapılması Gereken

Türkiye’nin, ekonomik saldırıyla karşı karşıya olduğu açık. Her ekonomik saldırının bir siyasi sonucu olacağı da açık. Yeni bir Kemal Derviş dönemi gelecekmiş gibi görülüyor. Sorun yaratıp çözüm önermek, ardından ödün koparmak’, Türkiye’nin bilmediği bir şey değil. Bugün önemli olan, ulusal birliği sağlayıp saldırılara karşı direnmektir...
Çok yazdım, çok söyledim. Yapılması gereken, uzun soluklu bir mücadeleyi göze alarak, Türkiye’nin denenmiş ve başarıları kanıtlanmış Atatürkçü politikaya dönmesidir. Ulusal egemenliğe ve bağımsızlığa dayanan bu politika, günün koşulları gözetilerek uygulanabilir programlara dönüştürmelidir. Bu dönüşün ayrıntıları kitaplarımda kayıtlıdır…

DİPNOTLAR

http://ipahaber.com/2018/06/22/merkez-bankasi-secimden-once-14-milyar-tl-karsiliksiz-para-basti/




5 yorum:

  1. Bunları anlayacak beyinler şimdi tr de firarda aydoğan bey,
    şu anki yönetim şekli hiç bir zaman Atatürkü baz almaz, zaten Atatürk'ün düşmanı hepsi...

    YanıtlaSil
  2. Abd ve AB basıyor karşılıksız, ama içeride tutmuyor.

    YanıtlaSil
  3. İktidar sahipleri neye dayanarak böyle hamleler yapıyorlar? Herkesin belini bükecek anlaşmalara imza atıyorlar? Daha önceden uygulanmış başarı kazanılmış eğitim sistemi ekonomi modeli varken sürekli bunlarla uğraşıp değiştirip oynayıp duruyorlar?

    YanıtlaSil
  4. 40 ton altında isviçre bankalarında diye bir takım yazılar paylaşılıyor hocam. Hazine tamtakır. damat enkaz devraldık diyor. 17 yıldır biz yönettik sanki ekonomiyi.

    YanıtlaSil
  5. Sayın Aydoğan üretimsizlik halindeki dışa bağımlı yönetim şeklinin kurtarıcılarına inanmamak olduğunu çözümün ise Atatürkçülük proğramı ve ılusal duruşla olacağını belirtirken konuyu net ve herkesin anlayabileceği şekilde açıklamıştır. Kendisini kutlarız. Yazıları ve yorumları bizler için ışık yol gösteci olmaktadır.

    YanıtlaSil