Dünya’nın bugünkü durumunu izlemek, yüz
yıllık eski bir fotoğrafa bakmak gibidir. Etkinlik bölgeleri için çatışma,
ülkeler ve bölgeler arası gerilim, askeri ve ekonomik savaşım, dün olduğu gibi
bugün de yaşanıyor. Gücün belirleyiciliği, geçerli kural olmayı sürdürüyor. Yüzyıl
başındaki İngiltere’nin yerini bugün ABD aldı. İngiltere–Fransa sömürgeciliğine
karşı Alman tepkisinin yerinde şimdi, ABD–Japonya–Almanya çekişmesi var. Yüzyıl
başında dünyanın temel paylaşım alanları ve çatışma bölgeleri, Ortadoğu ve
Balkanlar (Türkiye) ile Uzak-Doğu (Çin) idi. Şimdi Çin’in yerini Batı Asya
ülkeleri aldı. Türkiye kendisini Çin’den daha önce kurtarmıştı, ancak bugün
aynı yere geri döndü.
Ülkemizde toplumsal muhalefetin ve siyasi tartışmanın yoğunlaştığı bir dönem yaşanıyor. Kendiliğinden gelişen kitlesel eylemlerin ve siyasi tartışmaların niteliğini yükseltmek amacıyla bu bloğu oluşturduk. Hiçbir parti, grup ve toplulukla bağımız yoktur. Yazar Metin Aydoğan'ın yazılarını yayınlayacağız. Düşünsel yaşamımıza katkı koyacağına inandığımız yazıların, bilimsel tartışmalara yol açmasını diliyoruz.
28 Şubat 2018 Çarşamba
25 Şubat 2018 Pazar
ULUSLARIN KADERLERİNİ TAYİN HAKKI, KÜRTÇÜLÜK VE SOSYALİSTLER
Türkiye’de, ideolojik ayrılıklar ileri
sürülerek sürekli bölünen “sosyalist”
kümelerin birleştikleri belki de tek ortak nokta, Cumhuriyet’e ve Kemalizme
karşıtlıktır. Karşıtlığı, ulusların kaderlerini tayin hakkını tanıma üzerine
yoğunlaştırıyorlar ve Kürt kalkışmasına karşı çıktıkları için Kemalistleri
faşistlikle suçluyorlar. Emperyalizmin Kürtlerle kurduğu ilişkinin niteliğini
görmemeleri olanaksız. Sosyalist kuramcıların demokrasi ve ulusal sorun üzerine
yazdıkları ortada. Buna karşın, bilim ve gerçekler sözcük kalabalığı içinde
tersyüz ediliyor ve Sosyalist geleneğe aykırı olarak Kürt ayrılıkçılığını
destekleniyor. Bunun bir nedeni olmalıdır. Kemalistlerin “işçi ve köylüleri ezdiği”,
Atatürk’ün “burjuvazinin temsilcisi olduğu” ve “İngiliz
emperyalizmiyle uzlaştığı”, “diktatör olduğu”, “Kürtlere soykırım
uyguladığı” gibi sözleri; sosyalist kuram ve eylemin evrensel boyutunu
bilen bir sosyalist söyleyebilir mi? Yaşanmakta olan düşünsel ilkellik hiçbir
siyasi oluşuma yakışmaz ancak sosyalizme hiç yakışmaz.
21 Şubat 2018 Çarşamba
‘KÜRT SORUNU’, ‘EŞİT YURTTAŞLIK’ VE CHP
‘Eşit yurttaşlık’ diye ifade edilen siyasi anlayış, eşitliği yurttaşlar arasında değil, etnik ya da dinsel yapılar arasındaki eşitlik olarak görür. Bu anlayışın
toplumdaki karşılığı, azınlık ayrıcalıklarının anayasal hak haline getirilerek
devlet politikasına yerleştirmektir. ‘Eşit
yurttaşlığın’ dayanakları olan; çok dillilik, anadilde eğitim, özerk
yönetim ya da yerel yönetimlere yetki devri; etnik topluluklara hukuksal kimlik
kazandıracak girişimlerdir. Bu girişimlerle ulus devlet karşısına; din ve ırk
farklılıklarına dayanan çok kültürlü federatif yapılanmalar çıkarılmaktadır.
18 Şubat 2018 Pazar
HALKEVLERİ
Halkevleri, 19 Şubat 1932’de kuruldu. Amacını; “Türk
ulusunu; bilinçli, birbirini anlayan, birbirini seven, ortak ülküye bağlı bir
halk kitlesi haline getirmek” olarak açıklamıştı. Devrimler halka anlatılacak;
kültürel yaşam, canlandırılacaktı. Yüzyıllarca bağnazlığın baskısı altına
ezilen Anadolu halkı; yurt ve dünya sorunları hakkında bilgi sahibi olan, doğru
düşünebilen ve olaylar karşısında kendi kanısını çekinmeden belirtebilen
kişiler haline getirilecekti. Kulluğun yerini yurttaşlık alacaktı. Halkevleri
tüzüğünün Birinci Maddesi’nde şunlar yazılıydı; “Halkevleri, kalplerinde ve
dimağlarında memleket sevgisini mukaddes bir heyecan halinde duyanlar için
toplanma ve çalışma yeridir. Bu nedenle Halkevlerinin kapıları bütün
vatandaşlara açıktır”.(x)
17 Şubat 2018 Cumartesi
HUKUK DEVRİMİ VE MEDENİ KANUN
17 Şubat 1926’da kabul edilen Medeni Kanun, Hukuk Devrimi’ni yeni bir aşamaya ulaştırdı. Aileyi güçlendirme,
çocuk ve yetimleri koruma ya da kadın haklarını gözetme gibi; Türklerin önem verdiği
özelliklere sahip bu önemli girişim, çağdaşlığa yönelen devrimci bir atılımdı. Mustafa
Kemal, iki yıl önce, Hukuk Devrimi’ni başatırken şunları söylemişti:
“Devrimcilerin en büyük ve sinsi düşmanı,
çürümüş hukuk ve onun dermansız izleyicileridir. Ulusun ateşli devrim atılımları
sırasında sinmek zorunda kalan, eski yasalar ve onlara dayanan eskinin
hukukçuları, devrim atılımlarının etki ve ateşi yavaşlamaya başlar başlamaz,
derhal canlanır ve harekete geçerler. Devrim ilkelerini, onun içten
izleyicilerini ve onların yüksek ülkülerini mahkum etmek isterler”.x
15 Şubat 2018 Perşembe
İZMİR İKTİSAT KONGRESİ
İzmir İktisat
Kongresi, Türkiye için önem taşıyan günlerde, 1923 yılının 17
Şubat - 4 Mart aralığında toplandı. Mustafa Kemal Kongreyi açarken şunları
söyledi: “... Amacımız odur ki, bu ülkenin insanları
ürettikleriyle; tarımın, ticaretin, sanatın, emeğin ve yaşamın temsilcileri
olsun. Ve bu ülke, artık yoksul ve kimsesizler ülkesi değil, zenginler ülkesi,
zenginlikler ülkesi olsun. Yeni Türkiye’ye çalışkanlar diyarı denilsin. En
büyük makam, en büyük hak, çalışkanlara ait olsun... Eğer vatan, kupkuru
dağlardan, sert kayalardan, mezralardan, çıplak ovalardan ve vatan; bakımsız
şehirlerden, köylerden ibaret olsaydı, onun zindandan hiçbir farkı olmazdı. Bu
değerli vatanı, böyle zindan ve cehennem yapmışlardı. Oysa bu vatan, evlatlarımız
ve torunlarımız için cennet yapılmaya layık, çok layık bir vatandır. Ülkemizi
bayındır kılıp cennet haline getirecek olan araç ve etkenler, tümüyle ekonomik
faaliyetlerdir... Geçmişte ve özellikle Tanzimat devrinden sonra, yabancı
sermaye, ülkede kural dışı ayrıcalıklara sahipti. Devlet ve hükümet, yabancı
sermayenin jandarmalığından başka bir şey yapmıyordu. Artık, her medeni devlet
ve millet gibi, yeni Türkiye buna razı olamaz; burasını esirler ülkesi
yaptırmayız... Bütün millet, bütün dünya bilsin ki, bu millet tam
bağımsızlığının sağlandığını görmedikçe, yürüdüğü yolda bir an durmayacaktır.” Mustafa Kemal 17 Şubat 1923-İzmir İktisat
Kongresi
12 Şubat 2018 Pazartesi
ŞEYH SAİT AYAKLANMASI
Aşiret Reisi
Nakşibendi Şeyh Sait, 13 Şubat 1925
günü ayaklandı. Ayaklanma, 15 Nisan’da bastırıldı ve 49 kişi asılarak idam
edildi. Şeyh Sait’ten 6 ay önce, Hakkâri’de yaşayan ve Nasturi
papazlarından Nastoris tarafından
kurulan Nastur tarikatına bağlı
Süryaniler ayaklanmıştı. Ayaklanma, İngiltere’nin Musul sorununun ele alınması
için Milletler Cemiyeti’ne başvurmasından bir gün önce başlamıştı. İngiliz
subaylar Nastur halkını örgütlemiş, İngiliz uçakları ayaklanmacıları
desteklemişti. Şeyh Sait
ayaklanması, İngiliz işgal güçlerinin Kuzey Irak’ta sıkıyönetim ilan ettiği,
subay izinlerinin kaldırıldığı, birliklerini Musul’a taşıdığı günlerde ortaya
çıktı. O günlerde Büyük Britanya Sömürgeler Bakanı, Musul’a gelerek
denetlemelerde bulunmuş, güçlü bir İngiliz donanması Basra’ya hareket etmişti.
6 Şubat 2018 Salı
ALTIOK
5 Şubat 1937’de Anayasa maddesi yapılan Altıok,
yaymaca amaçlı sıradan bir tanımlama değil; direniş içinde oluşan, yaşama bağlı
ve geleceğe yön veren ilkeler bütünüdür. Geri kalmışlıktan kurtularak gelişmek
isteyen bir ulusun, kalkınıp güçlenmek için izleyeceği yolu gösterir. Bu işin
nasıl yapılacağını açıklar. İnsanı esas alır, bilime ve gerçeklere dayanır.
Herşeyden önce, çok yönlü, ileri ve
çağın gereklerine uygun belirlemeler; halka verilen söz ve yükümlenmelerdir. Toplumsal gelişimi temel
amaç sayan, kendine güvenli ve devrimci bir yönetimin yapabileceği bir
girişimdir. Türk ulusunun buluşudur ve evrensel bir boyutu vardır.
2 Şubat 2018 Cuma
ATATÜRK’ÜN CHP’Sİ
Cumhuriyet Halk Fırkası
programı, amaç ve anlayış olarak toplumu tanımaya ve köklü bir tarih bilincine dayanıyordu.
Yalnızca bir parti programı değil, bir ulusun geleceğini
belirleyen, tümüyle milli bir uzlaşma belgesiydi.
Tarihten alınan derslere ve ülke gerçeklerine dayanıyor, yenileşme önündeki tüm
engelleri gidermeyi amaçlıyordu. Birbirini tamamlayan iyi düşünülmüş sekiz bölümden
oluşuyor ve ulusun tümünü temsil etme işlevini, o güne dek hemen hiçbir siyasi partide
görülmeyecek kadar başarıyla yerine getiriyordu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)