Özelleştirme uygulamaları Türkiye’de, geri dönüşün, dışa
bağımlılığın ve ekonomik çöküşün kurumsallaştırıldığı; bilinçli ve tasarlı
anti-ulusçu tutumun son aşamasıdır. Toplumsal yaşamı ulus birliği temelinde
sürdürüp geliştirmenin gerçek unsurları olan kamusal işletmeler, azgelişmiş
ülkeleri ayakta tutan ekonomik güç merkezleridir. Bu merkezleri elden
çıkarmanın, ulus-devlet varlığının temel dayanaklarını ortadan kaldırma
anlamına geleceği açıktır. Özelleştirme uygulamalarının, ulusal çözülmenin
yolunu açan ve bu uygulamaları ister istemez ulus karşıtlığına götüren bir
eylem olmasının nedeni budur.
Ülke
Pazarlamak
Recep Tayip Erdoğan’ın Başbakan olduğu dönemde söylediği özelleştirmeye
yönelik sözler, yapılan işin gerçek niteliğini ortaya koyan açıklıktadır.
Cevahir İş Merkezi’ni açarken gazetecilere şunları söylüyordu: “Yatırım için dünyanın tüm girişimcileriyle
tek tek ve her yerde görüşürüm. Bakanlarıma da her yerde görüşmelerini tavsiye
ederim. Çünkü ben ülkemi adeta pazarlamakla mükellefim”.1
R.Tayyip Erdoğan, özelleştirme uygulamalarının hız kazandığı 2005 yılında, özelleştirmeyle
ihanet kavramlarını birleştiren bir konuşma daha yaptı ve bu konuda şunları
söyledi: “Ekonomi mükemmel gidiyor…
Özelleştirme yapmazsak halka ihanet etmiş oluruz… Erdemir’i yabancılara söz
verdim, yerli firma olmaz”.2
AKP ve Özelleştirme
Özelleştirmelerin gerçek uygulayıcısı
AKP’dir. Türkiye’de bugüne dek yapılan özelleştirmelerin yüzde 88’ini bu
partinin hükümetleri yapmıştır. Satılan devlet malları içinde 204 stratejik
şirket ve fabrika ile 2515 taşınmaz vardır.
Satılan şirketler, büyük sanayi kuruluşlarıydı ve Türkiye’nin üretim
gücünün önemli bir bölümünü oluşturuyordu. Taşınmazlar içinde; büyük kentlerde
yüksek değerli arsalar, limanlar, akarsu santralleri, lüks oteller (İzmir Efes,
İstanbul Tarabya, Bursa Çelik Palas), depolar, v.b. bulunmaktadır.3
Çarpıcı Bir Örnek; TEKEL’in Satışı
TEKEL, her yıl yüksek kar eden ve hazineye
önemli oranda kaynak aktaran bir kamu iktisadi kuruluşuydu. Politikacılar, uzun
süreden beri gözlerini TEKEL’e dikmişti. Devlet Bakanı Eyüp Aşık, “TEKEL’in çöpüne
kadar her şeyini satacağız” diyordu.4 TEKEL AKP yönetimince
gerçekten “çöpüne kadar” satıldı.
İlk satış alkollü içkiler bölümünde oldu. 16 alkollü içki işletmesi,
stokları ve tüm varlıklarıyla 2004 yılında 292 milyon dolara satıldı. Satış
bedeli o denli düşüktü ki, alıcı firma MEY İÇKİ adını verdiği şirketi 2 yıl
sonra 2006’da yüzde 270 karla 810 milyon dolara sattı. Alıcı bu kez, Texsas Pasific Group adlı Amerikan ortak
girişimiydi. Texsas Pasific, MEY
İÇKİ’yi 5 yıl kullandı ve 2011 yılında İngiliz Diageo şirketine tam 2,1 milyar dolara sattı.5
KİT’ler Zarar Ediyor mu
KİT’lere 1985–1995 yılları arasında hemen
hiç yatırım yapılmadı. KİT yatırımlarının toplam yatırımlar içindeki payı yüzde
38.4’den yüzde 5.3’e düşürülmüş, istihdam yüzde 13.8 azaltılmış ve serbest
sermaye oluşumu gerçek (reel) olarak yüzde 66 oranında düşürülmüştü.6
Kilit görevlere, yetkisiz ve yetersiz ve
çoğu kez başarısızlığı amaçlamış kişiler getiriliyor, başarıyla çalışanlar
değişik yöntemlerle görevlerinden uzaklaştırılıyordu. KİT ürünlerinin rekabet olanaklarını ortadan kaldıracak olan her tür uygulama geniş bir biçimde
yapılıyordu.
Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz “enflasyonu önlemek için”,
enflasyonun yüzde yüzlere çıktığı bir ortamda KİT ürünlerine 6 ay zam yapmama
kararı almıştı. KİT’ler, bilinçli olarak iç ve dış borç sarmalına sürükleniyor,
geçmiş yıl kur ayrımları ve faizleri gider olarak kâr–zarar hesaplarına
geçiriliyordu. Hükümet buyruğu altındaki devlet kuruluşlarını koruyacağına
onlara zarar veriyordu. Ancak, herşeye karşın KİT’ler kar ediyordu.
KİT’ler Zarar Değil Kâr Ediyor
Özelleştirme yanlılarının savlarının tümü
gerçek dışıdır. En sık yöneldikleri KİT’lerin zarar ettiğidir. KİT’ler zarar
değil kâr ettiler. Üstelik, bu saptamayı devletin yetkili kurulları
yapmaktadır.
Hazineye yük olmaları bir yana, elde
ettikleri kazanç, ödedikleri vergiler ve yüklendikleri “görev zararlarıyla”
devlet gelirlerine önemli katkı sağlıyorlardı. Bu gerçeği hiçbir bilânço oyunu
örtemiyordu. Hazine Müsteşarlığı’nın verilerine göre, KİT’ler 1998 yılında 10
katrilyon 559 trilyon lira (39,8 milyar dolar) gelir elde ettiler.
376.4 trilyon liralık (1,4 milyar dolar) “görev zararları” ve tüm
giderler düşürüldükten sonra 1 katrilyon 144 trilyon lira (4,3 milyar dolar)
net kâr sağladılar. Bu kâr 1999 yılında 1.6 katrilyon lira oldu (3.9 milyar
dolar).7
“Altın Yumurtlayan Tavuğu Kesmek”
KİT’lerin kâr etmesi ve Türkiye
Cumhuriyeti hazinesine kaynak yaratması, 1998 yılıyla sınırlı değildi. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nun
1996 yılında hazırladığı bir rapora göre KİT’ler Hazine’ye 1992’de 23 trilyon
lira (3,3 milyar dolar), 1993’de 39 trilyon lira (2,1 milyar dolar), 1994’de
175 trilyon lira (5,6 milyar dolar), 1995’de 326 trilyon lira (7,4 milyar
dolar), 1996’da 837 trilyon lira (10,3 milyar dolar) net katkı sağlamıştı.8
Tüm olumsuz koşullara karşın KİT’lerin 5 yılda Hazine’ye yaptığı katkı
28,7 milyar dolardı. Rakamlar enflasyondan arındırılarak gerçek değerlerine
getirildiğinde, yapılan katkının gerçek boyutu daha yukarı çıkıyordu. 1997
yılında TEDAŞ 148 trilyon, TMO 17.5 trilyon, TEAŞ 11.6 trilyon, TEKEL 15.2
trilyon kâr etti.9 1998 yılında Türk Telekom 111.5, Petrol Ofisi
15.7, TKİ 12.8, DHMİ 8.4, Türkiye Şeker Fabrikaları 6.3 trilyon lira kurumlar
vergisi ödediler. Aynı yıl Ankara’da en fazla kurumlar vergisi ödeyen ilk 10
firmanın 9’u devlet kuruluşuydu.10
Satışın
Boyutu
Türkiye’de
bugüne dek değişik büyüklükte 204 KİT, 2141 taşınmaz satılmış, satışların
toplam tutarı 59.3 milyar dolar olmuştur. Satış bedelleri ve sözleşme koşulları
incelendiğinde göze çarpan ilk özellik satışların çok düşük bedellerle yapılmış
olmasıdır. Kimi satışta koşullar o denli kötüdür ki satılan malın adeta üstüne
para verilmiştir.
Birçok satışta,
KİT’in, satış anındaki parasal varlığı da satış bedelinin içinde kabul edilmiş;
alıcı peşinatın önemli bir bölümünü, bu parayla yani KİT’in kendi parasıyla
ödemiştir.
Özelleştirme
konusunda uzmanlaşmış kimi araştırmacılar, satılan KİT’lerin yenilerinin
yapılması için yarım yüzyıl gerektireceğini söylüyor. Kimisi Türkiye’nin bu
kuruluşları günümüz koşullarıyla bir daha yapamayacağını düşünüyor.
Görüşlerin
doğruluk derecesi ne olursa olsun gerçek, Türkiye’nin yitiğinin çok yüksek
olduğudur. Kimi satış bedelleri o denli düşüktür ki, birçok kimse rakamlara
inanmakta güçlük çekmektedir. Ancak ne yazık ki rakamlar gerçektir ve bunları
OİB açıklamaktadır.
Birkaç örnek
verilecek olursa;
Üretim yapan KİT’ler: Seka Balıkesir
İşletmesi 1,1 milyon, Amasya Şeker
1,25 milyon (Balıkesir Seka ve Amasya Şeker’in satış bedeli İstanbul’da
ortalama bir dairenin fiyatı kadardır), PETKİM
273,7 milyon, Seydişehir Alüminyum
(tüm taşınmazlar ve barajıyla birlikte) 305 milyon, SEKA Aksu İşletmeleri 3,5
milyon, Eti Bakır 21,8 milyon, TÜPRAŞ 453,9 milyon dolar.
Oteller: Emekli Sandığı İstanbul Hilton
Oteli 255,5 milyon, E.S.İzmir Büyük
Efes Oteli 121,5 milyon, İstanbul
Ataköy Otelcilik 62,7 milyon, E.S.İstanbul
Tarabya Oteli 145,3 milyon, E.S.
Bursa Çelik Palas 38,9 milyon (emlakçılar bu otellerin arsa değerlerinin
çok daha yüksek olduğunu söylüyor).
Deniz Ulaşım Araçları; Türkiye
Denizcilik İşletmeleri (TDİ) Karadeniz
Yolcu Gemisi 4,2 milyon, TDİ Ankara
Feribotu 2,5 milyon, TDİ Samsun
Feribotu 2,5 milyon, TDİ Turan Emeksiz Yolcu Gemisi 0,1 milyon (yüzbin
dolar), İstanbul Şehir Hatları Hiz. Tüm
gemiler 21,8 milyon dolar.
Taşınmazlara
birkaç örnek yazı içinde verilmişti. ÖİB, taşınmazların niteliğini açıklamıyor,
bu konudaki isteklere yanıt vermiyor. Taşınmaz bedelleri o denli düşük ki tepki
çekeceği düşünülmüş olabilir. Her nasılsa Bursa’da 3 dairenin satış bedelleri
verilmiş. Bu dairelerin satış bedelleri; 32 360, 44 469 ve 48 439 dolardır.11
Şimdiye dek yapılan özelleştirmelerin yüzde 88’ni yapan AKP, hızını
alamayıp şimdi aralarında; Atatürk Orman
Çiftliği, Atatürk Kültür Merkezi, Devlet Hava Limanları İşletmesi, GAP
Başkanlığı, Devlet Su İşleri, Türkiye Petrolleri, PTT, İller Bankası,
Karayolları Genel Müdürlüğü gibi kuruluşların olduğu kamu değerlerini
satıyor. Olasıdır ki yakında, askeriyeden aldığı değerli kent arsalarını da
satacaktır.
DİPNOTLAR
1 Milliyet.om.tr
16.Ekim.2005, sabah.com.tr 16.11.2005
2 “Yabancılara Söz Verdim” Yeniçağ
26.07.2005
4 “Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulu Raporu” ak. Ali Nejat Ölçen, “Türkiye Sorunları”
Yıl 6, S:33
5 Ali Rıza Aydın, www.odatv.com
6 "KİT Sistemlerinin İktisadi Değerlendirilmesi, Nicel İrdeleme, Özelleştirme Sorunları ve Politika Seçenekleri Özet Rapor" KİGEM Yay., 1997, sf.30.
7 Cumhuriyet
10.04.1999
8 “Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulu Raporu” ak. Ali Nejat Ölçen, “Türkiye Sorunları”
Yıl 6, S:33
9 Milliyet
20.11.1997
10 Dünya
13.05.1999
11 Ö.İ.B. www.oib.gov.tr,
1985-2014 uygulamalar
Bu kuruluş veya kurumların milli bir hükümetle geri alınması mümkün mü?
YanıtlaSilBir yasaya bakar Sevgili Adsız.
YanıtlaSilÜlkenin bu değerlerini gavurdan geri almayı taahhüt etmeyen,programına almayan hiç bir oluşum seçimlerde Türk Ulusunun karşısına asla çıkmasın!!!
YanıtlaSil