18 Haziran 2014 Çarşamba

“ARAP BAHARI” NE ZAMAN YAŞANDI


Arap ülkelerinde son dönemde gerçekleşen ve bölge insanına; kan, gözyaşı ve karmaşadan başka bir şey getirmeyen olaylara “Arap Baharı” deniyor. Yaşananlardan kendini çabuk kurtaran Mısır ve başka Arap ülkelerinde 20.yüzyılda gerçekten bir “bahar” yaşanmıştır. Bu bahar, Türk Kurtuluş Savaş’ından sonra Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı kapsayan; Mısır, Cezayir, Libya, Tunus ve Fas’ı içine alan anti-emperyalist kurtuluş savaşlarıdır. Mısır’daki Nasır Devrimi gerçek bir uyanış ve devrimci atılımdır. Bu atılım, 1952-1970 arasında 18 yıl sürmüştür. Ancak, Mısır’a çok şey katmış, önemli bir yenilikçi birikim sağlamıştır. Bugün Mursi’ye karşı ayaklanan halkın, Nasır’ın resimleriyle yürümesi boşuna değildir. Arap dünyasındaki olayları değerlendirmek için Mısır'ı, Mısır’ı anlamak için de Nasır’ı bilmek gerekir.



Nasır Devrimi

23 Temmuz 1952 gecesi Genel Kurmay Başkanlığı’nı basan Hür Subaylar örgütüne bağlı askerler, Kral’a bağlı yüksek rütbeli subayları gözaltına aldı ve Kurmay Albay Cemal Abdülnasır’ı Genelkurmay Başkanı koltuğuna oturttu. Başlangıçta sıradan bir askeri darbe sanılan eylem, kısa sürede tüm dünyayı şaşırtan bir devrime dönüştü.
1952 Devriminin önemi, yalnızca Mısır ulusal bağımsızlık savaşımında bir dönüm noktası olması değildir. Güçlü bir hükümetin kurulmuş olması da değildir. Devrimin önemi, 2500 yıllık Mısır tarihinde ilk kez yönetime gerçek yerli Mısırlıların gelmesi ve bunların tüm Arap dünyası ile 3.dünya ülkelerinde önemli etkiler yapmış olmasıdır.

Devrimin Niteliği

Nasır Devrimi’ni ideolojik ölçülere dayanarak nitelemek gerekirse, bu devrimi, anti-emperyalist, anti-feodal, ulusçu bir demokratik devrim olarak tanımlamak gerekir. Adına kimi çevrelerce Arap Sosyalizmi denilse de kuşkusuz sosyalizmle bir ilgisi yoktu..
23 Temmuz devinimi, geri ve yoksul bir ülkenin, yabancı sömürüden, tutucu geleneklerden ve örgütsüzlükten kurtularak çağdaş bir ulus durumuna gelme atılımıydı. Yaratılan toplumsal değerlerin daha dengeli dağıtılması, sağlık ve eğitim hizmetlerinin etkin ve yaygın bir biçimde gerçekleştirilmesi ve sanayileşmenin sağlanması isteniyordu. Bunları yapmak için; halkı uzun süre ezen, servetlerini yağmalayan dış ve iç sömürücü güçlere karşı devrimci yöntemlerin uygulanması gerektiği söyleniyordu.

Süveyş Kanalı’nın Ulusallaştırılması

26 Temmuz 1956 günü, Süveyş Kanalı’nın ulusallaştırıldığı ve buradan elde edilecek gelirin Assuan Barajı’nın yapımında kullanılacağı açıklandı. Bu karar, savaş galibi büyük devletlerin 1945’den beri hiç karşılaşmadığı bir girişimdi. İngiltere Başbakanı Eden; “Bunu nasıl yapabilir? Nasıl yapar bunu?”1 diyerek sinir krizleri geçiriyordu.

Yapısal Dönüşüm; Devrimler

1956 Süveyş’in ulusallaştırılmasından sonra Mısır’da yapısal değişikliklere gidildi. İngiliz ve Fransız mallarına el konuldu. Yabancı bankalar ve sigorta şirketleri ulusallaştırıldı. Kanal şirketi devletleştirildi. Mısır ekonomisindeki yabancı sermaye yatırımlarının büyük bölümü tasfiye edildi. Birçok alanda Kamu İktisadi Teşekkülleri kuruldu. Kara ve demir yolları, limanlar, hava alanları, enerji kaynakları, barajlar, hava deniz ve kara taşıtlarını içeren ekonomik altyapılar kamulaştırıldı. Var olan devlet yatırımları genişletildi.
1958 yılında planlı kalkınma dönemine geçildi. Ağır sanayi yatırımlarına özel önem verildi. Ulusal nitelikli özel girişimcilik desteklendi, üretim ve tüketim kooperatifleri kuruldu. Mısır Bankası devletleştirilerek merkez bankası yapıldı. Elektrik, su, havagazı, tramvay gibi hizmetler, belediyelerin yetkisine verildi. Dış ticaret devletleştirildi. Son derece ileri bir vergilendirme düzeni kuruldu. İşçi hakları yasallaştırıldı, iş günü yedi saate indirildi. Eğitime büyük önem verildi. Parasız ve zorunlu eğitim Mısır tarihinde ilk kez köylere dek yaygınlaştırıldı.

Toprak Devrimi

Uygulanması en güç işlerden olmasına karşın, etkili bir toprak reformu, yaygın biçimde ve çok kısa bir süre içinde uygulandı. 1952 yılında nüfusun ikiyüzde birini oluşturan çok küçük bir azınlık, ekilebilir toprakların üçte birinin iyesiyken (sahibiyken) nüfusun yüzde 72’sini oluşturan yoksul köylüler, toprakların ancak yüzde 13’ünün iyesiydi. Aracılık, ortakçılık yaygın olan tarımsal ilişkilerdi. Ekilebilir toprak azlığı nedeniyle çöllerin tarıma açılma projeleri hazırlandı. 1970 yılında bir milyon 740 bin feddan çöl, sulama ile tarım alanları haline getirildi. (feddan: bir çift öküzün bir günde sürebildiği tarlayla belirlenen ölçü birimi; yaklaşık 2500 m2)2

Sanayi Yatırımları

1952-1962 yılları arasındaki devrimin ilk on yılında, 1 380 milyon Mısır lirası karşılığı yatırım yapıldı, toplam sınai üretim yüzde 305, demir çelik üretimi yüzde 600, Petrol üretimi yüzde 250, tekstil ve kimya sanayi üretimi yüzde 350, makina sanayi üretimi yüzde 800 arttı. Yüzde 100 artış gösteren ulusal gelir içindeki tarım üretiminin payı yüzde 34’den, yüzde 27,8’e düşerken, sanayinin payı yüzde 15.7’den yüzde 22.6’ya yükseldi. Toprak reformundan yararlanan yoksul köylü ailelerin 27 Mısır lirası olan ortalama yıllık geliri, yüzde 556 artışla 150 Mısır lirasına çıktı.3

Eğitim ve Sağlık

Her düzeydeki eğitim parasız hale getirildi. İlkokulların sayısı, devrimin ilk on yılında 5550 arttırılarak 7700’e yükseltildi. Aynı süre içinde öğrenci sayısı 1 milyon 135 binden, 3 milyon 253 bine çıkarıldı. 1970 yılında okul çağına gelmiş çocukların tümü artık okula gidebiliyordu.4
Sağlık hizmetlerinin parasız olması anayasa maddesi yapıldı ve birbirini bütünleyen sağlık yasaları çıkarıldı. Devrimden 13 yıl sonra, 1965 yılında, doktor sayısı yüzde yüz arttırılmıştı. Kentlerde birçok hastahane açılmış, kırsal alanda sağlık merkezleri kurulmuştu. Ulaşılan bir büyük başka sonuç da, Mısır köylerinin tümüne su getirilmiş olmasıydı. Veremli ve trahomlu hasta sayısı on yıl içinde önemli oranda azaltılmıştı.

Türk Devriminin Mısır’a Etkisi

Türk Devriminden belki de en çok etkilenen ulusal bağımsızlıkçılar, Mısır’lı devrimciler olmuştur. Mısır El Ehram gazetesi Türk devrimi için şunları yazıyordu; “Gazi Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Türkler, yurtlarını tutsaklık zincir ve zulmünden kurtardılar, çelikten pençeleriyle düşmanlarını ezdiler; tüm Doğu halklarını aymazlık uykusundan uyandırdılar. Onlara özgürlük ve bağımsızlık yolunu gösterdiler. Doğu’ya parlak bir örnek oldular.”5
Mısırlı kadın hakları savunucusu Şitti Şavari Atatürk için şunları söylüyordu: “Siz ona Atatürk diyorsunuz. Biz ise onu Ataşark diye anıyoruz. O yalnız Türklerin değil bütün Doğunun, özellikle kardeş Mısır’ın da atası ve önderidir.“6

DİPNOTLAR
1 a.g.e. sf.454- 475
2 “Devrimler ve Karşı Devrimler Ansiklopedisi” İletişim Yay., S: 19, sf.449
3 a.g.e. sayı 20 sf.472
4 a.g.e. sayı 20 sf.472./
5 “Atatürk İçin Diyorlar ki” Selahattin Çiller, Varlık Yay., sf.101
6 “Atatürk İlkeleri ve Türk Devrimi” Hacı Angı Yay., 1983, sf.65

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder