Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan, 7 Aralık’ta Selanik’e gidiyor. Bir ay önce Binali Yıldırım İngiltere’ye gitmişti. Başbakan
Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Erdoğan’dan önce Atina’ya gidip
Başbakan Aleksis Çipras ve Dışişleri
Bakanı Nikos Kotzias’la görüşmeler
yaptı. Kotzias, 23 Ekim’de Türkiye’ye
geldi. Çipras ise,17 Ekim’de ABD’ye
gidip Trump’la görüştü; ‘Türkiye’yi şikayet
etti’. Şubat ayında Selanik’te ‘Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği
Toplantısı’ adı verilen bir toplantı yapılacak. Bu trafik, hayra alamet
değil. Türkiye, ekonomideki kriz derinleşirken, terörle mücadele hız kesmeden
sürerken, Suriye’de Kürt egemenliği genişlerken ve Yunanistan adaları işgal
edip silahlandırılırken; Atina ile kurulan uzlaşma politikası ne anlama
geliyor?
Kıbrıs, Yeniden
Son
6 ay içindeki gelişmeler, Kıbrıs’ın ‘beklemeden’
çıkarıldığını ve yeniden gündeme getirildiğini gösteriyor. Başbakan Binali Yıldırım Haziran 2017’de Atina’ya
gitmişti. Yunanistan; Ege adalarını teker teker işgal edip silahlandırıyor, Ege’yi
Yunan gölü haline getirmek için silahlandırıyordu. Yıldırım, bunlardan
hiç söz etmemiş, burada yapılan ortak basın toplantısında; Türk Başbakanı
olarak ilk kez, Kıbrıs’tan ‘sorun’
olarak söz etmiş ve bu sorunu çözeceklerini söylemişti.
Şimdi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülke
karmaşık sorunlar içindeyken Selanik’e gidiyor. Cumhurbaşkanlığı sözcüleri, ziyarette
‘ikili ilişkiler’ ve ‘bölgesel konuların’ ele alınacağı
açıkladı. ‘İkili ilişki’; adaları
işgal edenle işgal edilen; ‘bölgesel
sorunlar’, Ege Denizi’ni kendi gölü haline getirenle oradan el çektirilmek
istenen arasındaki ilişki olmayacağına göre, ziyaret konusu kaçınılmaz olarak ‘Kıbrıs’ olacak gibi görünüyor.
“Yunanistan’da Doğmuş Büyümüş Bakan”
AKP
yöneticileri, Kıbrıs için görüşmeye, her zaman istekli oldu ve her çağrıya
istekle katıldı. Ancak, her görüşme, Rum kesiminin aşırı istekleri ve uzlaşmaz
tutumu nedeniyle yarım kaldı. Türk tarafı, neredeyse hakarete uğrayan
davranışlarla karşılaşmasına karşın (Nicos Anastasiadis,
kapıyı vurup toplantıyı terk etmişti), istekliliğini sürdürdü ve görüşmelere, ‘her zaman’ açık olduğunu açıkladı.
Birkaç ay önce Başbakan Yardımcısı olan ve kendini, “Yunanistan’da Doğmuş Büyümüş Bakan” olarak tanıtan1 1972
doğumlu Hakan Çavuşoğlu, önceden
Yunanistan’a gönderildi. Çavuşoğlu, iki hafta önce Mardin’deki Mor
Gabriel Manastırı’na ait tapunun ‘dikkatsizlikten
dolayı Hazine’ye geçtiğini söylemiş’ ve ‘iadesinin
yapılacağını’ açıklamıştı.2 Şimdi, Atina’da Türkiye’yi temsilen Çipras, Dışişleri Bakanı Kotzias ile görüşmeler yapıyor.
Diplomatik temsildeki uyumsuzluk olağan değil. Bu durum, iki ülke arasındaki
ilişkilerde; açıklanmayan kararların ya da verilmiş sözlerin örtüldüğü
kuşkusunu yaratıyor. Çavuşoğlu’nun
niteliği, görüşmeciden çok, ‘bilgi
götürücü’ izlenimi veriyor.
Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği
Toplantısı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Aralık’ta
Selanik’e gidiyor. Bir ay önce Binali Yıldırım İngiltere’ye gitmişti. Çavuşoğlu,
Erdoğan’dan önce Atina’ya gidip Başbakan Aleksis Çipras ve
Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias’la görüşmeler yaptı. Kotzias, 23
Ekim’de Türkiye’deydi. Çipras ise,17 Ekim’de ABD’ye gidip Trump’la görüştü; ‘Türkiye’yi şikayet etti’.3
Şubat ayında Selanik’te ‘Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Toplantısı’ adı
verilen bir toplantı yapılacak.
Kuşku Yaratan Trafik
Bu
trafik, hayra alamet değil. Türkiye, ekonomideki kriz derinleşirken, terörle
mücadele hız kesmeden sürerken, Suriye’de Kürt egemenliği genişlerken ve
Yunanistan adaları işgal edip silahlandırılırken; Atina ile kurulan uzlaşma
politikası ne anlama geliyor?
İrdelemeyi geçmişten alıp bugüne getirirsek, gerçeğe
yakın bir yorum belki çıkarabiliriz.
15 Yıl Önce
AKP,
2003’te seçimi kazanınca ilk kutlama, Atina’dan gelmiş, Recep Tayyip Erdoğan
yasaklı olduğu için, Başbakan olarak değil, AKP Genel Başkanı olarak
Yunanistan’a gitmişti. Burada yapılan ortak basın toplantısında Başbakan Kostas
Simitis, Kıbrıs ve Ege için “Yıllardır ıstırap veren sorun” deyip,
Türkiye’yi suçlamış, kıta sahanlığı konusunda, “Türkiye’nin uluslararası
hukuka uymadığını” söylemişti. Erdoğan, diplomatik söyleme aykırı bu
sözlere herhangi bir yanıt vermemiş, tam tersi, “Yunanistan’ı tarihi
rakibimiz olarak değil, en yakın komşumuz ve yarınlarımızın stratejik ortağı
olarak görüyoruz” demişti.4
Simitis–Erdoğan görüşmesine katılan
dönemin Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu bu sözlerden sonra;
görüşmelerin “tarihi önemde” olduğunu belirterek “yıllardır
ilk kez Attila ile görüşmedik” demişti.5
“Kıbrıs
Sorunu”
Binali
Yıldırım, 2017 Haziranı’nda Atina’ya gitti ve basına yaptığı
açıklamada Kıbrıs’tan söz ederken “sorun”
sözcüğünü kullandı. “Kıbrıs sorununun
çözümü için gereken her türlü katkıyı yapmaya karar verdik. Kıbrıs
Konferansı’nın başarıya ulaşması için, doğrudan iletişim halinde olma konusunda
anlaştık” dedi.6
Yunan Politis Gazetesi; “Güney Kıbrıs ve Atina’daki diplomatik
kaynakların, Başbakan Yıldırım’ın açıklamalarını; Türkiye’nin, Kıbrıs sorununda
tavizleri ileriye götürmesi olarak değerlendirdiğini” yazdı. “Türkiye, Kıbrıs’ı AB ile ilişkilendirdi”
dedi.7
ABD’nin Lefkoşa
Büyükelçisi Kathleen Doherty, aynı
günlerde “Türkiye, güvenlik ve toprak
konularında adım atacak” dedi ve sonucun belirlendiğini ima eden sözler
söyledi; “liderler izole edilmiş dağlık
bir köyde görüşecekler ve buradan kaçamayacaklar” dedi.8
Yakın Zaman
Yunanistan Dışişleri
Bakanı Nikos Kotzias, 24 Ekim 2017’de
Ankara’ya geldiğinde, bu ziyarete Dışişleri Bakanlığı, ‘çalışma ziyareti’ demişti. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu; daha önce, ‘Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunması
amacıyla diyaloğun yeniden başlaması’, bunun için önce müzakereleri
etkileyen konuların ele alınmasını istemişti.9
Gelinen Yer
Gelişmeler;
ada işgallerinden ve Ege Denizi’nin Yunan Gölü haline gelmesinden sonra, sıranın
Kıbrıs’ta ödün vermeye geldiğini gösteriyor. ABD ve AB’nin, onlarca yıl peşine
düştüğü Kıbrıs’ın; Türkiye’nin sorunlu günlerinde gündeme getirilmesi, Kıbrıs’ın
Girit’in gittiği yola sokulduğu izlenimini veriyor.
Gidilecek yolun doğrultusu, “Yunanistan Doğumlu Bakan” Çavuşoğlu’nun açıklamaları içinde
kendini gösteriyor. Şöyle söylüyor Başbakan Yardımcısı; “Sayın Cumhurbaşkanımız 65 yıl sonra ilk defa bir Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı olarak Yunanistan’ı ziyaret edecek. Bu ziyaretin çok önemli
neticeleri olacağını düşünüyorum”.10
Ani
Yunanistan ziyaretleri ve bir ABD isteği olan ‘Kanal İstanbul’un temel atma hazırlıklarındaki hızlanma; dikkatle
izlenmesi gereken iki konu olarak öne çıkıyor.
Ne demeli... Yaşayıp göreceğiz.
DİPNOTLAR
3 Zarraf Davasının Adı Neden “Atilla” Oldu? www.ikincibölge.net
4 Zarraf Davasının Adı Neden “Atilla” Oldu?
www.ikincibölge.net
5 Zarraf
Davasının Adı Neden “Atilla” Oldu? www.ikincibölge.net
6 “Darbeciler
İlişkilere Darbe Vurmasın” Hürriyet, 20.06.2017
7 “TC Başbakanı Binali Yıldırım ve
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras Görüşmesi”,
www.kibrisgenctv.com
8 “Rumlar İsviçre’ye Üç Hedefle
Gidecek”, www.milliyet.com.tr
9 www.tr.sputniknews.com
10 Cumhurbaşkanı Erdoğan Yunanistan'a gidecek, www.habertürk.tv
Yunanistanla hangi konuda stratejik ortak olunabilir Metin bey bunu biraz daha açığa cikartabilirmiyiz?
YanıtlaSilHerhalde "megola idea" stratejisi (!) Olabilir. O da Yunanistan'ın yıllanmış " megola manyak" emelleri yönünde adımdır.
YanıtlaSilKuvayi milliyeyi hatırlatmak lazim bazılarına
YanıtlaSil