Programlar,
parti kurulurken açıklanan “güzel
sözlerle”
yüklü, gerçekleşmesi olanaksız sözverilerde bulunulan, daha
sonra “rafa
kaldırılan”
propaganda sözleri değil; parti çalışmalarına yön veren,
toplumsal yapıyı çözümleyen ve yaşamın gerçeklerine dayanması
gereken belgelerdir. Değişime açık, canlılığı olan, sağlam
ve tutarlı programları olmayan partilerin, başarısız olması
kaçınılmazdır. Partilerde eylem temeldir, ancak eyleme yön veren
program ve tüzüktür.
Program Partinin Anayasasıdır
Program
her partinin kendi “anayasasıdır”.
Partiler, kısa ve uzun dönemlerde gerçekleştirmek istedikleri
amaçlarını, yapmak istedikleri toplumsal dönüşümleri, en özlü
ve açık biçimde programlarına yansıtmak zorundadır. Parti
programları, özellikle çok partili düzenlerde, yalnızca kendi
partisini ve üyelerini değil, onlarla birlikte toplumu oluşturan
tüm bireyleri ilgilendiren belgelerdir.
Yönetime
gelme durumunda uygulanacak program, sınıfsal konumları ve düşünce
yapıları ne olursa olsun tüm toplum kesimlerini etkileyecektir. Bu
etki, ülkenin ve partinin güç ve konumuna bağlı olarak,
uluslararası bir boyuta da geçerli olabilir.
Program
Açık ve Net Olmalıdır
Parti
amaçları, ideolojik temelleri, gelişim ve değişim açısından
çok iyi düşünülmüş; toplumsal araştırma ve çözümlemeleriyle
bilimsel temele oturtulmuş, uygulanabilir, somut ve net olmalıdır.
Kitleler, ekonomik ve sosyal istemlerini ve bu istemlerin nasıl
gerçekleştirileceğini programda açıkça görmelidir.
Programlar,
parti kurulurken açıklanan “güzel
sözlerle”
yüklü, gerçekleşmesi olanaksız sözverilerde (vaatlerde)
bulunulan, daha sonra “rafa
kaldırılan”
propaganda sözleri değil; parti çalışmalarına yön veren,
toplumsal yapıyı çözümleyen ve yaşamın gerçeklerine dayanması
gereken belgelerdir. Değişime açık, canlılığı olan, sağlam
ve tutarlı programları olmayan partilerin, başarısız olması
kaçınılmazdır. Partilerde eylem temeldir, ancak eyleme yön veren
program ve tüzüktür.
Program
Partinin Eylem Kılavuzudur
Programlar,
partilerin eylem kılavuzları ve savaşımlarında onlara doğru
yönü gösteren pusulalardır. Programa uymayan eylem ya da eylemsiz
program, partiler için, yalnızca yararsız değil, aynı zamanda
sakıncalıdır da. Program, ilke ve eylem arasındaki dağınıklık
ve sonuçsuz kuramsal tartışma, partiye büyük zarar verir.
Program
Belirleyicidir
İskoçyalı
tarihçi ve ekonomist Davit
Hume,
18.yüzyıl sonlarında yazdığı Partiler
Hakkında Deneme
kitabında; “Programın
partileşmenin ilk evrelerinde, dağınık bireyleri bir araya
getirirken önemli bir rol oynadığını, ancak sonraları örgütün
öne çıktığını ve programın ikincil nitelik aldığını”
ileri sürer.1
Bu,
doğru ancak eksik bir saptamadır. Başlangıçta insanları aynı
amaçlar çevresinde bir araya getiren program, örgütlü devinime
ilk ivmesini verir ve eyleme dönüşür. Sürdürülen eylem,
öngörülen amaçlar yönünde yürüdüğü ve başarılı olduğu
sürece; programın önemi, işlevini yerine getirmiş olmanın
olumluluğuyla ikincil duruma gelir. Bu gelişmeyle, yeni bir aşamaya
geçildiği için programın yenilenmesi gerektiği anlamına gelir.
Friedrich
Engels,
Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin Gotha
Programı’nı
eleştirirken parti programı üzerine şunları söylemişti: “Genel
olarak, bir partinin resmi programının, o partinin hareketlerinden
daha az önemli olduğu doğrudur. Ancak yeni bir program, herkesin
gözü önünde yükseklere çekilen bir bayrak gibidir ve herkes
parti hakkındaki hükmünü buna göre verir.”2
Fransız
siyaset bilimcisi Paul
Marabuta,
1948 yılında yazdığı Dördüncü
Cumhuriyette Sosyal Devrimler ve Siyasal Partiler
adlı kitabında, programları, partinin ideolojik zenginliği olarak
görür ve şu saptamayı yapar: “Partilerin
düşüncesel ve eylemsel programları, onların bütün enerjisini
aldıkları bir hazinedir.”3
Program
Kitlelere Verilen Sözdür
Program,
partinin kitlelere verdiği ve yerine getirmek zorunda olduğu
sözdür.
Partiye katılanlar, destekleyenler ya da seçimlerde adaylarına oy
verenler; yönetime geldiğinde ondan, programını uygulamasını ve
verdiği sözleri
yerine getirmesini bekleyecektir. Programa sadık kalmayan, bu
nedenle yükümlülüklerini yerine getirmeyen partiler, aldıkları
desteğin düzeyi ve yoğunluğu ne olursa olsun, bu desteği kısa
bir süre içinde yitirmekle karşı karşıya kalırlar.
İtalya’nın
ünlü siyaset yorumcusu Miriam
Mafaai,
bu gerçeği şöyle dile getirmektedir: “Siyasal
partiler kolektif olarak ortaya çıkar, istemlere ve umutlara
karşılık verdiği sürece yaşar. Yurttaşın güvenini yitiren,
seçmenden kopan, sorunlara yanıt getirmeyen siyasi partiler ölür.”4
Program
Özgün Olmalıdır
Parti
programı, toplumun tarihsel, kültürel ve ekonomik özelliklerini,
bu özelliklere dayanan gereksinimlerini tam olarak yansıtmalıdır.
“Olabildiği
kadar kısa, sınırları belli ve açık seçik olmalıdır.”5
Bu
kısalık, ancak bilimsel ve geniş kapsamlı bir araştırmayla
sağlanabilir. Her ülkenin toplumsal ve tarihsel yapısı, sınıfsal
ya da ulusal gereksinimleri, geçerli savaşım biçimi ve bunlara
bağlı olarak toplumsal öncelikleri birbirinden ayrımlıdır. Bu
ayrımlar, programlara yansıtılmak zorundadır. Parti programları,
ülke gerçeklerine dayanarak gelişmeyi öneren, uygulanabilir ve
özgün olmalıdır.
Program
Kolektif Çalışmanın Ürünü Olmalıdır
Atatürk
15 Ocak 1923’de, Eskişehir’de halkla yaptığı söyleşide,
program konusunda şunları söylemiştir: “Ülkemizde
bağımsızlığının ve egemenliğinin korunmasını isteyen ve
çeşitli zümreleri içeren bir halk vardır. Ulusun bağımsızlık
ve egemenliğine dayanan gerçek çıkarlarını sağlamak için bir
parti gereklidir. Böyle bir partinin programı, özel olarak,
yalnızca bir kişinin kafasından çıkamaz... Program yapmak ve bu
programı başarıyla uygulayabilmek için kesin olarak ülkenin
bütün insanlarını, zekâsını, bilgilerini ve uzmanlıklarını
bir araya toplamak gerektiği kanısındayım. Program, gerçek ve
akıl çerçevesinde kalmalıdır, öznel yargılara değer
vermemeliyiz. Hedefe ulaşmak için izleyebileceğimiz yolu,
duygularımızla değil aklımızla çizmeliyiz.”6
Tüzük
Uyulması Gereken Kurallar Bütünüdür
Parti
tüzüğü, programla belirlenmiş kısa ve uzun süreli amaçların
hedeflerin gerçekleşmesi için yapılacak çalışmalarda; örgütün
işleyiş biçimini, uygulama yöntemlerini ve en üstten en alta dek
tüm parti birimlerinin bağlı olduğu kuralları belirleyen,
koşullar bütünüdür. Partinin anayasası program ise, uygulama
yasaları tüzüktür.
Programı
inceleyerek partiye üye olan insanlar, üyelik görevlerini yerine
getirirken uymak zorunda oldukları kuralları, sahip oldukları
yetki ve sorumluluğu, parti örgütleri arasındaki ilişki ve
işleyişi, tüzükten öğrenirler. Bu nedenle tüzükler kolay
anlaşılır, hızla uygulanabilir ve engelleyici yapıların
oluşmasına izin vermeyen yalınlıkta olmalıdır. Hiçbir tüzük
maddesi belirsizlik içermemeli, yoruma açık olmamalıdır.
Tüzük
Programı Yaşama Geçirme Aygıtıdır
Programı
yaşama geçirecek olan partinin yapısını ve işleyişini
belirleyecek olan tüzük, program amaçlarıyla uyumlu olmalı,
onunla hiçbir biçimde çelişmemelidir. Başlangıçta önemi
anlaşılmayan ya da ayrıntı gibi görünen program-tüzük
çelişkileri, zaman içinde, yalnızca anlayış ayrımlarına değil
ileride önlenmesi olanaksız ayrılıklara ve bölünmelere de yol
açabilir.
Devrim
yapma amacıyla yola çıkan, yasadışı çalışan ve profesyonel
kadrolara sahip Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi, üyelik
aidatlarıyla ilgili olan ve küçük gibi görünen tüzüksel bir
ayrılık nedeniyle, bir daha bir araya gelmemecesine bölünmüştü.
Tüzük
Partinin Aynasıdır
Tüzük,
düşünceyi eyleme dönüştüren parti organları arasındaki
ilişkileri düzenlerken, parti örgütüne biçim veren yapıyı da
kurmuş olur. Bir partinin türünü ve savaşım anlayışını
anlamak için tüzüğüne bakmak yeterlidir. Gizli çalışmalardan
parlamentarizme, sınıfsal savaşımdan ulusal örgütlenmeye dek
değişik parti türleri, örgütsel yapılarını tüzükleri
aracılığıyla oluştururlar. Tüzük, ideolojik ve örgütsel
yapılanmayı ortaya koyan bir aynadır.
Tüzük,
Partide Birliği ve Disiplini Sağlamanın Aracıdır
Tüzük,
parti birliği ve disiplinini sağlamanın aracıdır. Her parti
üyesi, örgütlü çalışma içinde uymak zorunda olduğu
kuralları, yetki ve sorumluluk sınırlarını tüzükten öğrenir.
Partiye üye olan her kişi, üye olduğu anda ve özgür istenciyle
parti çalışmalarında uyacağı koşulları da kabul etmiş
demektir.
Burada,
parti tüzel kişiliğinin üyeye karşı taşıdığı sorumluluklar
ile üyenin partiye karşı yükümlülüklerini içeren bir tür
“sözleşme”
yapılmış olmaktadır. Tüzük, bu “sözleşmenin”
koşullarını belirleyen bir “belge”
dir.
Binlerce
insanın aynı örgüt çatısı altında bir araya gelip, başarı
ya da başarısızlıkları paylaşarak politik eylem içine girmesi
ve bu eylemin uyumlu parçaları haline gelmesi, başarılması güç
bir iştir. Üye, bu güç işin üstesinden gelmenin koşullarını,
genel eğitim ve eylem birlikteliği yanında, tüzükten öğrenir.
Güçlerin
en yararlı biçimde, en etkin yollarla ve en hızlı biçimde
birleştirilmesi ve bu birleşik gücün amaç doğrultusunda en
etkili biçimde kullanılması gerekir. Örgüt işleyişinin
kurallarını belirleyen tüzük, sağladığı ilişkiler düzeni ve
sıkıdüzen (disiplin) ile bu kullanımı sağlayacak gücü, parti
üst yönetimine verecektir.
Tüzük,
parti kuruluşunda şu ya da bu biçimde hazırlanıp, kendi
kurallarına kendini tutsak eden, durgun ve değişmez kurallar
toplamı değildir. Tüzük, örgütlü eyleme, kazanılan
deneyimlere ve gelişen süreçlere uygun olarak yenileşmeye açık
olan, buna karşın kararlı bir sürekliliğe kavuşturulması
gereken kurallar toplamıdır.
DİPNOTLAR
- “Siyasi Partiler” Maurice Duverger, Bilgi Yay., 2.Bas., 1974, sf.9
- “Gotha ve Erfurt Programlarının Eleştirisi” Sol Yay., I.Bas. 1969, sf.61
- Les Partis Politiques et les Mouvemonts Sciauxla IV.e
- “Hasta Adam, Avrupa” Nilgün Cerrahoğlu, Cumhuriyet, 29.04.2002
- “Gotha ve Erfurt Programlarının Eleştirisi” Sol Yay., I.Bas. 1969, sf.61
- “Eskişehir-İzmir Konuşmaları” Kaynak Yay.,1.Basım, Haziran 1993, sf.77 ve 231
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder