9 Şubat 2017 Perşembe

BANKA SATMAK




Bir Alman Profesör Türkler ulus olamamıştır; çünkü bankalarını yabancılara bu kadar kolay satan bir toplum ulus olamamış demektir demiş. Bankaların ulusal açıdan önemini belirtmek için söylenen bu sözler, gerçekte çok şey anlatıyor. 19.Yüzyılda girişimcilere kredi verip para kazanan basit aracılar olan bankalar; 20.yüzyılda para satmanın yanında; yatırımları olan, şirket satın alan ve dışa açılan büyük bir mali-sınai güç durumuna geldiler ve ekonominin belirleyici unsuru oldular. Ulus için ekonomi her şeydir, ekonomi için de para her şeydir. Paraya yön veren ekonomiye, ekonomiye yön veren de ulusal pazara yön verir. Bu nedenle, banka-ulus ilişkisi, ulusun varlığıyla ilgili bir sorundur. 


Bankacılığa Darbe

Barclays Bank eski Başkanı, İngiltere Bankalar Birliği Başkanı ve İngiltere Merkez Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Andrew Buxton, Türk bankacılığı için 29 Kasım 2000’de şunları söylemişti: “Türkiye’de finansal hizmetlerin yaygınlaştırılması ve genişletilmesi için birleşmeler gerçekleştirilecek ve bazı bankalar yok olacaktır; bazı bankaların gerçekten yok olması gerekiyor”.1
Andrew Buxton, bazı bankaların yok olması gerektiğini söylerken, Türkiye’de bankacılıkla ilgili olarak çıkarılan yasalar ve yürütülen uygulamalar; bankaların bazılarının değil, ulusal nitelikte olanların tümünün yok edileceğini gösteriyordu. IMF ve Dünya Bankası isteklerinde, 20 yıldır bankacılık konusu yer alıyor ve yabancılar en çok bu konuyu gündeme getiriyordu. Bankacılık yasası çıkarılmalı, devlet bankaları kapatılmalı, bilânçosu zayıf bankalara el konulmalı ve bankalar uluslararası finans sermayesinin alımına ya da ortaklığına açılmalıydı.
Politikacılar, finans piyasasındaki ulusal kurumların iyeliğini (mülkiyetini) yabancılara devreden bu istekleri eksiksiz uyguladı. Devletin akçalı örgütleri hemen tümüyle “bağımsız kurumlar!”ın emri altına sokuldu ve kamu ya da özel ulusal bankaların yabancılara satılması kolaylaştırıldı. Bankacılıkta istenen yasal değişiklik, bir değil birkaç kez yapıldı. Kamu ve Fon bankalarını yönetenlere yargı dokunulmazlığı (masuniyeti) getirildi. 2010 yılına dek ulusal bankaların yüzde ellisi yabancıların eline geçti; bugün çoğunluğu oluşturuyorlar.

Satılık Bankalar

IMF istekleri doğrultusunda, 1997 ile 2005 arasındaki 7 yılda, içlerinde Demirbank, Toprak Bank, Türk Ticaret Bankası (Tütünbank), Yapı ve Kredi, Pamukbank, Emlak Bankası, İmar Bankası, Türk Ekonomi Bankası (TEB), Şekerbank, Garanti Bankası gibi köklü bankaların da bulunduğu, ulusal sermayeye dayanan 26 banka yabancılara satıldı ya da kapatıldı. 1999 yılında 81 olan milli banka sayısı, 2016’da 52’ye düştü. Bunların 21’i yabancıların iyeliğine geçmiş durumda.2
Türkiye’de, yabancıların banka satın almasını cazip hale getirmek için, ard arda yasa çıkarıldı. Banka satışlarında alım–satım vergileri kaldırıldı, devletin karar ve denetim yetkileri tırpanlandı. Banka alışverişi, Türkiye’de; herhangi bir kısıtlamaya bağlı olmayan, son derece kolay ve parası olan için sıra dışı kâr getiren bir iş haline geldi.
Satılan bankaların bir bölümünü, iktidara yakın kişilerin kurduğu yerli firmalar aldı. Bunlar, bankaları bir süre elinde tuttuktan sonra büyük kârlarla yabancılara satmaya başladılar. Finans Bank, Dışbank, Denizbank böyle bankalardı. Örneğin Denizbank’ın tüm hisseleri devletten 69 milyon dolara alınmıştı. Alıcı firma, birkaç yıl sonra Denizbank’ın yüzde 75 hissesini Belçikalı Dexia Bank’a, 2,4 milyar dolara satmıştı.3

