Ulusların
kaderlerini tayin hakkını tanımak; mutlak, değişmez ve her zaman
geçerli bir tutum değildir. Desteklenecek ulusal hareket, dünya sosyalist ve
demokrat hareketinin parçası olmalı ve emperyalizmle uzlaşmamalıdır.
Emperyalizmle uzlaşan ulusal hareket reddedilmeli ve ‘ezilmelidir’. Ulusların
kaderlerini tayin hakkını soyut bir kavram haline getirip her ulusal
hareketi desteklemek, insanı Kürt kalkışmasında olduğu gibi, emperyalist
politikaları desteklemeye götürür. Bunun sonu, siyasi olarak yokoluştur.
Ülkemizde toplumsal muhalefetin ve siyasi tartışmanın yoğunlaştığı bir dönem yaşanıyor. Kendiliğinden gelişen kitlesel eylemlerin ve siyasi tartışmaların niteliğini yükseltmek amacıyla bu bloğu oluşturduk. Hiçbir parti, grup ve toplulukla bağımız yoktur. Yazar Metin Aydoğan'ın yazılarını yayınlayacağız. Düşünsel yaşamımıza katkı koyacağına inandığımız yazıların, bilimsel tartışmalara yol açmasını diliyoruz.
28 Şubat 2019 Perşembe
25 Şubat 2019 Pazartesi
ABD, ALMANYA, JAPONYA ÇEKİŞMESİ VE ÇİN
Dünya 21. Yüzyıl’a, yüzyıl öncesindekine benzer
koşullarla girdi. Yeniden çok kutuplu duruma gelen ve emperyalist devletlerin
azgelişmiş ülkeler üzerinde baskı kurduğu bir dünyada, etkinlik alanları için
savaşım giderek kızışıyor. ABD, Japonya, Almanya, Rusya ve Çin arasındaki
ekonomik rekabet şiddetleniyor. Amerikalılar gelişmelerden rahatsız. Dünya
liderliğini yitirmekte olduğunu görüyor ve çaresizliği nedeniyle dünya
önderliğini bir oranda paylaşmaya razı. Küresel etkinlikte, tek başına
girişimde bulunamıyor, bağlaşıklarının yardımına gereksinimi var. Ama onlar
artık müttefikten çok ekonomik rakip durumunda.
22 Şubat 2019 Cuma
İZMİR İKTİSAT KONGRESİ
İzmir İktisat
Kongresi, Türkiye için önem taşıyan günlerde, 1923 yılının 17
Şubat - 4 Mart aralığında toplandı. Mustafa Kemal Kongreyi açarken
şunları söyledi: “... Amacımız odur ki, bu ülkenin insanları
ürettikleriyle; tarımın, ticaretin, sanatın, emeğin ve yaşamın temsilcileri
olsun. Ve bu ülke, artık yoksul ve kimsesizler ülkesi değil, zenginler ülkesi,
zenginlikler ülkesi olsun. Yeni Türkiye’ye çalışkanlar diyarı denilsin. En
büyük makam, en büyük hak, çalışkanlara ait olsun... Eğer vatan, kupkuru
dağlardan, sert kayalardan, mezralardan, çıplak ovalardan ve vatan; bakımsız
şehirlerden, köylerden ibaret olsaydı, onun zindandan hiçbir farkı olmazdı. Bu
değerli vatanı, böyle zindan ve cehennem yapmışlardı. Oysa bu vatan, evlatlarımız
ve torunlarımız için cennet yapılmaya layık, çok layık bir vatandır. Ülkemizi
bayındır kılıp cennet haline getirecek olan araç ve etkenler, tümüyle ekonomik
faaliyetlerdir... Geçmişte ve özellikle Tanzimat devrinden sonra, yabancı
sermaye, ülkede kural dışı ayrıcalıklara sahipti. Devlet ve hükümet, yabancı
sermayenin jandarmalığından başka bir şey yapmıyordu. Artık, her medeni devlet
ve millet gibi, yeni Türkiye buna razı olamaz; burasını esirler ülkesi
yaptırmayız... Bütün millet, bütün dünya bilsin ki, bu millet tam
bağımsızlığının sağlandığını görmedikçe, yürüdüğü yolda bir an durmayacaktır.” Mustafa Kemal 17 Şubat 1923-İzmir İktisat
Kongresi
19 Şubat 2019 Salı
HALKEVLERİ
Halkevleri, 19 Şubat 1932’de kuruldu. Amacını;
“Türk ulusunu; bilinçli, birbirini
anlayan, birbirini seven, ortak ülküye bağlı bir halk kitlesi haline getirmek”
olarak açıklamıştı. Devrimler halka anlatılacak; kültürel yaşam,
canlandırılacaktı. Yüzyıllarca bağnazlığın baskısı altına ezilen Anadolu halkı;
yurt ve dünya sorunları hakkında bilgi sahibi olan, doğru düşünebilen ve
olaylar karşısında kendi kanısını çekinmeden belirtebilen kişiler haline
getirilecekti. Kulluğun yerini yurttaşlık alacaktı. Halkevleri tüzüğünün Birinci Maddesi’nde şunlar yazılıydı; “Halkevleri, kalplerinde ve dimağlarında
memleket sevgisini mukaddes bir heyecan halinde duyanlar için toplanma ve
çalışma yeridir. Bu nedenle Halkevlerinin kapıları bütün vatandaşlara açıktır”.(x)
17 Şubat 2019 Pazar
EŞREF BİTLİS’İ ANARKEN
Jandarma Genel
Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis,17
Şubat 1993 Çarşamba günü bindiği uçağının düşmesi sonucu, yanındaki 3 subay ve
1 astsubayla birlikte şehit oldu. Dönemin yetkilileri, uçağın buzlanma
nedeniyle düştüğünü açıkladı ve üstünkörü bir soruşturmayla dosyayı kapattı.
Oysa, durum oldukça karışıktı ve Eşref
Bitlis sıradan bir komutan değildi. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’na katılmıştı.
Geçmişi başarılarla dolu, yüksek niteliklere sahip yurtsever bir kurmay subaydı.
NATO’cu olmayan ender komutanlardan biriydi. Görev yaptığı her yerde saygı
görmüş, aşırı sevilmişti. Kıbrıs halkının gösterdiği sevgi ve bağlılık
nedeniyle, buraya albaylık dahil tümgeneral ve korgeneral rütbeleriyle üç kez
atanmıştı. Hakkında, ‘Atatürk’ten bu yana
bu düzeyde bir komutan gelmedi’ diye yorumlar yapılıyordu.(x) Ölmeseydi
Genelkurmay başkanı olacağı söyleniyordu.
15 Şubat 2019 Cuma
VARLIK FONU NEDİR, NE YAPACAK
Gazeteler, Varlık Fonu’nun 1 milyar euroluk
borçlanma için Citi Grup ve ICBC’ye yetki verdiğini yazıyor. İki yıl önce
kurulan, kısa bir süre önce de Cumhurbaşkanının kendisini başkan atadığı ‘Varlık Fonu’nun neden kurulduğu eylemli
olarak ortaya çıktı. Batı’da varsıllığın ürünü olan ‘Varlık Fonu’nun, Türkiye’de kurulan garip biçiminin ne olduğunu ve
ne için kullanılacağını yazmıştık. Çok dar bir kesimin ilgi gösterdiği ‘Varlık Fonu’ yazısını, hiç
değiştirmeden yeniden yayınlıyoruz. Bu girişimimizi, ‘biz söylemiştik’ böbürlenmesi sayabilirsiniz. Hiçbir sakıncası
yok. Çünkü durum budur.
Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan,
Resmi Gazete’de yayınladığı cumhurbaşkanı kararıyla kendisini Türkiye Varlık
Fonu (TVF) başkanlığına getirdi. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ı Başkan Yardımcısı, Zafer Sönmez’i Genel Müdür yaptı. Varlık Fonu, Türkiye’nin kamusal
varlığını oluşturan büyük işletmelerin, devredildiği bir anonim şirkettir.
Ziraat Bankası, TPAO, Borsa İstanbul, Türksat, Telekom, Halk Bankası, Eti
Maden, Milli Piyango, İzmir Limanı, Çaykur, Türk Hava Yolları, BOTAŞ, PTT,
Türksat ve Türk Telekom’un sermayelerinde bulunan Hazine hisselerinin yanısıra 2
milyon metrekareden çok sahil arazisi bu şirkete devredilmişti. Sınırsız yetki
ve yargı dokunulmazlığıyla donatılan 7 kişilik yönetim kurulu; Türk
ekonomisinin temelini oluşturan bu işletmeleri,
denetimsiz ve sorumsuz konumlarıyla özel şirketleri gibi yönetecekler. Devleti
şirket haline getiren Varlık Fonu girişiminin amacı ve önemi nedir? Halk için
ne anlam ifade ediyor? Uygulamanın sonuçları ne olacak?
10 Şubat 2019 Pazar
SİNCAN UYGUR, EMPERYALİZM VE ÇİN
Son dönemde yazılı ve görsel basında,
sosyal medyada; güncelliği olmayan ve Türkiye’yi ilgilendirmeyen, karalamaya
dayalı düzeysiz bir tartışma yaşanıyor. Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ne
yönelik gerçekleri yansıtan her öğretici yazı, yazarına küfür olarak geri
dönüyor. Gerçekler, yalana dayalı yaymacayla örtülmeye çalışılıyor. Türk
töresine uymayan garip eylemler yapılıyor, Türkiye’nin konuğu olan turistler
dövülüyor. Bilgisizliğin karanlığı içinde önce sanal düşmanlar yaratılıyor,
sonra bu düşmana savaş açılıyor. Sincan Uygur konusunun gerçek boyutunun özet
de olsa ortaya konması gerekiyor.
7 Şubat 2019 Perşembe
YILMAZ ÖZDİL VE ATATÜRK
Atatürk hakkında,
Türkiye ve dünyada farklı nitelikte 11 binden çok kitap ve araştırma yazısı yayınlanmış.
Bu denli çok ve değişik yayını, niteliklerine göre 4 grupta toplamak mümkündür.
İlk grup, nesnel bir tutumla yazılan ve bilimsel değeri olan kaynağa dayalı
araştırmalardır. Yalana dayalı karalama amaçlılar ile bunun tam karşıtı aşırı
övgücüler öbür iki gruptur. Son grubu, savunurken özünü yitirenler oluşturur. Yılmaz Özdil’in ‘Mustafa Kemal’ kitabı sonuncu grupta yer alıyor ve okunma yoğunluğu
nedeniyle bu türün son dönemdeki en etkin örneğini oluşturuyor.
5 Şubat 2019 Salı
ALTIOK
5
Şubat 1937’de Anayasa maddesi yapılan Altıok, yaymaca amaçlı sıradan bir
tanımlama değil; direniş içinde oluşan, yaşama bağlı ve geleceğe yön veren
ilkeler bütünüdür. Geri kalmışlıktan kurtularak gelişmek isteyen bir ulusun,
kalkınıp güçlenmek için izleyeceği yolu gösterir. Bu işin nasıl yapılacağını
açıklar. İnsanı esas alır, bilime ve gerçeklere dayanır. Herşeyden önce, çok
yönlü, ileri ve çağın gereklerine uygun belirlemeler; halka verilen söz ve
yükümlenmelerdir. Toplumsal gelişimi temel amaç sayan, kendine güvenli ve
devrimci bir yönetimin yapabileceği bir girişimdir. Türk ulusunun buluşudur ve
evrensel bir boyutu vardır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)