Gazeteler, Varlık Fonu’nun 1 milyar euroluk
borçlanma için Citi Grup ve ICBC’ye yetki verdiğini yazıyor. İki yıl önce
kurulan, kısa bir süre önce de Cumhurbaşkanının kendisini başkan atadığı ‘Varlık Fonu’nun neden kurulduğu eylemli
olarak ortaya çıktı. Batı’da varsıllığın ürünü olan ‘Varlık Fonu’nun, Türkiye’de kurulan garip biçiminin ne olduğunu ve
ne için kullanılacağını yazmıştık. Çok dar bir kesimin ilgi gösterdiği ‘Varlık Fonu’ yazısını, hiç
değiştirmeden yeniden yayınlıyoruz. Bu girişimimizi, ‘biz söylemiştik’ böbürlenmesi sayabilirsiniz. Hiçbir sakıncası
yok. Çünkü durum budur.
Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan,
Resmi Gazete’de yayınladığı cumhurbaşkanı kararıyla kendisini Türkiye Varlık
Fonu (TVF) başkanlığına getirdi. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ı Başkan Yardımcısı, Zafer Sönmez’i Genel Müdür yaptı. Varlık Fonu, Türkiye’nin kamusal
varlığını oluşturan büyük işletmelerin, devredildiği bir anonim şirkettir.
Ziraat Bankası, TPAO, Borsa İstanbul, Türksat, Telekom, Halk Bankası, Eti
Maden, Milli Piyango, İzmir Limanı, Çaykur, Türk Hava Yolları, BOTAŞ, PTT,
Türksat ve Türk Telekom’un sermayelerinde bulunan Hazine hisselerinin yanısıra 2
milyon metrekareden çok sahil arazisi bu şirkete devredilmişti. Sınırsız yetki
ve yargı dokunulmazlığıyla donatılan 7 kişilik yönetim kurulu; Türk
ekonomisinin temelini oluşturan bu işletmeleri,
denetimsiz ve sorumsuz konumlarıyla özel şirketleri gibi yönetecekler. Devleti
şirket haline getiren Varlık Fonu girişiminin amacı ve önemi nedir? Halk için
ne anlam ifade ediyor? Uygulamanın sonuçları ne olacak?
Durum
Hazine Müsteşarlığı’nın verilerine göre Türkiye’nin brüt dış borç stoku,
416,7 milyar dolar (Eylül 2016) ve bu borcun milli gelire oranı yüzde 58,1.1
Borç yükü ağır ve hükümet borç faizlerini ödemede zorlanıyor. Türkiye’de günlük
yaşamı sürdürmek ve dışarıya borç ödemek için para gerekiyor. Ancak yeterli
para yok. Ekonomistlerin tanımıyla; ‘yurt içinde ve yurtdışında finansman
sıkıntısı var’.
Son on yılda, dışardan alınan 250 milyar dolarlık borç ve içerdeki
özelleştirmelerden gelen 68 milyar dolarlık parayla hızlı bir kredi büyümesi
(borç edinme olanağı) sağlandı. Bu olanak sonuna dek kullanıldı ve borç tutarı
466,7 milyar dolara çıktı. Hazırdan yenen her para gibi kaynak çabuk tükendi ve
borç bulamaz duruma düşüldü. Borç ödemek için borç bulmak zorunda kalındı.
Ekonomist Uğur Gürses, dışardan borç
bulunmasıyla Varlık Fonu arasındaki ilişkiyi, hükümete yönelik olarak
şöyle açıklıyor; “Şeffaf değilsiniz. Yolsuzluk konusunda hesap verebilir
pozisyonda değilsiniz. Meclis’te
değil hükümetin darbe girişimi karşısında ilan ettiğini söylediği olağanüstü hal
kapsamında karar aldınız. Oysa darbe girişimiyle ilgili bir şey değildir bu. Bu yüzden (Varlık Fonu) meşruiyet açısından
sorunlu bir adımdır... Bu mekanizma borçlanma piyasasına gittiği zaman
potansiyel borç vericiler, yatırımcılar aynı soruları sormayacak mı?”2
Amaç
Hazine Müsteşarlığı’nın açıklamasına göre, Varlık Fonu girişiminin amacı; “yurt
içinde kamuya ait varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek,
stratejik büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek” dir.3
Söylenenler doğru değildir ve gerçeği yansıtmamaktadır. “Kamuya ait varlıklar” mevcut
statüleriyle ekonominin şu anda içindedir ve ekonomiye kazandırılmış
durumdadır. Yeniden ekonomiye kazandırmak gibi bir durum söz konusu olamaz.
Hükümet, yatırıma dönük dış kaynak değil, borç taksidi ödemek için dış kaynak
aramaktadır.
“Büyük ölçekli yatırımlara iştirak” söz konusu değildir, çünkü bugüne dek gerçekleştirilen bütün “büyük ölçekli yatırımlar”, kaynak yaratarak
değil, kefil olunarak ve işletme imtiyazı verilerek, yap-işlet-devret modeliyle
yaptırılmıştır.
Türk Tipi Varlık Fonu
Varlık Fonu A.Ş girişiminin amacını anlamak için, bu işe girişenlerin
yönetim anlayışını ve uygulama yöntemini bilmek gerekiyor. Karar vericinin
yönetim anlayışı biliniyor. Bu anlayış, 15 yıllık uygulamalarda ve “bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa
Türkiye de öyle yönetilmelidir” tümcesinde ifadesini buluyor.
Varlık Fonu A.Ş., Türkiye’deki biçimiyle gerek kamu
yönetimi ve gerekse ekonomik işleyiş bakımından dünyada örneği olmayan aykırı
bir uygulamadır. Ekonomi bilimiyle ilgisi ve ilişkisi yoktur. Uygulayıcılarının
söylemiyle, “Türk tipi başkanlık” tan
sonra “Türk tipi fon oluşturma” dır.
İşleyiş ve Biçim
Varlık Fonu’nun kuruluş ve işleyiş koşulları 6741 sayılı yasayla
belirlenmiştir. Buna göre;
• Varlık Fonu A.Ş, bünyesine katılan
kuruluşlarla birlikte, Sayıştay başta olmak üzere devlet denetiminden
bağışıktır (muaftır). Özel şirket statüsündedir. Gelirleri belli, giderleri
belirsizdir. Harcamaların hangi alanlara yöneleceği konusunda yasada açıklama
yoktur.4
• Fon’u yönetenlerin hukuki
sorumluluğu yoktur. Bağlı olduğu siyasi güç dışında kimseye hesap vermez, soru
yanıtlamaz, bilgi vermez. Kamuyu zarara sokma nedeniyle soruşturulmaz. Sınırsız
ve sorumsuzdur.
• Fon, ulusal ve uluslararası
düzeyde her türlü ticaret yapabilir, taşınmaz alabilir satabilir; dış borç
alabilir, hisse senedi, tahvil alıp borsaya girebilir.
• Fon, Devlet İhale Yasası’na bağlı değildir. İhale
yapmaz, teklif almaz; istediği işi istediği bedelle istediği kişiye verebilir.
İstediği malı istediği fiyatla alıp satabilir.
• Fon, Devlet Personel Yasası’na
bağlı değildir. Dilediği kişi ve kişileri, dilediği sayıda işe alabilir, işten
çıkarabilir, istediği ücreti verebilir.
•Fon, Türkiye Cumhuriyeti’ndeki
vergilerin tümünden muaftır. Gelir vergisi, kurumlar vergisi, damga resmi,
gümrük vergisi... vb. vermez.5
Uygulama ve Sonuçlar
Varlık Fonu uygulamasının en kısa ve özlü tanımı şöyle yapılabilir; Varlık
Fonu, devletin ekonomik gücünü oluşturan kamusal işletmelerin; sınırsız yetki
ve yargı dokunulmazlığına sahip kişilere denetimsiz bir biçimde
devredilmesidir.
Bu girişimin anlamı ve doğuracağı sonuçlar şunlardır;
• Büyük Proje denen yol ve köprü
yatırımları, devletin kefaleti ve işletme imtiyazlarıyla yaptırılmıştır. Kredi
kuruluşları, ekonomideki yetersizlik nedeniyle devletin kefaletini artık
yeterince güvenilir bulmamaktadır. Gerek yurtiçi gerekse yurtdışındaki
bankalardan, istenen finansman sağlanamamaktadır.6 Varlık Fonu,
kefalet karşılığı teminat olarak kullanılacak; halkın malı bu işletmeler, kredi
kuruluşlarına teminat olarak gösterilecektir.
• Uygulamalarda devlet denetiminin
bulunmaması, yolsuzluklara açık bir ortam yaratacak; devlet varsıllığı
bilinmezlikler içinde özgürce kullanılacaktır. Yargı dokunulmazlığı, yolsuzluğa
yönelebileceklerin cesaretini arttıracak, başına buyruk davranışları olağan
duruma getirecektir.
• Fon’un her türlü vergiden muaf
olması, bütçe gelirlerinin düşmesine yol açacaktır. Bunun kalka dönük sonucu,
vergilerin artırılması ve yeni vergilerin getirilmesi olacaktır. Halk
yoksullaşacaktır.
• Fon’un; personel alımında, alım
satımlarda ve ihalelerde herhangi bir yasaya bağlı olmaması; adam kayırma,
siyasi ayrım ve adaletsizliği olağan hale getirecektir. Milyonlarca insanı
etkileyecek olan bu tür uygulamalar,
kamplaşmayı yaygınlaştıracak, bölünmeye zemin hazırlayacaktır.
DİPNOTLAR
1 “Türkiye’nin Dış Borcu Belli Oldu”www.milliyet.com.tr
2 “Türkiye Neden Şirketlerini Varlık Fonu’na Devretti?” www.bbc.com
3 “Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi’nin Kapsamı Nedir? Hangi
Şirketler Varlık Fonu’na Aktarıldı?”
www.m.milligazete.com.tr
4 “Kamu Şirketlerinin Hazineye Ait Hisseleri Varlık Fonu’na Devredildi”,
www.sozcu.com.tr
5 Prof.Dr.Yalçın Karatepe, Medyascape tv
6 “Türkiye Neden Şirketlerini Varlık Fonu’na Devretti?” www.bbc.com
TEK isimle hazine-ı hassa anlayışıdır..
YanıtlaSilŞimdi de İş Bankası hisselerine diktiler gözlerini... Örgütlü cehalet elinde devlet erki bugün, el attığı herşeyi kurutan, bereketi yokeden çapulcu durumuna gelmiştir!!! Bu da, emperyalist kökenli dış odakların, bu millet üzerindeki emellerini geçekleştirmede son derece elverişli bir ortam yaratmıştır!
YanıtlaSilCıtı ve diğeri hırsız kurumlardır , yeni başa geldiğinde zararda olan citi bankasının milyon dolarlık borcunu ödemişti . Değerli hocam sevgiler saygılar .
YanıtlaSil