18 Mart 2021 Perşembe

ÇANAKKALE’NİN EVRENSELLİĞİ

  

Çanakkale Savaşı’nın tarihsel önemi; Karlofça Anlaşması’ndan (1699) beri Osmanlı İmparatorluğu üzerinde baskı kurmuş olan Batılı devletlerin, üstelik en güçlüleri İngiltere ve Fransa’nın durdurulup yenilmesidir. Bu yengi, aynı zamanda, 4 yıl sonraki Kurtuluş Savaşı’yla birlikte; dünyanın tüm ezilen uluslarını etkileyen, sömürge ve yarı sömürgelerde “İngiliz İmparatorluğu’nun yenilmezlik efsanesine” son veren, olağanüstü etkili, evrensel boyutlu bir eylemdir. Çanakkale’deki Türk yengisi, Boğazlarda denetimin el değiştirmesini önledi ve Rusya’nın yalnızca savaş dışı kalmasına değil, bununla birlikte düzen sorunuyla karşılaşmasına yol açtı; Çarlığın çöküşüne ivme kazandırdı. Rus Devrimi’ne zemin hazırladı.

6 Mart 2021 Cumartesi

AVRUPA GÜMRÜK BİRLİĞİ VE SONUÇLARI

 

 

25 yıl önce, 6 Mart 1995’te Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği Protokolü imzalandı. Şimdi ‘yenilenmesi’ için çalışmalar yapılıyor. Protokol imzalandığında, coşkulu söylevlerle bir bayram havasında kutlandı ama bu girişim Türkiye’den çok şey götürdü. Üye olmadığımız, söz ve oy hakkımızın bulunmadığı bir dış örgüt, hiçbir yükümlülük üstlenmeden Türkiye’nin içişlerine karışmış; ekonomiden kültüre, yönetim işleyişinden dış siyasete dek her alanda ulusal varlığı törpüleyen istemlerde bulunmuştu. İstemlerin hemen tümü yerine getirilmişti. Osmanlı’yı çöküşe götüren 1838 Türk-İngiliz Serbest Ticaret Anlaşması’nın benzeri olan Gümrük Birliği Protokolü, Türk ekonomisini mahvetti ve ülkeyi kendi üretimiyle ayakta duramaz hale getirdi. Türkiye’nin, 25 yıl içinde AB ile yaptığı ticarette verdiği açık 403 milyar dolardır. Bunun açık anlamı, yoksul Anadolu halkının ticaret yoluyla muazzam bir serveti, Avrupa’nın varsıllığına katmasıdır.

 

3 Mart 2021 Çarşamba

HİLAFETİN KALDIRILMASI

 


TBMM, 3 Mart 1924 günü Urfa Milletvekili Şeyh Saffet Efendi ve elli arkadaşının verdiği yasa önerisi kabul edildi ve Hilafet kaldırıldı. Hilafetin kaldırılmasıyla, devlet ve toplum yapısında yer etmiş din inancıyla ilişkili dörtyüz yıllık bir kurumun varlığına son verilmiş oldu. Hilafetin kaldırılmasına doğru giderken, Atatürk yeniliğin öncüsü olarak, güçlü ve duruma hakim görünüyordu. Halkın desteğine sahip Cumhurbaşkanı, köylere dek örgütlenen Halk Fırkası’nın Genel Başkanı’ydı. Ordu başta olmak üzere devlet birimleri ona bağlıydı. Yönetim gücü elindeydi. Ancak, konu Halifeliğin kaldırılması olduğunda, toplumu yönlendirecek gerçek gücün kimde olduğu belirsizleşiyordu. Bu işe girişildiğinde nelerle karşılaşacağı belli değildi. 407 yıllık Hilafeti ortadan kaldırmak kolay bir iş değildi. Saltanat kaldırılarak Cumhuriyet ilan edilmiş, yönetim biçimini netleştirecek ana sorun Hilafet, gündeme gelmişti. Devlet işleyişini din kurallarından ayırmayı amaçlayan yönetim için, gerekli adım atılmalı ve Hilafet Kurumu ortadan kaldırılmalıydı. Amacın gerekli kıldığı böyle bir girişim, Vahdettin’in kaçışıyla başlayan siyasi gerilimi arttıracak, Türkiye’yi yeni bir yol ayrımına getirecekti.