29 Mayıs 2016 Pazar

CUMHURİYET VE KÜRT AYAKLANMALARI



Mustafa Kemal, Samsun’a çıkmadan bir hafta önce 11 Mayıs 1919’da, ilk Kürt ayaklanması başladı. Midyat’ın Güneyindeki aşiretlerin reisi olan Ali Batı, Kürt devleti kurmak üzere ayaklandı. Üç ay süren ayaklanma, 19 Ağustos 1919’da bastırıldı. Ankara Hükümeti’nin kurulmasından sonra arka arkaya patlak veren Kürt ayaklanmalarının ilki Koçgiri Ayaklanmasıydı. 135 köye yayılmış olan Koçgiri aşireti, Yunan Ordusu’nun Bursa’dan saldırıya geçmesinden iki hafta önce, saldırıya destek olurcasına, 6 Mart 1921 günü ayaklandı. Nasturi Ayaklanması, Musul sorununun Milletler Cemiyeti’nde görüşülmesinden bir gün önce ortaya çıktı.

27 Mayıs 2016 Cuma

20.YÜZYIL: ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞLARI ÇAĞI



Emperyalizme karşı bağımsızlığını elde edemeyen azgelişmiş bir ülkede, ne ulusçu ne de toplumcu siyaset egemen olabilir. Ulusçuluk ve toplumculuk, günümüzde birbiri içine girerek, evrensel boyutlu bir siyasi savaşım türünü ortaya çıkarmıştır. Ezilen ülke devrimciliği; anti-emperyalist niteliği nedeniyle ulusçu, anti-feodal niteliği nedeniyle de demokratiktir. Bu özellik, ulusal bağımsızlık savaşlarını milliyetçiliğin dar kalıbından çıkarır ve ona uluslararası bir boyut kazandırır.

24 Mayıs 2016 Salı

OSMANLI’DA BORÇLANMA VE AKP (Duyunu Umumiye’den IMF’ye)



“Şimdi Türkler hızla borçlanmaktadırlar. Ancak yirmibeş yıl sonra Osmanlı toplumunda borçlanmaya karşı muhalif unsurlar ortaya çıkacaktır. İşte o zaman, gerek alacaklarımız ve gerekse bunların faizleri tehlikeye düşecektir. Bu nedenle Osmanlı Devleti’nin maliyesi, ekonomisi ve servetleri üzerindeki çıkarlarımızı koruyabilecek Türk yöneticilere ihtiyacımız olacaktır. Ben, bu ‘yerli misyonerlerin’, bizden ve yapacağımız siyasi baskılardan çok daha yararlı olacağı kanısındayım. Bunlar, Türk halkına kendi dilleri, kendi ikna yöntemleri ile yaklaşma olanaklarına sahiptirler. Bu ‘yerli misyonerler’ alacaklarımızın, bir ya da birkaç yüzyıl, teminat unsurlarının en önemlilerinden biri olacaktır.”
Daniel Ducoste, Fransa Maliye Bakanlığı Danışmanı-1889

21 Mayıs 2016 Cumartesi

AKP


 

ABD ve AB, yeni yüzyıla girerken Türkiye’yi “içine kapalılıktan” kurtararak “dünyaya açacak” ve “global liberalizmi” tam olarak uygulayacak “cesur önderlere” gereksinim duyuyordu. Kemal Derviş’in “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı”, yeni ve gözükara bir yönetimle uygulanabilirdi. Recep Tayyip Erdoğan, bu “cesareti” göstereceğini söylüyor ve dış çevrelerle, özellikle ABD’yle ilişkiye geçiyordu. İlişkisi Fazilet Partisi üyesi olduğu günlere dek gidiyordu. AKP’yi kurmadan önce; Nisan-1995, Kasım-1996, Aralık-1996, Mart-1998, Temmuz-2000, Temmuz-2001 ve kurduktan sonraki bir yıl içinde 2 olmak üzere 8 kez ABD’ye gitti. Aralık 2002 gidişinde, sıradışı bir uygulamayla, resmi bir sıfatı olmamasına karşın Bush tarafından kabul edildi. Erdoğan’ın görüştüğü kişiler içinde üç isim dikkat çekiyordu. Bunlar; Ilımlı İslam Modeli’nin kuramcısı Graham Fuller, daha sonra “AKP ile TSK’yı kafesledik” diyecek olan CIA Türkiye Uzmanı Henri J. Barkey ve “Karanlıklar Prensi” sanlı Richard Perle idi.

18 Mayıs 2016 Çarşamba

19 MAYIS 1919: ÖZGÜRLÜĞÜN ŞAFAĞI



Başarılı olmak için; büyük bir irade gücüne, nitelikli düşünsel donanıma ve sınırsız bir yurt sevgisine gereksinim vardı. Bu nitelikler ise, “doğal sürükleyici bir güç” olarak onun yaradılışında bulunuyordu. Aynı nitelikler, yoksul ve eğitimsiz görünen Türk halkının mayasında vardı. İnançlı bir yurtseverin yapması gerekeni yapacak; kendi gücünü, kaynağı olan millet gücüyle birleştirerek ülkesini kurtaracak bir eyleme; ulusal bağımsızlık eylemine girişecekti. Bu girişim, kendi adına bir şey istemeyen, “şan ve şeref peşinde koşmayan”, yalnızca “geleceğin Türkiyesi üzerinde tasarladığı yapıcı düşüncelere” yönelmiş olan bir yurtseverin tutkulu eylemiydi.

17 Mayıs 2016 Salı

KURTULUŞ SAVAŞ’INDA TEMEL BELİRLEMELER



Türk Devrimi’nin önderi ve kuramcısı tek başına Mustafa Kemal Atatürk’dür. Toplumsal bilinç ve devrimci kararlılık olarak, en yakın çevresinden çok ilerdedir. Bu nedenle, Türk Devrimi’nin kuramsal ve eylemsel stratejisi onun tarafından belirlenmiş ve uygulanmıştır. Kemalist ideolojide devrimci atılımların tümünde halka güven esastır. Kitle çizgisine büyük önem verilir. Kitlelerin devrim ilkeleri yönünde kazanılması, başarının ana koşulu sayılır. Çalışma biçimi ve devrim anlayışındaki düzey, evrensel boyutludur. Devrimci uygulamada yaratıcı özgünlük, uluslararası kavrayış, bağımsız politik irade ve devrim öykünmeciliğinden (taklitçiliğinden) kaçınma yeteneği üst düzeydedir.

14 Mayıs 2016 Cumartesi

15 MAYIS İZMİR'İN İŞGALİ VE ANADOLU’DA YUNAN VAHŞETİ



Yunan Ordusu tarafından İzmir’de başlatılan silahlı şiddet, kendiliğinden ortaya çıkan anlık bir düşmanlık tepkisi değil; her yönüyle düşünülmüş, bir göç ettirme eylemiydi. Bu eylem, Anadolu’yu Antik Çağ’dan beri mülkünün bir parçası gören ve Alman Profesör K.Kruger’in “megalo manyak emeller” dediği, değişmez Grek anlayışının doğal sonucuydu. Megalo İdea, 3 bin yıl sonra, şimdi gerçekleşecek ve Batı Anadolu ele getirilecekti. Yunan Ordusu, yerli Rumlarla birlikte kuralsız bir terör dalgasını gittiği her yere yaydı. Saldırdı, soydu, ırza geçip hakaret etti; yaktı, yıktı ve öldürdü. Kendilerini, topraklarına geri dönen efendiler olarak görüyorlardı.

13 Mayıs 2016 Cuma

BİLİM TARİHİNİN ANITLARI TÜRK BİLİMCİLER: BİRUNİ VE İBN SİNA



Biruni, tarihsel olayları ekonomik nedenlerle açıklayarak, toplumsal gelişimin temelinde ekonomik ilişkilerin yattığını ileri sürdü ve tarihi din ve inanç dizgeleriyle açıklamaya çalışmanın bilime aykırı olduğunu söyledi. O'nun, felsefe ve tarih konusundaki görüşleri, bilim tarihinde iz bırakan, düşünsel bir devrim niteliğindedir... İbn Sina, çalışmalarını geniş bir alana yaydı ve felsefe, mantık, tıp, fizik, geometri, gökbilim, matematik, müzik dallarında kitaplar yazdı. Çağdaş felsefenin özgüç (otodinamizm) olarak tanımladığı değişim kavramını, Arapça al kuvvetal-nefsîye sözcüğüyle ve Marks’tan sekiz yüz yıl önce açıkladı. “Atomun sonsuza dek bölünebileceğini” söylemesi dâhice bir çıkıştı.

10 Mayıs 2016 Salı

ABD’NİN ORTADOĞU POLİTİKASI VE TÜRKİYE



Büyük Ortadoğu Projesi’ne destek vermenin Türkiye’nin karşısına çıkaracağı sorunlar, sorumluluğunu hiçbir kişi ya da kurumun yüklenemeyeceği kadar ağırdır. Türkiye’nin gücünü, hangi gerekçeyle olursa olsun, ABD ve İsrail politikalarına alet edenler, Türk halkının olduğu kadar bölge halklarının da nefretini kazanacaktır. Türkiye, Ortadoğu’nun yoksul Müslüman halklarına yönelen emperyalist saldırıya katılır ya da destek olmayı sürdürürse, yalnızca toplumsal değerlerini değil, onunla birlikte, emperyalizme karşı savaşımla elde ettiği ulusal varlığını da yitirecektir.

9 Mayıs 2016 Pazartesi

KURTULUŞ SAVAŞI’NA GİDERKEN


Mustafa Kemal'in tam bağımsızlığı amaçlayarak ülkeyi işgalden kurtarma girişimi; Adana’da başlattığı, İstanbul’da geliştirdiği ve Samsun’da uygulamaya soktuğu dokuz aylık bir hazırlık döneminden sonra, 19 Mayısta yeni bir aşamaya ulaştı. Mondros Mütarekesi henüz imzalanmamışken, ülkenin işgal edilerek parçalanacağını önceden görmüş, hazırlıklarını buna göre yapmıştı. Ulusun kurtuluşu; halkın örgütlenmesine dayalı silahlı savaşın ve ulusal bağımsızlık kararlılığının, toplumun ortak istenci durumuna getirilmesiyle olanaklıydı. “Türk ata yurduna ve Türk’ün bağımsızlığına saldıranlara” karşı, onların gücüne ve kim olduğuna bakmadan, “bütün ulusça ve silahlı olarak karşı çıkmak, onlarla savaşmak gerekiyordu.”. Şimdi bunu yapıyor ve sonuna dek gideceği, dönüşü olmayan bir yola çıkıyordu.

6 Mayıs 2016 Cuma

68 KUŞAĞI KONULU SÖYLEŞİ (Bilkent Üniversitesi)



68 Kuşağının en belirgin özelliği, eylem ve düşüncede toplum çıkarlarını önde tutan bir anlayışa sahip olması, olay ve gelişmelere kişisel değil toplumsal bir anlayışla bakmasıdır. Kaynağını ulusal bağımsızlık istencinden alan düşünsel yapısı, devrimci ilkeler ve halkın değerleriyle biçimlenmiştir. Savaşım biçimini Kemalizmden almıştır. Ancak, yaşadığı dönemi ve bu dönemin özelliklerini inceleyerek, sürekli arayış ve yenileşme çabası içinde olmuştur... Düşünce ve davranışlarına, sorgulayıcı tutum egemendir. Öğrenme ve bilinçlenme istemi yüksektir. 68’lilerde okumak, neredeyse yaşamsal bir gereksinimdir.

4 Mayıs 2016 Çarşamba

BÜYÜK TÜRK GÖÇLERİ



Türk tarihi, Büyük Göçler ve göçleri ortaya çıkaran nedenler bilinmeden; dünya tarihi ise, bu göçlerin başka toplumlara yaptığı etki ve yarattığı sonuçlar anlaşılmadan kavranamaz. Yedi bin yıl süren göçler Türk toplumunun özyapısına (karakterine) biçim vermiş ve bugün de yaşamakta olan, belli ki daha da yaşayacak olan birçok toplumsal özelliğe kaynaklık etmiştir. Yokolmamak için örgütlü, güçlü ve bilgili olmayı gerektiren göç eylemi; Türk toplumunu, geçmişine önem veren, paylaşımcı, dayanışmacı ve yenilikçi bir toplum yapmıştır. Durağanlığı, tutuculuğu ve uyuşukluğu sevmeyen; her zaman devingen ve atak, öğrenmeye ve bilime önem veren, doğayı ve insanı esas alan Türkler; bu nitelikleri büyük oranda, binlerce yıl süren göç eylemi nedeniyle kazanmıştır.

2 Mayıs 2016 Pazartesi

KÜRESELLEŞME VE ÇAĞDAŞ KÖLE PAZARLARI


Sri Lanka serbest ticaret bölgesinde araştırma yapan Avustralyalı gazeteci, Peter Mares, uluslar arası bir tekstil şirketine ait fabrikada çalışan kadın işçiler için şu saptamayı yapıyor: “... Ancak yaşayabilecek kadar para kazanabiliyorlardı. Eve gönderecek paraları olmuyordu. Her 30 ya da 40 kadına bir musluk ve tek bir tuvaletin düştüğü ufacık odalarda, altı ya da daha çok kişi kalıyordu. Bana aşırı zorlamadan kaynaklanan yaralanmalardan, kötü çalışma koşullarından ve saatler süren zorunlu fazla mesainin neden olduğu göz ve solunum yolları hastalıklarından ve cinsel tacizden söz ettiler. Köylerine dönecek olurlarsa kendi başlarına kente giden genç kızlara yakıştırılan cinsel serbestlik hikayeleri nedeniyle evlenme şansları da pek olmayacaktı. ‘Gidecek hiçbir yerimiz yok. Kendi vatanımızda sığınmacı gibiyiz’ diyorlardı...”

1 Mayıs 2016 Pazar

VİETNAM ULUSAL BAĞIMSIZLIK SAVAŞI



1 Mayıs 1975 günü, Vietnam Ordusu Vietkong birlikleriyle birlikte Saygon’a girdi ve dünyanın süper gücü ABD’yi bozguna uğratan son noktayı koydu. ABD Ordusu, savaşmak için getirdiği hava ve deniz araçlarının tümünü bu kez kaçmak için kullandı ve Vietnam’da tarihinin en büyük askeri yenilgisini aldı. 1 Mayıs 1975, 20.yüzyılda Türk Kurtuluş Savaşı’yla başlayan ulusal bağımsızlık savaşlarının doruk noktasıdır ve yoksul bir ulusun birliğini sağlaması durumunda neleri başaracağını gösteren evrensel bir utkudur (zaferdir). Alttaki yazıyı, Vietnam halkının yüz yıl süren ulusal bağımsızlık savaşımına (mücadelesine) saygımızı göstermek için yayınlıyoruz.