Büyük Millet Meclisi, 623 yıllık Osmanlı Saltanatına, 1
Kasım 1922’de son verdi ve Vahdettin sıradan bir yurttaş haline geldi.
Ulus vicdanını rahatsız eden ağır suçlar işlemişti. Anadolu’da ordu
yoksulluk içinde savaşırken; kadınlar, yaşlılar, çocuklar ölüm dahil her türlü
eziyeti göze alıp ateş hatlarına silah götürürken; İstanbul’da, ‘en sıradan
hamal bile özgürlüğün temeline bir taş koymak için yaşamını tehlikeye atmaktan
çekinmezken’; o tüm ulusun kutsal saydığı bu savaşa katılmamış, tam tersi
her türlü karanlık oyun içinde düşmanla işbirliği yapmıştı. Tüm ulus,
bağımsızlığı için ‘kendini feda ederken’, o ülkeyi işgal edenlerle
anlaşmıştı. Kendi ulusunun başarısını değil, onu yok etmeye gelenlerin
başarısını diliyordu. Düzenlediği iç isyanlarla kardeş kanı akıtmış, Kurtuluş
Savaşı önderlerini idama mahkum etmişti.
Ülkemizde toplumsal muhalefetin ve siyasi tartışmanın yoğunlaştığı bir dönem yaşanıyor. Kendiliğinden gelişen kitlesel eylemlerin ve siyasi tartışmaların niteliğini yükseltmek amacıyla bu bloğu oluşturduk. Hiçbir parti, grup ve toplulukla bağımız yoktur. Yazar Metin Aydoğan'ın yazılarını yayınlayacağız. Düşünsel yaşamımıza katkı koyacağına inandığımız yazıların, bilimsel tartışmalara yol açmasını diliyoruz.
31 Ekim 2019 Perşembe
28 Ekim 2019 Pazartesi
CUMHURİYET
Türk
Devrimi’nin cumhuriyet anlayışı, kimi ülkelerde
olduğu gibi, kişi, zümre ya da soy egemenliğini örtmek için kullanılan, adıyla uyumsuz biçimsel bir
yönetim anlayışı değildir. Batı’da ya da Doğu’da görülen hiçbir cumhuriyet biçimine benzemiyordu. TBMM,
yönetim anlayışını Fransız
cumhuriyetçiliğinden ya da İngiliz parlamentarizminden değil; Göktürk toy’larındaki katılımcılıktan, Anadolu
Ahi paylaşımcılığı geleneğinden ve İslamiyetin danışma (meşveret) ilkesinden alıyordu.
26 Ekim 2019 Cumartesi
ORTADOĞU’DA KÜRT ÖRGÜTLERİ VE ABD
Mesud Barzani, 27 Şubat’ta 2017’de Türkiye’ye geldi ve devlet temsilcisi gibi karşılandı. Göndere Kürdistan bayrağı
çekildi. Türkiye’de ilk kez Kürdistan bayrağıyla karşılandığını söyleyen Barzani,
karşılama biçiminden duygulandığını belirtti ve Kürtlerin tümünü kast ederek; “Kürdistan
Bayrağı asıldığında her Kürt hangi duyguyu yaşadıysa bende aynı duyguyu yaşadım”
dedi. Bu söze hükümetten herhangi bir tepki gelmedi... Oysa, ABD Ortadoğu’daki
çatışmalarda kullanmak üzere Kürtleri gruplar halinde ve ayrı ayrı örgütlüyordu.
Barzani’in KDP’si bu tür yapıların
tepe örgütüydü ve ondan başka KDP, PKK, KYB, PYDİ, YPG, GORRAN gibi Kürt
örgütleri örgütlenmişti. ABD ve AB, çıkarı için Kürtleri ve Kürtçülüğü,
Batı’da popüler kılmıştı. Basında ve siyasi çevrelerde, ‘21.Yüzyıl, Kürt
yüzyılı olacak’ sözü sıkça dile getiriliyordu. Kürt örgütleri, ABD’nin İsrail’den
sonra Ortadoğu’daki ‘müttefiki’
haline gelmişti.