Satışlardan Örnekler

Yabancılara satılan ilk ulusal banka Demirbank oldu. Uzun yıllardan beri düzenli çalışmalarıyla tanınan bu bankanın tüm hisseleri, 200 milyon dolar gibi, değerinin çok altındaki bir bedelle, dünya finans devlerinden İngiliz HSBC’ye satıldı. İngiliz Financial Times gazetesi bu satışı, “Bir kilometre taşı” olarak nitelendirdi.4
Demirbank’tan hemen sonra Sitebank Yunan Novabank'a satıldı; ardından Tekfenbank ile Ulusal Yatırım A.Ş. elden çıkarıldı. Atatürk döneminin saygın bankalarından Emlak Bankası, çalışanlarının tüm çabasına karşın Ziraat Bankası’yla birleştirme adıyla kapatıldı. Mesleğine uzmanlaşmış binlerce yetişmiş elemanın işine son verildi ya da meslekleriyle ilgisi olmayan memurluklara atandı. “Euro bölgesinin en büyük bankası” olarak değerlendirilen Türk Ekonomi Bankası’nın (TEB) yüzde elli hissesi Fransız BNP Paribos’a satıldı.5 Türkiye’nin ilk ulusal özel girişim bankası olarak 1913 yılında kurulan Türk Ticaret Bankası (Türkbank), çalışanlarının ve emeklilerinin gözyaşları arasında kapatıldı.6
“İkramiyeli Aile Cüzdanı”, “Semt Şubeciliği”, “Teknik Staj Kredisi”, “Etüt Kredisi” gibi uygulamaları Türkiye’ye tanıtan, kültürel çalışmalarıyla dikkat çeken Yapı Kredi Bankası ile “Bireysel Kredi”, “Telefon Bankacılığı”, “Gezici Bank 24”, “Müşteri Temsilciliği” gibi bireysel bankacılık uygulamalarına öncülük etmiş olan Pamukbank’ın varlığına son verildi.7 IMF Türkiye Temsilcisi Odd Per Brekk, Pamukbank ile Yapı Kredi Bankası “operasyonunu” memnuniyetle karşıladıklarını açıkladı. ABD Hazine Bakan Yardımcısı John Taylor, “Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun, kuvvetle hareket ederek Pamukbank operasyonunu gerçekleştirmesini memnuniyetle karşılıyoruz. Bu eylem, Türk yetkililerin ekonomik program yolundaki taahhütlerini yerine getirmesinin yeni bir göstergesidir” diyordu.8
Gazetelerin “Bankacılık Sektörüne Giren En Büyük Yabancı Sermaye” başlığıyla ve kıvançla verdiği banka satışında, Avrupalı Fortis Bank, Dışbank’ı aldı. “Cumhuriyet tarihinin o güne dek yabancılara yapılan en büyük banka satışı”9 olarak tanımlanan bu girişimle, Türkiye’nin 7.büyük bankası ve ortak olduğu finans kuruluşları, yabancıların eline geçmiş oldu. Dışbank’ın iştirakleri şunlardı. Dış Yatırım, Dış Portföy, Dış Leasing, Dış Factoring, Dışbank Malta ve Doğan Emeklilik.10
Dışbank’ın satıldığı günlerde, Yunan EFG Eurobank, İstanbul Menkul Değerler A.Ş.11 ve Tekfenbank’ı Ortodoks kilisesinin de ortak olduğu Yunan devlet bankası, Finans Bank’ı aldı.12
Hollandalı Rabobank, pancar üreticilerini korumak amacıyla kurulan ve Türkiye’nin en büyük 10 bankasından biri olan Şekerbank’ı aldı.13
Dünya devletlerinden General Electric’in malî şirketi Consumer Finance, Ağustos 2005’te, Türkiye’nin üçüncü büyük bankası Garanti Bankası’nın “eşit ortaklığa yetecek” olan yüzde 25,5’lik hissesini satın aldı.14
Suudi Arabistan Bankası The National Commercial Bank, Türkiye Finans Katılım Bankası’nın yüzde 60’ını 1,08 milyar dolara aldı. Alıcı Banka’nın Yönetim Kurulu Başkanı Şeyh Abdullah Buhamdan, satış töreninde yaptığı konuşmada; “Türkiye Finans için gerçekleşen bu işbirliği, bankacılıktaki hedeflerimiz açısından bir dönüm noktası ve bölgesel büyüme stratejilerimiz açısından büyük bir adımdır” dedi.15
Oyakbank’ın Hollandalı ING’ye satılmasının, başka satışlarda bulunmayan önemli bir özelliği vardı. Banka, büyük oranda TSK personeline hizmet götürüyordu. Emekli olsun olmasın her rütbeden görevlinin künye bilgileri bankada bulunuyordu.
Türkiye’nin elde kalan iki büyük devlet bankası olan Ziraat Bankası ve Halk Bankası; satılmadı ancak satılmaktan beter hale getirildi. Varlık Fonu A.Ş. adı verilen şirket aracılığıyla, sınırsız ve sorumsuz yetkilerle hükümet yanlısı beş kişinin kullanımına verildi.

