Serbest Fırka girişiminin amacı, oturmuş
gibi görünen yönetim işleyişini, halkın görüşüne başvurarak sınamaktır. Gericilik
başta olmak üzere düzene karşı çekince (tehlike) oluşturacak bir olumsuzlukla
karşılaşılmazsa, Cumhuriyet’in temel ilkelerinden ödün vermeyen yeni bir parti
kurmanın denemesi yapılmıştır. Oy vererek hükümet değiştirme alışkanlığı, halkı
siyaseten rahatlatacak ve Cumhuriyet için çekince oluşturmayan iki parti,
birbiriyle yarışarak ülkeyi yönetmeye aday olacaktı.
Siyaset
Denemesi
Serbest
Fırka’yı,
partiden çok sosyal
bir deneme,
bir tür kamuoyu
yoklaması
saymak gerekir. 1930 yılına gelindiğinde devrimlerin önemli
bölümü tamamlanmış, dünyadaki ekonomik durgunluğa karşın
dengeli bir büyüme gerçekleştirilmiş ve toplumsal ilerleme
yönünde çok önemli gelişmeler sağlanmıştı. Türkiye henüz
bir sanayi toplumu olmaktan uzaktı ancak bu amaç için tutarlı ve
gerçekçi bir kalkınma izlencesi (programı) belirlenmiş, bu yolda
başarılı işler yapılmıştı; yapılmaya devam ediliyordu.
Ankara’nın siyasi saygınlığı ve yetkesi (otoritesi), içte ve
dışta çok yüksekti. Yeni devlet, her alanda örgütlenmiş,
siyasi düzen oturmuştu.
Atatürk,
o günlerde Paris Büyükelçisi olan gençlik arkadaşı Fethi
Okyar’a,
1930 Temmuzu’nda yeni bir parti kurma önerisi yaptı. Türk siyasi
tarihinde 3,5 aylık bir ömrü olan Serbest
Cumhuriyet Fırkası
bu öneri üzerine ortaya çıktı. Yeni fırka düşüncesi, bu
düşüncenin yaşama geçirilişi ve süresi başta Fethi
Okyar
olmak üzere hemen herkes için, beklenmeyen bir gelişmeydi.
Yapılmak
İstenen
Atatürk’ün
bu girişimle ne düşündüğü, ne yapmak istediği ve neyi
amaçladığı, bu konularda bir açıklama yapılmadığı için,
yalnızca o günlerde değil bugün de, ortak bir kanı, bir görüş
birliği oluşmadı.
Kimi
araştırmacılar, Atatürk’ün
İnönü
ile birlikte, “ülkede
çok partili siyasi düzene geçme zamanının geldiğini
düşündüklerini”
ve “samimi
oldukları bu düşünce yönünde”
girişimde bulunduklarını, ancak “gericilik
ve karmaşa durumunun ortaya çıkması”
üzerine partiyi kapattıklarını ileri sürdü.1
Bir
başka yoruma göre; Atatürk,
aynı 1920 Mayıs’ında kurdurduğu Türkiye
Komünist Fırkası’nda
olduğu gibi denetimi altında tuttuğu bir parti girişiminde
bulunmuştur. Bunun için, başta Fethi
Okyar
olmak üzere güvendiği insanların öncülüğünde Serbest
Fırka
girişimini başlatmıştır.
Bir
başka görüş, çok partili düzenin “Atatürk’ün
en büyük ideali”
olduğunu ileri sürer. Onlara göre, Atatürk
“Serbest
Fırka oluşumuna büyük bir samimiyetle girişmiş, ancak başta
İnönü ve Recep Peker olmak üzere Cumhuriyet Halk Fırkası’nın
ileri gelenleri, ortaya çıkan olayları büyüterek onu bu
düşüncesinden vaz geçirmiştir.”2
Serbest
Fırka
girişiminin amacı, oturmuş gibi görünen yönetim işleyişini,
halkın görüşüne başvurarak sınamaktır. Gericilik başta olmak
üzere düzene karşı çekince oluşturacak bir olumsuzlukla
karşılaşılmazsa, Cumhuriyet’in temel ilkelerinden ödün
vermeyen yeni bir parti kurmanın denemesi yapılmıştır. Oy
vererek hükümet değiştirme alışkanlığı, halkı siyaseten
rahatlatacak ve Cumhuriyet için çekince oluşturmayan iki parti,
birbiriyle yarışarak ülkeyi yönetmeye aday olacaktı.
