30 Kasım 2007 günü, Isparta’da bir
yolcu uçağı düştü ve 7’si mürettebat 57 kişi yaşamını yitirdi. Yitik yalnızca
57 kişinin yaşamını yitirmesi değildi. Türk bilimi, yeri çok zor doldurulacak
en ileri bilimcilerini yitirmişti. Prof. Dr. Engin Arık, Prof. Dr. Şenel
Fatma Boydağ, Doç. Dr. İskender Hikmet Araştırma Görevlisi Özgen
Berkol Doğan ve Mustafa Fidan, Yüksek Lisans Öğrencisi Engin Abat’ın
yaşamları bu kazayla sonlanmıştı. Bu bilim insanları, Türkiye’de Toryum,
Türk Hızlandırıcı Projesi, Bilim Kenti ve CERN süreciyle ilgili
çalışmalar ve değeri ülke düzeyini aşan araştırmalar yapıyorlardı. Engin Arık, Toryumu, 21. yüzyılın
madeni olarak görüyor, ilgilileri bu yönde bilgilendiriyordu. “Yalnızca
Isparta’da bulunan Toryum rezervi, Türkiye’nin 100 yıllık enerji gereksinimini
karşılayacak düzeydedir” diyordu.
Parçacık Fizikçisi
Prof. Dr. Engin
Arık dünya bilim çevrelerince tanınıp saygı gören ünlü bir Türk bilim
insanı, yüksek nitelikli bir parçacık fizikçisiydi. Parçacık
fizikçiliği, enerji, madde ve harekete dair tüm bağlantıları, yöntembilimsel
(metodolojik) bir yaklaşımla inceleyen yeni bir bilim dalıydı; fiziğin bir alt
çalışma birimiydi. Doğadaki temel parçacıklar ancak yüksek enerjilerle ortaya çıkarılabildiği
için çoğu kez, Yüksek Enerji Fiziği olarak da adlandırılıyordu...
Engin Arık, enerji
sorusuna çevreci bir çözüm arıyor, Türkiye’de dünyanın en zengin yatakları
bulunan Toryum madeninin, büyük bir enerjiyi barındırdığını söylüyordu. Avrupa
Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) nezdinde, ‘Atlas Deneyi’ adı
verilen özgün bir çalışmaya katılıyordu. CAST deneylerine katılan Türk bilim
insanlarına önderlik yapıyordu.1
Toryumu, 21. yüzyılın
madeni olarak görüyor, ilgilileri bu yönde bilgilendiriyordu. “Yalnızca
Isparta’da bulunan Toryum rezervi, Türkiye’nin 100 yıllık enerji gereksinimini karşılayacak
düzeydedir” diyordu.
Sözlerinde
haklıydı. “1 GW’lık enerji için 3,5
milyon ton kömür veya 200 ton uranyum gerekiyor. Oysa, bu kadar enerji 1 ton
toryumdan elde edilebiliyor.” Yani... Eğer, toryuma dayalı bir nükleer
santral yapılabilse mevcut rezerv ile böyle bir santralin 13 bin yıllık gereksinimi
karşılayacaktı.2
Engin Arık, konunun
önemini; “Büyük bir servetin üzerinde oturuyoruz. Küçük bir bilimsel yatırım
yaparak, toryumu enerjide kullanabilir ve dünya devleri arasına girebiliriz” diyerek
adeta çırpınıyordu. O, yalnızca iyi bir fizikçi değil, kendisini Türkiye’nin
kalkınmasına adayan bir yurtseverdi.
Uçak kazasında! yitirdiğimiz bilim insanlarının tümü,
onun gibi alanlarında sivrilmiş, çok güç yetişen yüksek düzeyli bilimcilerdi. Şenel
Fatma Boydağ Türk Hızlandırıcı Merkezi Teknik Tasarımı ve Test Laboratuvarları
Proje Ekibinde yer alıyordu.
Toryum
Toryum; yüksek
sıcaklıklarda magnezyumun direncini artırmak amacıyla kullanılan alaşımlarda, elektronik
cihazlarda, öbür adı Volfram olan tungsten (her türlü aydınlatma
lambaları başta olmak üzere binlerce ürünün hammaddesinde kullanılan metal) kaplamalarında,
yüksek ısıya dayanıklı potaların yapımında, yüksek kaliteli kamera
merceklerinde ve nükleer teknolojide kullanılan uranyum gibi değerli bir madendir.
Tek başına nükleer yakıt olarak kullanılamıyor. Uranyum gibi karışık bir yakıt,
doğada serbest olarak bulunmuyor.
Toryum, Uranyum yakıtına göre daha az plütonyum (nükleer
enerji ve nükleer silah üretiminde kullanılan ve bilinen en zehirli ve en
radyoaktif madde) barındırıyor. Yüksek yanma oranında sahip, bu nedenle yakıtın
reaktörde kalma süresini uzatıyor, tesisin kapasitesini arttırıyor. Türkiye
bugüne dek saptanmış 390 bin ton toryum rezervi var. Rezervin 880 bin ton olabileceği
hesaplanıyor. Türkiye, dünyanın ikinci en zengin toryum kaynağına sahip.
Uçak Düşmeseydi
Ne Olurdu
Prof. Dr. Saleh
Sultansoy şunları söylüyor: “Prof. Dr. Engin Arık bir bilim şehididir... O uçak düşürülmeseydi, Türkiye bugün CERN’de asil üye
olurdu. Türkiye, Toryum
yarışında dünyada liderler arasına
girerdi. Türk Hızlandırıcı Kompleksi ve Türk Bilim Kenti kurulurdu. Bu tür projeler Japonya’nın kalkınmasında
kritik rol oynamıştı”.3
Prof. Dr. Saleh Sultansoy, uçağın düşürülme
biçimi için ise şunları söylüyor; “İrtifa
ile ilgili olarak, 2- 3 saat
içinde yapılan bir oynama vardı. Uydulardan gelen sistemden, uçağa yanlış bilgiler gelmiş, 500 metre civarında bir irtifa farkı oluşturulmuş. Bu fark,
dağa vurmak için yeterli. Bu konuda 1- 2 kanaldan bilgi geldi. Bana söyleyen
uzmanlara, ‘çıkın televizyona
söyleyin' dedim, ama o riski almadılar. Başka yöntemler de olabilir, ama büyük
olasılıkla bu yöntemle yapmışlar bu işi.
2007, Türk Hızlandırıcı Kompleksi, CERN ve toryum çalışmalarımız açısından
kritik bir yıldı. Bu yılda ‘kaza’ oldu”.
Engin Hoca sağ olsaydı, bunları yapamayacaklardı. Toryum konusunda
çok önemli projeleri vardı.
Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu’nun Toryumla ilgili, uygulama
zorunluluğu olan 4 adet kararı bulunuyordu ancak bu kararlar uygulanmadı. Engin
Arık sağ olsaydı kararlar uygulanır ve Toryum konusunda çok ileri düzeyde
olunurdu. Türkiye, Toryum konusunda dünyada liderler arasına girebilirdi.
Toryum rezervleri Türkiye’nin yüzyıllar boyunca bütün enerji ihtiyacını
karşılayacak düzeydeydi. Toryum, Türkiye’nin gündemine Engin Arık’ın açıklamalarıyla
girmişti. Arık’ın yitirilmesiyle; dünyanın en büyük parçacık fiziği
laboratuvarı olan CERN’de (Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’ne denk gelen
kurum) temsil edilme çalışmaları, Türk Hızlandırıcı Kompleksi ve Türk Toryumu
sahipsiz kaldı..4
DİPNOTLAR
1 https://www.turktoyu.com/engin-arik-enerji-sorununa-toryum-ile-cozum-bulan-bilim-insanimiz
3 https://www.milliyet.com.tr/gundem/profesor-acikladi-isparta-ucagi-yuzde-99-dusuruldu-6145317
4 https://www.milliyet.com.tr/gundem/profesor-acikladi-isparta-ucagi-yuzde-99-dusuruldu-6145317
Değerlerimizin kıymetini bilmeyen bir Ülke olarak yok olmaya mahkumuz.
YanıtlaSil