Dünya
pazarlarındaki tekelci yayılmanın geleneksel biçimi, şirket
satınalma ya da birleşmeler yoluyla büyümektir. Tekel kazancının
çekiciliği, şirketlerin yeğin (şiddetli) bir yarışma ortamında
sürekli biçimde büyümesini zorunlu kılar. Büyümenin tek yolu,
aynı alanda etkinlik gösteren şirketlerin hangi yöntemle olursa
olsun etkisiz kılınmasıdır. Satınalma ya da birleşmeler bu
yöntemin görünen son yasal aşamasını oluşturur. Şirket
birleşmeleri tekelleşmeyi, tekelleşme de küresel yarışın
yeğinliğini arttırır. Şirketi yabancı sermaye tarafından satın
alınan bir ülkenin ulusal geliri, sattığı şirketin gelirleri
oranında azalır ve bu azalma ülkenin büyüme erekleri üzerinde
olumsuz etki yapar. Her şirket satışı dünya ticari savaşında
yitirilen bir pazardır.
Birleşmeler
ve Yoğunlaşan Tekelcilik
İkinci
Dünya Savaşı’ndan sonra gerçekleştirilen uluslararası serbest
ticaret anlaşmaları, dünya pazarlarını gümrük birlikleri
temelinde genişleterek uluslararası şirketlere yayılıp
büyümeleri için son derece elverişli bir ticaret ortamı yarattı.
Gelişmiş ülke istemini yansıtan bu durum, dünya kapitalist
dizgesinin (sisteminin) 20.yüzyılın ilk yarısında yaşadığı
çekinceleri ortadan kaldırmayı amaçlayan stratejik bir
yönelmeydi. Dünya, her şeyin şirket istemlerine göre
belirlendiği yeni bir döneme girmişti. İki kutuplu da olsa askeri
güce dayalı siyasi denge, sağlanmıştı.
Çok
yönlü uluslararası anlaşmalarla, gelişme düzeyi ve büyüklükleri
ayrımlı hemen tüm ülke pazarları birbirlerine bağlanarak ortak
kullanıma açılmıştı. Gümrük bildirmelikleri (tarifeleri),
ulusal korumacılık işleyişi ve bağımsız kalkınma girişimleri
büyük oranda uygulama dışı bırakılmıştı. Özellikle
azgelişmiş ülke yönetimlerinin ekonomik ve politik alanda
bağımsız karar alma yetkileri ortadan kaldırılmış, azgelişmiş
ülkeler açık pazar durumuna getirilmişti.
Uluslararası
şirketler, yaratılan denetimsiz dünya ortamında, büyümek ve
güçlenmek için sınırsız olanaklara kavuştu ve doğal bir sonuç
olarak hızla büyüdü. Yüzyılın başından beri gelişen
tekelleşme girişimi, olağanüstü bir hız kazanarak yoğunlaştı
ve tüm üretim ve hatta hizmet alanlarına yayıldı.
Kendi
alanında üretim ve ticareti dünya ölçeğinde denetim altında
tutan, ciroları birçok ülke bütçesini aşan, ekonomik ve politik
gücü yüksek büyük küresel şirketler ortaya çıktı. Güç ve
etkileri sürekli artan bu tür şirketlerin ana şirket olarak
sayıları azaldı ancak alt birim örgütleri olarak şube ya da
yavru şirket sayıları yüzbinlere ulaştı.
Satınalma
ya da Birleşme
Dünya
pazarlarındaki tekelci yayılmanın geleneksel biçimi, şirket
satınalma ya da birleşmeler yoluyla büyümektir. Tekel kazancının
çekiciliği, şirketlerin yeğin bir yarışma ortamında sürekli
biçimde büyümesini zorunlu kılar. Büyümenin tek yolu, aynı
alanda etkinlik gösteren şirketlerin hangi yöntemle olursa olsun
etkisiz kılınmasıdır. Satınalma ya da birleşmeler bu yöntemin
görünen son yasal aşamasını oluşturur.
Şirket
birleşmeleri tekelleşmeyi, tekelleşme de küresel yarışın
yeğinliğini arttırır. Şirketi yabancı sermaye tarafından satın
alınan bir ülkenin ulusal geliri, sattığı şirketin gelirleri
oranında azalır ve bu azalma ülkenin büyüme erekleri üzerinde
olumsuz etki yapar. Her şirket satışı dünya ticari savaşında
yitirilen bir pazardır. Yitikleri sürekli olan emperyalist ülke
eski gücünü koruyamaz ve sonuçta ya daha güçlü olanın
egemenliğini kabul eder ya da onunla her alanda çatışır.
Güney
Amerika’da iş yapan uluslararası şirketler, 1958-1967 yılları
arasındaki yatırımları için kullandıkları sermayenin yüzde
78’ini yerel kaynaklarla karşılamıştır. Büyük bölümünü
Güney Amerika ülkelerinin dış borçlarından oluşan bu kaynağın
yüzde 46’sı yerli firmaların satınalınması için
kullanılmıştır.1
Uluslararası
şirketlerin bu tür eylemleri, gelişmiş ülkelere de yayılınca,
ortaya çıkan durumdan bu ülke yöneticileri de tedirgin oldu.
Ancak, Japonya ve bir ölçüde Almanya’dan başka bu konuda elle
tutulur bir önlem alamadı. 1970’li yıllarda yoğunlaşan
tartışmalar içinde Fransa’da bile; “bizim
paramızla bizim firmalarımızı satın alıyorlar”
biçiminde yakınmalar yükselmişti.2
Satınalma
Uygulamaları
Satınalma
yoluyla şirket birleşmeleri, dünyanın her yerinde olanca hızıyla
sürmektedir. Bunların en büyükleri doğaldır ki gelişmiş
ülkelerde gerçekleşmektedir. 21.yüzyıla girerken dünyanın
hemen her yerine yayılan ekonomik bunalım tekelleşme yarışını
yeğinleştirmektedir. ABD, AB ve Japonya arasındaki ekonomik
gerilim, büyük küresel şirketleri daha büyük olmaya zorluyor.
Parası ve gücü olan daha az güçlü olanı yutuyor ya da daha
güçlü olanlarca yutulmamak için benzerleriyle birleşiyor.
Kimilerince
yüzyılın ‘şirket evliliği’ diye adlandırılan Alman
Daimler-Benz
ile ABD
Chrysler
arasındaki birleşme, 1998 yılında gerçekleşti. Otomotiv
kesiminde (sektöründe) artan Japon gücüne karşı
gerçekleştirilen bu birleşmenin uzun süren görüşmeleri büyük
bir gizlilik içinde sürdürüldü ve bu ‘evlilik’ ABD Başkanı
Clinton’dan
bile gizlendi. Daimler-Chrysler
adını alan birleşmenin ayrıntıları hala açıklanmış değil.
Ancak, Daimler-Benz’in
Chrysler’i
satın aldığı biçimindeki yorumlar çoğunlukta.
Tartışılan
bir başka otomotiv ‘evliliği’ Ford
ve Mazda
arasında yaşanmıştı. Mazda
1979 yılında yüzde 25 hissesini Ford’a
sattığında, Japon şirketlerinin yabancı ortak karşıtı tutumu
bilindiği için bu satışa konuyla ilgili olanlar şaşırmıştı.
Mazda’nın,
ABD pazarına girmek için uzun süreli tasarları (planları) vardı
ve şirket yönetimindeki söz ve karar egemenliğini sarsmayacak bir
payı Ford’a
satmıştı.
Bu
pay gerçekte bir yemdi. Mazda
başlangıçta ABD’nde üreteceği arabaların yüzde 30’unda
Ford
motor kullanmayı, yüzde 50 oranında yerli malzeme kullanmayı
kabul etti. Ancak, Mazda’nın
gerçek kazancı kısa bir süre sonra ortaya çıktı; Mazda,
Avrupalı şirketleri hızlı bir biçimde sollayarak alım gücü
yüksek ABD pazarının en büyük Japon araba firması olmuştu.
Zaten bu tür birleşmelerde kazançlı çıkanlar hep Japonlar
oluyordu.
İletişim
Birleşmeleri
Almanya
ve İtalya iletişim şirketleri Deutsche
Telekom
ile Telecom
İtalia SpA
şirketleri Nisan 1999’da birleşme kararı aldı. Deutsche
Telekom’un
yüzde 72’si, Telecom
İtalia
SpA’nın
yüzde 3,4’ü devlete ait. 194 milyarla parasal açıdan dünyanın
en büyük şirket evliliği olan bu birleşmeyle ortaya çıkan yeni
şirketin yüzde 56’sı Almanya’nın yüzde 44’ü İtalya’nın
oluyor. Birleşmeyle büyüyen bu şirket, piyasa değeri ve
sürdürümcü (abone) sayısı bakımından dünyanın en büyük,
gelir ve kazanç bakımından ise Japon NTT’in
ardından ikinci büyük uziletişim (telekominikasyon) şirketi
olacak.
Şirket
başkanları Ron
Sommer
ve Franco
Bernabe
birleşmeyi açıkladıkları ortak basın toplantısında;
“birleşmeyle
telekomünikasyon dalında dünya çapında ABD şirketleriyle
yarışabilecek bir Avrupa gücü oluşturduk” dedi.3
Bu
birleşmeye karşı bir başka uziletişim birleşmesi hiç
gecikmeden gerçekleşti. Japon
Telecom
firması hisselerinin yüzde 15’ini ABD şirketi “AT
And T”
ye, yüzde 15’ini de İngiliz “British
Telecommunication”a
(BT) satarak pazar gücünü arttırdı. Amerikalı ve İngiliz
firmalar bu birleşmeye 220 milyar yenlik bir ortak yatırımı,
Japon firması için yapmayı kabul etti.4
İletkenler
Piyasası
ABD
pazarına etkin olarak giren ilk Japon şirketi Sony oldu. 1971 de
San Diego’da televizyon fabrikası kurarak işe başlayan Sony,
kısa sürede yılda bir milyon TV üretir duruma geldi. Elektron
tabancasıyla birtakım entegre devrelerin dışında tüm parçaları
ABD’den aldıklarını söylüyorlardı. Sony’nin sahibi Morita;
“Televizyonlarımız
kimi ABD şirketlerinin fasoncular aracılığıyla Uzakdoğu’da
yaptırıp ABD’ye taşıdığı ünlü ‘Amerikan’ markalarından
daha Amerikalıdır. Çünkü herhangi bir ‘Amerikan’
televizyonunun parçalarının yaklaşık yüzde 80’i Japonya’dan
gelmektedir...”
diyordu.5
Morita,
SONY’in dış yatırımlarında bu ayrıcalığı yalnızca ABD’ne
tanıyor; başka yerlerdeki özellikle azgelişmiş ülkelerdeki
işletmelerde SONY bu tür işlerle uğraşmıyordu. Hong-Kong
SONY’nin
Genel Müdürü Mitsuo
Kutsukake
“Güneydoğu
Asya’daki ucuz iş gücünden yararlanmadığımız sürece hayatta
kalmamız mümkün değildir”
diyordu.6
Müzik-Sinema
Dünyası
SONY,
1988 yılında, ABD’nin en büyük plak şirketi CBS
Records’u
satınaldı. CBS
Records
Amerika’nın simge firmalarındandı. Firmanın kurucusu telefon’un
mucidi Alexander
Graham Bell’di
ve şirket 1887’de kurulmuştu. Şirket iyeliği (mülkiyeti) 1938
yılında yapılan satışla CBS’ye
geçmişti. Dünyanın en büyük müzik kayıt belgeliğine
(arşivine) sahipti. Billie
Holliday,
Count
Basie,
Bob
Dylan,
Bruce
Springsteen,
Michale
Jackson
vb. Amerikan müziğini tüm dünyaya yayan şarkıcılar ve ürünleri
bu satışla bir Japon şirketinin kullanımına girdi.
Sony,
birkaç ay sonra 1989’da, bu kez Hollywood devi Columbia
Pictures’ı
5 milyar dolara satın aldı. Sony,
aynı yıl, Amerikan Rüyasının ulusal anıtlarından sayılan New
York’daki Rockefeller
Center’ı
satın aldı. Bu satış maddi değerinden çok, milliyetçi
duyguları kabartan moral bozucu sonuçlarıyla tartışıldı. New
York gazeteleri Rockefeller
satışını, Japon istilacıların 5. Cadde’ye diktikleri zafer
bayrağı
olarak değerlendirdi.
ABD’nin
bir başka müzik devi RCA
Records,
1987 yılında, yayıncılıkta bir dünya devi olan Alman
Bertelsmann
şirketler kümesi tarafından satınalındı. (Bertelsmann otuz
ülkede etkinlik gösteren 44 000 kişi çalıştıran, 375 şirkete
sahip bir uluslararası Alman şirketidir.) Satış, ABD komuoyunu,
özellikle de müzik endüstrisini şaşkına çevirmişti. RCA, ABD
rüyasının bir başka simge ismiydi. Görkemli bir geçmişe
sahipti. RCA
Victor,
“logosundaki
hayran hayran Victrola dinleyen dünyanın en ünlü köpeğiyle”,
en tanınmış plak markasıydı. Enrico
Caruso,
Flagstad,
Melba,
Pinza,
Stokowski
ve Toscanini
ile Bing
Crosby,
Anna
Moffo
ve Elvis
Presley
RCA’nın
sözleşmeli sanatçılarıydı.7
Bertelsmann,
RCA dan önce, 1977’de New York’un önde gelen ciltli kitap
yayıncı firması Bantam’ı,
1979’da müzik şirketi Arist’i,
1986 da ünlü Amerikan yayınevi Doubleday
ve Bell’i
satınaldı. Bu satış, ABD’nin ikinci büyük kitap kulübü
Literary
yayınevlerinin yanısıra, daha küçük yedi kitap kulübünü, bir
İngiliz kitap kulübünün yüzde 50’sini, dört basımevini ve
bir kitapevi zincirini de kapsıyordu.8
1977-1987
yılları arasında ABD’indeki gıda üretim sektöründe yabancı
yatırımların oranı yüzde 790 arttı.9
Amerikan gıda işleme tesislerinin yaklaşık yüzde 90’ı
birleşmeler yoluyla el değiştirdi.10
Avrupa gıda endüstrisinde 1989 ile 1991 arasındaki iki yılda 450
şirket evliliği, ABD parakende gıda sektöründe 1982 ile 1988
arasındaki altı yılda 387 şirket evliliği gerçekleşti.
1996’nın ilk sekiz ayında yalnızca ABD’de 1118, 1997’nin
aynı döneminde 1081 şirket birleşmesi gerçekleşti.11
Ses
Getiren Birleşmeler
Bugün
şirket evliliklerinin sayısı binlerle açıklanmaktadır. Tümünün
ad düzeyinde bile olsa ele alınması durumunda, önümüze uzun bir
listeden oluşan bir kitapçık çıkar. İş çevrelerinde ve
basında çokça konuşulmuş olanlarından bir bölümünü ele
alırsak ilk elden karşımıza şu birleşmeler çıkar:
Hollanda’nın ünlü elektronik şirketi Philips
Amerika’nın önde gelen plak şirketlerinden MCA
Record’u
aldı ve Sony’nin
ABD’deki plak ve CD üstünlüğüne karşı bir başka Japon
şirketi Matsushita
ile işbirliği yaptı. Matsushita,
Panasonic,
Quasar,
JVS,
Technics
gibi ürünleri olan dev boyutlu bir uluslararası şirketti.
Dünyanın en büyük sigara firması Philip
Morris
1985’den sonra, sigaradan elde ettiği büyük kazancı gıda
sektörüne yatırmaya başladı. 1985’de General
Foods’u,
1988’de Kraft
Foods’u
ve 1990’da da İsviçreli çikolata ve kahve firması Jacob
Suchard’ı
satınaldı. Philip
Morris
bu satışlara 22,9 milyar dolar öderken, İsviçre Gazetesi Bund;
“İsviçre’nin
bir parçasını yitirdik”
diye yakınıyordu.12
NESTLE’nin
Atağı
Bund’un
haykırışlarına yanıt verircesine İsviçreli dünya gıda devi
NESTLE; 1980’den sonra ABD pazarına fırtına gibi giriyor ve
sırasıyla Chase
and Sanborn
ve Hill
Bros
kahve şirketlerini; Oh!
Henry,
Chunky
ve Raisinets
şekerlerini;
Carnation
süt ürünleri ve Friskies
hayvan maması şirketlerini; Oteller ve lokantalar zincirine sahip
Stouffer’s
gıda şirketini arka arkaya satın alıyordu.
NESTLE’nin
Amerika çıkartması bununla da kalmıyor, ABD’nde yaygın olarak
satılan Buitoni
makarnaları
ve Perugina
çikolataları gibi yerleşik Avrupa şirketleriyle, California’da
bir şarap fabrikası, Texas’ta bir Oftalmoloji
Laboratuarı,
ABD’nin en büyük kozmetik şirketlerinden biri olan Cosmair’i
ve ünlü maden suyu şirketi Source
Perrier’i
de satın alıyordu.13
Nestle’nin
bugün yalnızca ABD’nde 67 fabrikası var. İsviçreli şirketlerin
ABD’ndeki etkinliği yalnızca gıda sektöründe olmadı. Ase
Brown Boveri AG,
ABD’nin tek sanayi robotu üreticisi olan Cincinatti
Milacron’u
satın aldı.
İlaçtan
Makineye
İki
İngiliz ilaç şirketi Glaxo
ve Smith
Kline Beecham,
Ocak 1998 de birleştiğinde, dünyanın üçüncü büyük ilaç
şirketi durumuna geldi. Bu evlilik İngiltere tarihinin en büyük
şirket evliliğiydi. Aynı günlerde, “dünya sermaye piyasasında”
daha etkin olmak için, iki büyük İsviçre Bankası, Union
Bank Of Switzerlend
ve Swiss
Bank of Corporation
birleşti ve dünyanın en büyük fon örgütünü oluşturdu.
Avrupa’nın
önde gelen Tarım ve İnşaat Makinaları üreticisi New
Holland,
Amerikalı rakibi Case
Corp’u
1999 yılında 4,3 milyar dolara satın aldı. Bu birleşmeyle New
Holland,
dünyanın en büyük traktör ve tarım makinaları üreticisi
Amerikalı John
Deere
ve ikinci büyük üretici Japon Komatsu’dan
sonra üçüncü sıraya oturdu.14
Avrupalı
otomobil üreticileri, büyüyen sorunlarının üstesinden gelmek
için gıda şirketleri satın almaya başladı. Fiat’ın
sahibi Agnelli
ailesi gıda şirketleri almaya kalktı, İsveçli otomobil üreticisi
Volvo
gücünü büyük bir gıda şirketiyle birleştirdi. Amerikalı gıda
şirketi Sara
Lee
son on yıldır 23 ülkede külot, sütyen, ayakkabı cilası ve
fuller fırçaları satıyor. Dünyanın en ünlü ketçap firması
H.J.Heinz’in
yüzde 30 hissesini eski bir futbol yıldızı satın aldı. Amerikan
film şirketi Fox,
spor malzemeleri üreticisi Alman Puma’ya
ortak oldu.
“Yut
ya da Yutul”
Amerikalı
ekonomistler Richard
J.Bernet
ve John
Cavanagh’ın
söyledikleri gibi; “...
Dünyanın yoğun ve çoğunlukla zalim rekabet ortamında artık
yapılması gereken tek seçim ‘yut ya da yutul’ dur.”15
Yutulmaktan
kurtulmak için şirket evlilikleri tüm dünyada ve her üretim
dalında bütün hızıyla sürmektedir. Güçlünün daha az güçlüyü
yutması geçerli dünya düzeninin gereğidir ve bu gereklilik
20.yüzyıl boyunca yoğun olarak yaşandı. Şirket
birleşmelerindeki sayısal artışlar ve yaşanılan yoğunluk,
gerçekte dünyanın sorunlarının yoğunlaşması anlamına
geliyor. Birleşmeler tekelleşmeyi, tekelleşme ekonomik çatışmayı
arttırıyor ve bu kısır döngü içinde şirketler taşıdığı
çıkarcılığı yaşamın her alanına yayarak; insanlığın
gelişimi önünde aşılması gereken büyük bir engel oluşturuyor.
Günümüz
dünyasında, yalnızca endüstriyel üretim ve yüksek teknoloji
alanlarında değil, dünya ticareti içinde yer alan tüm ekonomik
etkinlikte egemenlik, birkaç büyük tekelci şirketin elindedir.
Bunu Birleşmiş Milletler Kaynakları söylüyor.
Dört
büyük ülke (ABD, Japonya, İngiltere ve Almanya) Dünya Kimyasal
madde üretiminin yüzde 87’sini yapıyor. Dünyadaki demir
cevheri, boksit, bakır, jüt, tütün, orman ürünleri, pamuk,
kakao, kahve ve çay ticaretinin yüzde 80’i, her ürün için
sayıları 3 ile 6 arasında değişen büyük uluslararası şirket
tarafından denetleniyor.16
Liberalizm
ve serbest piyasa ekonomisi, 19.yüzyıl ekonomi tarihinde kaldı.
Günümüzün yalın gerçeği artık tekeller ve tekel
egemenliğidir.
DİPNOTLAR
1 “The
Multinatinal Corporation and the Exercise of power :Latin America”
R.Müller,
Said-Simmons (eds.1975), sf.63 ak. a.g.e. sf.162
2 “Foreign
Investment : The Experience of Host Countries” I.A.Litvak -
CL.Maule
(eds. 1970) Praeger ak. a.g.e. sf.162
3 Hürriyet
20.04.1999 ve Gazete EGE 23.04.1999
4 U.S.
Şirket Evlilikleri Bölümü Hürriyet 26.04.1999
5 “Made
in Japon”
Monita sf.143, ak. R.J.Barnet-J.Cavanagh
“Küresel Düşler”
Sabah Kitapları, sf.33
6 “Saund
Electronics Strategy”
Goldstein sf.120 ak. a.g.e. sf.43
7 “Küresel
Düşler” R.J.Barnet-J.Cavanagh
Sabah Kitapları sf.87
8 a.g.e.
sf.73-87
9 “Research
Puzzles Arising From the Internationalization of U.S. Food
Processors” John M.Connor,
in Transnational Structure in Food Processing and Marketing, Project
NC-194 (Columbus: Ohio State Uni. Eylül 1989, sf.31, ak.,
R.J.Barnet-J.Cavanagh,
“Küresel Düşler”
Sabah Yay., sf.178
10 “Mergers
in the Food Industries: Trends, Motives and Policies” John
M.Connor-Frederick E.Geithman,
Agri business, Temmuz 1988, ak. a.g.e., sf.178
11 “Yeni
Feodaller” Ergin Yıldızoğlu,
Cumhuriyet 16.02.1998
12 “Küresel
Düşler” R. J.Barnet-J. Cavanagh
Sabah Kitapları, sf.167
13 a.g.e.
sf.175-177
14 “İş
Makinalarında Dev Birleşme”
Dünya 18.05.1999
15 “Küresel
Düşler” R.J.Barnet-J. Cavanagh
Sabah Kitapları, sf.179
16 “Çok
Uluslu Şirket Faaliyetlerinin Çevre Yönü”
UN (Çok Uluslu Şirketler Merkezi (New York, UN 1985), ak.Dün.Çev.ve
Kal.Kom., “Ortak
Geleceğimiz”
Türkiye Çevre Sorunları Vakfı Yayını, sf.118.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder