‘Eşit yurttaşlık’ diye ifade edilen siyasi anlayış, eşitliği yurttaşlar arasında değil, etnik ya da dinsel yapılar arasındaki eşitlik olarak görür. Bu anlayışın
toplumdaki karşılığı, azınlık ayrıcalıklarının anayasal hak haline getirilerek
devlet politikasına yerleştirmektir. ‘Eşit
yurttaşlığın’ dayanakları olan; çok dillilik, anadilde eğitim, özerk
yönetim ya da yerel yönetimlere yetki devri; etnik topluluklara hukuksal kimlik
kazandıracak girişimlerdir. Bu girişimlerle ulus devlet karşısına; din ve ırk
farklılıklarına dayanan çok kültürlü federatif yapılanmalar çıkarılmaktadır.
Kurultay Bildirisi
Cumhuriyet Halk Partisi, 3-4 Şubat
2018 günleri Ankara’da 36. Olağan Kurultayı’nı yaptı ve burada, bir bildiri
kabul edildi. ‘Kurultay Bildirisi’
olarak yayınlanan bildirinin 11.Maddesinde şunlar yazıyordu; “Kürt sorunu eşit yurttaşlık temelinde, TBMM
zemininde toplumsal uzlaşma ve ortak akıl ekseninde çözülmelidir”.
Kurultay bildirisinde yer alan bu
madde, bir hafta sonra yapılan Merkez Yürütme Kurulu toplantısında, “bütün toplumsal sorunlara” dek
genişletilerek karar haline getirildi. Karar şöyleydi; “Kürt sorunu dâhil bütün toplumsal sorunlarımızı, eşit yurttaşlık
temelinde, ulusal bütünlük ve toplumsal uzlaşı ile çözeceğiz”.
‘Eşit yurttaşlık’ tanımı, daha önce, ‘eşit vatandaşlık’ sözcükleriyle; AKP ve
HADEP tarafından dile getirmişti.
“Eşit Yurttaşlık”
‘Eşit
Yurttaşlık’
tanımının; Cumhuriyet’in adını taşıyan ve ona sahip çıktığını söyleyen,
Türkiye’nin ikinci büyük partisi tarafından benimsenmesi, önemli bir olaydı.
Cumhuriyet ve onun ideolojik dayanağı Kemalizmle uzlaşması olanaksız bir
anlayış, ‘eşit yurttaşlık’ tanımıyla
Cumhuriyet Halk Partisi’nin resmi görüşü yapılıyordu. “Kürt sorununu (ve bütün sorunları) eşit yurttaşlık temelinde çözmek”,
Atatürk’le bağlarını tümüyle kesmek
demekti. Gelişmenin önemi buradan geliyordu.
Konu, gerek parti içinde, gerek
kurultayda ve gerekse kamuoyunda tartışılmamıştı. Ne anlama geldiği yeterince
irdelenmemiş, araştırması yapılmamış, yukarıdan gelen bir buyrukla gündeme
getirilmişti. Toplumbilim literatüründe olmayan uydurma bir sözcük olan “eşit yurttaşlık”ın ne olduğunu,
Türkiye’yi nasıl etkileyeceğini; kurultay delegeleri ve kamuoyu bilmiyordu ama
bu savı ileri sürenler biliyordu.
Bu
konuyu ve taşıdığı önemi, sayıları az da olsa, yurtsever aydınlar da biliyordu.
Sesleri çok duyulmasa da, halkı yalnızca onlar uyarmaya çalıştı.
Söylemler
‘Eşit
Yurttaşlık’
tanımını; önce, Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyesi CHP Konya Milletvekili Musa
Kart, 2013 yılında dillendirdi. Kemal
Kılıçdaroğlu, 9 Temmuz 2017 ünlü Maltepe Mitingi’nde konu etti. 4 Şubat
2018’de Kurultay Bildirisi’ne girdi, 9 Şubat 2018’de Merkez Yürütme Kurulu’nda
parti görüşüne dönüştü.
‘Eşit Yurttaşlık’ın dillendirildiği 5 yıl içinde, bu
tanım yönünde neler yapılacağı bir türlü açıklanmadı. Tanım, altı boş bir
siyasi sözcük olarak bırakıldı. Görünüşteki anlamsızlık, girişimin iç
siyasetten çok dışarıya, özellikle Avrupa Birliği’ne ileti gönderildiği
çağrışımı yapıyordu. AB yetkilileri, ”Türkiye’de
25 etnik grup var, hakları verilmelidir” diyerek; ‘eşit yurttaşlık’ la ifade edilen anlayışı Türkiye’de politik
uygulama haline getirmek için yoğun çaba harcamışlardı.
Ne Olduğu Değil Ne
Olmadığı
Konuyu CHP’de ilk kez dillendiren Atilla Kart, 2013’te yaptığı açıklamada, ‘Eşit Yurttaşlık’ın ne olduğunu değil,
ne olmadığını anlattı ve aynısıyla şunları söyledi; “Bu anlayışı benimsemesi demek, Türk milleti kavramını, Mustafa Kemal
Atatürk’ün kurucu ve önder rolünü, Anayasa'dan çıkarmak demek değildir”.
Oysa,
tam olarak ‘öyle demekti’. Ne olduğunu
söylemeden ne olmadığını söylemek bunun kanıtıydı. Atatürk, bugün ‘eşit
yurttaşlık’ adı verilen anlayışı ortadan kaldırmak için bir ömür
harcamıştı. Osmanlı’nın yıkıntıları içinden görkemli bir devrim çıkarmış,
devrimi Bağımsız ve güçlü bir ulus devlet üzerine oturtmuştu.
Kürt “Sorunu”
Emperyalizm destekli PKK
kalkışmasını ‘Kürt sorunu’ olarak
gören CHP, yalnızca bu tavrıyla bile Atatürkçülükten uzaklaşmış olduğunu
göstermektedir. Bugün, ‘sorun’ diye
söz edilen etnik yapılanma; 1923’te en ileri ve en demokratik bir biçimde
çözülmüştü. Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan herkes, ayrım gözetilmeden bu
ülkenin eşit yurttaşları yapılmıştı. Siyasi demokrasi tarihinde daha ileri bir
çözüm de yoktu, bugün de yoktur. “Herkes,
dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri
sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” tanımı, Türkiye’de
Anayasa maddesiydi.
Etnik
topluluklardan ulus oluşturma, Batı Avrupa toplumlarında kapitalizmle birlikte
ortaya çıktı. Fransız Ulusu; Franklar, Normanlar, Basklar, Brötanler,
Provanseller; İtalyan Ulusu; İtalyotlar, Etrüskler, Venetler ve Liguryalılar
gibi etnik topluluklardan oluşuyor. Fransa’da Franklar, İtalya’da İtalyotlar;
dillerini ulusa vermişlerdir. Bu ülkeler tek dile bağlı ulus devletlerini
kurmuşlar, ödünsüz korumuşlardı; bugün de korumaktadırlar. Buralarda, herhangi
bir etnik yapıdan ‘sorun’ diye söz
etmek akla bile gelmez.
“Eşit Yurttaşlık”,
“Anayasal Vatandaşlık”, “Çok Kültürlülük”
Ne anlama geldiği, amacının ne
olduğu gizlenerek açıklanan ‘eşit
yurttaşlık’ tanımı; etnik yapılara ayrıcalık öngören ve küreselleşme
ideolojisinin, ‘ulusal yurttaşlık’
kavramına karşı ileri sürdüğü bir projedir. Toplumsal düzeni; etnik, dinsel ve
kabilesel ayrışmalarla bölmeye, bu yolla ulus devleti dağıtmaya yönelen bir
girişimdir. ‘Yurttaşlık’ anlayışını
etkisizleştirmek için geliştirilmiştir.
‘Eşit yurttaşlıkta’, eşitlik yurttaşlar arasındaki
değil, etnik ya da dinsel yapılar arasındaki eşitliktir. Bu anlayışın
toplumdaki karşılığı, azınlık ayrıcalıklarının anayasal hak haline getirilerek
devlet politikasına yerleştirmektir. ‘Eşit
yurttaşlığın’ dayanakları olan; çok dillilik, anadilde eğitim, özerk
yönetim ya da yerel yönetimlere yetki devri; etnik topluluklara hukuksal kimlik
kazandıracak girişimlerdir. Bu girişimlerle ulus devlet karşısına; din ve ırk
farklılıklarına dayanan çok kültürlü federatif yapılanmalar çıkarılmaktadır.
CHP Yönetimi Ne
Yapmak İstiyor
Atatürk’ten giderek uzaklaşan ve bağları
kopmaya doğru giden bugünkü parti yönetimi, ‘eşit
yurttaşlık’ üst başlığıyla, altını doldurup açıklamaktan belli ki çekindiği
bir kavram getiriyor. Gerçek amaç ve hedeflerini açıklamıyor. Bunu, kavram
arkasında gizli tutuyor. İçte ve dışta, iletmek istediği yerlere ‘mesaj’ gönderiyor ve yurtseverlerin
bunu görmeyeceğini sanıyor. Bu yol yol değildir. Bunun; ne kendine, ne ülkeye
ne de ‘mesaj’ ilettikleri yerlere bir
yararı vardır.
CHP
yönetimi, en azından bu konuda Atatürk’ü
incelemeli; bugüne yönelik, halkta karşılık bulacak bir siyaset izlemelidir.
Cok bilgilendirici bır yazı olmuş- teşekkürler Sn Aydogan-Oyle gorunuyor ki bu CHP nin asla düşmana ihtiyacı yok-düşman onun içinde!!!
YanıtlaSil