13 Nisan 2019 Cumartesi

KANAL İSTANBUL NEDİR, NEDEN YAPILIYOR



Bu yazı, yapılacağı açıklanan ve ‘Kanal İstanbul’ adı verilen uygulamayı irdeliyor. Bilime uygun açıklaması yapılmayan, inandırıcı bir gerekçe de ortaya konmayan bu girişim, ilintili olabileceği düşünülen gelişmelerle, özellikle de ‘Montrö Boğazlar Sözleşmesi’yle birlikte ele alınıyor. Okuyucu, burada yazılanları yaratacağı çevre sorunları ve girişimin mali boyutunu da inceleyerek birlikte değerlendirmeli; ‘Kanal İstanbul’un ne olduğuna ve neden yapıldığına karar vermelidir.

ABD ve Montrö

2006 Yılında, ABD Senatosu’na bir yasa taslağı verildi. Taslakta; “İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını ilgilendiren Montrö Antlaşması’nın, ömrünü doldurduğu, bu anlaşmanın günün koşullarına uygun olarak yeniden düzenlenmesi gerektiği” söyleniyordu.1
Bu girişimden kısa bir süre sonra, ABD Türkiye Büyükelçisi Ross Wilson, Ankara’da bir açıklama yaptı ve Montrö Anlaşması’nı Türk kamuoyunda tartışılabilir duruma getirdi. 3 Mart 2006’da gazetecilere; “Montrö Antlaşması oldukça açık. Ve biz Karadeniz’in uluslararası sularda bulunmasından kaynaklanan haklarımızdan yararlanmak istiyoruz. Yani gerektiğinde savaş gemilerimiz buraya girebilir” dedi.2
ABD’nin Möntrö Antlaşması’nı tartışmaya açmak için yaptığı ani atak nedensiz değildi. Büyük Ortadoğu Projesi girişiminin hızlanması için; Karadeniz havzasının, Kafkasya ve Balkanların ABD denetimine girmesi isteniyordu. Bunun için ’her tonaj, tür ve sayıda ABD savaş gemisi’, Karadeniz’e denetimsiz girmeliydi.

Türk Deniz Kuvvetleri ve Uyum Harekatı

Washington yönetimi, Türk Deniz Kuvvetleri’nin, terörle mücadele kapsamında 2005’ten beri yürüttüğü ve ticari deniz trafiğini denetim altında tutan Uyum Harekatı’ndan rahatsız olmuştu. Karadeniz’e yerleşmek için, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni fesh ettirmeye çalışıyor, amacına ulaşmak için Montrö’ye ‘akit devlet’ sıfatıyla sözleşmeyi fesih hakkına sahip Romanya’yla görüşmeler yapıyordu.3
Deniz hukukçuları ve strateji uzmanları, ABD’nin Karadeniz, bağlı olarak Montrö ile ilgili isteminin ne anlama geldiğini açıkladılar. Amerikan isteğini, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi aracılığıyla Türkiye’ye yapılan bir tehdit olarak değerlendirdiler. İsteğin yasal zemininin bulunmadığını açıkladılar.

Recep Tayyip Erdoğan ve Kanal İstanbul

ABD Senatosu’na önerge verilmesinden 5 yıl sonra, o zaman başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan, 26 Nisan 2011 günü bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, Karadeniz’i Marmara’ya bağlayacak ve Kanal İstanbul adını alacak ikinci bir su yolu açılacağını açıkladı.4
Açıklamaya göre, İstanbul’un Batısı’nda; derinliği 25, genişliği 140-150 metre, uzunluğunun ise 47 kilometre olan bir kanal açılacaktı. Çıkartılan topraklarla Karadeniz’de adalar oluşturulacak ve bu adalar turizme açılacaktı...5
Açıklama, uluslararası bir olaymış gibi dış basında büyük yankı buldu. AFP, Reuters, Associated Press ve Bloomberg haber ajansları kanal projesini son dakika gelişmesi olarak verdi. Washington Post, New York Times, Finantial Times ve BBC konuyu ayrıntılı biçimde sayfalarına taşıdı.6

Açıklanan Gerekçe

Basında yer alan haberlere göre, Kanal İstanbul’un her iki yanına 250’şer binden 500 bin kişinin yaşayacağı iki kent yapılacak. Kentlerin iki yakasını birleştirmek için; Karayolları Genel Müdürlüğü 4, İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2 köprü yapacak. Binalar en çok 6 kat olacak ama tek katlı villalar da yapılacak.7

Gerçek Nedir

Başlangıçta açıklanan tek gerekçe buydu. Gerçek amacının ne olduğu açıklanmamıştı. Gerekçenin bilimsel geçerliliği yoktu; herhangi bir araştırma açıklanmamıştı. Bilim çevreleri, bu denli büyük bir yatırıma, bu gerekçeyle yani ‘bina yapmak için’ girişilmesine bir anlam veremiyordu.
Bir süre sonra, yandaş basında bir ‘gerekçe’ daha ileri sürüldü. Kanal’dan gelir elde edilecekti. Ancak, bu girişimden ülkenin gelir elde etmesi mümkün değildi. Geçişler Boğaz’da ücretsizken, Kanal’dan ücret ödeyerek geçiş nasıl sağlanacaktı. Gelir sağlamak mümkün olmadığına göre bu devasa projeye girişmenin bir başka nedeni olmalıydı.
Nedenin ipuçları, yandaş basında Kanal’ı olumlayan yorumlarda kendini gösterdi. Elde edilecek gelirler sıralanırken, gerçek amaç dolaylı biçimde ortaya çıkıyor ve işin gerçek boyutunun, akçalı değil siyasi olduğu anlaşılıyordu. Şunlar söyleniyordu; “Türkiye, Montrö Anlaşması’ndaki kısıtlamalar nedeniyle 28 yılda İstanbul Boğazı’ndan geçen gemilerden elde edeceği 10 milyar dolar gelirden mahrum kaldı. Kanal İstanbul projesi tamamlandığında, Montrö by-pas olacağı için kasamıza yılda 8 milyar dolar girecek. Kanal İstanbul para basacak”.8
Gelir elde edilmesi mümkün değilken bu yayın neden yapılıyordu?

Montrö Kısıtlama Getiriyor mu, Montrö Nedir

Lozan’da imzalanan Boğazlar Sözleşmesi, Boğazların savunması ve geçiş koşulları konularında Türkiye’ye kimi kısıtlamalar içeriyordu. Atatürk, bu sorunun çözümünü aynı Hatay gibi ileriye bırakmış ve 1936 yılında ‘Montrö Boğazlar Sözleşmesi’yle Türkiye yararına çözmüştü.
Barış ve savaş dönemlerinde farklı geçiş koşulları getiren sözleşme, boğazların savunmasını ve hükümranlık haklarını tümüyle Türkiye’ye veriyordu. Özetle şunları kapsıyordu;
Barış zamânında: “Karadeniz’de kıyısı olmayan devletlerin ticâret gemileri serbestçe geçerler. Savaş gemileri 8-15 gün önceden haber verilmek ve bir arada dokuz gemiyi ve belli tonajı aşmamak üzere geçebilir... Denizaltılar, uçak gemileri ve 10.000 tondan büyük savaş gemileri hiç geçemez... Sözleşmeye uygun şekilde geçen savaş gemileri Karadeniz’de yirmi bir günden fazla kalamaz… Karadeniz’de kıyısı bulunan devletlerin ticâret gemileri serbestçe geçerler. Bu gemiler, Boğazlar’ın bir limanına uğramaksızın transit geçerlerse, bu gemilerden hiçbir vergi ya da harç alınmayacaktır”.9
Savaş zamânında: “Türkiye savaşan ülke ise ya da kendisini yakın bir savaş tehdidinde görüyorsa; ticari gemilerin geçişini engellemez ama, geçişlere bazı kısıtlamalar getirebilme hakkına sahiptir. Bu gemiler, barış zamanı kurallarına göre sadece gündüzleri geçebilir. Türkiye tarafsızsa; ticâret gemileri serbestçe geçmesine rağmen savaşan tarafların savaş gemileri boğazlardan geçemez.10

Montrö’yü Tartışılır Kılmak

Koşullar, açıklamalar ve hedefler birlikte değerlendirildiğinde; ‘Kanal İstanbul’un Türkiye’nin boğazlardaki egemenliğini tanıyan Montrö Sözleşmesi’yle ilişkili olabileceği, onu tartışılır hale getireceği görülüyordu. Bu anlaşma, boğaz geçişlerinde, özellikle savaş gemilerine kısıtlamalar getiriyordu. Geçerlilik süresi 20 yıl olmasına ve 18 yılda imzacı devletlere sonlandırılması için başvuru hakkı vermesine karşın, 1956’da hiçbir devlet başvurmamış ve sözleşme bugüne dek geçerli kalmıştı.
Karadeniz’de kıyısı bulunan Bulgaristan ve Romanya’nın NATO üyesi olmasından sonra; ABD’nin Karadeniz’e ilgisi artmıştı. Karadeniz, ABD’nin dünya üzerinde serbestçe giremediği tek denizdi. Montrö nedeniyle büyük tonajlı savaş gemilerini Boğazlardan geçiremiyordu ve kendisine kısıtlama getiren bugünkü işleyişin değiştirilmesini istiyordu. Buna karşın, Ukrayna’yla sorun yaşayan, Kırım’ı ilhak eden Rusya, bu istemden rahatsızlık duyuyordu.

Amiral Yorumu

Deniz Harp Okulu Eski Komutanı Tuğ. Amiral (E) Türker Ertürk, Montrö’nün masaya gelmesinin Türkiye’nin yararına olmayacağını açıklıyor ve şunları söylüyor; Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nde, belirli şartlar altında herhangi bir değişiklik talebinin veya fesih ihbarının her zaman mümkün olması, Türk Boğazlarının geçiş rejimine ilişkin hukuki statüsünde değişikliğe neden olacaktır. Türkiye, 1700 km sahil uzunluğu ile Karadeniz’in en büyük kıyı devletidir. Ayrıca; Karadeniz’in açık denizlere tek çıkış kapısı olan boğazların tek egemenidir… Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin Karadeniz’e kıyıdaş olmayan devletlerin savaş gemilerine getirdiği kısıtlamalar, bu denizin emperyalist devletler arasında rekabet ortamı haline gelmesini engellemektedir… Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin tartışılması ve masaya gelmesi durumunda Türkiye, güvenliği ve boğazlar üzerindeki egemenliği açısından, kazanımlarını çok büyük bir oranda kaybedecektir”.11
Türker Ertürk, Kanal Projesi’yle Montrö’yü; ABD istekleriyle Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarını ilişkilendiriyor ve şunları söylüyor; “Hiç tereddüt yok ki bu proje; dışarıdan yerli aracılar vasıtası ile Erdoğan’a iletilmiş ve ikna edilmiştir. Esas amaç; Montrö Sözleşmesi’nin diplomasi masasına gelmesi için doğal şartları hazırlamak ve bu Sözleşme’nin Karadeniz’e kıyıdaş olmayan devletlerin savaş gemilerine getirdiği kısıtlamaları kaldırmaktır”.12

Kanal İstanbul Yeniden

Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan olduğu dönemde açıkladığı ‘Kanal İstanbul Projesi’ni Cumhurbaşkanlığı döneminde de sıkça dile getirdi, konuyu gündemde tuttu. Açıkladığı tarihten 5 yıl aradan sonra, Güney Amerika seyahati dönüşünde (Şubat 2016), bakanlıklar ve ilgili kurum elemanlarını topladı ve “Kanal İstanbul Projesi’nin hızlandırılarak bir an önce tamamlanmasını” istedi.13
2017 yılında Sırbistan’ın Başkenti Belgrat’ta açıklama yaptı ve “İstanbul Boğazı’na paralel yeni bir kanal açılması başta olmak üzere ki, ‘Kanal İstanbul’ dediğimiz, bu benim bir hayalim, hülyamdır. İnşallah bunun da büyük ihtimalle bu yıl sonu veya 2018 başı gibi temelini atacağız” dedi.14
Erdoğan, son olarak 18 Ağustos 2018 günü AKP 6. Olağan Kurultayı’nda açıklama yaptı yaptığı konuşmada, tasarlanan bu iki kent için ‘butik kent’ tanımını kullandı ve şunları söyledi; “Kanal İstanbul, 43 kilometre. Her iki tarafında inşallah iki butik şehir oluşturacağız. Böylece Kanal İstanbul ile birlikte dünyaya büyük bir mesaj vereceğiz. Türkiye'nin en büyük yatırımı olacak bu stratejik projeyi mutlaka gerçekleştireceğiz”.15
Okuyucu, burada yazılanları yaratacağı çevre sorunları ve girişimin mali boyutunu da inceleyerek birlikte değerlendirmeli; ‘Kanal İstanbul’un ne olduğuna ve neden yapıldığına karar vermelidir.

DİPNOTLAR

1       Cumhuriyet 04.03.2006
2       agg. 04.03.2006
3       “ABD’yle Karadeniz Krizi Kapıda”, Bahadır Selim Dilek, Cumhuriyet, 05.03.2006
4       “İstanbul Açıklandı Şimdi Sıra İzmir’de” www.yeniasir.cm.tr
5       “Kanal İstanbul’un Altından Ne Çıktı” Türker Ertürk, odatv.com
6       “İstanbul Açıklandı Şimdi Sıra İzmir’de” www.yeniasir.cm.tr
7       www.internethaber.com
8       “Kanal İstanbul’da Gelir Getirecek Yeni Proje” aksam.com.tr
9       http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=5498&start=2
10     http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=5498&start=20
12     “Kanal İstanbul’un Altından Ne Çıktı” Türker Ertürk, odatv.com
13     “Kanal İstanbul Projesi Hızlandı İşte Detaylarwww.internethaber.com
14     “Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kanal İstanbul Açıklaması” www.ntv.com.tr
15     http://m.gunes.com/ekonomi/baskan-erdogan-kanal-istanbul-turkiyenin-en-buyuk-yatirimi-olacak-

5 yorum:

  1. Bu kanalı adeta köylerde açılan bir su kanalı gibi görüyorlar. Ayrıca AB, ve muhtelif kurum ve kuruluşlar buna onay verir mi? Böyle saçma sapan bir projeyi düşünmek bile yersizdir. Hangi para ile, kime, nasıl yaptıracaklar? 47 kilometre kanalı açıp karadenizde ada mı yapacaklarmış, gülüyor insan bazen bunların haline. Saygılar hocam. Kadir FERİDUN

    YanıtlaSil
  2. Unknown sen misin Sevgili Kadir.

    YanıtlaSil
  3. Yazı için ellerinizden öpüyorum Türk gençlerinin özellikle Türk denizci sının bu konularda en azından araştırmaya başlama noktası olarak bilgilendirici bir yazı olmuş.
    Saygılarımla

    YanıtlaSil
  4. Lozan ve devamı möntrö anlaşmaları ABD nin süregelen stratejileri ve darbeleri dayatmaları sonucu en sonunci BOP projeleri çerçevesinde değerlendirilmeli
    dir. İç politikada baskı dış politikada uysal olan iktidar yönetimsizlikte çaresiz kalarak ne yapacağı belinmeyan bir yoldadır. 24 ocak kararları/12 eylülden 13 eylüle 39 yılda geçemedik.Küresel sermayenin yönetiminin paylaşımının rantlarının devam edeceğe benziyor.
    O halde yapılacak iş İşbirlikçi İktidara karşı olmaktan 5 i bir yerden başlayan her şeyi tek bir baş a bağlayan garabet nusübet rejime karşı olmaktan geçmektedir.

    YanıtlaSil