1838 yılında İngiltere’yle imzalanan Serbest Ticaret
Antlaşması (Baltalimanı Anlaşması), günümüzdeki Avrupa Gümrük Birliği
Protokolüne; 1839’da başlayan Tanzimat uygulamaları ise, Avrupa Birliği uyum
düzenlemelerine denk gelir. Tarihin yüzseksen yıl sonra yinelenmiş olması,
kuşkusuz bir ilkellik göstergesidir. Tarihten ders alınmadığı için, yaşananlar
iki yüzyıl sonra yeniden yaşanmaktadır. Tanzimat Osmanlıyı çökertti, Gümrük
Birliği Türkiye’yi yok oluşa götürüyor.
Ülkemizde toplumsal muhalefetin ve siyasi tartışmanın yoğunlaştığı bir dönem yaşanıyor. Kendiliğinden gelişen kitlesel eylemlerin ve siyasi tartışmaların niteliğini yükseltmek amacıyla bu bloğu oluşturduk. Hiçbir parti, grup ve toplulukla bağımız yoktur. Yazar Metin Aydoğan'ın yazılarını yayınlayacağız. Düşünsel yaşamımıza katkı koyacağına inandığımız yazıların, bilimsel tartışmalara yol açmasını diliyoruz.
28 Nisan 2020 Salı
22 Nisan 2020 Çarşamba
BAĞIMSIZLIK MECLİSİ
Birinci Meclis, ulusal bağımsızlıktan ödün vermeyen, tutsaklığın
her türüne karşı çıkan Müdafaa-i Hukuk
anlayışının doğal sonucuydu. Ulusun yazgısına yön vererek toplumun her kesimini
etkiliyor, güç aldığı halkı tam anlamıyla temsil ediyordu. Bağımsızlık savaşı
yürütürken devlet kurmaya girişilmişti ve meşruiyetini ulusal varlığın
korunmasından alıyordu. Dünya siyasi tarihinde örneği olmayan, gerçekten
demokratik, savaşkan bir yönetim organı, benzersiz bir temsil kurumuydu.
Yetkisini ve yaptırım gücünü, kabul ettiği anayasadan değil, millet iradesini
yansıtan, yazılı olmayan ve kökleri eskiye giden özgürlük tutkusundan alıyordu.
21 Nisan 2020 Salı
YAŞADIKLARIMIZDAN ÖĞRENDİĞİMİZ BİRŞEYLER OLMALI
Mimar AYŞE AYDOĞAN
“Acıları paylaşmak insana özgü bir davranıştır; herkese
yaraşır, özellikle de başkalarının desteğine gereksinme duymuş ve bu desteği
görmüş olanlara.” Decameron
Giovanni Boccacio
17 Nisan 2020 Cuma
“BOZKIRDAN DOĞAN UYGARLIK”: KÖY ENSTİTÜLERİ
Köy Enstitüleri, 17 Nisan 1940’ta
kuruldu. Değişik ülkelerin eğitim sistemleri içinde, Köy Enstitüleri kadar
üzerinde çalışma ve tartışma yapılan bir başka eğitim kurumu çok azdır. Bu
okullar, ulusal ya da uluslararası araştırmalara konu oldular; dünya eğitbilim
ansiklopedilerine girdiler, dünyanın birçok ülkesinde örnek alındılar.
Kapatılmalarının üzerinden 68 yıl geçti ama Köy Enstitüleri hâlâ tartışılıyor.
Acı ve hüzün veren bir özlem, direnme yaratan bir umutla anılıyor. Bunun nedeni
nedir? Nasıl ve ne amaçla kuruldular? Neden kapatıldılar? Günümüz eğitiminde
yerleri olabilir mi?
15 Nisan 2020 Çarşamba
1942; ATATÜRK DÖNEMİ TARİH KİTAPLARININ MİLLİ EĞİTİMDEN KALDIRILMASI
Milli Eğitim Bakanlığı, Atatürk’ün
ölümünden hemen sonra, lise ve üniversiteler için yeni bir tarih kitabı
hazırlattı ve 1942 yılında okutulmaya başlandı. Okullarda 1932’den beri Atatürk’ün kendisinin de katılımıyla
hazırlattığı, 4 ciltlik tarih kitabı okutuluyordu. İki kitap arasında büyük
farklılıklar vardı. İngiliz, Fransız ve Alman ders kitaplarından yararlanılarak
hazırlanan yeni kitap; Avrupa uygarlığını yüceltirken, Arap ve İslam tarihiyle ‘uzlaşmaya’, Osmanlı ile ‘barışmaya’ çalışıyordu. Osmanlıyı
yıkıma götüren Tanzimat dönemi, ekonomik koşullardan koparılarak ele alınıyor,
uygarlaşmayı amaçlayan ve Cumhuriyete birikim sağlayan yenilik hareketi olarak
anlatıyordu. Yeni kitap, Türk Tarih Tezini reddediyordu. Türklerin ilk uygarlıklar
üzerinde bir etkisinin olmadığı, Antik dönem uygarlıklarının Türklerle
ilişkilendirilemeyeceği, Türklerin Orta Asya’dan dünyaya yayılmadığı ve büyük
göçler diye bir şey olmadığı söyleniyordu…
12 Nisan 2020 Pazar
ATATÜRK NEDEN GÜNCEL
Büyük bir devrim gerçekleştirip tam bağımsız bir ülke
yaratılmışken, insanlar kula kulluktan yurttaşlığa yükselmişken ve aydınlık bir
geleceğin yolu açılmışken; nasıl oluyor da bu denli geri, bölünmüş ve umutsuz
bir ülke durumuna geliyoruz. Geriye düşmenin, karşıtına dönüşmenin ya da
değerlerini yitirmenin bu denli yoğun yaşanmasının nedeni nedir? Bunun
sorumlusu kimlerdir?
10 Nisan 2020 Cuma
ÇİN ‘MUCİZESİ’ VE KEMALİST KALKINMA
Emperyalizme karşı bağımsızlık
mücadeleleriyle dolu 20. Yüzyıl’da, savaşım sürecini
başlatan Türk Devrimi’nin önemi, 21. Yüzyıl’a girerken daha çok öne
çıkıyor. Bu önem, azgelişmiş ülkelerin; emperyalist sömürü ağına takılmadan,
ulusal haklarından ödün vermeden, nasıl ve ne biçimde kalkınacağını göstermede
yoğunlaşıyor. Türk Devrimi’yle başlayan Çin Devrimi’yle süren
bağımsız kalkınma uygulamaları, çözülme noktasına gelmiş olmasına karşın güçlü
görünen birkaç büyük devletin, yıkıcı etkisinden kurtulmanın tek yoludur. Emperyalizm
var olduğu sürece etkisini sürdürecek olan Kemalizm
güncelliğini koruyacak ve 21. Yüzyıl’da dünya siyasetindeki etkisini
arttıracaktır. 21. Yüzyıla bir dünya devi olarak giren Çin, elde ettiği
başarıyla, ‘Kemalist kalkınma Yöntemi’nin azgelişmiş ülkeler için taşıdığı önemini gösteren bir
örnektir.
6 Nisan 2020 Pazartesi
ATATÜRK’ÜN GÜNCELLİĞİ
25 Kasım 2016’da ölen Küba Devlet
Başkanı Fidel Castro, Atatürk’ü emperyalizme
karşı savaşan “en büyük devrimci” sayar ve eyleminin kendileri için esin
kaynağı olduğunu söyleyerek, güncelliğini evrensel boyutuyla ele alır. Şöyle söyler:
“Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptıklarını ben
asla yapamazdım. Gerçek devrimci Atatürk’tür. Büyük bir devrim yaptım ancak Mustafa
Kemal’in yaptıklarını başaramazdım. Devrimci Kemal Atatürk varken Türk gençleri
neden kendilerine başka önder arıyorlar... Atatürk 1919’da, düşmanları kovmak için
Bandırma gemisiyle Samsun’a çıktı ve anti-emperyalist savaş verdi, zafere erişti.
Biz Atatürk’ün devrimci savaşından etkilendik, esinlendik. Ve tam 40 yıl sonra,
1959’da Gramsi gemisiyle Havana’ya çıktık. Ülkemizde emperyalizmi ve işbirlikçi
faşist Batista rejimini yıkmak için biz de zafere eriştik. Bizim ve tüm ezilen halkların
esin kaynağı Mustafa Kemal Atatürk’tür”.1
2 Nisan 2020 Perşembe
SÜMERBANK NAZİLLİ BASMA FABRİKASI
Banu Avar, Venezuella’da
karşılaştığı bir olayı şöyle anlatıyor: “Kenti
daha iyi görebileceğimiz tepeye doğru tırmanıyorduk. Yol kenarındaki ‘Kemal
Atatürk’ tabelasını görünce şaşırmıştım ki, tepeye geldik. Genç bir kız olan rehber,
heyecanla ‘Şu fabrikayı görüyor musun?
Fabrikanın binasının yanındakiler nikah salonu, sağlık ocağı, okul ve onun
arkasındaki de bizim evdir’ dedi. Eeee dememe kalmadı Rehber, ‘Biz buna Atatürk
Modeli diyoruz’ diye yapıştırdı. Venezuella’nın bir tepesinde duyduğum
sözler, tüylerimi diken diken etmiş, gururum tavan yapmıştı.”
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)