Atatürk’ün,
Cumhuriyet’e ve onun gücünü oluşturan devlete karşı
duyarlılığını bilenler, ikinci yorumun gerçeği daha çok
yansıttığını kabul etmiştir. Fethi
Okyar’ın
önce özendirilmesi, siyasi ve maddi destek verilmesi, daha sonra
araya mesafe konularak desteğin çekilmesi; Serbest Fırka
girişiminin, halkın siyasi tepkisini saptamak için düşünülen
bir deneme eylemi olduğu görüşünü güçlendirmektedir.
Başlangıç
Başlangıçta
yapılan görüşmelere göre, Atatürk
Cumhuriyet
Halk Fırkası’nın
Başkanı olarak, Serbest
Fırka’yı
siyasi rakip sayarak karşısına geçmeyecek, Fethi
Okyar
ise, laiklik başta olmak üzere Cumhuriyet’in temel ilkelerine
karşı herhangi bir gelişmeye izin vermeyecekti. Bu tür girişimler
ortaya çıkarsa, anında etkisizleştirilecekti.
Fırka’nın
kurulmasına karar verildiği günlerde, Atatürk,
Fethi
Okyar’a
bir mektup yazacak bu mektupta şunları söyleyecektir:
“Memnuniyetle
görüyorum ki, laik Cumhuriyet esasında beraberiz. Benim siyasi
hayatta daima aradığım ve arayacağım temel budur...
Cumhurbaşkanlığının bana verdiği yüksek ve yasal yetkiyi,
hükümete muhalif olan ve olmayan fırkalara karşı eşit ve yansız
biçimde kullanacağıma ve laik cumhuriyet esası dahilinde
(kaldığı sürece y.n.) fırkanızın
çalışma ve çabasında herhangi bir engelle karşılaşmayacağına
güvenebilirsiniz”
diyecektir.3
Mustafa
Kemal,
kimi Cumhuriyet Halk Fırkası milletvekilini ve yakın çevresini,
kızkardeşi Makbule
Atadan
dahil, yeni partiye yönlendirdi. Nuri
Conker,
Ahmet
Ağaoğlu
(Kars milletvekili), Talat
Bey
(Ankara milletvekili), Reşit
Galip
(Niğde milletvekili), Mehmet
Emin Yurdakul
(Şebinkarahisar milletvekili), Ali
Haydar Uluğ
(İstanbul milletvekili), İsmail
Kakmacı
(Sinop milletvekili), Tahsin
Uzer
(Erzurum milletvekili), Semih
Hızaroğlu
(Bursa milletvekili), Rasim
Öztürk
(Bilecik milletvekili), Nakiyeddin
Yücekök
(Elazığ milletvekili) Cumhuriyet Halk Fırkası’ndan ayrılarak
yeni partiye katıldılar.4
İstanbul
Basını
Serbest
Cumhuriyet Fırkası,
12 Ağustos 1930’da resmen kuruldu. İstanbul
basını,
Atatürk’e
değil ama Cumhuriyet
Halk Fırkası’na
karşı olan yeni partiyi, doğal bir yansı (refleks) gibi hemen
destekledi. Son
Posta
ve Yarın
başı çekiyordu. Üstelik bu kez İzmir’in yerel gazeteleri de
desteğe katılmıştı.5
Fırka,
gazete desteğiyle birlikte kimi yörelerde, önemli sayılabilecek
genişlikte ilgi gördü. Tutucu kişi ve kümeler, açık ya da
örtülü biçimde üye olmaya yöneldi. Fırka içindeki birtakım
kümelerin, olağanın ötesinde bir devingenlik içinde olduğu
görülüyordu. Fethi
Okyar’ın
Eylül başında İzmir’e yaptığı parti gezisinde olaylar çıktı.
Polis havaya ateş etmek zorunda kaldı, bir çocuk öldü,
yaralananlar oldu.
İzmir
olaylarından sonra, Halk
Fırkası’nı
destekleyen gazeteler Serbest
Fırka’ya
karşı eleştirilerini arttırdılar. Cumhuriyet
gazetesinde Nadir
Nadi,
Atatürk’e
bir açık mektup yayınladı. “Serbest
Fırka’ya karşı tavır almadığı takdirde Halk Fırkası’nın
kendi başının çaresine kendisinin bakacağını”
yazdı.
Atatürk
bu mektuba, aynı gazetede 9 Eylül 1930’da yayımlanan bir
mektupla yanıt verdi: “Ben
Cumhuriyet Halk Fırkası’nın genel başkanıyım. Cumhuriyet
Fırkası, Anadolu’ya ilk ayak bastığım andan itibaren oluşup
benimle çalışan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin
doğurduğu bir varlıktır. Bu örgüte o tarihten beri bağlıyım.
Bu bağı çözmek için, hiçbir neden ve gerek yoktur ve olamaz.
Resmi görevim bitince de Fırkamın başında fiilen çalışmayı
sürdüreceğim.”6
Tutucu
Karşıtçılık
Atatürk’ün
mektubu, Serbest
Fırka’ya
olan kitlesel yönelişi durdurdu. Artık, yeni katılımlar
olmuyordu. Fırka, o günlerde yapılan belediye seçimlerinde bir
varlık gösteremedi. İl olarak yalnızca Samsun’da seçim
kazanılmıştı.
Terakkiperver
Cumhuriyet Fırkası’nın
kapatılmasından sonra kendi iç dünyasına çekilen tutucu
karşıtçılık, Serbest
Fırka’yla,
yeni bir çıkış daha yapmak istemiş ancak Atatürk’ün
mektubu üzerine, eski durumuna geri dönmüştü. Bu dönüş,
1946’daki Demokrat
Parti
girişimine dek sürecektir. İleride Demokrat Parti genel başkanı
olacak Adnan
Menderes’in
Serbest
Fırka
Aydın il başkanı olması, bu partinin üye yapısını yansıtan
bir göstergedir.
Gerçeğin
Görülmesi
Serbest
Fırka,
partiye yönelen tutucu ilgiden ürken ve Atatürk’ün
başlangıçtaki desteğini yitirdiğini gören Genel Başkan Fethi
Okyar tarafından,
17 Kasım 1930’da kapatıldı. Üç aylık bu parti girişiminden,
amaçlanan sonuç alınmış ve Türkiye’nin demokratik ve laik
Cumhuriyeti aynı düzeyde koruyacak çok partili siyasi düzene,
henüz hazır olmadığı görülmüştür.
Toplumsal
varlığını, yenilik karşıtlığı ve dış destekten alan tutucu
karşıtçılık, gücünü koruyordu. Devrim, kendisini koruyacak
gelişmeyi henüz yeterince sağlayamamış, kadrolarını
yetiştirememişti. Buna karşın, yüzlerce yılın alışkanlıkları
ve örgütsel deneyimi olan tutucu karşıtçılık, ustaca gizlediği
gücünü koruyordu. Serbest
Fırka
girişimiyle bu gerçek bir kez daha görülmüştü.
1930’da
ayırdına varılıp önlemi alınan bu durum, 16 yıl sonra gündeme
getirilen Demokrat
Parti
girişiminde de ortaya çıkacak ancak bu kez Devrim
öndersiz kaldığı ve girişim dış desteğe bağlı olduğu için,
gerekli önlem alınamayacaktır.
İzlence
Serbest
Cumhuriyet Fırkası’nın
izlence (program) adıyla yayımladığı on bir başlamlık
(maddelik) belgeye parti izlencesi demek pek olanaklı değildir.
Fethi
Okyar’ın
kaleme aldığı7
‘izlencede’,
yüzeysel birkaç siyasi yaklaşım, soyut tümceler olarak
sıralanmış ve elli yıldır yinelenen aktarma sözcükler,
ekonomik görüş olarak başlamlar arasına serpiştirilmiştir.
Fethi
Okyar
ve çalışma arkadaşları, ülkenin ekonomik-sosyal çözümlemesini
yaparak ulusal kalkınma gereksinimlerine yanıt verecek bir parti
izlencesini hazırlayabilecek düzeyde insanlar değildiler.
Okyar’ın,
fırka kurulmadan hemen önce söylediği ve sağ’ı,
sol’u,
liberalizm’i
birbirine karıştıran şu sözler, onun politik bilincinin bir
göstergesidir. “Ben
öteden beri hürriyet taraftarıyım. Bu nedenle benim kuracağım
fırka, ancak liberal bir fırka olur... Doğaldır ki böyle bir
fırka Halk Fırkası’nın solunda yer alır.”8
İzlence’nin
üç başlamında; “Cumhuriyetçilik,
milliyetçilik ve laiklik esaslarına”
bağlı kalınacağı, “vergilerin
halkın ekonomik gücünü aşmasına”
izin verilmeyeceği ve “devletin
tasarrufa yöneltilerek”
gelirlerin verimli bir biçimde kullanımının sağlanacağı
açıklanıyordu.
Sonraki
üç başlam ekonomik içerikliydi. Bu başlamlar, Jön
Türkler’den
beri bilinen görüşleri yineliyordu. “Liberal
bir yol ve buna uygun serbest kambiyo kuru uygulanacak”
bu yolla “yabancı
sermaye girişi teşvik edilecek”,
“yabancı
sermayeyi ürküten zorluk ve güvensizliklere son verilecek”,
“devlet
ve hükümet müdahaleleri reddedilecek”
ve “liman
tekeli kaldırılacak” tı.9
Beşinci
başlamda dile getirilen ekonomik görüşler, yalnızca Cumhuriyet
Halk Fırkası izlencesiyle değil, o dönemde geçerli olan devlet
politikasıyla da çelişiyordu. Şöyle söyleniyordu: “Fırka,
vatandaşların refahına, mali ve ekonomik her türlü
teşebbüslerine engel olan Hükümet programını kabul etmez.
Ülkenin ekonomik hayatının gelişmesinde her türlü teşebbüs, o
işi yapanlara aittir.”10
Atatürk’ün
Tutumu
Atatürk,
görüşlerine uygun düşmemesine karşın, Serbest
Fırka
izlencesine pek karışmamıştır. Ancak devletçiliğe karşı
açıktan tavır alan 5.başlam için uyarıda bulunmuş ve bu
başlama, “Cumhuriyetin menfaatleri için girişilmesi gereken ekonomik işlerde,
kişilerin güçleri yetersiz görüldükçe, devlet doğrudan
doğruya girişimde bulunur ”
biçiminde bir tümcenin eklenmesini önermiştir. Bu öneri
izlenceye girmiştir. 11
Fethi
Okyar’ın
Serbest
Fırka
olayı ile ilgili düşünceleri, “feda
edilmeye” ve
siyasi olarak kullanılma inancına dayanan, kırgın duygular
içerir. Atatürk’ün,
“yeni
bir fırka kurdurmakla, yalnızca ülkedeki durumu anlamak, halkın
nabzını tutmak ve bunun için de kendisini feda etmek gibi bir
kararla”
hareket ettiği kanısındadır.12
Kanısında haklıdır. Atatürk,
başlangıçta özendirmesine karşın, Fırka’ya yönelen tutucu
devinimi görmüş ve bu Serbest
Fırka
girişiminin görevini yerine getirdiğine karar vererek, desteğini
çekmiştir. Fethi
Okyar’a
söylediği şu sözler, Serbest
Fırka’nın
kaderini belirlemiştir: “Serbest
Fırka’ya karşı vaziyet almaya ve sizinle mücadele etmeye
mecburum.”13
DİPNOTLAR
- “Türkiye’de
Siyasi Partiler” Prof.T.Z.Tunaya, Arba Yay., 2.Bas.,
sf.623
- a.g.e.
sf.624
- “Tek
Adam”, Ş.S.Aydemir, Remzi Kit., İst. 1983, 8.Bas. İst.
1983, 3.Cilt, sf.386–387
- “Fethi
Okyar’ın Anıları” Osman Okyar–Mehmet Seyitdanlıoğlu,
Türkiye İş Bankası Yayınları, 2.Basım 1999, sf.69
- “Serbest
Fırka Hatıraları” Ahmet Ağaoğlu, İstanbul, sf.65–67
- “Tek
Adam”, Ş.S.Aydemir, Remzi Kit., İst. 1983, 8.Bas. İst.,
3.Cilt, sf.393
- “Fethi
Okyar’ın Anıları” O.Okyar–M.Seyitdanlıoğlu, T.İş.Ban.
Yay., 2.Basım 1999, sf.70
- a.g.e.
sf.66
- a.g.e.
sf.70–71 ve 120
- “Türkiye’de
Siyasi Partiler” Prof.T.Z.Tunaya, Arba Yay., 2.Bas.,
sf.634
- “Fethi
Okyar’ın Anıları” Osman Okyar–Mehmet Seyitdanlıoğlu,
Türkiye İş Bankası Yayınları, 2.Basım 1999, sf.138
- “Tek
Adam, Ş.S.Aydemir, Remzi Kit., İst. 1983, 8.Bas. İst. 1983,
3.Cilt, sf.395
- a.g.e.
sf.395
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder