27 Temmuz 2018 Cuma

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI VE SONUÇLARI



Birinci Dünya Savaşı, 28 Temmuz 1914’de başladı, 11 Kasım 1918’de bitti. Ekonomik dayanakları olmayan bir savaş bugüne dek görülmedi. Ticari yarışın siyasete taşınarak askeri eyleme dönüşmesi, büyük küçük tüm savaşların ortak özelliğidir. 20.Yüzyıl başında dünyanın genel bir çatışmaya gittiği görülüyordu. 1898-1914 arasında yerel ölçekli çatışmalar sürmekteydi. 1914 yazında ortaya çıkan ve 1918’de bittiğinde 32 ülkenin galip konumda olduğu genel savaş, düşük yoğunluklu yerel savaşların, yoğun ve kapsamlı bir çatışmaya dönüşerek tüm dünyaya yayılmasıydı. Savaşın gerçek sorumluları, uzlaşmaz bir ekonomik yarış içine girmiş olan beş gelişmiş ülkeydi. Almanya, İngiltere, Fransa, ABD ve Japonya.

23 Temmuz 2018 Pazartesi

LOZAN’I UNUTMAK


Tarihçi Nobert Von Bischoff’un, “Türk silahlarının, kazandığı zaferi, uluslararası hukukun kütüğüne geçirmesidir” diye tanımladığı Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923’te Lozan Üniversitesi tören salonunda imzalandı. Ankara, görüş ve isteklerini büyük oranda Batıya kabul ettirmiş, ulusal egemenlik haklarına yönelik ana amacı etkilemeyen ve çoğu geçici uzlaşmalarla barış sağlanmıştı. Son iki yüz yılda, Türklerin Avrupa’ya karşı kazandığı tek siyasi başarı olan Lozan, gerçek bir ‘diplomatik zaferdi’. Türkiye, Misak-ı Milli sınırlarını ve tam bağımsızlığını Batı’ya kabul ettirmiş, ezilen uluslara emperyalizmin yenilebileceğini göstermişti. Kurtuluş Savaşı ve onun politik sonucu Lozan Antlaşması, hem Batı’nın gelişmiş ülkeleri, hem de Doğu’nun ezilen ulusları üzerinde, 20.yüzyıla yön veren büyük bir etki yaptı. Kısa süre içinde Türkiye’nin sorunu olmaktan çıkarak evrensel boyutlu bir bağımsızlık simgesi haline geldi. Askeri ve hemen ardından gelen siyasi başarı, emperyalist tutsaklıktan kurtulmak isteyen sömürge ve yarı-sömürgelerde büyük bir uyanış sağladı, onlara örnek oldu.

16 Temmuz 2018 Pazartesi

DEVŞİRME GELENEĞİ


Devşirmeler, kökü silinmek istenen türedi bir kuşaktı. Görünüşte; ailesini, soyunu sopunu yadsımış, belleği ve kimliği yok edilmişti. Yalnızca Osmanlıydı. O bir ailenin bireyi değil, padişahın kuluydu; bir insan değil, adeta bir makineydi. Hıristiyan doğduğunu, isteği dışında Müslüman yapıldığını biliyordu. Yüksek yönetim yetkileri, dolgun ücret, siyasi ve idari ayrıcalıklarla donatılmışlar ve devleti yöneten yerlere getirilmişlerdi. Tümünün ortak özelliği, boğazlarına dek rüşvet ve entrikaya batmış olmaları ve Türk uyruklara duydukları düşmanlıktı. Devşirme geleneği olan; rüşvet, yolsuzluk, dışa bağlanma ve siyasi ihanetin bugün de süren politik işleyiş durumuna gelmesi, nedenleri tarihte kayıtlı bir süreçler toplamı ve bu toplamın günümüzdeki sonuçlarıdır. Devşirmeciliğin yaygınlığına yanıt arayan her çaba, ister istemez, Osmanlı devşirmeciliğine ve onun yarattığı kapıkulu anlayışına gidecektir.

11 Temmuz 2018 Çarşamba

ATATÜRK VE TÜRKÇE



Yoğun ve özenli bir hazırlık döneminden sonra, 1932’de, Dil Devrimi çalışmalarını başlattı. 12 Temmuz 1932’de, program ve tüzüğünü kendisinin yazdığı, Türk Dili Tetkik Cemiyeti’ni kurdu. Hemen ardından kendi deyimiyle, “bütün milleti dil çalışmalarına katma amacıyla”, Birinci Büyük Dil Kurultayı’nı topladı. Kurultay’a; dil uzmanları, bilim adamları, yazar ve ozanlar, öğretmenler ve halk temsilcileri katıldı. Binden çok delege içinde, ülkenin değişik yerlerinden gelen “kadın-erkek köylüler ve yörükler de vardı. Dil konusunda sahip olduğu kesin yargı, “kendi dili ile düşünmeyen, okuyup öğrenmeyen, kendi dilinde eğitim almayan bir ulus, bağımsız olamaz. Hiçbir ulus, dilindeki yabancı kültürlerin etkisini önlemeden kendini bulamaz. Dilde ödün verenler, ulusal savunma silahlarından birini elinden bırakmış, güçsüz düşmüş, birliğini yitirmiş demektir” biçimindeydi.

6 Temmuz 2018 Cuma

ÇOCUK VE KADIN CİNAYETLERİ; ESKİ TÜRKLERDE KADIN VE ÇOCUK


8 yaşındaki Eylül Polatlı’da, 4 yaşındaki Leyla Ağrı’da öldürüldü. Hatay’da Ufuk hala bulunamadı. Eylül’e cinsel istismarda bulunulmuştu. Leyla’nın 8 gün aç bırakıldığı bu nedenle öldüğü açıklandı. Bu üç olay, kamuoyunun dikkatini çekti ama kaybolan, istismara uğrayan çocuk sayısı bunlardan ibaret değildi ve çok yüksekti... Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, 2008-2016 yılları arasındaki 8 yılda 104 bin 531 çocuk kaybolmuş. 2017 yılında 387 çocuk cinsel istismara uğramış. Çocuklar, kaldıkları yurtlarda, okullarında; öğretmenleri ya da okul çalışanları tarafından istismar edilmiş. İstismara uğrayan 41 çocuk, intihara kalkışmış ve intihar etmiş. 20 çocuk öldürülmüş. 10 çocuk babası tarafından öldürülmüş. 2010‘dan bu yana 1915 kadın öldürülmüş. 355 cinayetin öncesinde kadınlara şiddet uygulanmış, ırzına geçilmiş ya da tehdit edilmiş. 237 cinayet, kadınların güvenlik endişesiyle resmi başvuruda bulunduğu halde işlenmiş.

4 Temmuz 2018 Çarşamba

4 TEMMUZ VE AMERİKAN DEMOKRASİSİ


Birleşik Devletler anayasasını hazırlayarak Amerikan demokrasisine biçim verenler; köle çalıştıran büyük toprak sahipleri, ticaret ve sanayi burjuvazisi ve bankerlerdi. Bunlar, devleti, daha işin başında ele geçirmişler, toplum üzerinde kuracakları egemenliği güvenlik altına almayı başarmışlardı. Anayasa’da; demokrasiden, eşitlikten, kardeşlikten sıkça söz ediliyor ancak bağımsızlık savaşına katılan halk kesimlerinin, küçük çiftçilerin ve sanayi merkezlerindeki işçilerin haklarını gözeten bir yaklaşım yer almıyordu. Anayasayı hazırlayan Alexander Hamilton, ABD’nin bankacılık sistemini ve mali örgütlenmesini kuran kişiydi. İlk Başkan George Washington, çok geniş topraklara sahipti ve ABD’nin en zengin insanıydı. Öldüğünde 314 kölesi vardı.

1 Temmuz 2018 Pazar

ATATÜRK VE TARİH ARAŞTIRMALARI


2 Temmuz 1932’de Ankara’da, Atatürk’ün de katıldığı Birinci Türk Tarih Kurultayı toplandı. Öğretim üyeleri, uzmanlar, araştırmacılar ve tarih öğretmenlerinin katılacağı kurultayda; bilimsel tartışmalar yapılacak, yeni bir tarih anlayışı oluşturmak için Türk tarihinin genel esasları belirlenecekti. Sonuçlar, milli eğitim programlarına yansıtılacaktı. Kurultay, unutulmuş olan Türk tarihini ortaya çıkaran nitelikli çabanın başlangıcı oldu.