Günümüzde Durum

2016 yılında, Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı bankaların; önde gelenleri, ülkeleri ve hisse oranları şöyledir: Citibank (%99-ABD), Deutsche Bank (%99,99-Almanya), HSBC (%100-İngiltere), Denizbank (%99,85-Rusya), Burgan Bank (99,26-Kuveyt), Bank of Tokyo (%100-Japon), Alternatif Bank (%75-Katar), ING Bank (%99,99-Hollanda), Türk-Arap Bankası (%63,99-Libya), ICBC (%92,82-Çin), Odeabank (%99,82-Alman), QNB Finansbank (%99,84-Katar), Rabobank (%96-Hollanda).16

Uzman Kadrolar

Bankacılık dizgesinde (sisteminde) yer alan ulusal banka sayısının azalması, doğal olarak, şube sayılarının ve bankacılık konusunda uzmanlaşan yetişmiş işgücünün de azalmasına yol açtı. Bankalar 2000 yılında 7.837 adet şubeyle hizmet veriyordu. İki yılda 1.506 banka şubesi kapandı ve şube sayısı 6.331’e düştü.17 2000–2002 arasındaki 20 ay içinde, içlerinde Hisarbank, Egebank, Efesbank, İnterbank, Raybank, Tutum Bankası, Türkiye Bağcılar Bankası’nın bulunduğu 28 ulusal; içlerinde Adapazarı Bankası, Emniyet Bankası, Alaşehir Bankası, Lüleburgaz Birlik ve Ticaret Bankası, Sağlık Bankası’nın da bulunduğu 12 bölgesel kalkınma ve yatırım bankası kapatıldı.18
2000 yılı başında bankalarda, alanlarında uzmanlaşmış 173.988 kişi çalışıyordu. Bu sayı, 2002 başına kadarki bir yıl içinde, 137.342’ye düştü. Bir yıl içinde bankacılık konusunda eğitilmiş, toplam 36.646 kişi işini yitirmişti.19
İki yıllık aynı dönemde 7 kamu bankası kapandı. Doğrudan kapatılarak ya da başkalarıyla birleştirilerek kapatılan kamu bankaları şunlardı: Türkiye Öğretmenler Bankası, Emlak Bankası, Ankara Halk Sandığı, Anadolu Bankası, İstanbul Emniyet Sandığı, İstanbul Halk Sandığı, İzmir Halk Sandığı.

Kredi ve Faiz Düzeni

Yabancıların Türk bankacılığına verdiği biçim nedeniyle, kredi ve faiz düzeni temelden değişti. Sanayi, savunma ve eğitim alanlarına yatırım yapmak isteyen; yerli girişimciler, üretici çiftçiler ve esnaf kredi bulamaz duruma düştü. Çünkü yabancılar bu alanlara değil konut ya da araba başta olmak üzere tüketim alanlarına kredi veriyor, hükümetlere çıkarttırdığı yasalarla Türk bankalarının da aynı tutumu sürdürmesini sağlıyordu.
Yabancılar bankaları; isim hakları, çalışanı, taşınır taşınmaz malları ve tüm donanımı ile birlikte alıyor, herhangi bir yeni yatırım yapmıyor. Bu işleyiş, yabancı yatırım almak değil, kârı hazır ulusal bankalara elkoyma girişimiydi. Nitekim, yabancılar birkaç yıl içinde yatırdıkları parayı kâr olarak geri aldılar ve ülkelerine götürdüler. Ulusal bankalar, bir anlamda kendi kazançlarıyla ele geçirilmiş oldu.

