20 Ekim 2018 Cumartesi

TEKEL’İN TASFİYESİ, TÜTÜNDE OSMANLI’YA DÖNÜŞ



TEKEL, tümünü kimsenin alamayacağı kadar büyük olduğu için parçalara ayrılarak satıldı. İlk satış alkollü içkiler bölümünde oldu. 16 alkollü içki işletmesi, stokları ve tüm varlıklarıyla 2004 yılında 292 milyon dolara satıldı. Satış bedeli çok düşüktü. Alıcı firma, şirketi 2 yıl sonra yüzde 270 karla 810 milyon dolara sattı. Yeni alıcı, Texsas Pasific Group adlı Amerikan ortak girişimiydi. Texsas Pasific, şirketi 5 yıl kullandı ve 2011 yılında İngiliz Diageo şirketine tam 2,1 milyar dolara sattı.
 

TEKEL’i ‘Çöpüne Kadar satmak’

Devlet Bakanı Eyüp Aşık, 1998 yılında; “Tekel’in çöpüne kadar herşeyini satacağız. Bana göre tek çöp bırakılmamalıdır” demişti.1
TEKEL bu açıklamadan sonraki 10 yıl içinde ‘çöpüne kadar’ gerçekten satıldı. Yapılanlara satış yerine ‘ortadan kaldırma’ demek gerekirdi çünkü TEKEL satılamayacak kadar büyük ve değerli ulusal bir varlıktı. Kurulup güçlenmesi için güçlüklerle dolu yüz yıllık bir mücadele gerekmişti. Devlete gelir sağlıyor, onbinlerce kişiye iş veriyordu. Muazzam büyüklükte mal varlığına sahipti. Onlarca çeşit ürün üreten fabrikaları, depoları ve ürün stokları vardı.
TEKEL, ‘çöpüne kadar’ satıldı. Bunu, bir işgal kuvveti değil, adları ve ünvanları ‘Türk’ olan işbirlikçiler, yaptı.
Bugün, Türkiye’de Türk sigarası satılmıyor. Yabancı markaların bir türlü rekabet edemediği Türk sigarası ‘yasaklanmış’; raflar pahalı yabancı markalarla dolu. Binlerce TEKEL çalışanı işlerinden çıkarılmış. Türk köylüsü dünyaca ünlü Türk tütününü ekemiyor. Eyüp Aşık ve onun söyleminin izinden giderek, TEKEL’i tasfiye edenler, ‘iyi bir iş yapmanın huzuruyla’ aramızda yaşıyorlar.
Türkiye’de, tütünün Osmanlı’da başlayan ve onlarca yıl süren acılı bir geçmişi vardır. Cumhuriyet’le durdurulan bu geçmişi bilmek, TEKEL’in nasıl yaratıldığını ve nasıl yok edildiğini unutmamak gerekiyor. Türkiye’nin yeniden bağımsız bir ülke haline getirilmesi mücadelesinde bu bilgiler gerekli olacaktır.

Altın Yumurtlayan Tavuğu Kesmek

TEKEL, her yıl yüksek kar eden ve hazineye önemli oranda kaynak aktaran bir kamu iktisadi kuruluşuydu. Dünya Bankası, uzun süreden beri gözlerini TEKEL’e dikmiş satılmasını istiyordu. TEKEL, bu isteğe uyularak özelleştirme adıyla ve yabancılara verilerek ortadan kaldırıldı.
Hazine Müsteşarlığı’nın verilerine göre, TEKEL’in de içinde bulunduğu KİT’ler 1998 yılında 10 katrilyon 559 trilyon lira (39,8 milyar dolar) gelir elde etmişti. 376.4 trilyon liralık (1,4 milyar dolar) görev zararları (bilerek yapılan yurt yararına harcamalar) ve tüm giderler düşürüldükten sonra 1 katrilyon 144 trilyon lira (4,3 milyar dolar) net kâr sağladılar.2 Bu işletmelerin tümü, bugün satılmış durumdadır.
TEKEL’in yalnızca 1997 yılı karı, 15.2 trilyon liradır.3 Aynı yıl, İstanbul Kurumlar Vergisi birincisi olmuştur. Vergi ödemede Türkiye düzeyinde her zaman ilk onda yer almıştır.4

Talan ve Tasfiye

TEKEL, tümünü kimsenin alamayacağı kadar büyük olduğu için parçalara ayrılarak satıldı. İlk satış alkollü içkiler bölümünde oldu. 16 alkollü içki işletmesi, stokları ve tüm varlıklarıyla 2004 yılında 292 milyon dolara satıldı. Satış bedeli çok düşüktü. Alıcı firma, şirketi 2 yıl sonra yüzde 270 karla 810 milyon dolara sattı. Yeni alıcı, Texsas Pasific Group adlı Amerikan ortak girişimiydi. Texsas Pasific, şirketi 5 yıl kullandı ve 2011 yılında İngiliz Diageo şirketine tam 2,1 milyar dolara sattı.5
Devletin çok düşük bir bedelle elden çıkardığı TEKEL’in alkollü içki bölümü birkaç yıl içinde aracılara tam 1 milyar 808 milyon dolar emeksiz kar sağlamıştı. Bu satış, özelleştirme denilen talanın boyutunu gösteren çarpıcı bir örnekti.

Sigarada Yapılan

Yabancı sigara şirketleri, Türkiye’de Türk tütünü ve sigaralarıyla yarışamıyordu. Bu nedenle TEKEL’in sigara bölümünün satışıyla yakından ilgileniyor ve sabırsızlıkla ‘satışı’ bekliyorlardı. 25 Ocak 2008 günü yapılan açık eksiltmede, TEKEL Sıgara’ bir milyar 710 milyon dolar teklif veren İngiliz British American Tobacco şirketi aldı.
Bu satışla Türkiye’de sigara sanayi devlet tekeli olmaktan çıktı ve uluslararası dev bir şirketin tekeline girdi. Sigaradan sağlanan büyük boyutlu gelir yurt dışına gider oldu. Türk tütüncülüğü yok edildi ve fabrikalardan yoğun biçimde işçi çıkarıldı. TEKEL’in 2001 yılında 31 124 olan çalışan sayısı, özelleştirmeden sonra 12 bine düştü.6

Fabrikalar Haraç Mezat

Binbir güçlükle yaratılan; altı büyük ve modern fabrika, 110 yaprak tütün işletmesi, 84 pazarlama müdürlüğü, 19 alkollü içki üreten tesis; kaya, göl ve deniz tuzu üreten 10 tuz işletmesi, 1 kibrit fabrikası, 1 ambalaj fabrikası, 1 viskoz fabrikası yabancıların mülkiyetine geçti.7
TEKEL’in Ankara’da yaptırdığı ve 2004 yılında tamamlanan İkiz Kuleler, 100 milyon dolara, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne (TOBB) satıldı. Oysa TEKEL, bu yapıyı yaptırmak için 210 milyon dolar harcamış ve yeni biten bu binaları hiç kullanmamıştı. TEKEL, bu satışla, Ankara’nın en değerli yerinde yaptırdığı iki gökdelenini TOBB’a yaptığı masrafın yarı fiyatına satılıyor, üstüne de 110 milyon dolar vermiş oluyordu.8

Tütünün Acılı Geçmişi

Avrupalılar, 19.yüzyıl’ın ikinci yarısında; Osmanlı bütçesinin önemli kaynaklarına alacaklarına karşılık el koymuştu. 1883 yılında Tütün Rejisi adıyla bir şirket kurarak tütünde tekel oluşturmuşlardı.
Reji, tütün üreticisi köylülerin karşısına tek alıcı olarak çıkıyor ve düşük fiyatlarla tütün alıyordu. Reji İdaresi, daha sonra aldığı tütünün işlemesini de kendisi yapmaya başlamıştı. Atatürk’ün, üretici köylü üzerindeki kabus’ olarak nitelendirdiği Reji, tam anlamıyla bir ‘devlet içinde devlet’ yapılanmasıydı.

Reji’nin Yaptıkları

Yetiştirdiği tütünle geçinemez duruma gelen köylüler, Reji İdaresi ile ilişkiye geçmeden kaçak tütün ekmeye başladı. Reji, bunun üzerine, hükümete bir yasa kabul ettirerek tütün ekimini denetimi altına aldı ve kendi silahlı gücünü (Reji kolcuları) oluşturdu.
Yasadan aldığı güçle köylüler üzerine şiddet uygulamaya başladı. Reji kolcuları, kırk yıl içinde tütünle geçinen 20 bin Türk köylüsünü öldürdü. Bugün severek dinlenen bir Bodrum türküsü olan “Çökertme Türküsü”, Reji kolcuları tarafından öldürülen Çökertmeli Halil’in acılı anısına yakılmıştı.

Cumhuriyet

Reji uygulamaları yani tütündeki soygun düzeni ancak Kurtuluş Savaşı’ndan sonra kurulan Cumhuriyet Hükümeti tarafından, 1925’de ortadan kaldırıldı. Türk tütününü değerlendirmek üzere ulusal niteliğiyle TEKEL kuruldu. TEKEL, kısa bir sürede büyük bir güce ulaştı ve 70 yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin bütçesine büyük boyutlu kaynak aktardı.

Reji Düzenine Dönüş

Türkiye’de sigara ve tütün dışalımı Turgut Özal döneminde serbest bırakıldı. 57.Ecevit Hükümeti’nin Kemal Derviş’in dayatmasıyla çıkardığı, 59.AKP Hükümeti’nin uygulamasını yaptığı Tütün Yasası; tütün ekim alanlarını daralttı ve belli bölgelerle sınırladı. Bu sınırlar dışında ekim yapan köylüye ve ekimi ihbar etmeyen muhtara ceza getirildi. Kovuşturma yapma görevini de Türk jandarmasına verdi. Bu yasayla, Türk Jandarması bir anlamda Reji Kolcusu konumuna getirilmiş oldu.

Torba Yasa

Kemal Derviş’in 2001 çıkarttırdığı ‘Tütün Yasası’ndan 16 yıl sonra AKP hükümeti tütünle ilgili bir torba yasa çıkardı. Sınırlı alanlara az miktarda ekilen Türk tütününün ekimi, yasaya konan dolambaçlı yöntemlerle hemen tümüyle ortadan kaldırılma sürecine sokuldu.
Torba Yasa’nın 68. Maddesi, ‘yasaya uymayan’ sarmalık kıyılmış tütün üreticilerine, ağır para ve hapis cezaları getirdi. ‘Torba Yasa’ya göre, herhangi bir tütün tüccarıyla sözleşmesi olmayan üretici; tütün ekemeyecek, satamayacak, satın alamayacak, satışa hazırlayamayacak, taşıyamayacak ve bulunduramayacak. Bunlardan birini bile yapan üretici 3 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılacak.
Burada, üreticiyi sözleşme yapmakla zorunlu kılınan ‘tütün tüccarı’ tanımına dikkat edilmelidir. Tütün işlemeciliği tümüyle yabancı şirketlerin eline geçtiği için, bunlara tüccar değil şirket taşeronu demek daha doğru olacaktır.

Türk Tütünü

Türk tütününün, bu denli yoğun baskıya uğramasının kuşkusuz bir nedeni vardır. Türk tütünü endemik (yöreye özgü) olan ve yüksek niteliğiyle tüm dünyada ün yapmış bir tütündür. Zararı başka tütün türlerinden daha azdır. Virjinya tütünü onunla rekabet edemiyor. Yok edilmesinin nedeni budur.
Türk tütünü, büyük oranda ortadan kalkmış durumda. Çok dar bir alanda ve belirlenen birkaç yerde ekilir hale geldi. Onun yerine artık Virjinya tütünü işleniyor. TEKEL’in yabancılara satılmasından sonra, raflarda Türk sigarası kalmadı. Yüksek bedellerle yabancı markalı sigaralar satılıyor.

DİPNOTLAR

1   (Hürriyet 12 Ağustos 1998)
2   (Cumhuriyet 10.04.1999)
3   Milliyet 20.11.1997)
5   Ali Rıza Aydın, www.odatv.com
6   Ahmet Atalık www.karabasan.net
7   a.g.e.
8   “Tekel’in Kuleleri 100 Milyon Dolara TOBB’nin” Cumhuriyet 12.08.2005





7 yorum:

  1. Eskiyen ayakkabılarını pençe yaptırıp giyen bir millettik biz…
    Yıpranan kumaş parçalarını atmayıp kilim dokuyandık biz..
    Dükkanın önüne tabure koyup cuma namazına giden bir millettik biz..
    Kışlık bulgurunu tarhanasını güzden hazırlayan bir millettik biz..
    Komşusu açken boğazından ekmek geçmeyen bir millettik biz..
    Tasada kıvançta bir,kendine yeten bir millettik biz..
    Çikita muzlar sınırlarımızdan girdiğinde sustuk kabullendik..
    morrisler,mc donaldslar sınırlarımızdan girdiğinde sustuk..
    oysa çanakkalede bir destan yaratmış milletin çocuklarıydık biz.
    üretimden kopup vahşi birer tüketiciye dönüşürken sustuk..
    Emperyalizm, bizlerin genetiğini bozarken başta bizi yönetenler.. ve millet olarak karşı koymadık.. hep birlikte kabullendik.. sonuçta hep birlikte kirlendik. Bugün .haklı olarak bir çoğumuz şu soruyu soruyor:” biz bu muyuz?”

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Okudukça için daraldı ve çok üzüldüm. Bir Türk olarak şunu söylemeliyim ki Bizim başımıza ne geldiyse okumamaktan geldi. Evet gerçek Türk geleneği ve kültürü ile büyümüş insanların olmayışı ve devlet yönetiminde görev alamayışı bu durumların en belirleyici nedenidir.

    Türk kültürü ile yetişmiş ve okumuş insanlar çoğalsa kim se yaparsa yapsın her kademeli ele alabilir. Ve Türk görünümlü Müslüman görünümlü ciğeri dışarıya çalışan insanların devlet kademelerine gelmesine mani olurlar. Partisinden, vakıfına ve derneğine kadar ciğeri dışarıya çalışanları gömer. Bizim Osmanlı'dan gelen bir eziklik ve devlet zaten bizim gibi ahmakça bir duruşumuz var. Bu yüzden pekçok şeyin üzerinde durmuyor ve kendi itibarımızı görmüyoruz haliyle de elin dışarıya çalışan sahte Türkü, sahte müslümanı veya Türk olmayanı devlet idaresinde görevler alıp ciddi kararlar ile Devletin tasfiyesine zemin hazırlıyor. Halk da basın ve yayın ile kandırıp uyutulduğu için başına felaket gelince gerçeği görüyor ama sözgelimi Tekel gidiyor, gerçeği gördüm desen ne iş işten geçiyor. Ama hallederiz. Gerçek Türk kültürü ile büyümüş ve okumuş gençler şunu bilir ki sabırla bekleriz ve tüm özelleştirme işlemlerini tek bir işlemle geri almasını biliriz. Hesaplar çözülür. Genlerde bu var.

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  6. “Ben 1919 yılında Samsun’a çıktığım gün elimde maddi hiçbir kuvvet yoktu.
    Yalnız Büyük Türk Milleti’nin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran, yüksek ve manevi bir kuvvet vardı.
    İşte ben bu kuvvete, bu Türk Milleti’ne güvenerek işe başladım.”

    Mustafa Kemal Paşa.

    YanıtlaSil
  7. İşbirlikçi yıkım ekibi her şeye rağmen yoluna devam ederken ülke geri dönülemez bir yerlere sürüklenmektedir.. Çare 19 mayıs 1919 ruhudur...

    YanıtlaSil