Banu Avar, Venezuella’da
karşılaştığı bir olayı şöyle anlatıyor: “Kenti
daha iyi görebileceğimiz tepeye doğru tırmanıyorduk. Yol kenarındaki ‘Kemal
Atatürk’ tabelasını görünce şaşırmıştım ki, tepeye geldik. Genç bir kız olan rehber,
heyecanla ‘Şu fabrikayı görüyor musun?
Fabrikanın binasının yanındakiler nikah salonu, sağlık ocağı, okul ve onun
arkasındaki de bizim evdir’ dedi. Eeee dememe kalmadı Rehber, ‘Biz buna Atatürk
Modeli diyoruz’ diye yapıştırdı. Venezuella’nın bir tepesinde duyduğum
sözler, tüylerimi diken diken etmiş, gururum tavan yapmıştı.”
Nazilli’den
Venezuela’ya
Banu Avar, Venezuella’da
karşılaştığı bir olayı şöyle anlatıyor: “Kenti
daha iyi görebileceğimiz tepeye doğru tırmanıyorduk. Yol kenarındaki ‘Kemal
Atatürk’ tabelasını görünce şaşırmıştım ki, tepeye geldik. Genç bir kız olan rehber,
heyecanla ‘Şu fabrikayı görüyor musun?
Fabrikanın binasının yanındakiler nikah salonu, sağlık ocağı, okul ve onun
arkasındaki de bizim evdir’ dedi. Eeee dememe kalmadı Rehber, ‘Biz buna Atatürk
Modeli diyoruz’ diye yapıştırdı. Venezuella’nın bir tepesinde duyduğum
sözler, tüylerimi diken diken etmiş, gururum tavan yapmıştı.”
Türkiye’den
binlerce kilometre uzaktaki Venezuella’da ‘Atatürk Modeli’ diye
adlandırılan bir fabrika ne demek oluyordu? ‘Atatürk Modeli
Fabrika’ da nedir? Türkiye’de bu fabrikalardan var mıydı?
Venezuella’ya esin kaynağı olan fabrika, Atatürk’ün
Kamu İktisadi Kuruluşları (KİT), özellikle de açılışına katıldığı Sümerbank Nazilli
Basma Fabrikası’ydı. Nazilli, Atatürk’ün bulup uygulattığı ‘Sosyal
Fabrika Projesi’nin en parlak örneğiydi.
Bu Nasıl
Fabrika
Atatürk’e göre,
fabrika yalnızca üretim yapılan bir yer değildi. Üretim esastı ama bunun
yanında; üretim tekniklerini geliştirecek bir araştırma labaratuarı, eğitim
verilen bir okul, sanat ve sporun yer aldığı bir kültür merkeziydi. Uygar ilişkilerin
geçerli olduğu bir yaşam alanıydı. Burada, çalışanların her türlü gereksinimi
karşılanıyordu. Sahibi ulusun tümüydü. Türkiye’nin her yöresine, dengeli
biçimde yayılmışlardı. İnsanlara bulunduğu yerde iş ve aş veriyor, büyük
kentlere göçü önlüyorlardı.
Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası başta olmak üzere, Türk
KİT’leri, dünyada benzerine rastlanmayan özgün üretim birimleri, toplumsal-kültürel
merkezlerdi. Ünleri, yalnızca Venezüela’ya değil dünyanın birçok ülkesine yayılmıştı…
Nazilli’de Olan
Sümerbank
Nazilli Basma Fabrikası’nın temeli, 25 Ağustos 1935’te atıldı ve 1,5 yılda
tamamlandı. Türk-Sovyet ortak yapımıydı. Makinelerin çoğu Sovyetler
Birliği’nden gelmiş, bunların bedeli nakit değil narenciye ile ödenmişti. 28
bin iğ ve 800 otomatik tezgâhı vardı. Yılda, 2,4 bin ton iplik işliyor, bununla
20 milyon metre basma üretiyordu. 2400 İşçi çalışıyordu.
Fabrikanın ana
görevi üretimdi ama toplumsal görevler de yüklenmişti ve bunlar çok çeşitliydi.
700 Kişilik sinema salonu vardı. O güne dek, kadınlı erkekli hiçbir toplantıya
katılmamış Nazilli halkı, fabrikanın düzenlediği balolara, danslı etkinliklere
ve çay partilerine gidiyor, kadının toplumdaki yeri yükseliyordu…
Yönetim, ‘Sümer Halkevi’ adıyla bir halkevi kurmuş,
halkı her konuda bilinçlendirmeye çalışıyordu. Fabrikanın Spor Kulübü ‘Sümer
Spor’un; futbol, basketbol, atletizm, voleybol, bisiklet, güreş, yüzme ve
boks birimleri vardı. Futbol sahası, Türkiye’nin ilk ‘alttan ısıtmalı’ sahalarından biriydi. Her spor dalının kendine
ait tesisi vardı. ‘Paten eğlenceleri’,
‘bisiklet yarışları’, uçurtma şenlikleri Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası’nın kaynaşmayı
güçlendiren etkinlikleriydi…
‘Kültür
İşçileri’ya da ‘Kültürlü İşçiler’
Büyük
çoğunluğunu fabrika işçilerinin oluşturduğu halkevi tiyatrosu, oyunlarını
fabrika salonunda oynuyor, düzenlediği biçki-dikiş kurslarıyla, Nazillili genç
kızları meslek sahibi yapıyordu.
Çalışanların oluşturduğu
müzik grubu Nazilli, Aydın ve Denizli’de klasik müzik konserleri veriyor,
fabrika korosu ‘çok sesli’ müziği
Anadolu’ya tanıtıyordu. Kültür odasında çalmayı bilen işçilerin kullanımına
açık bir piyano vardı.
Yetenekli işçi ve memurlardan oluşan ressamlar grubu,
fabrika dışına çıkarak çevrenin resimlerini yapıyor, tablolar açık arttırmayla
satılarak halkevine gelir sağlanıyordu. Nazilli’de güzel sanatlar hızla
gelişiyor ve yayılıyordu.
İşçi Hakları
Fabrika, ‘ıskarta
basmaları’, işçilere ve Nazilli halkına ücretsiz dağıtıyordu. İşçi
haklarına özen gösteriliyor, ‘Biriktirme Sandığı’, ‘İşçi Ölüm ve
Hasatlık Yardım Sandığı’ oluşturulmuştu. Fabrika alanında 40 yataklı bir
hastane, bir eczane bir de laboratuar kurulmuştu. Nazilli’nin kâbusu haline
gelen sıtma hastalığı fabrikanın sağlık ekibi tarafından yokedilmişti.
Çalışanların
çocuklarının gittiği adı ‘Sümer İlköğretim Okulu’nun 980 öğrencisi
vardı. Bu okulda işçilere mesleki eğitim de veriliyor, okuma yazma kursları düzenleniyordu.
İşçi çocukları için 26 yataklı ve 40 kişilik bir kreş kurulmuştu. İşçiler ve
memurlar için, fabrikanın hemen önünde 264 dairelik ve 1000 kişilik lojman
yapılmıştı. Bekâr işçiler için 350 kişilik ayrı bir ‘Bekar İşçi Pavyonu’ bulunuyordu.
Nazilli’den
gelen işçiler için, Nazilli-Fabrika arasına özel bir demiryolu yapılmıştı.
Nazilliler burada işleyen küçük trene ‘Gıdı
Gıdı’ adını vermişti… İşçilerinin yiyecek ve giyeceklerini temin etmek için
fabrika bünyesinde bir kooperatif kurulmuştu. Temiz bir fırın, işçi
yemekhanesi, memur kantini ve bir de hamam vardı.
Fabrika atölyesinde;
demirhane, marangozhane, dökümhane, kaynak ve teneke işleri yapan bölümler bulunuyordu...
Fabrika elektrik ve su santrallerinde, hem kendisinin hem de Nazilli’nin
elektrik gereksinimi karşılınıyordu. Nazilli Basma Fabrikası buydu.
Nazilli Basma Fabrikası, Sümerbank’ın tümü gibi, eşi benzeri görülmemiş
bir saldırganlıkla AKP yönetimi
tarafından yok edildi. Nazilli’deki fabrika alanı şimdi iç burkan bir yıkıntı
halindedir. Çiçekli parkı, tiyatro salonu, spor alanlarında baykuşlar dolaşıyor.
AKP’nin çenesi düşük Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, “Sümerbank’ı
bitirdik, yakında tarihten siliniyor... Satıyoruz satıyoruz bitmiyor, ne
komünist ülkeymişiz” diye alaycı açıklamalar yapıyordu. Şimdi, öbür tarafta
sorgulanıyordur.
NOT: Bu yazı,
Banu Avar ve Turgut Özakman’dan aktarım yapan Nusret Güroğlu’nun yazısından
yararlanılarak yazılmıştır.
Biz Bize 'Beteriz'.
YanıtlaSilBir Nazilli'li olarak Sümerbank'ın yok edilmesini izlemek çok kötü idi. Oranın Nazilli'ye olan katkısı kadar biz de onu koruyabilseydik.
YanıtlaSil