Gelişmiş Ülkeler Bankalarını Koruyor

Türkiye, bankaların (ve ulusal şirketlerin) yabancıların eline geçmesine yol açan bir politika izlerken, gelişmiş ülkeler, bankalarının yabancıların eline geçmemesi için milliyetçi önlemler alıyor; bu önlemleri sürekli arttırıyor.
ABD’de, yüksek yetkilerle donatılmış Yabancı Yatırımları Denetleme Komitesi (Commitee on foreign Investment) adlı bir devlet örgütü vardır. Bu örgüt, yabancıların ABD şirketlerine yönelik yatırımlarını düzenli olarak denetler. Bu yatırımların “devlet güvenliğini” etkileyip etkilemeyeceğine karar verir. Yabancılar, ABD şirketleriyle anlaşmış olsa bile, komite, imzalanmış anlaşmaları bile iptal edebilir. Bu konudaki son örnek, bir Arap şirketi olan Dubai Ports’un, kimi Amerikan limanlarının işletme hakkını almasının durdurulması ve satışın iptal edilmesidir.
İtalya, Fransa ve Almanya, “bankacılık sektörüne yabancıların girişimine ‘tezgah altından’ önlemler getirdiği” için, Avrupa Birliği’nden uyarılar almaktadır. AB ülkelerinde bankacılık sektöründe yabancıların payı her zaman yüzde yirminin, kimilerinde yüzde onun altındadır. Bu oran, Almanya’da yüzde beş, İtalya’da yüzde sekiz, İspanya’da yüzde on, Hollanda’da yüzde on bir, Avusturya ve Fransa’da yüzde ondokuzdur.20
Almanya, bankacılık sektöründe, yabancıların payı yalnızca yüzde beş olmasına karşın, “Alman ekonomisinin kilit sektörlerinin yabancıların eline geçmemesi” için, daha etkili önlemler almaya karar verdi. Alman güvenlik ve ekonomi uzmanları, hükümete sundukları raporlarda; Rusya ve Ortadoğu’daki petrol zengini ülkelerin ve özellikle Çin’in elinde büyük bir döviz birikimi olduğunu, bu birikimin Almanya’nın kilit sektörlerini ele geçirebilecek güce ulaştığını, bu nedenle “bu tür girişimleri engelleyici” bir daire kurulmasını istediler.21

DİPNOTLAR

1       “Bazı Bankaların Yok Olması Gerekiyor” Hürriyet 30.11.2000
2       “Özel Banka Sayısı 42 Yıl Geriye Gitti” Hürriyet 20.08.2002 ve "Türkiye'de Banka Listesi" vikipedia.org
3       Hürriyet 01.06.2006
4       “FT: Demirbank Satışı Bir Kilometre Taşı” Hürriyet 24.07.2001
5       “TEB’e Fransız Ortak” Cumhuriyet 12.02.2005
6       “Ancak 1 Yıl Yaşadı” Akşam 10.08.2002
7       Akşam 21.06.2002
8       Hürriyet 26.06.2002
9       “Avrupa Devi Dışbank’ı Aldı” Milliyet, 13.04.2005
10     a.g.g.  13.04.2005
11     Yeniçağ 29.03.2005
12     Cumhuriyet 18.07.2007
13     “Şimdi de Rabobank” Akşam 16.04.2005
14     “Garanti, General Electric ile 1.8 Milyar Dolara Evleniyor” Hürriyet 26.08.2005
15     “Garanti, General Electric ile 1.8 Milyar Dolara Evleniyor” Hürriyet 26.08.2005
16     N.Yalçındağ’ın arşivinden
17     “Özel banka Sayısı 42 Yıl Geriye Gitti” Hürriyet 20.08.2002
18     a.g.g.  20.08.2002
19     a.g.g.20.08.2002
20     Cumhuriyet 22.06.2007
21     “Almanya Önlem Alıyor”, Osman Çutsay, Cumhuriyet 27.06.2007




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder