İzmir İktisat
Kongresi, Türkiye için önem taşıyan günlerde, 17 Şubat 1923’te toplandı.
Lozan’da başlayan barış görüşmeleri, 4 Şubat’ta kesilmiş ve Türk Kurulu yurda
dönmüştü. Avrupalılar; kapitülasyonlar, tazminatlar, ekonomik ayrıcalıklar,
Boğazlar ve Irak sınır belirlemesi konusunda, kabul edilmez koşullar ileri
sürüyor; Türkiye’yi, ekonomik dayanaklarıyla tam bağımsız ve özgür bir ulus
devlet olarak kabul etmek istemiyordu. Konferans’ın kesilme nedeni buydu. Böyle
bir aşamada toplanan İzmir İktisat Kongresi, Türkiye’nin tam bağımsızlık
konusundaki kararlılığını, gerek Lozan katılımcılarına gerekse tüm dünyaya, bir
kez daha ve en açık biçimiyle bildirecek, bunun nasıl gerçekleştirileceğini
ortaya koyacaktı. Bu işlevi nedeniyle, İzmir İktisat Kongresi, yalnızca
Türkiye’yi ilgilendiren bir eylem olmaktan çıkarak uluslararası bir boyut
kazanmış; ekonomi kaynaklı olmasına karşın siyasi bir etkinlik durumuna
gelmişti.
İzmir İktisat Kongresi
İzmir İktisat
Kongresi, 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında, Konak’taki Osmanlı
Bankası’nın eski depolarından Aram Hamparsumyan’a ait Banka Han adı
verilen binada yapıldı. Ermeniler, İzmir’i yakmış, kongre yapılacak ve gelen
delegelerin kalacağı bina kalmamıştı. Düzenleme Komitesi, eski depoyu
kullanılır duruma getirmiş, delegeleri evlere ve yanmayan okullara dağıtmıştı. 1
Bu kongrede, Türkiye’nin her bölgesinden seçilen değişik meslekten delegeler,
ekonomik sorunları ve kalkınma yöntemini tartışacak, aldıkları kararları
kamuoyuna ve hükümete iletecekti.
Tartışmalara; Mustafa
Kemal’in bir yıl önce Meclis’te açıkladığı ve o güne dek ortaya konan tek
tutarlı görüş olan, 1 Mart 1922 önerileri yön verecekti. Bu öneriler, irdelenip
geliştirilecek ve geniş katılımlı tartışmalarla ekonomik kalkınmanın yol ve
yöntemleri belirlenecekti. Alınan kararlar, salt kuramsal belirleme olarak
bırakılmayacak, uygulanabilir izlencelerle (programlarla), devlet politikasına
dönüştürülecekti. Mustafa Kemal, Kongre’yi açış konuşmasında, “Türkiye
Büyük Millet Meclisi ve Hükümetimiz, vatan ve millet yararına yapacağınız
önerileri, sevinçle dikkate alacak ve gözönünde tutacaktır” diyerek
uygulamalar konusunda söz vermişti. 2
İktisat Vekaleti’nin
(Ekonomi Bakanlığı) çağrısıyla yapılan Kongre’ye; Çiftçi, tüccar, sanayici ve
işçi kesimlerini temsil eden 1135 delege katıldı. Tarım ve sanayi sorunları,
ticari örgütlenmeler, işçi hakları, eğitim ve sağlık, sermaye birikimi ve mali
yapılanma, maden, ormancılık, ulaşım, kambiyo ve borsa, gümrükler, korumacılık
ve teşvikler gibi konularda, dört kesimi de ilgilendiren görüşmeler yapıldı;
kararlar alındı. Toplam 288 başlamdan (maddeden) oluşan kararlar, hükümete
iletildi, bastırılarak halka dağıtıldı. 3
Çiftçi
ve Tarım Sorunları
Çiftçi ve tarım sorunlarıyla ilgili saptama ve öneriler, 95 başlamda toplanmıştı ve gerçekleştirilmesi güç, kimilerine göre olanaksız istemler içeriyordu. Birçok kişi, ülkenin içinde bulunduğu koşullar nedeniyle, kararların uygulanamayacağına ve kağıt üzerinde kalacağına inanıyordu. Gelişmiş ülkelerin bile başaramadığı kimi işleri, yoksulluk içindeki Türkiye nasıl başaracaktı? Önemli olan karar almak değil, alınan kararı uygulamaktı; bu nasıl yapılacaktı?
Alınan kararlar, düzenli izlenceler olarak adım adım uygulandı ve bu uygulamalar, Kemalizmin 1938'e dek süren 15 yıllık yönetim döneminde temel devlet politikası oldu.
Çiftçi sorunlarıyla
ilgili öne çıkan ve zaman içinde büyük bölümü uygulanan kongre kararlarının bir
bölümü şöyleydi: “Bütün ilk ve orta derecedeki okullarda, sanayi ve
tarımın uygulamalı derslerle öğretilmesi, köylülere tarımın değişik
konularında, ücretsiz öğretici kitap ve dergiler dağıtılması... Her bölgede,
birbirine yakın köylerde; 5 dönümlük bahçesi, iki ineklik ahırı, kümesi ve iki
odalı arı evi olan ilkokullar, bucaklarda örnek çiftlik niteliğinde tarım
okulları ve Anadolu’da bir yüksek tarım okulu açılması... Kışlalarda askeri
eğitim yanında, uygulamalı tarım öğretimi yapılması... Köylerde tarım, sanayi,
coğrafya, ekonomi ve sağlıkla ilgili filmler oynatılması, aydınlatıcı
konferanslar düzenlenmesi... Aşar vergisinin kaldırılması... Ziraat Bankası’nın
mali kaynaklarının, hiçbir biçimde hükümetlerce kullanılmaması ve köylüye
verilen kredi olanaklarının arttırılıp kolaylaştırılması... Köy yollarının iyileştirilmesi
için harcanmayan ve genel bir vergi olan yol vergisi yerine, çalışma esasına
dayanan ‘işçilik vergisi’ konması, yalnızca çalışmayanlardan kişisel bedel
alınması... Ormanların çoğaltılıp korunması... Hayvancılık ve hayvan
hastalıklarıyla mücadeleye önem verilmesi, cinsleri düzeltmiş yerli
damızlıkların hiçbir biçimde kesilmemesi ve dış ülkelere satılmaması... Ülkede
bol yetişen ve içerde tüketilen hayvan ve tarım ürünlerinin devletçe
korunması... Yabancı uyruklara toprakta mülkiyet hakkı tanınmaması, hazine
arazilerinin, kullanma hakkı bulunan yurttaşlara koşulsuz verilmesi...
Balıkçılık, arıcılık, meyvecilik, zararlı mücadelesi, pancar ekimi ve şeker
üretimine önem ve destek verilmesi... Tarım araç gereç ve yedek parça depoları
açılarak, her cins yedek parçadan çokça bulundurulması ve tarım araçları
dışalımlarından gümrük vergisi alınmaması...” 4
Ticaret
ve Tüccarlar
Kurtuluş Savaşı’ndan
önce, ticaret hemen tümüyle Müslüman olmayan azınlıklara bırakıldığı için, Türk
tüccarlar yeterince güçlenememiş, meslekleriyle ilgili akçalı (mali) ve tüzel
(hukuki) örgütlenmeler gerekleştirememişti. Tecimen (tüccar) adı verilen Türk
iş sahipleri; azınlık tecimenlere, onların belirlediği fiyatlarla mal sağlayan,
aracılık eden ve onların belirlediği alanlarda çalışan ikinci sınıf esnaf
durumundaydı. Dışsatım, kâr transferi, kambiyo ve borsa işlemleri, dışalım gibi
işleri bilmez; bu işleri yabancılar azınlıklarla birlikte yapardı. Avrupalılar,
azınlıkların Türkiye’den ayrılmasıyla, ekonomiyi ve piyasa işleyişini bilmeyen
Türklerin, tecimsel etkinlikleri yürütemeyeceğine, akçalı ve tecimsel
(ticari) işlemlerin tümüyle duracağına inanıyordu.
İzmir İktisat
Kongresi’nde ticaret ve piyasa işleyişini ilgilendiren kararlar, böyle bir
ortamda alındı. Kongre’ye katılan tecimenler içinde, yalnızca İstanbul’dan
gelenler biraz örgütlüydü. Onlar da, Milli Türk Ticaret Birliği adındaki
örgütlerini kısa bir süre önce kurmuşlar 5; dışsatım, dışalım,
mesleki birlikler, devlet desteği gibi konularda sınırlı bir çalışma
yapabilmişlerdi. Tecimen delegelerin en bilgilileri olarak dikkat çeken Kavalalı
Hüseyin Bey Milli Türk Ticaret Birliği’nin Başkanı, Ahmet Hamdi Bey
Genel Yazmanıydı. Ahmet Hamdi Bey, Kongre divan yazmanlığına seçilmişti.
6
Tecim ve tecimen
sorunlarına yönelik, 120 başlamda toplanan ve bankacılıktan borsaya, deniz
ulaşımından gümrük işleyişine, maden ve orman işletmeciliğinden tecim odalarına
dek birçok konuda karar alındı. Çoğunluğu yaşama geçirilen kararların bir
bölümü şöyleydi: “Uygun ad altında bir ana ticaret bankası kurulması...
Devletin çıkaracağı hisse senetlerinin, yalnızca Türklere ve Türk şirketlere
ayrılması... Devletin ticari bankalara ortak olması... Kambiyo merkezleri, para
ve tahvil borsalarının millileştirilmesi, buralarda Türke düşman oyunların
oynanmasına izin verilmemesi... Devletin, milli pazarı yabancı etkisinden
koruyacak önlemler alması, borsada yaratılacak yapay hareketlere engel olmak
için, milli bankalar aracılığıyla etkili müdahalelerde bulunulması...
Madenlerde, yalnızca Türk teknik adamların çalışması, maden haritasının
çıkarılması ve madenciliğimizin, uluslararası düzeyde rekabet edebilir durumu
getirilmesi... Geniş maden ve orman alanlarının demiryoluyla limanlara
bağlanması... Türk limanlarında, kendi bayrağımızdan başkasının ticaret
yapmasına izin verilmemesi ve kabotaj egemenliğinin tam olarak kullanılması...
Yerli üretimimizin, hammaddelerimizin, deniz ürünlerimizin korunması ve milli
sanayinin gelişmesi için korumacı politikaların uygulanması; gümrük işlerinde
hiçbir dış müdahalenin kabul edilmemesi... Herhangi bir yabancı devletle
işbirliği yapılarak, ülkemizdeki hammaddeler üzerinde tekel oluşturulmasına
hükümetin engel olması ve var olan tekellerin kaldırılması... Çıkarılacak yeni
yasalarla, Medeni ve Ticaret Hukukumuza milli ticareti koruyan emredici
hükümler konulması... Milli bankaların kurulması, kurulmasına yardım
edilmesi... Tefeciliğin kesin olarak önlenmesi... Ticaret odalarının ülkenin
her yerine yayılması, ticaret ve sanat okulları açılması... Yabancı ülkelerdeki
ticaret ateşelerinin artırılması, büyük dış ticaret merkezlerinde Türk Ticaret
odalarının açılması... Vergi yasalarının, bütün küçük esnaf, işçi ve işyeri
sahipleriyle tüccar ve sanayiciler için, ağır olmayacak biçimde ve kazançla
orantılı olarak değiştirilmesi...” 7
İşçi
Sorunları
İşçi Sorunları’nın
çözümü için birçok konuda, gelişmiş uran (sanayi) ülkelerinde bile bulunmayan
ve o günkü Türkiye için düş gibi görünen kararlar alındı. Türkiye’de uran,
özellikle de büyük uran olmadığı için işçi sınıfı oluşmamış, bağlı olarak
toplumu etkileyen bir işçi sorunu yaşanmamıştı. Birkaç küçük fabrika dışında,
atölyelerde ya da esnaf yanında çalışanlar işçi sayılacak olursa, 1921’de
ülkedeki toplam işçi sayısı, yarısı ev işletmelerinde çalışan dokumacılar olmak
üzere, yalnızca 76 bindi. 8 Bunların sosyal ve mesleki sorunları
vardı ancak Kongre, aldığı kararlarda kendini bu sorunlara eğilmeyle sınırlamadı.
Uranlaşma atılımıyla gelişecek olan işçi kitlesinin, gelecekte oluşacak
sorunlarını çözmeye yöneldi. Alınan kararların, gününü aşan ileri niteliği
buradan geliyordu.
İzmir İktisat
Kongresi’ni, işçi hakları açısından
ilginç kılan özellik, hakların Batıda olduğu gibi çatışmaya dayanan savaşımlar
sonucu değil, işçi isteklerinin devlet tarafından karşılanarak elde
edilmesiydi. İşçi sınıfıyla sınırlı kalmayıp toplumun her kesimini içine alan
bu yaklaşım, aynı zamanda devletin niteliğini ortaya koyuyordu. Bu tutum
tümüyle Türkiye’ye özgüydü.
İşçi ve çalışan
hakları, birbiri içinden çıkan ve bir bütün oluşturan 34 başlamda toplanmıştı.
Kadın işçiler, çırak çalıştırma, sağlık ve sosyal güvenlik, çocuk yuvası, işçi
bayramı gibi o güne dek bilinmeyen kavramlar, somut istekler olarak çalışma
yaşamına giriyordu. Kongre kararına dönüştürülen isteklerin bir bölümü
şöyleydi: “Kadın ve erkek emekçilere, amele yerine işçi denilmesi, sağlık
vergisi adıyla bir genel vergi konulması, bu gelirin yalnızca verem
sanatoryumları, emzikhaneler ve hastaneler için kullanılması... Milletvekili ve
belediye seçimlerinde iş koluna göre temsil kuralının getirilmesi... Sendika
hakkının tanınması, iş kanununun işçi haklarıyla ilgili maddelerinin yeniden
düzenlenmesi... Çalışma süresinin 8 saatle sınırlanması ve 8 saatten sonra
çalıştırılan işçiye, 4 saat için bir tam gündelik ücret verilmesi; gece çalışan
işçiye, 8 saat karşılığı olarak iki kat ücret ödenmesi... Maden ocaklarında 6
saat çalışmaya bir tam ücret ödenmesi, ocaklarda 18yaşından küçük çocuk ve
kadın çalıştırılmaması... Kadın işçilere doğumdan önce ve sonra sekiz hafta ve
her ay üç gün ücretli ay hali izni verilmesi... Asgari ücretin işçi
temsilcilerinin de katılacağı belediye meclislerinde saptanması... Tüm
işçilere, haftada bir gün dinlenme, evlendiklerinde 8 gün evlilik izni
verilmesi ve hafta tatilinin Cuma günü olması... 1 Mayıs’ın, Türkiye
işçilerinin bayramı olarak kabul edilmesi, bu hakkın yasaya bağlanması...
Hastalanan işçilere, 3 ay boyunca ücretlerinin tam ödenmesi, çalışamaz duruma
düşen işçilere, işverenin ikramiye vermesi... Bir yıl çalışan işçiye, bir ay
ücretli izin verilmesi... Gümrükler, demir yolları, elektrik ve tramvay
işletmelerinde, maden ocaklarında çalışan işçilere, kaza ve yaşlılık dahil
yaşam sigortası yapılması, sigorta bedelini işveren ve işçinin yarı yarıya
ödemesi... İki yüz elli işçi çalıştıran işyerlerinde bir dispanser, maden ve
büyük orman işletmelerinin yakınında bir hastane ve ücretsiz yararlanılacak bir
hamam yapılması... Sanayi Genel Müdürlüğü’nde, bir İş Teftiş Kurulu’nun
kurulması, bu kurula işçi birliklerinden birer danışman alınması...
İşyerlerinin sağlık kurallarına uygunluğunu denetlemek için, sağlık
görevlilerinden bir kurul oluşturulması... Büyük işletmeler, şirketler,
madenler ve tuzlalar yakınında, işçiler için sağlığa uygun konutlar yapılması
ya da işçilere ev kirası yardımı yapılması... İşçi çocuklarının, kent
çocuklarına göre öncelik tanınarak, yatılı sanat okullarına parasız olarak
alınması... Ülkede açılacak tüm iş yerlerinin yalnızca Türk emekçi ve
işçilerini çalıştırması... Tütün Reji tekelinin kaldırılması, ayrıcalıklı
(imtiyazlı) yabancı kuruluşların devletleştirilmesi... Tütün, pamuk, palamut,
üzüm, incir, yün, tiftik, deri gibi hammaddelerin, işlenmeden yurtdışına
satılmasının önlenmesi... İşçilerden kesin olarak gelir vergisi alınmaması...
Örgütlenme hakkının tanınması...” 9
Sanayi ve Sanayiciler
Sanayi ve sanayicileri
ilgilendiren kararlar, işçilerde olduğu gibi, gelecekte ortaya çıkacak
sorunların ele alınması biçimindeydi. Türkiye’de uran yoktu, bağlı olarak uran
işçisi de yoktu. Uran ve işçi, bir bütünü oluşturan ve birbirini var eden
olgulardı; Sanayisiz işçi, işçisiz sanayi söz konusu olamazdı. Bu nedenle, Kongre’de
ele alınacak urancı (sanayici) sorunu, yalnızca urancı sorunu değil,
girişilecek olan uranlaşma (sanayileşme) atılımının üstesinden gelecek
toplumsal bir sorun niteliğindeydi. Ulusal sanayi önce kurulacak, sonra ayakta
kalması için korunup desteklenecek, bu yolla güçlenmesi sağlanacaktı.
Uranlaşma amacına
yönelen ve 27 başlamda toplanan Kongre kararları, öbür kararlar gibi insanı
esas almış, üretime ve tümüyle milli ereklere (hedeflere) yönelmişti.
Başlamlarda somutlanan ulusçu anlayış; kamu ya da özel, kurulmuş ya da
kurulacak tüm uran kuruluşlarının, tekelciliğe ve yabancı sermaye egemenliğine
karşı korunmasına dayanıyordu. Bu anlayışla belirlenen urancı istemlerinin bir
bölümü şöyleydi: “Ülke içinde ve gereksinimleri karşılayacak düzeyde
üretilen malları korumak için dışalıma (ithalat) yüksek gümrük konarak engel
olunması... Ülkede var olan hammaddelerin dışardan getirilmesinin kesin olarak
önlenmesi... Sanayi yatırımları için gerekli olan araç gereçlerden gümrük
alınmaması... Vergi dışı bırakma uygulamalarıyla sanayicilerin desteklenmesi...
Devlet alımlarında yerli mallar yabancı mallardan yüzde yirmi daha pahalı bile
olsa tercih edilmeli, eksiltmelere katılacak dış piyasa mallarının kesinlikle
gümrüklenmesi... Sanayi yatırımı yapacaklara devletin bedelsiz olarak beş dönüm
arazi vermesi... Çıkarılacak sanayi teşvik yasasıyla tanınacak bağışıklıkların
(muafiyet) yalnızca Türk vatandaşlarını kapsaması; bu yasanın, 5 yıldan sonra
25 yıl daha uzatılabilmesi... Her yıl fuar ve sergiler açılması, başarılı
sanayicilere ödül verilmesi... Kadın erkek bütün halkın, mülki ve askeri
memurların yerli malı kullanmalarının zorunlu kılınması... Demiryollarının
yabancı şirketlerden satın alınarak devletleştirilmesi ve geliştirilmesi...
Taşıma ücretlerinde yerli mallara özel indirim uygulanması... Sanayiciye kredi
verecek milli bankaların, özellikle büyük sanayi bankalarının kurulması...
Çırak okulları ve usta kursları açılması, dışarıya teknik eğitim için öğrenci
gönderilmesi... Her il ve ilçede bir Sanayi Odası açılması, esnaf ve sanatkar
örgütlerinin kurulması...” 10
DİPNOTLAR
1 “Gazi’nin
İzmir Anıları”, Ahmet Gürel, APİKAM
İzmir Büyük Şehir Belediyesi, 2013, İzmir sf.183.
2 “İzmir İktisat Kongresi” Prof.A.Afet İnan, TTK, 2.Bas., 1982, sf.57 ve 65
3 a.g.e. sf.19-55
4 “Devletçilik
İlkesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Birinci Sanayi Planı-1933” Prof.Afet İnan, TTK, Ank.-1972, sf.59-69
5 Büyük Larousse, Gelişim
Yay., 9.Cilt, sf.5624
6 a.g.e. sf.5624
7 “Devletçilik
İlkesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Birinci Sanayi Planı-1933” Prof.Afet İnan, TTK, Ank.-1972, sf.69-76
8 “Tek
Adam” Ş.S.Aydemir, 3.Cilt, Remzi
Kit., 8.Baskı, İst.-1983, sf.351
9 “Devletçilik
İlkesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Birinci Sanayi Planı” Prof.Afet İnan, TTK, Ank-1972, sf.77-81
10 a.g.e. sf.76-77
Meşru bir kredi almak her zaman büyük bir sorun olmuştur. Finansal problemi olan ve buna çözüm bulunması gereken müşteriler için. Kredi ve teminat konusu
YanıtlaSilMüvekkillerin her zaman meşru bir borç verenden bir kredi ararken endişe duydukları bir şey. Fakat .. borç verme sektöründe bu farkı yarattık. Yapabiliriz
5.000,00 TL - 500.000.000,00 TL aralığında% 3 faiz oranına kadar kredinin düzenlenmesi. Bu e-postayı hemen yanıtlayın:
billjohnson.loanfirm011@gmail.com
Hizmetlerimiz aşağıdakileri içerir:
Borç Konsolidasyonu
İkinci İpotek
İşletme Kredileri
Kişisel Krediler
Uluslararası Krediler
Her türlü kredi
Aile kredisi
Sınırsız sermayemiz için küçük ölçekli kredi firması, aracılar, küçük ölçekli finans kurumlarını finanse ediyoruz. Bir kredi temin etmek hakkında daha fazla bilgi almak için lütfen bize ulaşın, Bu e-postayı hemen yanıtlayın: billjohnson.loanfirm011@gmail.com
Bay Bill Johnson