12 Şubat 2020 Çarşamba

ŞEYH SAİT AYAKLANMASI VE İNGİLİZLER



Şeyh Sait ayaklanması, 13 Şubat 1925 günü başladı 15 Nisan’da bastırıldı. 49 Kişi asılarak idam edildi. Şeyh Sait’ten 6 ay önce, Hakkâri’de yaşayan ve Nasturi papazlarından Nastoris tarafından kurulan Nastur tarikatına bağlı Süryaniler ayaklanmıştı. Bu ayaklanma, İngiltere’nin Musul sorununun ele alınması için Milletler Cemiyeti’ne başvurmasından bir gün önce başlamıştı. İngiliz subaylar, Nastur halkını örgütlemiş, İngiliz uçakları ayaklanmacıları desteklemişti. Şeyh Sait ayaklanması ise, İngiliz işgal güçlerinin Kuzey Irak’ta sıkıyönetim ilan ettiği, subay izinlerinin kaldırıldığı, birliklerini Musul’a taşıdığı günlerde ortaya çıktı. O günlerde Büyük Britanya Sömürgeler Bakanı, Musul’a gelerek denetlemelerde bulunmuş, güçlü bir İngiliz donanması Basra’ya hareket etmişti.


Toprak Ağası Şeyh Sait

Şeyh Sait, bölgedeki Nakşibendi Tarikatı’na bağlı Sünni müridlerin önderi, okuma yazma bilmez bir toprak ağasıydı.1 Koyun sürülerini, aşiretine bağlı köylerin arazilerinde otlatır, köylülere ücretsiz çobanlık yaptırırdı. Dinsel konumunu kullanarak, onların sırtından büyük bir servet edinmişti. ‘Ankara’nın Türkleşmiş yeni hükümeti’2 onu rahatsız ediyor, Osmanlı döneminden alıştığı ayrıcalık haklarını yitirerek ‘derebeyliğinin’ zarar göreceğine inanıyordu. Bunu önlemek için dini etkisini kullanarak, Kürt aşiretlerini ‘Kemalist hükümetin kafirce siyasetine karşı’ ayaklanmaya çağırdı; ‘Allah’ın emriyle cihat ilan etti’.3
Ayaklanmadan önce, Şırnak Aşireti Reisi Abdurrahman Ağa, Bağdat’taki İngiltere Başkomiserliğine bir mektupla başvurmuş, ‘Kürt milletinin hukukunu elde edip hükümetini kurmasına kadar, savaş mühimmatı konusundaki eksikliklerimizi, yapacağınız gizli yardımlarla giderebiliriz’4 demişti. Ayaklanma sanıklarından Kemal Feyzi, yakalandıktan sonra mahkemede ‘Ben bağımsız bir Kürdistan kurulması için çok çalıştım. Bu çaba için yıllarca aşiretler içinde yaşadım... Şimdi, birçok kimse gibi, önceden var saydığım ve uğruna mücadele ettiğim şeyin bir hayal olduğunu anlamış bulunuyorum. Ortada millet denilecek bir Kürt topluluğu yokmuş’ dedi.5
Şeyh Sait’in başlattığı ayaklanma, tüm Kürt ayaklanmalarında olduğu gibi dışarıyla bağlantılıydı. İngilizler, zengin petrol yatakları nedeniyle Musul ve Kerkük’ten çıkmak istemiyor; Kürtleri, kurulmakta olan yeni Türk devleti üzerinde baskı oluşturacak bir araç olarak kullanıyordu. Mustafa Kemal, 1919’da Sivas Kongresi’nde yaptığı konuşmada, ‘İngilizlerin amacının, parayla ülkemizde propaganda yapmak ve Kürtlere Kürdistan kurma sözü vererek, bize karşı suikast düzenlemek olduğu anlaşılmış ve gerekli önlemler alınmıştır’ demişti.6
Zaferden sonra 14 Ocak 1923’te Eskişehir’de yaptığı konuşmada, Musul-Kerkük sorununa değinirken, bu soruna bağlı olarak Kürt devleti konusunu da ele almış ve şunları söylemişti: “Musul-Kerkük kadar önemli olan ikinci konu, Kürtlük sorunudur. İngilizler orada (Kuzey Irak’ta) bir Kürt devleti kurmak istiyor. Bunu yaparlarsa, bu düşünce bizim sınırlarımız içindeki Kürtlere de yayılır. Bunu engellemek için sınırı güneyden geçirmek gerekir”.7
Mutki Aşireti Reisi Muşlu Hacı Musa, Kürt Azadi (İstiklal) Cemiyeti adlı gizli örgütün ilk başkanıydı. Bu örgüt 1923’te, Erzurum’da kurulmuş, ilk kongresini 1924 yılında yapmıştı. Şeyh Sait, ‘1925 Mayısı’na dek ayaklanma düzenlenmesine, gerekli dış yardımın İngiltere ve Fransa’dan alınmasına’ karar verilen bu kongrede örgüte üye olmuştu.8