23 Ekim 2019 Çarşamba
RUS DEVRİMİ (1917-1922)
Rus Devrimi, 13 Şubat 1917 günü,
Petrograd’ta, açlık çeken ve eksi yirmibeş derecede ekmek kuyruklarında
bekleşen kadınların fırınlara saldırmasıyla başladı. Devrim, Miladi Takvim’le 7
Kasım, Julyen Takvimi’yle 25 Ekim 1917’de, yeni bir aşamaya geldi. Bolşevikler
yönetime elkoydu ve Sosyalizmin kurulacağı açıklandı. Günün özgün koşullarının
ve iyi örgütlenmiş bir parti yetkesinin yarattığı yeni devletin, sosyalizmi ne
düzeyde temsil ettiği hala tartışılıyor. Ancak, gözardı edilemez bir
gerçekliktir ki, Sovyet Devleti 20.yüzyıla damgasını vurmuş ve Sosyalizmi ‘kitap sayfalarından’ çıkararak, yaşamın
içine taşımıştır.
22 Ekim 2019 Salı
1920-1929 AMERİKA VE KAPİTALİZMİN BÜYÜK BUNALIMI
“Kara Perşembe” adı verilen 24 Ekim 1929 günü
New York Borsasında kurlar çöktü ve yalnızca ABD’nin değil kapitalizmin en
büyük ekonomik bunalımı ortaya çıktı. Oysa, 1929 yazı, Amerikan ekonomi
tarihindeki en coşkun mevsimdi. O yaz hisse senetlerinin değeri dört yıl
öncesine oranla yüzde 400 artmıştı. New York Borsasında her gün 5 milyon
değişim işlemi yapılıyordu. Ancak, hisse senedi artışları gerçek ekonomik ve ticari
gelişmelere değil vurguncu (spekülatif) değerlere dayanıyordu. Borsaya giren
para hisse artışlarını karşılayacak durumda değildi. Üretime dayanmayan gelir
artışı kendini yıkma eğilimini birlikte getirmişti.
19 Ekim 2019 Cumartesi
ABD’YLE ÇATIŞILIYOR MU?
BU YAZI 17 EKİM 2017 TARİHİNDE YAZILDI
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan, belirli bir süreden beri, Batı’yla özellikle de ABD’yle
çelişkileri olduğunu gösteren açıklamalar yapıyor; ABD ile çatıştığı izlenimi
veriyor. Açıklamaları değerlendiren bir kısım yorumcu; ‘Erdoğan’ın Washington’un
verdiği desteği yitirdiğini’, ‘üzerinin
çizildiğini’ ya da ‘Batı gözünde
miyadının dolduğunu’ söylüyor. Bir başka kesim; ‘AKP’nin dış politikada ister istemez Atatürkçü politikaya döndüğünden’,
‘vatan savunmasından’ hatta ‘anti-emperyalist tutumdan’ söz ediyor.
Yandaş kesim ise; ‘Yedi düvelle mücadele
edildiğini’, ‘dik ve sağlam bir
ulusal duruş gösterildiğini’, ‘Batı’ya
diz çöktürüldüğünü’ söylüyor. Televizyon konuşucuları bunları anlatıyor,
gazeteler bunları yazıyor.
16 Ekim 2019 Çarşamba
NUTUK
Atatürk, 15 Ekim 1927 Cumartesi günü okumaya başladığı Nutuk’u, günde
altı saat okuyarak altı günde bitirdi. Yazmaya başlamadan önce; dokuz ay
boyunca bilgilerini yeniledi, belge topladı ve mücadele arkadaşlarıyla sıkça
bir araya geldi. Düşüncelerini yazıya dökerken, yakın çevresinin görüş ve
değerlendirmelerini aldı. Anımsıyamadığı ayrıntılar için, olayları birlikte
yaşadığı insanları bulduruyor, onların görüş ve değerlendirmelerini alıyordu.
Değinmek istediği bir olayı birkaç kanaldan doğrulamadan kullanmıyordu. Gerçeği
yansıtamama ya da yanlış kanı uyandırma kaygısı, çalışmasının her aşamasına
egemendi. Doğruluğunu gördüğü uyarıları kesinlikle değerlendiriyor, uyarılara
hak verdiğinde, günler süren çalışmasını yeniden ele almaktan çekinmiyordu.
İçeriğe olduğu kadar yazılıma da önem veriyordu. Yazdığı notları derleyip son
biçimini verirken, beş yüz sayfalık yapıtı kendi elleriyle yazdı; yüzlerce
belgeyi, bizzat kendisi toplayıp değerlendirdi. Tümceler ve sözcükler üzerinde
titizlikle duruyor, dil bilgisi kurallarına aşırı özen gösteriyor; uygun sözcük
kullanımına önem veriyordu.
12 Ekim 2019 Cumartesi
ANKARA’NIN BAŞKENT OLUŞU
Birçok insan, Osmanlı
Devleti’nin 470 yıllık payıtahtı İstanbul’un, yeni devletin de başkenti
olmasını istiyordu. Oysa, Ankara’nın başkent yapılması, basit bir kent seçimi
değil, tarihsel boyutu olan önemli bir siyasi yönelişti; dünya görüşüyle ilgili
bir anlayıştı. Gücünü korumak için, Anadolu’yu yüzyıllar boyu sömüren ve bu işi
yabancılarla birlikte yapmaktan çekinmeyen çürümüş İstanbul’la hesaplaşmak, ‘araya mesafe koymak’ gerekiyordu. Yeni
devlet, çıkarcılığa dayalı Batı uyduculuğunun üstesinden gelmek ve tam
bağımsızlığa dayanan özgürlükçü anlayışı egemen kılmak için, Anadolu’dan ve
ortasındaki Ankara’dan yönetilmeliydi. Güçlü ve özgür bir geleceği yaratmak, Anadolu’ya
Anadolu halkının egemen olmasıyla olanaklıydı.
10 Ekim 2019 Perşembe
ATTİLA İLHAN’I ANARKEN
Su katılmamış bir yurtsever ve kararlı bir
anti-emperyalist olan Attila İlhan’ı 11 Ekim 2005’te sonsuzluğa
uğurladık. Düşünceleri, şiirleri ve romanlarıyla evrenselliğe ulaşan yüksek
nitelikli bu sanat adamı; Türk kültürüne kalın ve kalıcı bir iz bırakarak
aramızdan ayrıldı. Attila İlhan, devrimci kişiliğinden ve ilkelerinden
ödün vermeyerek kalemiyle savaştı ve yalnızca yaşadığı dönemde değil, etkisini
gelecekte de sürdürecek büyük bir yapıtlar bütünü bıraktı. Attila
İlhan’nın bedeni öldü ancak kuşkusuz ki o yapıtlarıyla sonsuza dek
yaşayacaktır.
5 Ekim 2019 Cumartesi
6 EKİM 1923’DEN 6 EKİM 2019’A İSTANBUL
İstanbul , 3,5
yıllık Kurtuluş Savaşı’ndan sonra 6 Ekim 1923 günü Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3.Kolordu’nun kente girmesiyle işgalden kurtarıldı. Birkaç yıl
öncesinde düşlere bile giremeyen ve Anadolu’daki halk savaşıyla sağlanan bu
başarı, Türk ulusu için kuşkusuz büyük bir olaydı. Ancak, bu olayın İstanbul
için, kurtuluşun ötesinde tarihsel ve kültürel bir başka boyuta vardı.
İstanbul, çürüyen bir düzenin başkentiydi ve yüzlerce yıl süren bozulmaların birikimini
taşıyordu; yozlaşma ve yabancılaşmanın merkezi olmuştu. Askeri kurtuluştan
sonra kültürel kurtuluşunu da sağlayarak, ulusal iradenin merkezi olan Ankara’yla
bütünleşecek miydi?
1 Ekim 2019 Salı
ÇİN DEVRİMİ
1 Ekim 1949 günü Çin Halk Cumhuriyeti kuruldu ve Çin’in
bağımsızlığı ilan edildi. 10 milyon kilometrekare toprağı ve 1 milyar nüfusuyla
bu büyük ülke emperyalizmin etki alanından çıkıyor ve sosyalist ülkeler arasına
katılıyordu. 20.Yüzyılın ilk yarısında, insanları kent sokaklarında açlıktan
ölen, nüfusunun yüzde 90’nı kırlarda yoksulluk içinde yaşayan kalabalık nüfuslu
bu ülke, silahlı mücadeleyle kendisini kurtarıyordu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)