İngiliz Politikası

İngiltere’nin İstanbul Büyükelçilik görevlisi Kidston, 28 Kasım 1919’da Londra’ya gönderdiği yazanakta (raporda), ‘Kürtlere ne kadar güvenmesek de, onları kullanmamız çıkarlarımız gereğidir’ diyordu.9 İngiltere Başbakanı Lloyd George ise, 19 Mayıs 1920’de San Remo’da yapılan Konferans’ta ‘Kürtlerin arkalarında büyük bir devlet olmadıkça varlıklarını sürdüremezler’ diyor, bölgeye yönelik İngiliz politikası için şunları söylüyordu: “Türk yönetimine alışmış olan Kürtlerin tümüne yeni bir koruyucu kabul ettirilmesi güç olacaktır... İngiliz çıkarlarını, dağlık kesimlerinde Kürtlerin yaşadığı Musul ve içinde bulunduğu Güney Kürdistan ilgilendirmektedir. Musul bölgesinin, öteki bölümlerinden ayrılarak yeni bağımsız bir Kürdistan Devleti’ne bağlanabileceği düşünülmektedir... Ancak bu konuyu anlaşma yoluyla çözmek çok güç olacaktır”.10
İngiliz Hükümeti, ‘anlaşma yoluyla çözmenin güç olduğu’ bu sorunu aşmak için, doğal olarak silahlı çatışma yolunu seçti. Bu iş için, para ve siyasi koruma önererek kimi Kürt aşiretlerini kullandı. Musul ve Kerkük bölgesini, Misakı Milli sınırları içinde gören yeni Türk Devleti’ni güç durumda bırakmak için, Doğu ve Güneydoğu’da karışıklıklar çıkarmaya yöneldi. 6 Mart 1921’de başlayan Koçgiri Ayaklanması, Yunanlıların Bursa’dan saldırıya geçmelerinden iki hafta önce ortaya çıktı. 7 Ağustos 1924’te başlayan Nasturi Ayaklanması, İngiltere’nin Musul sorununun ele alınması için, Milletler Cemiyeti’ne başvurmasından bir gün önce başladı.11
Ayaklanmaya verilen İngiliz desteği için, Fransız tarihçi Benoit Méchin şu yorumu yapmıştı: “Şeyh Sait ayaklanması yeni devletin tekil (üniter) yapısına ve yasaların ülkenin tümünde uygulanabilirliğine bir meydan okumaydı... Kemalist rejimin güçlenmesini önleyeceği düşüncesiyle, İngiltere, olayları kışkırtmak için Kürt başkaldırısını körüklüyordu. Bu cerahatlı yarayı, ayaklanmacılara yiyecek ve silah yardımı yaparak, Türkiye’nin ensesinde tutuyordu”.12

Raporlar

Ayaklanmanın başladığı günlerde, Bağdat’taki Fransız Komiserliği Paris’e 40 sayfalık bir rapor gönderdi. Ortadoğu’da, birbiriyle çelişen Fransız-İngiliz çıkarlarını ve buna bağlı olarak Kürt-İngiliz ilişkilerini irdeleyen raporda, Şeyh Sait’ten de söz ediliyor; şunlar söyleniyordu: “Şeyh Sait, 1918 yılından beri amacı İngiliz Mandası altında bir Kürt devleti kurmak olan İstanbul Kürt Komitesi’ne bağlı olarak çalışmaktadır. Şeyh Sait, 1918’de, Kürdistan Bağımsızlığı Türkiye Komitesi lideri Abdullah Bey tarafından, İngilizlerin Kürt politikasındaki temel unsurlardan olan Binbaşı Noel’le ilişkiye geçirildi...”13
Şeyh Sait ayaklanması sürdüğü günlerde Bağdat’taki Fransız Yüksek Komiserliği, Paris’e gönderdiği bir başka raporda şunları söylüyordu: “Kürt ayaklanması, birdenbire kendiliğinden ortaya çıkmadı. Kürdistan dağları yabancıların kışkırtması ve desteğiyle ayaklandı. Bölgede çıkan olaylar, İngilizlerin uğradıkları yenilgiden sonra hiç affetmedikleri Mustafa Kemal’e ve Ankara’daki Meclis’e karşı yürüttükleri siyasetin bir parçasıdır... Kürt ayaklanması bundan daha iyi koşullarda patlak veremezdi. Ayaklanma, Türklerin Musul üzerindeki iddialarını araştıran Komisyon’da, Türklerin kendi topraklarındaki Kürtler arasında bile huzuru sağlamayacağını gösterecekti”.14
Şeyh Sait ayaklanmasını İngilizlerle birlikte, devrik Padişah Vahdettin de destekledi. San Remo’daki villasında, Kürt Teali Cemiyeti üyesi ve Serbesti Gazetesi sahibi Mevlanazade Rıfat’tan “Kürdistan olayları” hakkında sürekli bilgi alıyor ve aldığı bilgiyi Bükreş’te kurulmuş olan Hilafet Komitesi’ne iletiyordu. Bu komite, Damat Ferit ve eski İçişleri Nazırı Mehmet Ali önderliğinde, Türkiye’de hilafetçi bir darbe hazırlıyordu.15

Önlemler; Takrir-i Sukûn ve İstiklal Mahkemeleri

Ayaklanmanın yayılması nedeniyle, sonuç getirecek etkili önlemlerin alınması gerekiyordu. Meclis, özel yetkiler içeren ‘Takrir-i Sukûn Kanunu’nu, kabul etti. Üç gün sonra İstiklal Mahkemelerinin savcı ve yargıçlarını seçti.16 Türkiye, yeni bir döneme giriyordu. İki yıllık geçici bir süre için (bir kez uzatılacaktır) çıkarılan Takrir-i Sukûn Kanunu, yeni devletin yerleşip güçlenmesi uğraşısına katkı sağlayacak, Türk Devrimi’nin doğal akışını kolaylaştıracaktı. Cumhuriyet, demokrasi ya da insan hakları adına, kendi varlığına yönelen karşı devrime izin vermeyecekti. Bu amaçla, Vatana İhanet kavramını genişleten yasa değişikliği kabul edildi. Bundan böyle, ‘dinin siyasi çıkar için kullanılması’, devlet güvenliğini tehlikeye atan eylem sayılacak ve vatana ihanetle suçlanacaktı.17
1925 Mart sonunda askeri hazırlık tamamlandı, bütün ayaklanma bölgesi çember içine alındı. Olanakların sınırlılığına karşın hızlı davranılmış; bir ay içinde İran, Suriye ve Kuzey Irak’a giden tüm kaçış yolları kesilmişti. Nisan ortasında, Şeyh Sait ve yanındakiler kuşatıldı. Durumu umutsuz gören Şeyh Sait, yenilgiyi kabul ederek kendi isteğiyle teslim oldu. Üzerinde ‘çeşitli belgeler’ ve yetkilileri şaşırtacak kadar çok altın çıktı.18
Doğu İstiklâl Mahkemesi’ne, ayaklanmayla ilgili olarak 389 sanık getirildi. Savcı, iddianamesinde; yönetici konumda olan sanıkların, ‘din perdesi altında, dinle ilgisi olmayan’ eylemleriyle, ‘vatana ihanet’ suçunu işlediklerini, bu nedenle ölüm cezasıyla cezalandırılmaları gerektiğini belirtti. Kırk sekiz kişi, idama mahkum oldu; bir bölüm sanık hapis cezasına çarptırıldı, bir bölümü suçsuz bulundu. Kimi aşiret reisleri ve ağalar, Batı bölgelerinde oturmaya zorunlu kılındı; Doğu’da, kimi bölgelere göçmen yerleştirildi.19

DİPNOTLAR

1       “Atatürk” Lord Kinross, Altın Kit., 12.Baskı, İst.-1994, sf.465
2       “Atatürk” Lord Kinross, Altın Kit., 12.Baskı, İst.-1994, sf.465
3       “Atatürk” Lord Kinross, Altın Kit., 12.Baskı, İst.-1994, sf.465
4       Örgeevren, Dünya, 4-5 Haziran 1957; ak. Uğur Mumcu a.g.e. sf.116
5       Dünya, 05.06.1957; ak. Uğur Mumcu, a.g.e. sf.117
6       “Sivas Kongresi Tutanakları” Uluğİğdemir, TTK, Ank.-1969 sf.78; ak. Uğur Mumcu, “Kürt-İslam Ayaklanması” 19.Basım, sf.21
7       “Eskişehir İzmir Konuşmaları” Kaynak Yay., İst.-1993, sf.95
8       “Şeyh Sait İsyanı” Martin Van Bruinessen, Özgür Gelecek, Şubat 1969, sf.28-29; ak. Uğur Mumcu, “Kürt-İslam Ayaklanması” 19.Baskı, sf.56
9       “İngiliz Belgelerinde Türkiye” Erol Ulubelen, Çağdaş Yay., 1982, sf.195; ak. U.Mumcu, “Kürt-İslam Ayaklanması” Tekin Yay., 19. Bas., 1995, sf.24
10     “Sevr Anlaşmasına Doğru” Osman Olcay, SBF Yay., Ank.-1981, sf.121; ak. U.Mumcu,“Kürt-İslam Ayaklanması” Tekin Yay., 19.Bas. 1995, sf.28
11     “Kürt-İslam Ayaklanması” U.Mumcu, Tekin Yay., 19.Bas., İst.-1995, sf.51
12     “Mustafa Kemal” Benoit Méchin, Bilgi Yay., Ank.-1997, sf.268
13 “Fransız Dışişleri Bakanlığı Gizli Belgeleri”, E-Levant (1918-1929) Kürdistan Caucase Servisi, Vol.101, sf.25; ak. Uğur Mumcu, “Kürt-İslam Ayaklanması”Tekin Yay., 19.Baskı, İst.-1995, sf.168
14  “Fransız Dışişleri Bakanlığı Gizli Belgeleri”, E-Levant (1918-1929) Kürdistan Caucase Servisi, Vol.101, sf.25; ak. Uğur Mumcu, “Kürt-İslam Ayaklanması” Tekin Yay., 19.Baskı, İst.-1995, sf.97
15     “Osmanoğullarının Son Padişahı Vahdettin Gurbet Cehenneminde” Mümtaz Tarık Göztepe, Sebil Yay., sf.158; sk. U.Mumcu, “Kürt-İslam Ayaklanması” Tekin Yay., 19.Baskı, İst.-1995, sf.59
16     “Kemalist Eğitimin Tarih Dersleri IV” Kaynak Yay. 3.Bas., 2001, sf.193
17     “İkinci Adam”Ş.S.Aydemir, Remzi Kit. 6.Baskı, İst. 1984, sf.301
18     “Tek Adam”Ş.S.Aydemir, 3.Cilt, Remzi Yay., 8.Basım, İst.-1983, sf.226
19     a.g.e. Sf. 227

2 yorum:

  1. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Palavra. Şeyh saidin mahkeme konuşmaları nerede.
    Bedirhan aşireti niye yok yazıda.
    Daha bir sürü zırvalık

    YanıtlaSil